12 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KORKAK COPİLOT! CAN İŞBAKAN C D SPOR MOTOR SPORLARI 22 AĞUSTOS 2006 SALI ünyanın en önemli spor organizasyonlarından biri Formula 1... Heyecanı, kulakları sağır eden sesi ve yüksek gerilimiyle izleyenleri büyüleyen bir adrenalin... Peki pilotlar yarış sırasında neler hissediyor, hiç merak ettiniz mi? Açıkçası ben çok merak ediyordum. Ve sonunda öğrenme fırsatını yakaladım. Motor Sporları ve Organizasyon Şirketi (MSO) düşüncelerimi duymuşcasına gazetemize bir davet gönderdi. ‘Taxi Drive’ ismi verilen bu organizasyonda yarış düzeninde bir otomobilin içine ikinci bir koltuk ekleniyor ve usta bir sürücü bu araçla gazetecilere İstanbul Park’ta hızlı bir tur attırıyordu. Gazetecileri pistte yarıştıracak pilot ise yakından tanıdığımız bir isim olan Jason Tahincioğlu’ydu. Böyle bir fırsatı kaçırmam mümkün değildi ve gönüllü olarak bu organizasyona gitmek istediğimi şefime ilettim. O da ricamı kırmayıp organizasyona benim ismimi verdi. Ve kilometrelerce uzaktaki İstanbul park’a giderken kafamda başka sorular vardı. GP2’de Petrol Ofisi FMS Takımı’nın sürücüsü olan genç pilot, gazetecilere İstanbul Park’ta attıracağı turu ciddiye alacak mıydı? Çünkü Jason profesyonel bir pilottu ve yapacağı bir hata hem onun kariyerine hem de biz basın mensuplarının hayatına mal olabilirdi. Sonunda İstanbul Park içindeki Paddock Club’ta meslektaşlarımızla buluştuk. Konuşulan konu her masada aynıydı. Birazdan yaşayacağımız heyecan fırtınası... Tulumları giymeye koyulmadan önce önümüze bir kağıt bir de kalem geldi. Üstünde ‘Herhangi bir kazada organizasyon sorumlu tutulmamalıdır’’ yazan metni okuduğumda, ‘‘Acaba vazgeçsem mi?’’ diye düşündüm. Ancak motorsporlarına olan tutkum bu fırsatı kaçırmamamı emretti, üstelik şefim de kızabilirdi, ‘abi yolu bulamadım’ dersem. Ve kağıdı şüpheli bir istekle de olsa imzaladım. Piste hosteslerin yardımıyla ilerlerken artık başımda kaskım ve vücudumda bana dar gelen tulumum vardı. Birkaç dakika sonra Jason’ın yanına oturup tehlikeye meydan okuma fırsatı bulacaktım. Bu duygularla araca doğru yaklaştım ve nihayet 3 kişinin yardımıyla araca bindim. Emniyet kemerleri dört bir yandan beni sarıyor vehareket imkânı tanımıyordu. Her şey hazırdı. Artık Jason’ın copilotuydum. Acaba İstanbul Park’ta bir gezinti turu mu atacaktık yoksa yarış anındaki hıza ulaşıp adrenalini mi yakalayacaktık? Jason bana elleriyle ayaklarımı nasıl koyacağımı gösterdi ve yola koyulduk. İlk 300 metrede yavaş bir hızla gitmemiz aklıma bu bir ‘gezinti turu’ fikrini getirse de daha bunu düşünme fırsatını bulamadan Jason pedala bastı ve hızımız gittikçe artmaya başladı. İstanbul Park müthiş bir pistti ve inişler çıkışlar sizin hızınızı asla kesmiyordu. Gittikçe hızlanıyorduk. Aracın ani hızlanmadaki gücü yadsınamazdı. Sizi adeta koltuğa yapıştırıyordu. En güzel heyecanı da pistin arka düzlüğünde yaşadım. Burası pilotların en yüksek hızlara çıktığı alandı. Ve Tahincioğlu bunu çok iyi biliyordu. Hızımız arttıkça gözlerim araçtaki panele kaydı. ‘‘Acaba ne kadar hızlıydık?’’ O anda 250 km.’ye ulaştığımızı gördüm. Rüzgâr, kaskımı kafamdan çıkarmak üzereydi ve hayatım da yavaş yavaş gözlerimin önünden geçmeye başlamıştı. Pistin çevresi bulanık bir görüntü ve biz içinden bir ok gibi geçiyorduk. O anda müthiş bir fren. O anda eğer beni dört bir yanımdan saran emniyet kemeri olmasa mutlaka Kurtköy semalarında gezinti yapıyor olacaktım. 250 km.’den 100 km.’lik bir hıza sadece birkaç saniye içinde düşmek kanınızı donduran bir histi. ...Ve nihayet bitişe varmıştık. Gazeteci arkadaşlarım ve organizasyon yetkilileri yüzüme bakıyor, hislerimi öğrenmeye çalışıyordu. Öncelikle Jason’a ‘kontrollü hızın’ ne kadar güzel bir his olduğunu yaşattığı için teşekkür ettim ve yine birkaç kişinin yardımıyla araçtan dışarıya çıkarıldım. Kendimi bir ‘pilot’ gibi hissediyordum. Haklıydım da... 250 km. hıza çıkmış ve İstanbul Park’ta tur atmıştım. PEKİ YA F1’DE YARIŞANLAR? A raçtan indikten sonra Formula 1’i düşündüm. Peki ya Schumacher’ler, Alonso’lar, Raikkonnen’ler... Onların çıktığı en yüksek hız 330 km.’ydi. Onlar ne hissediyordu? Ben ulaştığım hızda korkudan tir tir titrerken, onlar bir kurşun gibi ilerlerken neler hissediyorlardı? Bu soru aklımı her zaman kurcalayacak olsa da sanırım yanıtın bir kısmını bana MSO’nun organizasyonu verdi. Evet, hız çok tehlikeliydi... Belki de korkunç... Ama o gün öğrendiğim bir şey var... O da eğer kontrol altındaysanız ve yanınızda Jason Tahincioğlu gibi usta bir pilot varsa bırakın sizi korkunun zirvesine taşısın... 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle