09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURIYET DERGÎ en az % 5 5 'ini karşılayan sanayileşmiş ülkelerin de yer alması gerekiyor. ABD Başkanı G. W. Bush, ülkesinin ekonomik çıkarlarınaolumsuzbir etkide bulunacağını ileri sü rerek, Mart 2001 'de KP'ye taraf olmayacağını açıkladı. ABD, Ek I ülkelerinin 1990 yılı toplam CO2 salımlan açısından % 36.1 gibi çok büyük bir paya sahip olduğu için, Bush yönetiminin bu olumsuz tavn, KP'nin yürürlüğe girmesinde bir zorluğa vegecikmeye neden oluyor. Ancak, uluslararası toplum, ABD'nin tüm engellemelerine KP'nin ABD olmaksızın yürürlüğe girebilmesi içüı büyük bir çaba gösteriyor. 1998,1860yılından beri yaşanan en sıcak yıl oldu. Bu ısınma, 1000 yılın herhangi bir dönemindeki artıştan daha büyüktü. Küresel sıcaklıklarda 2100 yılına kadar 1.4 ile 5.8 C° arasında bir artış olacağı öngörülüyor. Türkiye'nin Durumu Türkiye, İDÇS'nin Eklerinde (Ek I ve Ek Il'de) gelişmiş ülkeler arasında değerlendirildiği için ve özellikle enerji ilişkili CO2 ve öteki sera gazı salımlarını 2000 yılına kadar 1990 düzeyinde tutma, gelişme yolundaki ülkelere mali ve teknolojik yardım vb. konularındakiyükümlülükleriniyerinegetiremeyeceği gerekçesiyle, İDÇS'yi RioZirvesi'nde imzalamadı ve sonrasında da taraf olmadı. Türkiye, 19921995 döneminde katıldığı hemen tüm ÎDÇS toplantılarında, özellikle enerji ilişkili sera gazı salımlarını 2000 yılına kadar 1990 düzeyinde tutmasının olanaksız olduğunu ve İDÇS'nin iki Ekinden de çıkarak ya da kendisine bazı kolaylıklar sağlanması koşuluyla Eklerde kalarak, Sözleşme'ye taraf olabileceğıni resmi olarak bildirdi. Aralık 1997'de Kyoto'da yapılan 3. Taraflar Konferansı'nda (TK3), Türkiye isminin İDÇS'nin Eklerinden silinmesi için Pakistan ve Azerbaycan tarafından verilen değişiklik önergeleri, esas olarak ABD ve AB'nin etkisiyle kabul edilmedi. O aşamada Türkiye'den, sera gazı salımlarına ilişkin gönüllü bir yükümlülüğü kabul etmesi bekleniyordu. Tüm çabalara karşın, İDÇS'nin Kasım 1998'de Buenos Aires'de yapılan TK4 ve 1999'da Bonn'da yapılan TK5 toplantılarında, Türkiye'nin Eklerden çıkma istemi esas olarak yine ABD ve AB'nin karşı çıkması sonucunda kabul edilmedi ve Kasım 2000'de yapılan Lahey Konferansı'na (TK6) ertelendi. Türkiye, Lahey Konferansı'na, Ek ll'den (OECD ülkelerini ve AB'yi içeriyor) çıkmayı ve ÎDÇS'ye özel koşullarının dikkate alınması koşuluyla, bir Ek I tarafı olarak kabul edilmek istediğini içeren yeni bir öneriyle katıldı. Türkiye'nin bu değişiklik istemi de, bir kez daha kabul görmedi ve bir sonrakiTK'ya ertelendi. Türkiye'nin Ek ll'den çıkma istemi, 29 Ekim6 Kasım 2001 tarihlerinde Fas'ın Marakeş kentinde yapılan TK7'de kabul edildi. Türkiye'ye ilişkin kararla, Türkiye'nin ismi Ek ll'den çıkarıldı ve taraflar, Türkiye Sözleşme'ye taraf olduktan sonra onu Ek I'deki öteki taraflardan farklı yapan özel koşullarını kabul etmeye davet edildi. ISINIYü MURAT TURKEŞ * osil yakıtlardan enerji temini, ormansızlaştırma, çimento üretimi ve sanayi süreçleri gibi insan etkinlikleri sonucunda atmosfere salınan sera gazı emisyonları (salımları) ve bu gazların atmosferik birikimleri, sanayi devriminden beri hızla artıyor. Bu ise, doğal sera etkisini kuvvetlendirerek şehirleşmenin de katkısıyla, dünyanın yüzey sıcakhklannın artmasına neden oluyor. Küresel yüzey sıcaklıklarında 19. yüzyılınsonlarındabaşlayanısınmanın, 1980'liyıllarlabirlikte hemen her yıl yüksek sıcaklık rekorla* rıkırdığıgörüldü. 1998,1860yılından beri yaşanan en sıcak yıl oldu. Küresel yüzey sıcaklıklarında geçen yüzytlda gözlenen yaklaşık0.6 C'lik ısınma, geçen 1000 yılın herhangibir dönemindeki artıştan daha büg«yüktü. Dahası, iklim modelleri, küresel sıcaklıklarda 2100 yılına kadar 1.4 ile 5.8 C° arasında bir artış olacağını öngörüyor Sıcaklıklardaki artışlarabağlıolarak da, hidrolojik döngünün değişmesi, kara ve deniz buzullarının erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, iklim kuşaklarının yer de^ ğiştirmesi ve yüksek sıcakhklara bağlı salgın hastalıkların vezararlıların artmasıgibi, sosyoekonomik sektörleri, ekolojik sistemleri ve insan yaşamını doğrudan etkileyecek önemli değişikliklerin oluşacağı bekleniyor. Bu noktada, ülkemizde uzun yıllardır gece hava sıcaklıklarında gözlenen ısınma ve yağışlardaki azalma eğilimleri ile özellikle son yıllarda yaşadığımız ekstrem yüksek yaz sıcaklıkları, yaygın ve şiddetli meteorolojik kuraklıklar ve sıklıkları giderek artan taşkınlar ve seller gibi öteki doğal afetler de dikkate alındığında, Türkiye'nin küresel ısınmaya ve onun olası etkilerine karşı çok duyarlıolduğu söylenebilir. Uluslararası toplum, sera gazı salımlarındaki artışlabağlantılı iklim değişikliği tehdidini önlemeye yönelik önemli bir görevle karşı karşıya bulunuyor. Öngörülen iklim değişikliklerini önlemenin ve etkilerini en aza indirmenin en önemli yolu ise, insan kaynaklı sera gazı salımlarını azaltmak ve ormanlar gibi karbon tutucu ortamları (yutaldarı) çoğaltıyor. İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi BM tklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (ÎDÇS), insan kaynaklı sera gazı salımlarının küresel düzeyde azaltmasını sağlayabilecek en önemli hükümetler arası çaba olarak görülmelidir. Haziran 1992'deRio Zirvesi'ndeimzayaaçılanîDÇS'ye, aralarında Türkiye'nin de yer aldığı az sayıda ülke dışında, 186 ülke ve AB taraftır. iDÇS'nin nihai amacı," Atmosferdeki sera gazı birikimlerini, insanın iklim sistemi üzerindeki tehlikeli etkilerini önleyecek bir düzeyde durdurmak"tır. İDÇS, küresel iklimi korumaya ve sera gazı salımlarını azaltmaya yönelik genel ilkeleri, eylem stratejilerini veyükümlülükleri düzenliyor. Gelişmiş ülkelerin II^>ÇS altındaki temel yükümlülüğü, insan kaynaklı sera gazı salımlarını 2000 yılına kadar 1990 düzeylerinde tutmaktır. Kyoto Protokoiü Sera gazı salımlarını 2000 sonrasında azaltmaya yönelik yasal yükümlülükleri ise, Kyoto Protokoiü (KP) düzenliyor. KP, Ek I Taraflarını (OECD, AB ve eski sosyalist doğu Avrupa ülkeleri), KP'delistelenen sera gazlarını 20082012 döneminde 1990 düzeylerinin en az % 5 altma indirmekle yükümlütutmuştu.Bazı taraflar, builkyükümlülük döneminde sera gazı salımlarını arttırma ayrıcalığı alırken (örneğin, Avustralya % 8 arttırabilecek), Yeni Zelanda, Rusya Federasyonu ve Ukrayna'nın sera gazı salımlarında 1990 düzeylerine göre herhangi bir değişiklik olmayacak. AB, birbir azaltma yükümlülüğü aldı. ABD'nin salım azaltma yükümlülüğü % 7. ABD'nin Tavn KP, İDÇS'ye taraf en az 55 ülke tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girebilecek ve yasal olarak bağlayıcı olacak. Ancak, KP'ye taraf olması öngörülen bu 55 ülkenin arasında, gelişmiş ülkelerin 1990 yılı toplam karbondioksit (CO2) salımlarının lik olarak ve üye ülkeler açısından % 8'lik 1996 ydında TBMM 'ye sunulan ve ügili ko misyonlarca kabul edilen "Türkiye'ntn İDÇS'ye Katümasının Uygun Bulunduğuna Dair KanunTasarısı"nın, yapılacak küçük bir değişiklikten sonra, TBMM Genel Kurulu'ndaonaylanarak yürürlüğe girmesi bekleniyor. Konuyla ilgili çalışmalar, ilgili komisyonlarda sürüyor.# *Doç.Dr. Iklimbilimci Devlet Meteoroloji lşleri Genel Müdürlüğü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle