Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
IOŞUBAT2OO2. SAYI 829 sa vc iyi birressamsa, ki onun daha Akademi 'ye girmeden iyi bir ressanı olduğu söy leniyor, aynı zamandaönemli ve özgün birressamdır. Bu noktada, sanat tarihine bakıldığında,bilimeaykırıdüşermidüşmezmifazla irdclemedcn, üncmli katkılann çoğunlukla bu kanaldan, yani "doğuştan sanatçı olanlar"dan geldiğini de söyleyebiliriz. Orhan Peker' in öne çıktığı 1950 kuşağı sanatçıları,yüzyıllıkBatı'danöğrenmeveolgunlaşma sürecinden sonra özgün ve çağdaş bir sanat ıçın koşulların oluşmaya başladığı kritik bir noktada sanat dünyasına katıldılar. Onlardan beklenen kendi sanat anlayışları doğrultusunda yapılmış özgün rcsimlerdi. Orhan Peker bunu başardı. Türk resmine yeni açılımlar getirdiler. Bu önemli atılım, uzun yıllar hocalarının (Bedri Rahnıi) etkisıy le 1960 sonrasında sanat dünyasına katı lan, 1970'lerde sanat, özellikle resim alanında belirginleşen daha olumlu koşullara kavuşan genç kusağın arasında sıkışıp kaldı. Orhan Peker hiçbir zaman gösteriş peşinde koşmadı. Sahtelik bir yana öykünmeye bile dayanamazdı. Yaşanıının hiçbir dönemindc sanatının "satıcısı" olmadı. Arkasında, sanatıyla ilgili biriki say fahk yazı bıraktı. Resimleri de gösterişsizdi, sondereceyalındı. Resim konuları her zaman etrafında BAŞKENT GUNLERI Yaşamm gizemi Karpuz... ınalıdır, bütün gerçek yaratıcılıklarda olduğu gibi... Orhan Peker deişin"sırnm"şöyle açıklamıştı: "Resim sanatında her şeyden önce içtenliğe (bireyci bir rutuma) inanınm... Ama bu sonuca pragmatik olarak varılacağını da sanmıyorum. Sanatçı her şeyden önce içinden geldiği gibi çalışmalıdır. Sürekli ve içtenlikli bir çalışma sanatçının dilini yapar. Gerçi üslup bırrutsaklıktır aynı zamanda... Ben değişmeyi (ana görüşlerden sapmadan) doğal buluyorum." Bu kadar "basit", oölçüde zor; çünkü içerde (kafada ve ruhta) bırşeylerolması gerekıyor. • • • MIJŞERREF HEKİMOĞLU K Mil li Rcasürans Sanat Galerisi, ellinci sergisini Orhan Peker'den seçilmiş resimlerle düzenledi. Galeri, 1994'de, Orhan Peker ser Kırmızı ev... olan; koyıınlar, mandalar, horozlar, kuşlar, köpekler, (özellikle) kediler, (yorgun) yük beygirleri, karpuz dilüııleri, çiçekler, odasındaki sıradan bır çaydanlık ya da iskemle, bir yunıurta ve ilk karısı Özden Erdem oldu. Peker'in yaşamıyla sanatı birdi. Hayata hep aynı gözle baktı. Meraklapeşinden koştuğu gerçeklikten, olağanüstü göriinümler aradığı keşif seferlerinden elinde kalan yaşamın en sıradan görünümleri oldu, "sır" buydu, belki hüznün nedeni de buydu ve bu sırrı ressamca bir dileçevirmeyi başardı. Çocukken fark ettigi "ak kağıt üzerine daınlayan bir mürekkep danılasının" yarattığı lekeleryada"eksprcsifbiçimler"denresinısel düzenleme anlayışını oluşturdıı. Bu "küçük"keşıfler, Peker' i Türk resim sanatına, hatta, Turan Erol' u y üksek bir tonda tekrarlarsak, "diinya sanatına" eklenmiş önemli katkılardı. Orhan Peker' i sadeee iyi bir ressamolmanınötesinde önemli birressam olarak değerlendinnek bu saptamay a dayanır. Orhan Peker'ın, hep klasik birgerçekçilik temelindevarolmuş Türk resmine, güncelin ve sıradanın gerçeğini sokarken, aynı zamanda çağdaş ve yeni birgerçekçilik anlayışının öncülüğünü de yaptığıdır. Hüzün ve çocukluktan başlayan yalnızlık; gerçekten yaratıcı ve öncü olmanın bedeli ol Orman... gisıyleaçılmıştı. Serginedcniyle, Turan Erol ve Ferit Edgü' nün yazılannın yer aldığı yeni birkitapyayımlandı. Bu kıtap, Mıllı ReasüransSanatGalerisi'ııin 1994'te ilksergisırasındayayımladığıkitaplabirlikte Peker hakkında önemli kaynakları oluşturuyor. Sergide AraGüler'ın Orhan Peker fotoğrafları da ayrı bir bölümde sunuluyor. 24 Mart'a kadar sürecek sergi, sadeee iyi bir ressamı değil, yaratıcı bir ruhu keşfetmek isteyenleriçinbulunnıazbirfırsat. ^ muratural ©hotmail.com imler geldi, kimler geçti, başkent Ankara'nın tarihi bu salonlarda yazıldı uzun yıllar. Bu akşam da parlak bir sayfa ekleniyor, mor bir gece yaşıyor başkentliler. Havada baygın menekşe kokusu, masalarda bir sanat yapıtı gibi zarif demetler. DMEDD'in yemeğinde şıklık tırmanıyor. Kimi uzun, kimi kısa çoğu siyahlar içinde, bütün kadınlar çok şık. Mor sümbüller, beyaz mumlar, özenle giyınmiş sandalyelerle her şey şıklığın ötesine götürüyor, içtenliği, sevgiyi, coşkuyu, birlikteliği sergiliyor. Üst kata çıkan merdıvenlerde Deniz Kuvvetlerı'nın orkestrası var. 1940'lardan, 50'lerden esintilerle dalgalanıyor. Eski şarkılarla dansa çağırıyor konukları. Dans başlıyor derken. Geçmişten geleceğe bir selam gibi anılara sarılıyor, dansın tarihini yaşıyor çiftler. Kimler Deniz Kuvvetleri Orkestrası beyaz bir dalga derseniz, başkentten renkli olusturdu merdıvenlerde... bir mozaik dalgalanıyor ortada. Yabancı diplomatlar, Dışişleri yeniden söylüyorsun. aılesi, her daldan görevliler, bilim Hayli dayanıklıyız değil mi? adamları, sanatçılar. Evsahıbesı Elçin O da bir görev. Acısına dayanmak, Cem yok, diplomatik yaşamda yoğun üstlenmek ve başarmak gerekiyor. trafik nedeniyle ABD'den dönmemiş. Ama elleri de, gözleri de konuklarıyla birlikte Ankara Palas'taydı bence. Yasemin Tanbay'ı aradım, başsağlığı DMEDD etkinliklerine içten katılıyor. diledim geçen sabah. Annesini çok Herkesın katılımıyla gerçekleşiyor bu severdım. Isveç'e ilk gidişimde beni gece. Herkes bir çıçek ekliyor; çoksesli, sevgiyle kucaklayan bir sefiremızdi. çok renkli bir demet oluşuyor. Tüm Elçiliğimizde ağırladı, her yeri gezdirdi, bahçelerden bir selam! Yemekler de Stockholm'un soğuğunda içtenliğiyle başka bir selam. Japon, Tunus, Hint, ısıttı yüreğimi. Cezayir, Türk mutfaklarından seçmelerle güzel bir damak şölenı yaşıyor konuklar. Kuskuslar, cevizli, bademli, değişik tatlı türleri. Türk murfağında Gaziantep'in ağırlığı var. Nur llkin'in elleri sesleniyor Gazıantep mutfağında. Narlı ıspanak salatasının tadı damaklarda hâlâ. Yemekler arasında seçim yapmak kolay değil aslında. Her şeyde birlikteliğin güzelliği. 4 Meksika ve Ispanya büyükelçileri Delakamatte ve Enrigue Manuel, Buj Lores DMEDD gecesinde... Yasemin Tanbay'ın sözleri de çok etkıledi benı. Yalnız annemi değil, iyi bir dostu, arkadaşımı yitırdim, dedı. Anne başka bir olay, kaç yaşında olursan ol başını annenin omuzuna yaslamanın başka mutluluğu var. Ne dersiniz, çocuklarımıza o mutluluğu yeteri kadar duyuramıyor muyuz acaba? Akılalmaz yöntemlerın, bunalımların ötesinde sevgi yoksunluğu, boşluğu mu var? Nasıl dolacak? Onu da bilsek ve yazabilsek!..^ Başka... Ama sonrası da var. Danslar, şarkılar, anılar derken başkentin kalbi durdu birden. Şafağın pembesi soldu, depremi yaşadık acıyla! Yaşamın gizemi bu belki de. Mutluluğu yaşayamıyorsun sonuna kadar. Gülerken ağlıyorsun, dansa çağırırken sendeliyorsun. Acıyı da yaşamak, dayanmak zorundasın çünkü. ölüme karşı direniyorsun, direnme gücünü tazeliyorsun, yarım kalan bir şarkıyı