Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bursa Karacabey... Kadınlar pirinç yıkıyor. Sağda Manisa Kula'nın çocukları... yo, o jileti vurduğum zaman acıyınca diyo, bütün diyo, beynim diyo, o acıya gidiyo, diyo. Hep o acıyı düşünüyorum, diyo. Obür acıyı unutuyo insan, oraya konsantre oluyo, diyo... Diyom, ben de yapıyım mı?Senigebertirim,diyo..." Yoksulluğa dair bir anlatım biçimi de, zenginlerin kendilerine dair imgelerini hayvani metaforlarla tanımlamak. Gonca, zenginlerin kendilerine "sanki insan değilmişgibi" davrandığını düşünüyor, l'idan"Onlannköpekleribilebizdendeğerli" diyor. Zenginin yoksulu algılama biçimi koku merkezli bir ilişkiye de dönüşüyor. Mekânı ve bedeniyle sağüksız, kirli ve pis kokulu sayılan yoksuldan uzak durulamıyorsa bu kez, bir bulaşma, kirletilme korkusu kendisini gösteriyor. Kimileri gündelikçi kadının tabak çanağını ayırıyor, asla aynı masada yemek yemiyor. Necmi Erdoğan bu korkuyu iki örnekle anlatıyor:Tadilatındaçalıştığıevdebuzdolabından bir bardak su alıp içen veya kendi yaptıkları jakuziye girip yıkanan Hayri ve Selim'in derhal işten kovulmaları bu korkunun bir başka örneğidir... Bu ve benzeri davranışlara katşı kendini savunmak isteyen yoksuluuvduygusal silahları var, bunlardan biri degurur. Yaşlı annesine ve kızına bakan îsmet sürekli bir işi olmamasına rağmen bunu onlardan gizliyor, Necmiye ise aç sıısuz kaldığı günleri anlatmaktan ısrarla kaçınıyor. Erdoğan, "încinmemek için 'yumuşak' duygularını kendilerine saklamak, bir sınıf tavrı olarak ortaya çıkıyor" diyor... Gurur, zenginliğekarşı bir dile de dönüşüyor, Sinem, kendisini paraya tapan zenginlerden "daha yüksek" görüyor, Cemşid, "Bizhaysiyetli adamız",Ahmet ise"Şugecekondulardagördüğüninsanlar var ya, o binada apartman oturan şeylerden kat kat üstündür" diyor. Yoksulluk şiddetini sağlık, beslenme, barınma gibi sorunların yanı sıra özsaygıda da gösteriyor. Sokakta mendil satan Serdar güzel kıyafetli insanlar gördüğünde "yüreğinin sızladığını" söylerken öz saygısındaki yaralanmaya işaret ediyor. Bu yara Ziya'da "Içimdegan birikiyo!", Dilek'te "îçim çürüdü artık" sözleriyle aktarılıyor... Araştırmaya katılan çoğu işsiz, sürekli bir işe sahip olmayan ya da en fazla asgari ücret düzeyinde gelire sahip bulunan yoksulların geçinme stratejilerinin başında fırından ucuza bayat ekmek almakgeliyor. Kemikkaynatmak.bahçedesebzeyetiştirmek, pazarlardan artıkları toplamak, çocuklar uyurken soba yakmamak, el işi yapmak, sokağa atılan giysileri tamir ederek kullanrnak, kaçak elektrik kullanmak, taksitle buzdolabı alıp yarı fiyatına peşin satıp gecekondu yapmak... Kendini tutma, öfkeye hâkim olma, susma, sözünü sakınma, işi bitene kadar sabretme de, yoksulların hayatı idare etme sanatları arasında yer alıyor. Aysel, kaymakamlıktan yardım isteyenler görevliler eve geldiğinde yoksul görünmek için bazı eşyaların saklandığını söylüyor. Emrah'ın RP'yi destekleyen babası iş için CHP'li bıyığı bırakıyor. Araştırma kapsamında kendilerine toplumsalsiyasal sorunlarla ilgili sorular yöneltildiğinde" Siz daha iyi bilirsiniz", "ben bilmem" demekle yetinmelerinin altında yatan ise yoksunluk ve yetersizlik hissi. Bu hissin yarattığı kurtuluş yolları ise Şafi Kürt Fevzi'nin mehdiyi, Nalan'ın dünyanın altını üstünü getirecek bir deprem beklemesi, Taciser'in " çok iyi yaşayan da ölüyo, kötü yaşayan da" deyip ölümün düzleştiriciliğineyaslanması... İSYAN, EVET AMA KİME... Yoksulluğu "kader"le açıklamak mümkün de, ya zenginlik? Ömer, zenginlerin "normal çalışarak" değil, "namussuzlukla mal yaptıklarını" söylüyor, Ahmet, "hamallıktankimzenginolmuşki" diye sorarken, "muhakkak bir yerlerde kaçağagirmekten" dem vuruyor... Eşitliksizlikten ve adaletsizlikten yakınılırken Nurten "Adaletadaletolsafakiringözüne bakar", Necmiye ise" Dünya kötüleş ti" diyor, Saciye adaletin zamanının geçmesinden yakınıyor... Toplumsal varoluşlarınıkabullenmeyen yoksulların "seyirciler"i isyanı bekleye dursun, Adem, "Sabredeceksin, sokağaçıkamazsın"diyor. Erdoğan, popüler realizmin bu dilini Halim'in sözlerinle gösteriyor: "Haykırsan daha da ezilirsin"... Araştırma kapsamındaMustafaŞen'in ele aldığı "Kökene Dayalı DayanışmaYardımlaşma" sonucun yoksullar adına pek de aydınlık olmadığını gösteriyor. Bir dönem önce kente göç eden ve yerleşenin kendisinden sonra gelenlere tek bir mirası var: Yoksulluk. Alevilerarasıdayanışmakentyapısıiçindeeksilirken.Kürtler arasında dayanışmanın sağlanamamasının nedeni zorlama göçü yaşayanların tamamenmülksüzkalmasındaveüretkenliğin yitirilmesindeyatıyor... • Araştırma yoksul röportajları ve yoksuîJuğunmUliyetç^likyedjnjleilişjcisjça^ îı§r/l%'ar'yj?birlik\eJDemokrasi Kitaplığı Yayınevi tarafından yayjmlandı. . ' Süt yoktu, bebek mecbur öldü Aksu Bora'nın çalışmakapsamında ele aldığı konu, "Yoksulluk, Kadınlar ve Hane." Bora, kadınların yoksulluğu tanımlayış, yaşayış ve kendilerini savunma yöntemlerini değerlendirirken ortaya şu harita çıkıyor: ı/ Akrabalar ve komşular da kendilen kadar yoksul olduğu için dayanışma alanı çok dar. */ Güher, 650 lira süt parası bulunamadığı için kayınbiraderinin yeni doğan bebeğinin öldüğünü şu sözlerle anlatıyor: Bebek de mecbur öldü... %/ Akrabalar ve hemşehriler arası ziyaret yol parası nedeniyle bayramlarla sınırlı... \/ Sosyal Hizmetler'den yardım alan kadınların bir bölümü bunu kocalarından gizliyor. 1/ Sosyal Hizmetler'e ve diğer yardım kuruluşlarına daha çok kadınlar gidiyor, çünku onlar yoksulluğu daha kolay "itiraf" edebiliyor... Erkekler yoksullukla ilgili düşünceve duygularını ifade ederken öfke ve isyan hâkim olurken kadınlar utanç duyuyor... %/ Kadınlar yaşam koşullarının güçsüzlüğü,çaresizlik,başaçıkamamave umutsuzluğu depresyon ve sinir hastalıklarıylaödüyor. 1/ Erkek, yoksulluğa rağmen kadının çalışmasına izin vermiyor. Kadın da erkeğin bu rolünü sahipleniyor. Halimekocasına,"Yasenbueviterketya da ben " diyor " Sen gidersen ben su satar çocuklarıma bakarım. Ama sen varkenbenimçalışmamayıplanır". 1/ Yoksullara yardımcı olmak istediklerini savunan televizyon programlarına çıkmak, neredeyse yoksulların tümünü incitiyor, ama "kaçınılmaz bir kötülük" olarak ifadelendiriliyor. t^Çocukların eğitimine verilen önemveözen, bir sınıfatlamayı değil, daha çok düzenli ve güvenli bir iş bulmayıhedefliyor. Kente "tutunma"nın mümkün olmadığı bilgisi arttıkça okumak ve devlete memur olmak önem kazanıyor. \/ Yoksulluk hayal kurdurmuyor. Halime, "Çünkü hayallerimin sonu olmadığını bildiğim için ben gerçeği kabulettim" diyor... *^ Mülakat yapılan arasında kocasından ayrı yaşayan, boşanmış ya da terkedilmiş kadınlar da var... Firdevs, ayrılıknedenini"Herhaldegeçim,çocuklara bakmaya, bana bakmaya herhalde gucü mü yetmedi ne yaptı, bırakıp gitti" sözleriyle anlatıyor. •