22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 CUMHURİYET DERGt Seyreltilmiş ölüm 15. sayfanın devamı çalışmalarınıbitirdiğindeSU'nunseyreltilmemişhikâyesiniöğrenebileceğiz. Irak'tan geriyene kaldı? Dünyayı kitle iınha silahlarından kurtarmakvelraklıları "özgürleştirmek" içinkullanüan seyreltilmiş uranyumlu bombalar Irak'ta nasıl bir miras bırakacak? Ne yazık ki kimse tam olarak bümiyor. Ancak geçmiş deneyimler bize tüyler ürpertici bir tablo çiziyor. Birinci Körfez Savaşı'nda 300 ile 800 ton arasında uranyumun Irak'a boşaltüdığı tahmin ediliyor. Britanya'daki Yeşiller Partisi, bu rakamı içinden geçtiğimiz savaş için 1900 ton olarak tahmin ediyor. Yani 199 l'e oranla en iyi tahminle iki misli, en karamsar tahminle altı misli uranyum Irak'ın doğal olmayan kaynaldarı arasına girmiş olabilir. Üstelik bu savaşta izlediğimiz (kimilerindehayranlık uyandıran) yoğun bombardımanın tek zararlı ardıl sonucu uranyum kirliliği değil. Prof. Dr. Vural Altın'ın dikkat çektiği çok önemli başka bir nokta var: Bombalar aracdığıyla havaya ve toprağa karışan çok sayıda zararlı kimyasal var. Tek bir bombanın yarattığı kimyasal kirlilik "gözardı edilir" kabul edilse de binlerce ton bomba bir araya geldiğinde durum değişiyor. Nedenbuyazı? Seyreltilmiş uranyum, Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan, Afganistan, Sırbistan, Bosna, Kosova ve dünya üzerindeki onlarca askeri tatbikat bölgesinde yaklaşık4.5 milyar yıl kadar daha bizlerle! Çeşitü raporlar, Türkiye'nin de içinde bulunduğu onlarca ülkenin SU içerikli silah ve bomba satın aldığını yazıyor. Bu doğruysa Türkiye'deki SU içerikli mermiler ve bombalar nerede duruyor? Tatbikat veya " terörle savaş " çerçevesinde herhangi bir yerde kullanıldı mı? Uranyum oksit zerrecikleri havaya, sularımıza ve besin zincirimize kanştı mı? Peki ya Yunanistan'dakilerPKarşılıkhtatbikatlardadenizlerünizinükleeratıkalanlarına dönüştürdük mür1 Irak'ta kullanılan SU'nun sonuçları ne oldu, neolacak? Nükleeratıkların dünyaya boşaltılmasını engellemenin yollarını bulamazmıyız? Çok geç olmadan bu soruları sormamız ve acilen cevap aramamız gerekiyor. Bu dehşet verici tabloyu şimdi tartışmaya açmazsak, yarın çok geç olacak! • *Kültürel Antropolog, Sabancı Üni. Kaynaklar: 1) Prof. Dr. Vural Altırı, 10 Nisan 2003 'te Sabancı Üniversitesi'nde yaptığı konuşma. 2) http://www.iacenter.org/depleted/du. htm International Action Center (ABD). 3) http://www.cadu.org.uk/ Campaign AgainstDepletedUranium(Britanya). 4) http://www.umrc.net/UraniumMedical Research Center (UMRC). 5) http://csmweb2.emcweb.com/durable/1999/04/29/fpl2s3csm.shtmlChristian Science Monitor. 6) http://traprockpeace.org/depleteduranium.html Traprock Peace Center. Bir mekân Cihangir Kadınlar Kahvesi Beyoğlu sokakları farklı birmekanlatanıştı: "Kadınlar Kahvesi". Taksim Hastanesi'nin hemen çaprazındaki Park Kafe, artık kadınlar kahvesi olarak hizmet veriyor. Büyükçe ahşap kapıyı açıp içeri girdiğinizde aklınızdaki kahve görünümü bir anda yok oluyor. Çünkü burası bildiğiniz kahvelerden değil. Mekânda her ayrıntı düşiinülmüş. Loş ışığın aydınlattığı kahvenin duvarlarına sannın sıcak bir tonu hâkim olmuş. Kırmızı duvarbölmelerini, firavunun alçı heykelleri süslüyor. Köşelere yerleştirÜmiş koltuk takımlarıyla farklı bir hava yaratılmış. Kahveyi, beyaza boyayan sigara dumanı da olmasa kahve diyemezsiniz. Işletmeci Nesrin Akaşkın, hiç hesapta yokken başlamış bu işe. "Aslında böyle bir işletme açma fikri benden çıkmadı. tş arayışı içindeydim. Bir arkadaşımın önerisiyleburayıaçmayakararverdim. Farklı bir şeyler yapmalıydık. Kuaför ve güzellik salonu gibi yerlerin sayısı çok fazlaydı. Kadınların bir araya geleceği, eğlenceli bir iş olmalıydı. Kahve fikri tam netlik kazanmamıştı. Bu arada Taksim Şehit Muhtar caddesinde boş bir yer bulduk. Her şey on gün içinde ortaya çıktı. îlk taşındığımızyerhavasızdı.Bahçelibiryerararken kendimizi burada bulduk." Kahvenin sadece kadınlara özgü bir mekân olduğunu düşünürken, açılan kapıdan içeri giren iki adam cam kenarında birköşeyeilişiverdiler. Ardından pulların vezarlarınsesleribirbirine kanştı. Akaşkın, "Kadınlarkahvesi aslında bir marka. Erkekler giremez diye bı r kural yok. Isteyen herkes girebilir. Oyle olsaydı, burası sıkıcıbiryerolurdu" diyor. Kahve, kendi içinde birkaç bölüme ayrılmış: Fal, dedikodu venargile.Paravanla ayrılmış dedikodu koşesi hemen dikkat çekiyor. Rahat, beyaz bir koltuğa kurularak dergiler karıştırılabilir ya da köşenin hakkını verip dedikodu yapılabilir. Fal köşesinde ise isteyene tarot veya kahve falı bakılıyor. Rahat koltukların, içine gömülesi minderlerin olduğu mekânın masaları da özenle hazırlanmış. Duvarla uyum içindeki masaörtüleriveçiçeklerle sıcak bir ortam hazırlanmış. Kahvenin müdavimlerinden ressam Okşan YasubatEmek, "Böyle mekânlardapeksıkbulunmam aslında. Günümum büyük bir kısmını atölyelerde ve sergilerdegeçiririm. Ama burası güzelveeglenceli birmekân. Üstelik arkadaşıma ait. Bir araya gelerek keyifli sohbetler yapıyoruz. Sıkıntılardan bir an olsun uzaklaşıyor, Çoruh Nehri üzerine yapılan barajlar ve oluşan baraj gölleri zengin bir bölgeyi de tarihi ve kültürüyle yok edecekti... Tek seçenek vardı, bir belgesel hazırlamak. Artvin Kültür ve Yardımlaşma Derneği ve TRT işbirliği ile hazırlanan Çoruh belgeseli TRT'de yayımlanıyor... Çoruh Nehri üzerine yapılacak olan barajlarla Çoruh'un önü kesilecek, baraj gölleri oluşacaktı. Çoruh binlerce yıldır aktığı yatağını kaybedecek, çevresinde oluşan kültürün ve yaşam alanlarının bir bölümüyle koskocaman bir ilçe (Yusufeli) sular altında kalacaktı. îşte bu nedenle Artvin Belgeseli Projesi oluşturuldu... Projenin ilk adımları 1997 yıhnda Süleyman Karadeniz'in Artvin Kültür ve Yardımlaşma Derneği Başkanhğı döneminde, Özgür Kalın'la birlikte atıldı. Gerçekleşmesi için projeyi TRT yönetimine götürmek kararı alındı. Proje Artvinli TRT'ciler kameraman Hasan Palaşoğlu ile prodüktör Filiz Ozankaya ile paylaşıldı. Ozankaya projeyi TRT'ye program önerisi olarak götürdüveöneri kabul edildi.Ekim 2001 tarihindeprojeye start verildi. Çekimler başladı. Bir yan dan barajların inşaat aşamaları çekilirken Artvin 'in vazgeçilmezleri de kaydedilmeye başlanmıştı. Bu arada bazıları için geç bile kalınmıştı. ürneğin Artvin'in en büyük merkez köylerinden Salkımlı (Tolgum) çoktan "yokolanlar" arasınakatılmıştı. Yine de Salkımlı Köyü üzerindeki milyonlarca metreküp toprak üzerinde bir Tolgumluyla söyleşildi ve aceleyle diğer kaybolanlara yetişilmeye çalışıldı. Helikopterle tüm Çoruh Vadisi havadan görüntülenirken Kafkasör'den Saçinga'ya, Şavşat Karagöl'den Ardanuç Kürdevan'a ı dcfi gam ediyoruz. Yani gamdan uzaklaşıyoruz" diyor. Kahveye gelen erkeklere bakarak, "Bel ki de dünyayı savaş alanına çeviren erkekler bu sayede yumuşarlar " diye ekliyor. Mekânın en ilginçyeri, banyosu. Şampuanlar, cilt bakım kremleri, makyaj malzemeleri, tonikler, kolonyalar sadece kadınmüşterilertarafındanücretödemeksizin kullanılabiliyor. Kahve gece yarısı bire kadar hizmet veriyor. Bir kahvede aranılan her şey burada fazlasıyla bulunuyor. Okey ve tavlanın yanında nargile, kahve falı ve tarot falı gibi ekstra hizmetler de var, Bu sektörde kadınlar da iddialı. Yolunuz Sıraselviler'e ya da Cihangir'e düşerse, Park Kafe'ye uğramadan geçmeyin. Kadınlar Kahvesi yeni ortam arayanlar içinideal. # Hasan Şahin Bir TRT belgeseli 9 bolum Çoruh
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle