Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gundem Sayfa 3 Bütçede sağlığm payı gittikçe düşüyor birikimiyle elde edilen mallarının elden çıkartılmasına çalışılırken, diğer yandan da sağlığa I I >n Ç i yatırım yapılmaması M ^M~ beklemekten dıkkat çekiyor. Sağlık derdine dert katılan binlerce •1997 Yılı Butçe Bakanlığı bütçesinin insanın güvencesi olan Kanunu'nda altın yılı olan 1992'de Sağlık Bakanlığı'na öngönılen rakamlardan elde bütçeden son 7 yılın en devlet bütçesinden ayrılan edılrnıştır yüksek payı olan yüzde pay yıldan yıla düşüyor. Not Burakamlarda 3418SayılıKanun 4.71 'lik paydan sonra, bu Sağlık harcamalarına 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997' Gelırien hançtır. ayrılan payın aynı zamanda oran 1996 yılında yüzde gelişmişlik derecesinin de bir göstergesi sayıldığı 3.48'e kadar düştü. 1997 yılında öngörülen pay ise günümüzde, bir yandan Sosyal Sigortalar Kurumu nun 1996'nın da altında, 3.27 olarak gerçekleşek. (SSK) özelleştirilmesi ve çalışanın ve işverenin Kaynak: Sağlık Istatistikleri, Sağlık Bakanlığı wI B w astane I kapılarında 1 tedavi olmak Te p e g ö z am saatlerinde Şehir Hatları vapurlannda ya da banliyö trenlerinde bir gürültüdür kopartırlar. Çoğunlukla üçü beşi ya da beşi onu bir aradadır. EUeri kirli, yüzleri yorgun, gözlerindeki bakışlar "büyümüş de küçülememiş" çocuk bakışlandîr. Bir yandan sigaralannı "teÛendirirken" bir yandan da bulvar gazetelerini "süsleyen" açık saçık resimlere bakıp, en dikkat çekici sesleriyle, en yakası açılmadık şakalan(!) birbirierine haykıruiar... Onlan hepimiz tanırız. Onlar; çırak çocuklardır! Ne asgari ücretten haberleri vardır ne toplu sözleşmeden... Eğitimlcri(!); çoğu kez tokatla yetinilnıemiş dayaklar, bolca küfür ve aşağüanmadır... Soracak ohınursa, her biri kendince anlatır yokluğunun, yoksulluğunun, parçalanmış aileden gelmeliğinin öyküsünü... O zaman ezilmişliklerinden, yaşayamayacaklan çocukluklarından anlarsınız "büyüyünce" ne denli acımasız olabileceklerini. "Bugünün küçükleri, yannın büyükleridir" demekle olmuyor. Devletin, zorunlu ilk öğrenimin "yapürüıp" yapnnlmadığını denctim albna almasından, bu eğitimin süresini sekiz yıla çıkartmaya dek bir dizi kaçamayacağı sorunıluluğu olmalı. Çıraklık okullannın kapsamlan genişletilmeli ve tümünden önemlisi "uslalara" çırak eğitnıenin eğitüni verilnıeli... Toplumumuzda sınıf atlamanın ya da diğer bir deyişle zcnginleşmenin göstergesidir "otomobillenmek"! Otomobilin insan üzerindeki psikolojik önemini yakalayan bankalar da bu nedenle "otomobillendirme" kredilerine giderek daha fazla eğiliyorlar. Hangi banka, ne tür otomobil için tüketiciyi kredilendiriyor? Nasıl kredi alınabilir? Kredilerin faizleri ve ödeme koşullan nedir? Gönlünde otomobil sahibi olmak yatanlar için tünı aynntılan ile bilgilerinize sunuyor, ama gcne de uyarmadan duramıyoruz "iş salt otomobillennıek değil. Bunun sijjortasından lastiklerine, benzininden bakımına dek gctireceği ek ya da beklenmeyen giderieri ölçüp biçmeden "ayağınızı yerden kesmt'"nin çekiciliğine kapılmayın. Zenginleşmenin göze görünür "lendirilmeler" ile degil, emegin arttıracağı üretimle gcrçcklcşeceğini de unutmayalım. Esenlikli bir hafta dileğiyle. Cumhuriyel Ekonomi CUMHURİYET EKONOMİ DERGİSİ • İMTİYAZ SAHİBİ: BERİN NADİ • BASAN VE YAYAN: YENİ GÜN HABER AJANSI BASIN VE YAYINCILIK A.Ş. • GENEL YAYIN YÖNETMENİ: ORHAN ERİNÇ • GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ: HİKMET ÇETİNKAYA • YAZIİŞLERİ MÜDÜRLERİ: DİNÇ TAYANÇ, İBRAHİM YILDIZ (SORUMLU) • GORSEL YONETMEN: M. SEDAT DEVİR • REKLAM: MEDYA C Kapak fotoğrafı: ACLAN URAZ Grafık: GRAFİK SERVİSİ r Çocuk Toplumun Aynasıdır Türkiye'nin "pazarı" da büyümüyor Pazar Buyüme Endeksi (1996) 996 yılında dünya ticaretindeki büyümeden Türkiye'nin aldığı pay pek çok ülkenin aldığı payın gerisinde kaldı. Ekonomik büyüme endeksi ile ülkenin coğrafi yönden büyüklüğü dikkate alınarak hesaplanan endekse göre Türkiye, 1996 yılında dünya ülkeleri arasında yalnızca yüzde 0.44'lük bir pay aldı. 1996'da pazar büyüme endeksi sıralamasında ilk sırada Amerika Birleşik Devletleri, ikinci sırada Japonya, üçüncü sırada Almanya, dördüncü sırada ise Çin bulundu. World Economic Forum adlı uluslararası kuruluşun her yıl ülkelerin uluslararası rekabet gücünü ve gelecekteki ekonomik büyüme potansiyelini ölçmeyi amaçlayan raporundaki verilere göre Türkiye pazar büyüme endeksi ... sıralamasında 48 ülke arasında 29. sırada bulunuyor. Sıralamada Arjantin, Meksika, Hindistan gibi ekonomik darboğazda olan ülkelerin Türkiye'nin önüne geçtiği dikkat çekiyor. Gelişen dünya pazarı pastasında yüzde 38.88 ile en büyük dilimi alan Amerika pazar endeksi sıralamasında, aynı zamanda coğrafi olarak geniş bir bölgeye yayılmanın da avantajını yaşıyor. Sıralamada ilginç bir nokta ise Sıngapur'la ilgili olarak ortaya çıkıyor. Raporun rekabet ve büyümeyle ilgili endekslerinde ilk sırada yer alan Singapur pazar büyüme endeksinde 19. sırada yer alıyor. Bunun nedeni ise Singapur'un coğrafi açıdan küçuk bir ülke olmasından kaynaklanıyor. Kaynak: Worl Economic Forum, 1996 Raporu 1 Zeytın ae polıtıkasızlık kurbanı ofralarımızın vazgeçilmez çeşnisi olan zeytin de, üreticisi gibi tarımdaki politikasızlığın sıkıntısını çekiyor. Türkiye'de tarımsal üretimle ilgili olarak herhangi bir "üretim rehberi" olmadığından, zeytin üretimi de "komşudaki ürün para ediyorsa, gelecek yıla o ürünü yetiştirmek" şeklinde gelişiyor. Ancak son yıllarda Avrupa'ya rafine zeytin yağı ihracının yollarının açılmasıyla beraber en azından yurtdışında zeytin ve zeytine bağlı mamullerin değeri arttı. Buna rağmen yıllara göre zeytin üretimine bakıldığında istikrarsız bir tablo ortaya çıkıyor. Sofralık tüketimin dışında, özellikle zeytinyağı ve sabun üretiminde ana hammadde olan zeytinde, devletin üreticiyi korumaması ve büyük fabrikaların zeytin çiftçisinin S elindeki ürünü ucuz fıyata satın alması sonucunda yıldan yıla zeytin üretiminde büyük farklar olduğu gözleniyor. 1990 yılında Türkiye'de 1.1 milyon ton zeytin üretilirken, bir sonraki yıl bu rakam neredeyse yarı yarıya düşerek 640 bin tona indi. Zeytin üretimi (bin ton) 1500! 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996" 19911992 yıllarında ufak bir artışla üretim 750 bin tonu bulurken, bir sonraki yıl üretim tekrar düşerek 550 bin tona geriledi. Zeytinde en yüksek üretim rakamına 1.4 milyon tonla 1994 yılında ulaşıldı. 1995'i "kara yıl" olarak geçiren zeytin üretimi, bu sürede 515 bin tona kadar geriledi. 1996 üretim tahmininin 1.5 milyon ton olarak belirlenmesi, üretimle ilgili iyimser bir tablo yaratıyor. Tariş Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin bu yılki zeytinyağı üretiminin 220 bin ton olacağını belirterek Türkiye'deki zeytin potansiyelinin hükümetlerin ihmali nedeniyle yeterince kullanılamadığını vurguladı. Çetin "Zeytin üreticisinin en büyük eksiği yol göstereninin olmaması. Doğru tarım politikası rekoltenin kısa sürede katlanmasını sağlar" dedi. Kaynak: DİE