Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 Televizyon dizilerinin iyi adamıydı; sevecen, yumuşak, pimpirlkliydi. Bu kez at yarışlarına düşkün, üç kâğıtçılığa prim veren, ama "özünde" iyi bir insan; ŞEVKET ALTUĞ var karşımızda... "Unutma Beni" dizisinin "Semai"si Altuğ'un en büyük korkusu başarısızlık... var. îkincisinin tahribatı birincisinden çok fazla olacağı için, ben ilkini ikincisine yeğliyorum. Başarısız, kötü bir iş beni hasta eder. Yaptığım işin başansız olması hayattaki en büyük korkum. Yanlış anlamayın, başanyı da kendime mal etmiyorum. Hiçbir zaman kendimi başarılı görmedim. Daima çalıştığım arkadaşlarımı başarüı gördüm. Benim başarım, onlarla çalışmak oldu. "Unutma Beni"deki "Semai" karakteri, canlandırdığınız diğer karakterlerden bir hayli farklı. Role nasıl hazırlandınız? Süper Baba dizisinden sonra bu kadar ara verişimin sebebi, değişik bir proje ile seyircinin karşısına çıkabilmekti zaten. Benzer roller çok teklif edildi. Ancak, CUMHURlYET DERGİ Semai'nin anlattıkları... GÖKÇEÇtÇEKÇETÎN üçük insanların hayatlarını samimi, ama abartısız bir oyunculukla gözler önüne serdi Şevket Altuğ. îzleyici, onu bazen Şakir, bazen Fiko olarak tanıyıp sevdi. Bugünlerdeise, "Unutma Beni" adlı dizide, üçkâğıtçı, at yarışlarına düşkün, ama yine de yüreği temiz Semai rolünde... lyimser, seçici, yaptığı işlerde çahştığı ekibe son derece önem veren, iddialı, titiz vebaşansızlıktan çok korkan, oyunculuk kadar denizi de seven bir oyuncu... Aşağıda okuyacağınız röportajdan geriye kalanlar işte bunlar: Uzun bir aradan sonra yeni bir diziyle karşıtnızdasınız. Bu projeye nasıl dahil oldunuz? Unutma Beni, Süper Baba ve Ikinci Bahar'ı oluşturan ekibe ait bir proje. îkinci Bahar'dan sonra yeni bir proje oluştururken, benim de içinde olmamı istediler. Ben de zaten arayış içindeydim. Daha doğrusu gönlüme göre bir proje bulamayışın sıkıntısını çekiyordum. Tanıdığım, güvendiğim bir ekip olduğu için gözüm kapalı"Evet"dedim. Süper Baba'dan sonra niye bu kadar ara verdiniz? Bir oyuncu için bu dezavantaj değil mi? Seçicüik, mesleğimle ilgili taviz vermememi sağlıyor. Şunu açıklığa kavuşturmak gerekiyor; her şeyden önce ara vermiş olmak için ara vermiyorum. Bir işi yaptıktan sonra, yeni bir proje çıkmadığı için ara veriyorum. Ya hemen karşınıza yeni bir proje çıkarsa? Bir iş bittikten sonra, hemen üç ay içinde yeni bir işe başlamayı tercih etmem. En azından bir bir buçuk sene ara veririm. Bu, hem oyunculuk açısından kendimi nadasa bırakmam, hem de seyircinin gözünü yormamam için gerekli bir zaman dilimi. Bu direnmeler bana neye patlıyor? Hem ekonomik hem psikolojik açıdan birtakım tahribatlara neden oluyor tabii. Bunun karşısında, direnmeden sıradan işler yapmak dum. Kiiçük insanların dünyasını nasıl bu kadar y akından tanıyorsunuz? Ben, halkın arasında gezen biriyim. Hiçbir zaman şatolarda oturmadım. Şöhretin büyüsüne kapılmadım. Doğrusunu söylemek gerekirse onların yaşadığı sıkıntıları da yaşamadım.Ancak, insanlarla iletişimim iyidir.Bu da bana onları yakından gözlemleme, hayatları hakkında fikir sahibi olma imkânı tanıyor. Örneğin hayatımda hiç at yarışı oynamadım ama, bu tip insanları iyi tanınm.Gerek çekimlerden önce, gerek Süper Baba'nın çekimleri sırasındabu şekildeyaşayan insanları çok gözlemledim. Sinemadan da çok uzak kaldi ben bir oyuncunun kendisini yenilemesi, farklı roller oynaması gerektiğine inanıyorum. Bu anlamda "Semai" karakteri bana çok cazip geldi. Bugüne kadar oynadıklarımın dışında bir roldü. Tanıdığım bir rol değildi.Gerçi biraz tanıyordum ama, çok tanımıyordum. "Hırsız nasıl bir tiptir, ne yapar, ne eder" pek fıkrim yoktu. Asıl "küçük adamı" tanıyordum . Ü çkâğıtçüık yapan, at yanşlanndan hayatını kazanmaya çalışan ..Hırsızyeni bir tipti.Buarada sevimsiz bir tesadüf oldu. Tam role hazırlandığım sırada, evime hırsızgirdi.Böylece.polisten bu konuda gidip bilgi almalıyım dememe kalmadan, onlar benim evime geldi. Uzun uzun konuştuk. Bu konuşmalar çok faydalı oldu. Onların verdiği ek bilgilerle on çalışmalan tamamlamış ol nız. Yeni bir proje var mi ? Kamerayı çok sevdim, bilmem kamera beni sevdi mi...Ben, proje üreten bir insan değilim, oyuncuyum. Bana bir proje gelirse, onu değerlendiriyorum. Eğer altından kalkabileceğime inandığım bir rolse, severek o işin içine giriyorum. Ama, gözüm kesmezseve kendime uygun görmezsem, o işin içine girmiyorum. Bir iki öneri geldi. Benim oyunculuğumla, kişıliğimleözdeşleşmeyen ışlerdi. lyiydi, kötüydü, doğruydu, yanlıştı;okonuda küstahlık yapmak istemiyorum.Görüşlerime uymadığı için o projelerı reddettim. Bu konudaki kıstaslarınız neler? Benim için üç kıstas var. Birincisi dramanın, drama kurallarına göre yazılıp yazılmadığı. îkıncisi içerıği, boşsa beni ilgilendirmi