Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gundem Sayfa 3 îthal otomobilde dalgalı gidiş ürkiye'de otomobil satışlarının son 5 yıllık dönemdeki seyrine bakıldığında hem satış sayısında hem de bu satışlar içerisindeki ithal otomobil sayısında dalgalı bir seyir gözleniyor. Ancak dikkat çeken en önemli nokta 1995 yılına göre 1996 yılında ithal otomobil satışında yüzde 165'lik bir artışın yaşanmış olması. öyleki bir önceki yıla göre yaşanan yüzde 10'luk artışın tamamı ithal otomobillerin toplam satış içindeki pazar paylarının yükselmesinden kaynaklandı. Toplam satışlarda 1996 yılında bir önceki yıla göre yüzde 10 artış olurken, gerek yerli gerekse ithal otomobil satışında en yüksek rakamlann gerçekleştiği 1993 yılına göre toplamda yüzde 46'lık düşüş oldu. 1994 yılında yaşanan ekonomik krizle beraber hemen tüm sektörlerde yaşanan gerileme, yerli ve ithal otomobil satışlarında da kendini gösterdi. İthal otomobil satışı, 1996'da 1995 yılına göre yüzde 165 artışla 21 bin 651 'den 57 bin 479'a çıktı. Âynı yıl içinde, Avrupa Topluluğu (AT) ülkelerinden yapılan ithalat yüzde 262 gibi yüksek oranda artarken, Uzak Doğu ülkelerinden yapılan ithalat yüzde 145 arttı. Buna karşılık Doğu Bloku ülkelerinden yapılan ithalat yüzde 24 geriledi. T Son Beş Yılda Otomobil Satışları Tepegöz ticaret açığının "katlandığT, ihracatın ithalatı karşılama oranının giderek küçüldüğü", Merkez Bankasfmn sürekli desteğine karşın I I'nin dolar karşısındaki değerinin 140 binin altına "indiği" ve enflasyonun ancak zamların bir sonraki aylann hesaplanna aktanlmasıyla "görece" düşük tutulabildiği bir ekonomidcyiz. Ekonominin "istikrara" kavuşabilmesi, ancak siyasal istikrar ile mümkün giküküyor. Çünkü, yukandaki olumsuzluklan bir ölçüde de olsa "dengeleyebilecek" dış kaynaklann gelebilmesi buna bağımlı. Oysa Türkiye, siyasal anlamda da Cumhuriyet tarihinin en "istikrarsız" hatta "kaotik" dönemini yaşamakta. Böyle bir ortamda, sonunda siyasal istikrar getireceği son derece kuşkulıı bir erken seçim dü/eyine girilmesi "seçim ekonomisi" uygulamalarını da birlikte getirecek. Siyasilerin, her biri tüketici konumunda olan sanayi, tanm ya da hi/met üreticilerine sonunu düşünmeden sağlayacağı "sanal" ka/anımlar ekonominin "endazesi"ni iyiden iyiye kaçıracak. Diiıı olduğu gibi bugün de, seçim öncesinde bol keseden dağıtılacak ya da en azından "vaat edilecek" kaynak aktarımları ve taze para; seçim sonrasında yapılacak zamlar hem enflasyon ü/erinde "hı/.landıran" etkisi yaratacak, hem de tüketicilerin sanal rahatlamasını "reel" bir darlığa dönüştcreccktir. Böylesi koşullar altında, öteden beri Türkiye'nin en geri ve yatırımlardan "nasipsi/" bölgesi olan Doğu ve Güncydoğu'da yoksullaşma daha da mı artacaktır? Bunu anlayabilmek, en azından ü/erinde düşünebümek, Doğu ve Güneydoğu için bugüne dek hazırlanan "paketler" ve bu paketler çerçevesinde ön görülmüş yatınmlann gerçekleşme oranlanna göz atmakla mümkündür. Ne yazık ki; gerek siyasal kaygılar, gerek güvenlik endişesi, gerek bölgenin yapısal koşulları bugüne dek yatınmcılann, tüm teşviklere karşın Doğu ve Güneydoğu'ya gereksindiği vc hak ettiği ilgiyi göstermemelerine yol açmışur Siyasilerin seçim ekonomisi peşinde olduklan ne denli u acı" gerçek ise, genelde tüm ülkenin özelde Doğu ve Güneydoğu'nun geçim ekonomisi derdinde olduğu da o denli "tatsız" bir gerçektir. Esenlik dileklerimi/Je Cumhuhyet Ekonomi CUMHURİYET EKONOMİ DERGİSİ • İMTİYAZ SAHİBİ: BERİN NADİ • BASAN VE YAYAN: YENİ GÜN HABER AJANSI BASIN VE YAYINCILIK A.Ş. • GENEL YAYIN YÖNETMENİ: ORHAN ERİNÇ • GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ: HİKMET ÇETİNKAYA • YAZIİŞLERİ MÜDÜRLERİ: DİNÇ TAYANÇ, (SORUMLU) İBRAHİM YILDIZ • GORSEL YONETMEN: MEHMET SEDAT DEVİR • REKLAM: MEDYA C Kapak Fotoğrafı: ERZADE ERTEM Grafik: GRAFİK SERVİSİ Seçim Ekonomisi Geçim Ekonomisi 1994 1995 1996 Ithalatın Pazar Payı (%) 1992 1993 1994 1995 1996 Yüksek enflasyon altmda 20 yıl Y irmi yılı aşkın bir süredir yüksek dozlu enflasyonla uyuşturulan Türkiye, adeta kaderi haline gelen bu canavarla ayakta kalabilmeyi başaran sayılı ülkelerden biri. Ülkede bir taraftan gelir dağılımının eınfllaşyon l'millll O> O> O) Yıllar bozulması, diğer taraftan dış ticaret açıklarına bağlı kur ayarlamalarının zorunluluğu, ayrıca spekülatif faaliyetlerin ve rant alanlarının daha cazip hale gelmesi reel yatırım ve üretimde sorunlar yaşanmasına sebep olurken, enflasyonun artık kronikleştiği görüşü de yerleşiyor. Hükümetler enflasyonu düşürmek konusunda başarısız oldukça, enflasyonun daha da yüksek düzeylere ulaştığı gözleniyor. 19391949 yılları arasında ortalama yıllık enflasyon yüzde 14.3 iken, bu oran 19501959 döneminde yüzde 8.8'e geriledi. Dönemler içinde en düşük enflasyon oranı ortalaması yüzde 4.4 ile 19601969 yılları arasında gerçekleşirken, bu dönemden sonra enflasyon giderek yükseldi. Böylece 19801989 yılları arasında yüzde 50.7, 19901996 döneminde ise yüzde 78.7'ye yükselen oran 1979'da yüzde 100'ün üzerine çıktı. 1994 yılında 5 Nisan Kararlan'nın hemen öncesinde yüzde MHIMI MIIHI M 149.6'ya çıkan enflasyon, Refahyol OJ 0 * Gh Ö> Öi O hükümetinin tüm söylemlerine rağmen halen "yüksek" düzeyini koruyor. ihracatta Almanya " liste başı atıcı ülke kadar satın alan ülkenin de ekonomik durumundan etkilenen ve ithalat verilerinin yanında "devede kulak" kalan ihracat rakamlan açıklandı. Yılın ilk üç ayında yine Almanya liste başında yeraldı. Özellikle geçen yıl büyük bir ekonomik bunalımın yaşandığı ve bu bunalımın etkilerinin halen devam ettiği Almanya, bütün bu sıkıntılara karşın 1997'de de ithalatta olduğu gibi ihracatta da Türkiye'nin en iyi müşterisi olmaya devam ediyor. Geçen yıl içinde ihracatçıların "Almanya pazarı bitti, 0 İlk uç ay şimdi yeni pazarlar keşfetmek Mmanya1 gerekiyor" diyerek, özellikle Türki Cumhuriyetler'e yönelmelerine karşın, Avrupa'ya ve en çok da Almanya'ya yapılan ihracat 1997'nin ilk üç ayında da diğer ülkelere yapılan ihracatın önüne geçti. 1996 yılının aynı döneminde Almanya'ya yapılan ihracat yüzde 22.3 ile toplam ihracat içinde en büyük payı alırken, 1996'da 6.6'şarlık yüzdelerle ihracatta ikinciliği paylaşan Amerika Birleşik Devletleri ve Italya, 1997'de bu sırayı Rusya'ya kaptırdılar. Rusya S En fazla ihracat yapılan 10 ülke* Türkiye'nin ihracatındaki önemini artırmaya devam ediyor. 1997'nin ilk üç ayında daha önceki dönemde ikinci olan ülkelerden Italya ise 4.9'luk payla Ingiltere'nin de gerisinde kalarak ancak beşinci oldu. İhracatın ülkelere göre dağılımında dikkat çeken unsurlardan biri de üst sıraları paylaşan ülkelerin pazar paylarının önceki dönemlerin aksine Almanya'nın ihracat payına yaklaşmış olması. Sonuç olarak Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye'nin dış ticaretinde en önemli paya sahip olmayı sürdürüyor. Gümrük Birliği sonrası geçen yıl yaşanan ithalat artışı eğilimi de bu yılın başlannda yavaşlamaya başladı. Her ne kadar ithalatın artış eğiliminin azalması, ihracatın artmasını getirmese de dış ticaret açığının küçülmesi açısından önemli. Bu nedenle gerek Avrupa Birliği, gerekse diğer ülkelere yaptığımız ihracatın artırılması gereği Türk sanayicisinin omuzlarına ağır bir sorumluluk yüklüyor. Bu arada Avrupa ülkelerinin yararlandığı bazı sanayi teşviklerine benzer olanakların Türk sanayicilerine de tanınması gerekiyor.