Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 politikadır" diyor. Arkadakı karanlık bahçeye bakan mutfağa doğru sakın adımlarla giden arkadaşına bağırıyor, "Bir tane daha ve biraz da buz." Onlar, çocukluklannın geçtiği ve Saddam Hüseyin'in de büyüdüğü Bağdat ve Tikrit hakkında konuşmak istiyorlar. Viski isteyen adam," Biz, Irak'taki büyük ve zengin ailelerdengeliyoruz. Bunlarlrak'ı inşa ettiler ve Baas partisi her şeye el koydu ve her şeyi batırdı" diyor. Dışanda yağmur başladı ve tipik bir Londra sisi camları bir yorgan gibi kapladı.Adam, "Pek çoğumuz birlikte büyüdük ve aynı okula gittik. Kaçtığımızdan beri de, Saddam'a karşı savaşacağımız gunu bekledik. Ama bitmeztükenmez toplantılarve konferanslar bir büyük politik sirkten başka bir şey değildi" diyor ve bardakta kalan son viskisini yudumluyor. Şubat ayına dönersek, Washington'daki CIA ajanı bir problemle karşılaşıyor. O, en büyük muhalefet grubu olan Irak Ulusal Kongresi'nin (IUK) veonun lideri Ahmed Çalabi'nin ordu eski komutanının savaş suçlusu olduğu hakkında dedikodu yaymaya başladığı hakkında bir nota yazıyor. Notaya göre IUK, Kongre'nin pek çok üyesiyle ilişkiye geçiyor ve sonra da Amerikan hükümetinin bürokratlarına telefon ederek onları Kazrayi ile işbirliği yapmalarına karşı uyarıyor. IUK, Körfez Savaşı'ndan beri Amerikahların güvendığivemilyonlarcadolarlafinanseettiği muhalefet grubu. Sadece bu yıl (2002) 8 milyon dolar aldılar. Mart ayında durum daha da keskinleşiyor. Amerikalıbirbürokrat Londra'yıziyaret ettiği sırada IUK üyelerinden bir mesaj alıyor: Ellerinde eski komutanın savaş suçlusu olduğunu gösteren bir video çekimi bulunuyor. Kimse video çekiminde ne olduğunu bilmiyor. Danimarka'run komutana karşı polis araştırmasından vazgeçmesini ne ABD'nin ne de başka bir kurumun talep etmesi politik olarak mümkündeğil. Politiken'in elde edebildiği dokümanlara göre; yüksek düzeyde bir bürokrat komutanın, Saddam Hüseyin'e karşı planlanmış olan bir mahkemede tanık olmasını öneriyor. Mahkemenin, Belçika'da yapılması planlanıyor. Bürokrat, eğer komutan Saddam'a karşı baş tanık ola Çalabi... rak kullanılırsa Belçika'dan politik dokunulmazlık alabileceğini yazıyor. Irak'ın geleceği ile ilgili olarak lüks Hilton Oteli'nin salonunda yapılan konferansın üçüncü gününde, Irak muhalefet grubu IUK'den Ahmed Çalabi içeriye girdiğindebirkargaşayaşanıyor. Etrafındaki beş korumayla gelen Çalabi pahalı takım elbiseleri içinde karakteristik donuk adımlarıyla yürüyor. O.CNN'lebir röportaj yapacak ancak aynı zamanda salonda bulunan diğer TV habercilerinin kameralarını kapatıp, salonu terk etmeleri isteniyor. Ortada çok dalavere var ve Politiken'in belgeleri elde ettiği kaynaklar kâğıtlardaki tüm isimlerin anonim olmasını istiyor. Washington'da Amerikan dolarlarıyla yakın zamanda merkez bürosunu açmış olan Iraklı rakip muhalefet gruplarından birinden olan bir danışman, "Herşey guç ve parayla ilgili. Eğer ABD'den para istiyorsanız, Iraklı eski bir komutan elinizde iyi bir karttır. O, şimdiyekadarki en yüksek rütbeli kaçaktır. Aynı zamanda Irak'ın diğer yüksek rütbeli askerleri gibı o da Sünni Müslümandır. IUK'nin tam da böylesi adamları yoktur. Bu nedenle Kazrayi aklın alabileceğinden öte Uginçtir" diyor. Ama IUK, ordu komutanının Irakmuhalefetininbaşınageçmesiniönlemek için elinden gelen her şeyi deniyor. Bu, Ahmed Çalabi'nin, Amerikahların lııthından yararlanacak olan bir rakipdahaistememesindenkaynaklanıyor. Hilton'un biraz daha mütevazı kafesinde, yeni kurulan muhalefet grubu Irak Ulusal Hareketi'nin (IUH) lideri Hatem Muhlis iskemlesinin arkasına yaslanıyor. Londra'daki gizli adrestekı Irakhlargibi o da, bir Amerikan savaşından sonra Irak'ın geleceği hakkındaki konferansa katılmaya gelmiş. Muhlis, New York'taki üç büyük hastanede cerrah olarak çalışıyor. Boş zamanlarında Iraklı bir grup eski askerle birlikte, Amerikan Kongresi'nden henüz aldıkları 315 bın dolarla, Saddam'a karşı mücadeleediyor. Onların da merkezleri Washington'ın ortasında, Beyaz Saray'dan birkaç dakika ötede bulunuyor. Bir avuç Iraklı muhalefet grubu Amerikan başkanına mümkun olduğu kadar yakın bürolar kurmuş bulunuyor. Hatem de komutanla ilgili sorunu Amerikalılara götürdü ve Amerikan hükümetinin komutanla işbirliğine derin bir ilgi duyduğunu da teyit ediyor. Kahvesini yudumlarken "Danimarka'daKazrayi'yi ziyaret etmekten vazgeçtikten sonra benden onlarla Kazrayi arasında bir cins arabulucu olmamı istediler" diyor. Hilton Oteli, dedikodular, yarı gerçekler, iddialar ve inkârlarla çalkalanıyor. Irak'ın geleceğini tartışmak için Londra'da toplanmış olan konferansa takım elbiseler, pahalı kravatlarla katılmış olan Iraklı eski subaylar ve Amerikalı bürokratlar arasında aslında neler olduğu hakkında kimse güvenle bir söz söyleyemiyor. Bir Amerikalı gazeteci, "Hayır, asla doğru olamaz" diye bağırırken bir yandan da muhalefet gruplarından birinin basınabilgi sızdırdığısöylentiyisöylüyor. Hilton Oteli'ndeki bu politik karmaşanın ortasında Irak Ulusal Hareketi'nin lideri kahvesinden bir yudum daha alıyor. Hatem Muhlis alçak bir sesle," Ne söyleyey im, politika işte... Şimdi IUK ve Çalabi konumlarını stabilize etmeye uğraşıyorlar. Belki de bunun için Kazrayi onlar için önem kazandı. Ama ben bu konuda spekülasyona girmek istemiyorum" diyor. "Kazrayi'nin savaş suçu işleyip Saddam... işlemediği hakkında karar verebilecek bir konuma sahip değilim. Ama onun Danimarka'da suçlandığını duyduğumuzda, biz Amerikalılara Kazrayi'yi mahkemeye götürmenin şu sırada yanlış olduğunu söyledik. Saddam'la mücadelede kaçmış tüm askerlere ihtiyacımız var. Amerikalılarbizi anladı ama, ABD'nin başka bir ülkedeki mahkemeye karışamayacağını söylediler." ABD UMDUĞUNU BULAMADI Irak'ın eski Ordu Komutanı Kazrayi... lecekteki savaşında askeri bir başrol oynamaya hazır olduğunu okuyor. CIA ajanınagöre, BeyazSaray'dakibubürokrat konuya duyarsız yaklaşmıyor. Londra'daki gizli dairedeki herkes, ABD'nin ordu eski komutanı üe Ügili dolaplarını detaylı olarak biliyor. Onlar, 2002'nin ocak ayında soğuk bir kış sabahında komutanı evinde ziyaret eden ve sonra komutanla ilgili fikri Amerikan hükümetine satmak için her şeyi yapan CIA eski ajanını dabiliyorlar. Ama ne ajan ne de komutan hakkında konuşmak istemiyorlar. Boşviskişişesinebakanmuhalefet grubu üyelerinden biri, "Olanlar hiçbir şey ifade etmiyor. Bu sadece hastalıklı bir Toplantı, Oxford Caddesi'nden bir taş atımlık uzaklıktaki Hilton Oteli'nde yapıldı. Konusu, bir Amerikan işgalinden sonra Irak'ın geleceği idi. Londra'daki gizli dairede saat geç olmaküzere. Dairedeki havasigaradumanıyla ağırlaşmış ve şişeler boş. Iraklılar masadan kalkıyorlar. Yemek yeme zamanı gelmiş ve bildikleri bir Arap lokantası var. Eski askerlerdenbiri, "Kazrayi ile ilgili hiçbir şey olmadı, çünkü Amerikan hükümeti umduğunu bulamadı ve kendini geri çekti. Onlar korktular. Bu, sadece ne kadar kirli bir oyunun olduğunu gösteriyor. IUK'nin söz ettiği videonun var olmadığına inanıyorum. Iraklı muhalefet grupları birbirlerini karalamak için her şeyi yapıyorlarvekaybedenlerdekendimizoluyoruz. Burada aslında Saddam'ı devirmek için bulunduğumuzu unutuyoruz" diyor ve boş gözlerle etrafa bakıyor.# Politiken'den/AYŞECOŞKUN