Katalog

HAFTAMNNOTLARlDuvouAsena [email protected] r r r r r 11 KADINLAR ON SIRADA Söyle Sezen avaz avaz S E rken yazılmış bir yazı yine... O yüzdcn Sezen Aksu'nun lstanbul konserleriyle ilgili ne karar aldığını bilemiyorum. Umanm şarkı söylemek karan almıştır avaz avaz... Oh ne âlâ memleket... Hoşunuza gitmeyen bir şey olacak... Cıkıp 'vatan millet Sakarya' edebiyatı yapacaksınız, insanlar 'aman provokasyon' olmasın diye ürkecek ve siz de susacaksınız... Kafamızı 'dinci'lere taktik durduk, 'ırkçılan' görmezden geldik solculukta bile yükselen aşırı milliyetçilik uğruna... Avrupa Birliği insanlarına neden kızıyoruz?.. Neden? Kafaların, zihinlcrin değişmesi gerek ııygarlaşmak için. Bir temiz ev yarışması yapılsa... Pis ev sahibi yarım saat içinde cvi sılıp süpürse, çöpleri balkona yığsa, tozları halıların altına, pislıklcri kanapelerin altına atsa... F,v pırıl pırıl göziikse ama haketnler gelip bunları bulsa o evi yarışmaya katarlar mı? Temizlik ev sahibinin içinde yoksa, bir günlük temizlik ne işe yarar? Kanunlar değişse ne yazar? I lâlâ düşüncelerimizi söyleyemiyoruz, hâlâ feodal kültür ve eskimiş gelenekler bırcr tabu, evin reisi kâğıt üzerinde erkek değil ama gerçek ne? Kafalar dcğişti mi ki? Eğer biz scçmenler aydınlık, özgürlükçü bir partide birleşemeyeceksek, yine kötü bir dönem başlıyor işte. llle de ben diyerek bölücülük yapanlar, sahte birlikteliklere imza atanlar, ırkçılar, dinciler... Biz buna mı layıkız? Yahudice, Rumca, Ermenice şarkılar zaten hep söyleniyordu bu ülkede... Kürtçe söylenince mi kabahat oldu? Ingilizce, Fransızca söyleniyor da, bu ülkede yaşayan insanlarm dillerinde söylenince mi tehlikc başlıyor? Irkçılık böyle bir şey işte... Dinciler gibi takıyye bile yapamıyorlar. Kafatasçılık gözlerini öyle büriimüş ki, şarkılardan bile korkuyorlar. Herkesi de şiddetleriyle korkutuyorlar. Sezen Ak.su 20 Eylül'de Açıkhava'da... Sezen, umarım şarkılarım söylemek karan almışsındır. Üzülsen de, korksaıı da, söyleyeceksindir. Biz, 20 F.ylül'de Açıkhava'dayız Sezen. Çünkü senin sesin de, o şarkılar da çok güzel. ^ osyalist Parti PDS Almanya'daki seçimlerde, Berlin'deki aday listesinin ilk beş sırasına kadınları koymuş. PDS, Almanya'da ABD'nin savaş çağrısına karşı çıkan tek parti ve Berlin Eyalet Parlamentosu'nda iktidarda. Beşincı sırada seçimlere giren kadırt ise Berlin'de milletvekili olan Evrim Helin Baba. Helin Varto'da doğmuş bir KürtAlevi kızı. DEM gazetesi için Nuran Maraşlı ile söyleşmiş... Evrım Helin diyor ki; "Biz parti olarak kadını sembolik görmüyor, gerçekten temsilini savunuyoruz Seçım sloganımız 'Berlin bir kadın şehri olacak'. Ben de göçmenlerin sesi olmaya çalışacağım. Eğer CDU kazanırsa bu, Evrim Helin Baba göçmenler (ortadaki)... için çok kötü sonuç olur, ırkçılık Almanya için tehlike olmaya başlar.. Şimdi bile göçmenler, kafasının içindekilere bakılmaksızın çok kötü şeyler yaşıyorlar." Evot sosyalist kadınlar konusundaki PDS'nin dogruluğu ve içtenliği ilk sıraya beş kadın koyarak kanıtlanmış değil mi? Aslında bizim partilerın tümü de kadına çok önem veriyor, onu küçümsemiyor, ayrımcılık yapmıyor. Göreceğiz bakalım, hangı parti gerçekten kadının temsilini savunuyor. Bırakın ilk beş sırayı, ilk sırayı alacak kadın kaç tane olacak acaba?^ CAN'IN SENLIĞI.... e kadar sevenı var Can Yüccrin... Ve ne kadar güzel bir festival hazırlıyorlar unun anısına Belediye Başkanı, PPRPi Prodüksiyon, Yücel aılesi... Eski Datça'daki Can Yücel'in evının bahçesinde Can Evi açıhyor. Onun sesi yankılanıyor her yerde, onun elinin değdiği kitaplar raflarda. Tuncay Yılmaz bizc keman çahyororada, Bach... Açıkhava gösterileri tıklım tıklım. Genco Erkal şiir okuyor, Zeynep Tanbay şiirle dans edıyor Erol Uras söylüyor, Serdar Yalçın çalıyor... Kahvelerde şiirler okunuyor. Şairler, şiirseverler ve tabii şairsever kadınlar, hepsi orada. 'Bir Çift Sözümüz Var Aşka Dair'de Mümtaz Sevinç Nâzım'dan şiirler okuyor. Bir buçuk saat soluk almadan ızleniyor... Nâzım'ın N şiırlennı yorumuyla Sevinç, sahnede devleşiyor. Son gün Açıkhava'da Leman Sam. Gerçek bir kültür şenliği işte... Herkes gitmiş, ortalık sakinleşmiş, bir tek Can Baba'nın sesi var ortada, Can Evi'nde otunırken Güler, Güzel, Su, Hasan, Vecdi ve Özdem'le, Güler Yücel bir kitabını imzalıyor benim için ve içine 'Sevgili Duygu şair değilim ben mairim' yazıyor... Güler şiirler yazmış biraz hüzünlü ve resimler yaprruş rengârenk cıvıl civıl... Şiirlerinden birinde diyor ki; Sam/ Herkes beni ortalıgı süpürüyorum sanıyor, /Oysa ben şiiryazıyorum, durma... Öyle tatlı bir aile ki bu, Güler, Güzel, Su, Hasan, çocuklar, tonınlar... Hepsinde Can Baba'nın zeki gözleri, muzip bakışları. Can Yücel'ı sevdiğim kadar onlan da seviyorum... Onlar sayesinde Datça'yı da...^ neden Datça popüler bir yer değil'in yamtını otelcilik anlayışında buldum gibi... Gördüm ki bu yıl da herkes otellerden ve hizmetten şikâyet ediyor. Gerçekten ben hiçbir yerde bu kadar sinirli, ağır kanlı ve kaba davranan personel görmedim. Onun için herhalde herkes koşa koşa Dut Dibi'nin kıyısına masaları çekip, ya da Küçük Ev'e gidip güler yüzle ağırlanarak, yiyip içiyordu. Sıze bir otel örneği... Dcniz kıyısında küçük villalardan oluşmuş bir latil köyü... Işıl Ö/.gentürk benden erken geldığı ıçın lyı odayı kapmış! lyi odaııın iyiliği balkonundaıı ibarel. Cünkü otelde klima olmadığı için Işıl balkonda uyuyor. Benim birkaç metrekarelik odamııı pencere çerçcvesi çıkmış, panjurları kınk, bir iple bağlanmış, berbat bir yer... Elbisclerimi kınk dökük birkaç askıya takıp arkadaşlarımla buluşmak için odadan çıktığımda, keııdimi restoranın terasında hazırlanmış özel bir davette bııluyorum. Otelin işletnıecisi karıkoca, mum ışıkları altında, şık giysilerı içinde dostlanna davet verıyor. Neşeyle beni karşılıyor ve o Yırtık pırtık oteller D atça'mn denizi en az Asos'unki kadar güzel... I'cmız, dalgasız ve serin... Datça'mn iklimi de en az Bodrum kadar gü/cl, sıcak ama nemsiz... Doğası ıse mükemmel. Ama Datça'da bir eksiklik var yerli ve yabancı turisti çekmeyen, bu ne? Üstelik Datça'mn kültür ve sanat etkinlikleri de bir başka... Can Baba var orada... hdebıyat var, tıyatro var. l'üm sanat etkinliklcrinde ciddi bir kalite bir Vecdi Sayar, bir Ö/dem Petek imzası var... Datça'mn Belediye Başkanı Erol Karakullukçu, her ne kadar olumsuz yazanlara kızıyor, kınleniyorsa da, bu güzelinı ilçedeki olumsuzlukları da yazmam gerekiyor. H17 de bu vatanın evladıyı/ Erol Bcy.. Yazıyorsak, düzelsin diyedir; inanın başka bir amacımız yok!.., Datça'mn en güzel yerindeki o korkunç öğrelmenler evinden filan söz etmeyeceğim. Her yer böyle zaten... Ama nıalum soruyu soruyor; 'Nasıl, memnun musunuz?' Birden tepem atıyor. Demek bu insanlar bakıın, estetik, süs püs gibi kavramlardan habersiz değiller. 'Nasıl memnun olabilirim bize layik gördüğünüz odada, o kınk dökük ycrde, üstelik görüyorum ki gayet zevk sahibisiniz ama müşterilerinize böyle yerleri uygun buluyorsunu7' diyorum... Cevap; 'lmkânımız bu kadar'. Oysa özen, zevk, estetik ille de parayla olmaz. Bıırası salaş bile değil, çünkü salaşın da bir estetiği vardır. Ertesi gün başka bir odaya alınıyorum. Daha büyük bir oda... Kâgıttan Japon feneri yırtık pırtık. Tuvalet gibi kullanılan küçük ayna ve konsolun üzerindeki, duvardaki pisliği kapamak için koyulmuş çerçeveli poster kafama düşüyor. Banyoda ise lavabonun olduğu yer tamamen sularla doluyor. (îüzelım denizin kıyısı taş içinde, toz toprak... Bahçedeki çimler ıse bıtmiş tükenmiş ve yenilenmemiş. tlk villanın sadece geeeleme ücretı 69 milyon, ikıncı odanın ıse 29 milyon. Servis derseniz tam bir rezalet. Akşamüstü bara gidip bir çay istesenİ7, bu çok şaşırtıcı bir durum. Adamlar ordan oraya koşturuyor ve bir süre sonra çay geliyor... Siparişınizi ıkı kez söylerseniz, garson, 'duyduk' diye si/i azarlıyor. lşlelmeeiler bütün gün en şık giysileriyle deni7 kenannda güneşleniyor... Neden yabancı turist yok surusunu da 'Gelip hemen sıkılıp gıdıyorlar, Datça sakın bir yer' ondan diye yanıtlıyur. Belli ki otellerin durumıı düzclmcdıkçe paralı turist asla gıtmez Datça'ya, o güzelinı yere. Sayın Başkan'a duyurulur.^