Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 ARALIK 2002. SAY) 875 Seksenli yıllann ortaİaririda suya sabuna dokunmay an müzikallerde oynuyor, "Sezen Aksu Aile Gazinosu", "Sezen Aksu Söylüyor"... Siyasetten uzaklaştınlmış kalabalıklar, sözlerini yine Aysel Gürel'in yazdığı birşarkıdakendisini anyor: "Duru bir su gibi, bazen volkan gibi, bazen deli riizgâr gibi/gözlerinde telaş, yıllar sence yavaş/acelen nebekleKiruze..." Anıa hayat, Firuze'ye yetişemiyor, 1981 *in Kasım'ında yaptığı üçüneü evliliğinden bir oğlu oluyor. Doğıırmasını kendine yaptığı bir şarkıylakutluyor: "Ikinci baharyaşıyorömrüm,gel benim yarimoluverşimdi..." Firuze albümü, müzik otoritelerinegöreşarkıbirarabesk. BuyüzdenTRT'nin listesinde yasaklılar arasında...Tutkulubiras,kısaklıyor albüm, unutulmaz aşk şarkılarına dagebe. Uzunyıllarikiisimbirarada anılacak artık Sezen AksuOnno Tunç. Yeni şarkılardaki kadın, yüreği, tenı istiyor, yaşamak, dokıınmak görnıek istiyor... Baş edemediği alışkanlıklarını, korkıılannı, kıskançlıklarını görüyor. Buberaberlıkten, "Sen Ağlama" albümü çıkıyor... Aslında bir basçı olan vc döneminin müzik otoritelerinden sayılan Tunç, ağzmdaki baklayı kısa sürede çıkarıyor: Çok kötü şarkı söylüyorsun, iğrenç okuyorsun. Neye uğradığım şaşıran Aksu, öfke ve hayal kırıklığını kısa sürede tamir edip "Öğret bana" diyor "Şarkı söylemesinıöğret"... Aylarcaçalışıyorlar. Birgün, Boğaz'dabiryemekte, şarkı söylemeye başlıyor Sezen Aksu. Kendisesiniduyuyor, farklılığı... Tunç, "Işte senin sesin bu" diyor. Yeni sesiyle ilk şarkısındayüzyılınacısını söylüyor: "Öpincilenengözyaşları/kurusun ınançlarımda/ sene bin dokuz yüz kırk beş/ onlar da hep insandılar/ve sevgiye inandılar/ve saygıya inandılar/ senin gıbi, benim gıbi..." Buşarkı HiroşimaveNagazaki'de atonı bombasının kavurduğu insanlananlatıyor. İnsan acılarla kıvransa da... Aşk kendini tüketmeye başladığındayıneşarkılaryetişiyorimdadına. Şarkılar hayatın önünden akıp gidiyor, birinde"Kolay değil, kolay olmaz o kadar" diyor, bir başkasında "Değer mi hiç" 'diye soruyor. "Git" çıkıyor ağzından "Aslında ben dc uzun zamandır sana ayrılnıak istediğimi söylemedim." Bir cümle sonra sesi titriyor, kelimeler dökülüyor, "Gitgitgitmeduryalansöylcdim"... Seksenli vedoksanlıyıllar kendini kasıp kavuran, yakan, küllerinden tekrar tekrar doğan AksuTunç aşkına tanıklık edıyor. Aksu, aşkın şiddetini şarkı sözlerinde dindirmeye çalışıyor: İnsan acılarla kıvransa da/ ve o aşkta bir daha doğsa da/ dünyasını yeniden kursa da/ düşlerle gerçekler ayrı ayrı yaşar... AksuTunç ilişkisindeki şiddet Aksu' nun anlatımıy la gazete sayfalannasızıyor: "Karşılıklı daırelerde oturuyor bahçelerde dişlediğim mür/gel, duk. O gün saatler boyu tartıştık... çıplak ve hür..." Bir başka şarkıda, Sabaha karşı dairemin kapısını tek "Beni al, beni al" diye sesleniyor. meledi. Ben de silahımı alıp fırla Bir zamanlar babasından ödü patladım yataktan, açtım kapıyı. Benim yan, gazetelerde kendısıyle ilgili bir elimdeki silahı gürünte kaçmaya magazin haber çıktığında korku ve başladı, arkasından bakıyorum... utançla yiizü kızaran, Onno Tunç *u Ateş ederim de isabet ettiririm diye annesine Muazzez Abacı'nın sevzig zaglar çiziyor, duvar diplerin gilısi diye tanıştıran, sevgililerini dengidiyor... Sonra ekipotosuçe ailesindengizlemekamacıylaflört virmiş, hırsız diye karakola götür bile edemeden evliliğe yüklenen müşler. Anlatmış, kim olduğunu Sezen Aksu'nun rüştünü ispatı bu söylemişamainandıramamış. Sa şarkılar. . bah yeni ekip gelince içlerinden biri tanımış da serbest bırakmışlar..." Ağlama Hıdrellez... Doksanlı yıllann sonlarınadoğGitmelerkalmalarbitiyor,yolun sonuna geliniyor, Onno Tıuıç beste ru, "yeni hayat" daha bir şekillenileri başka ağızlardan dökülüyor. Bu yor. Herkese artık bir günlükdeolyolculuğun ortasında yüzünü uzak sa şöhret olma şansı tanınıyor, herlara çeviriyor Aksu. O uzaklarda şey çok çabuk tüketiliyor, siyah da, eline bir şiir geçiyor "Beni hoyrat aşklarda, acılarda... Sezen Aksu, birmakasla/aheski bir fotoğraftan 1998'de yaptığı "Düş Bahçeleoydular/ orda kaldı yanağımın yan ri"nde hiç kapanmayacakyaralansı/kendini boşlukla tamamlar/ ah nı anlatıyor. Bu albümdeki bir şaromuzıımda kesik el kı/ hala durmadankanar"...Şair,öğrermenlik yaptığı Bingöl dağlannda bir köyde bıılunııyor. O Metin Altıok. Birkaç y ıl sonra otuz yedi kişiyle bırlikte Sıvas'ta, MadımakOteli'ndeyakılıyor. Aksu aııoninı bir şarkının üzerine yazıyor ağıdını: "Ne hükiunran kalır/ ne zıılüm ne dckin/özdeğil dostlar/öz değil bu biçim/ kullann kullara/ ettiğini etmıyor/ en zalim han ateşin/ bugün dua ettim/hepimiz için/yüce tanrı bizleri/afFetsin"... Zaman ülkede"başka"ya evriliyor, "yeni" kımliği adı altında... Ne uzlaşılabiliyor, neyalnızkalınabiliyor. Geleneklerden koparken aklı saraıı kederle ancak şarkılarda baş edilebiliyor: I lcrkesin münasip bir day ısı var/ e insanoğlu bu iy isi, ayısı var/ benim zarar bıldiğım elaleme kâr/adamını bulup da uyuşamadım... Kırklı yaşlanna geldiğinde o güne kadar öğrendıklerinin, biriktirdiklerinin onu taşıdığı yer, Doğu. "Işık Doğudan Yükselir" albümünde baştan çıkarıcı davetlere açıyor dilini."lütuşantenıme" diyor "Zülüflerini sür, hırçın, asi, hür/arka kının sahibi var, 1996'da bir uçak kazasındaölenOnno I'unç: "Yaralı kuşunı, hazan güneşim/ güz ayazında kor ateşim/ bir sözün uçur göğüm gün açsın/yadeller aldı bizi/haberini sal karabahtlım/beni yanına al yarası saklım/ üzerime hatıran yağıyor/ bu yokluk yaktı bizi/ bir kırık gençlık hikâyesi..." Tunç' un ölümünden sonra dokuz ay evden çıkmayan, bir kez daha intiharın sınırlarında dolaşan Sezen Aksu 'yu Goran Bregovıç ile yaptığı "Ağlama Hıdrellez/ ağlama be bana/ acı ektim yerine/ aşk yeşerecek/başka bahara/ağlama hıdrellez/ ağlama be bana" ayağa kaldırıyor. Bir açık hava konserinde "Sen Ağlama"yı söylerken hem Aksu, hem de dinleyiciler ağlıyor, ama arkasından Hıdrellez geliyor, ve Aksu kendince yaşamın halkalannı bağlıyor... Oysa halka bir kez daha bozulacak, müzikte ve aşkta buluştukları Uzay Hepan bir motosiklet kazasındaölecek... Yine de aşk eksilmiyor hayatından... Gazeteci Ahmet Utku'yla yapıyor beşinci evliliğini... Ama o ilişki de sonlanıyor. 1 ler gidenle yüreğinin söküldüğünü hissediyor, kopmuyor, kopamıyor... Bunu da en iyi şarkılan anlatıyor: "Bırak beni yeter aldattın, yeter bırak beni/ deli ettin artık çek git, bu nasıl sevgi/ sen kendine âşıksuı, sen yalanc ısın/ hatta sevişirken bile yabancısın/ sen kimsin, sen ne rahat insansın/ bırak benim için ne mümkün ayrılmak/ ben ayrılamam sen beni bırak..." Türkiye biraz daha sancıyor. Balansayarlarınagirişiliyor,oysaher girişim biraz daha umut kırıyor.Hiçbirhesaptutmuyor. Beşyüzü aşkın kayıp, her cumartesi Galatasaray Lisesi önünde toplanan ai fp * Sozon Aksu CNyarbnkır JUMMrind*.. X S*ı«n Aksu şarkılan kadar kulaklan ve dudaklarıyla da tanımlandı... leleraracılığıylabelleklereyerleşiyor. Cumartesi Annelcri için bir şarkı yapıyor, biraz daha sahip çıkıyor hayata, yaşananlara: "Tedavüldenkalktı aşk/üç ihtilal üç kuşak/ fi i 1 iy attan geçtim/ düşünmekbileyasak..." Son albünıüne adını da veren "Şimdi Şarkı Söylemek Lazım"da bir hamle daha yapıyor. Albümde bir yıl önceki Nevruz'da, Diyarbakır'da yüz bin kişiye verdiği konserın etkisi var. Konsere Diyarbakırlı şairKemal Burkay'ınşiirindenbestelediği şarkıyla başlıyor,"Bir kedim bile yok anlıyor musun, hadi gülümse". Istanbul'a döndüğünde, hissettiklerini kaleme alıyor: "... Ben kendini başkasının yerine koyma ve anlama üzerine binlerce kez kurduğum cümlelerin anlamlanyla tanışıyorum. Ete kemiğe bürünmüşler, karşımda duruyorlar. tliklerime kadarhissediyorum..." Bu hissediş yansıyor"Şimdi Şarkı Söylemek Lazım"a... Binlerce insan Runıca, lirmenıce, Kürtçe şarkılar dinliyor. Hşlikçileri I'eriköy Vartanans Ermeni Kilisesi, Lospauaros Sefaradis Musevi ve Diyarbakır Belediyesi Çocuk Korosu ile Onorio Runı Müzik DostlukGrubuve linderun Klasık Müzik Topluluğu... lzmirli Aksu, çocukluğıınun renklerini bir araya topluyor, rembetikoyu, Rum komşulannı, Ermeni arkadaşlannı, anneannesinden kalan ilahıleri. Kimliğinin Doğuyanınıbesliyor. Dilindeki şehvetinsongemıni çözüyor... Dinleyici, şimdi ogemingerisinde birikmişleri bekJiyor.. . ^ Derleyen: LEYLA SANJ Not: Bu yazıda Nebil özgentürk'ün hazırladığı "Bir Yudum İnsan" belgeselinin Sezen Aksu bölümü temel alınmıştır. ,j , >