Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C SPOR AKTÜEL EKİM SALI Spor devletin işi mi? HATİCE CELEP T ürk sporunun uluslararası alanda temsil kısırlığı yaşadığı günümüzde, bilgi birikimi, bireysel yetenek ve çabalarıyla bu prangayı kıran birkaç isimden biri Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Başkanı Togay Bayatlı. Geride kalan 50 yılı aşkın süreçte sporun hemen her kademesinde yer alarak pekiştirdiği kimliği ile onun içeride ve dışarıda oturduğu çok özel koltuklara tesadüfen gelmediğini görebilirsiniz. Dünya Spor Yazarları Birliği (AIPS) gibi önemli bir teşkilatın başında geçirdiği 12 yıldan daha sağlam bir referans olabilir mi? Şimdilerde Türkiye Ulusal Olimpiyat Komitesi Başkanlığı’nı sürdürürken çağdışı, kısır uygulamalarla çoğu kez elini kolunu bağlı hissetse de, Sinan Erdem’in çizgisinde mücadelesini sürdürme gayreti içinde. Aşağıdaki röportajında, “İstanbul’da olimpiyat hayal değil” diyorsa, bir bildiği olmalı elbet… TMOK Başkanlığı öncesi uzun dönem Dünya Spor Yazarları Birliği (AIPS) başkanlığı yaptınız... Kolay bir iş değildi, kademe kademe geldim. Önce Sao Paulo’da yapılan kongrede yönetim kuruluna seçildim. İlişkilerimi herkesle sıcak tuttum, diyalog kurdum. Devamlı çalıştım, hiçbir toplantıyı aksatmadım. O dönem içinde yavaş yavaş yükselerek ve herkesin güvenini kazanarak bu dünya organizasyonunun başına geçtim. Üç dönem başkanlık yaptım. Son dönem rakip bile çıkmadı. Girseydim yine kazanacaktım ama Türkiye Ulusal Olimpiyat Komitesi Başkanı olduktan sonra her iki görevi de götürmek zor geldi. Sporumuzun uluslararası alanda temsil gücünün zayıf olduğu fikrine katılıyor musunuz? Evet, kesinlikle bir temsil kısırlığı var. Sporun üst düzeye getirilmesi için en önemli isim federasyon başkanıdır. Federasyon başkanı dil bilmezse hiçbir yere giremez. Bunu zorunlu hale getirmiştik iki yıl öncesine kadar, şimdi yine kaldırdılar. Sporu yönetenler, nedense, federasyon başkanlığının çok önemli bir olay olduğunu, ileriye dönük çalışmalar yapılması gerektiğini anlamıyorlar. Bugün Türk sporunu yöneten insanların yüzde 80 90’ı dil bilmiyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yoktur. Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp. Nasıl bir strateji izlenmeli? Eskiden sporu tamamıyla devlet yönetiyordu. Şu an yüzde 50 devletin elinden çıktı. Ama yüzde 50’sinde hala Demokles’in kılıcı gibi kafanızda o kurumun baskısı var. Yapılacak olan şey, tarafsız ve bağımsız bir kurum kurmaktır. Bunun için çalışmalar olduğunu biliyorum. Ama bu çalışmalarda da yanlışlıklar var. Bence sporu yönetecek kurum, sporun içinden çıkmalı. Yani spor federasyonları toplanmalı, oy kullanarak kendilerini yönetecekleri seçmeli. VARLIĞIMIZ YENİ ANLAŞILIYOR TMOK’ un Türk sporunda etkisi, rolü, misyonu nedir? TMOK bana göre, ( kimseye de haksızlık etmek istemiyorum) uzun süre sessiz ve suskun kalmış bir kurumdur. Hiçbir zaman aktif rol oynamamıştır. Bunun başlangıcı rahmetli Sinan Erdem zamanında olmuştur. Ben genel sekreterdim, Sinan Ağabey başkandı, O, ‘’Bu olayı daha aktif hale getirelim’’ dedi. Bunun için de önce olimpiyatlara talip olalım dedik. Olimpiyatlara talip olunca millet uyanmaya başladı. İstanbul Olimpiyat Hazırlık Düzenleme Kurulu Kurumu’nu kurduk. O kurumun aldığı gelirlerle bir takım işler yaptık. Türkiye’de Milli Olimpiyat Komitesi’nin bulunduğunu herkes anladı. Ne kadar üyeniz var? Biraz gelenekçi ve dışa kapalı bir çatıda olduğu söylenir? Gençlerin biraz önünün açılması doğru olmaz mı? Üye sayımız 650 civarında. Ülke Olimpiyat Komiteleri tamamen Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin prensip ve kurallar çerçevesine göre uygulama yaparlar. Ben kapalı bir çatıda olduğu görüşüne katılmıyorum. Uzun yıllardır İstanbul’da bir olimpiyat isteğimiz var. Nedir Türkiye’nin eksiği ya da neleri yanlış yaptık bugüne dek? Bizim çok iyi bir ekip kurmamız lazım. Bu güne dek hep iki adam üzerinde döndü işler; rahmetli Sinan Bey ve benim! Çok profesyonel bir ekip kurmamız lazım. Tanıtım ajansıyla bağımız olması lazım. Bütün bunları yapmak para! Olimpiyat Stadı’nı yapınca üstümüze büyük bir yük bindi. Her yıl 10 milyon dolar civarında bir parayı hazineye biz ödüyoruz. Bazı gelir kaynakları kesildi, belediye başkanlarından uzun süre para alamadık. Ama yavaş yavaş düzene giriyor. BAKANLIK KURULMALI Siz İstanbul’un bir gün olimpiyatları alabileceğine inanıyor musunuz? En erken ve en geç hangi yıllarda gerçekleşebilir bu düş? Alabilir, alacaktır da… Şu anda oyunlara G7 dediğimiz zengin ülkeler talip. Onların olanakları çok fazla. Uluslararası camiada etkinlikleri var, bizim gibi yıllarca kapalı kalmış bir kurum değiller. Şu anda IMF’in kontrolü altında olan bir ülkesiniz. Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin değerlendirme yapan komisyonlarında bu raporlar var. Böyle bir ülkenin bu işe talip olabilmesi için, bu işi yapabilecek potansiyeli olması lazım. En azından 1214 milyar dolar arasında devletin finansal katkı sağlaması gerekli. Olimpiyatları yapan ülke hem tanıtım açısından, hem gelir getirme açısından, hem ürettiği malların kalitesi açısından çok büyük gelişme göstermiştir. Örneğin, Kore’nin Samsung, Hyundai şirketleri olimpiyatlardaki tanıtımlarla buralara geldiler. Engelliler olimpiyatı IOC’nin önemli ve vazgeçilmez kuralları arasında yer alıyor. Bu konuda yeterli olduğumuzu söyleyebilir misiniz? Hayır, kesinlikle yeterli değiliz. Bu konuda bir defa kentsel olarak yeterli değiliz. Kültürel eksikliğimiz var. Cumhurbaşkanı’ndan başlayarak bu olayın gündeme getirilmesi gerekiyor. Belki Avrupa Birliği’ne girersek, belirli standartları yakalayabiliriz diye düşünüyorum. Nasıl yönetilmeli Türk sporu sizce? Öncelikle federasyonların tümü bağımsız olacak. Devletin hiçbir yöneticisi sporun içinde olmayacak. “Devlet sporu destekler” diyor anayasa; dışardan destekleyecek. Hesabını isteyeceksin paranın. Federasyonlar seçimle gelecek, kendi aralarında kendi yöneticilerini seçecek. Spor konseyi kurulmalı. Tam anlamıyla bağımsız olmalı. Bu kurumun başına bürokrat olmaz. Elinizde olanak olsa Türk sporu için önemli bulduğunuz hangi üç şeyi ivedilikle hayata geçirirdiniz? Birincisi, spor federasyonlarının ve üstüne gelecek kurumların bağımsız olmalarını, kendi kendilerini yönetmelerini sağlardım. İkincisi, engellilerin bu ülke içinde hakları olduğundan hareketle onlara spor yapma olanağı sağlayacak düzenlemeler getirirdim. Üçüncüsü; sporun ayrı bir bakanlık olarak kurulmasını sağlardım. 70 milyon nüfusu olan bir ülkenin spor bakanlığı olmalı. 22