Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29ARALIK2002. SAYI875 15 kavrama karşı nefretın varolması bu nedendendir... Sureklilikten bir değer ureten her şey, herkes zıttıma gider." Sureklilikten böyle nefret, odaksızhk, belki bir insanın ilgınç bir romancı olabilmesıne katkıda bulunabilir ama bır kentı, bır ülkeyi yönetenler bu konuda bilgisızlerse, bu kimseler bu konuda yeterince düşunup kafa yormamışlarsa geride gıderek ne kent kalır ne vatan, ne de bu kımselerin yönettıklerı yerlerde yaşayanlarda kültür ve ruh sağlığının bulunmasına yol açacak dayanaklar ve odaklar... Kobo Abe'nin "Sakuro Gemisi"nin bir yerinde "tokeimushı" (yani saat böceği) denen bir yaratıktan söz açılır: Bu boceğın bacakları, besı aramak zorunda bulunmadığından körelmiştir.Yaratık, göbeğinı dayanak noktası gibi kullanarak karnının çevresinde bir plak ya da bır DVD gibi döner ve kendi dışkısıyla beslenir... Eleştirmenler, Kobo'nun bu romanın kahramanının, bu pıs böceğin yaşam felsefesini çözümlemeye çabalamasını, onda derinlikler bulmasını, yazarın odaksızlığı ve manevi tutamaklarının bulunmamasıyla açıklıyorlar. Gel de bu yılbaşında Isa'yı ve diğer peygamberleri anma! Insanların ruh sağlıklarını sürdürebilmeleri için manevi tutamaklara ihtiyaç duyabileceklerini bundan yüzyıllarca, bin yıllarca önce bile anlayanları böyle anarken, gel de doğduğumuz, büyüdüğümüz bu topraklarda bu kadar çok kutsal dayanak dururken, bugün bizlere, dağlar ve çöller ötesindeki başka ulkelerden manevi dayanak ithal etmeye kalkanları tuhafsama ve kınama!^ PAZARIN PENCERESİNDEN İsa2001 yaşında! SELÇUK EREZ Istanbul'da doğdum, Istanbul'da büyüdüm; şimdi de burada yaşamaktayım: Bu kentte ne yılbaşılar görduk değil mi?.. Ama kendı kendime, "Boyle olmasaydı da Iran'ın Kum kentinden kaçmış, buralara gelmış bır Azeri olsaydım fark eder miydi?" dıye sorduğumda kesin bır "hayır" olmuyor bunun yanıtı.. Neden? Çünkü bu kent, benim doğduğum kent değil! Okuduğum ilkokulun (Taksim'deki Aydın Okulu'ydu) yerinde yeller esmiyor ama bambaşka bır bına duruyor. Mezun olduğum lise kapandı; o binada şimdı bır Anadolu üsesi var. Üniversltem? Kore gıbi, Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya gibi ikıye bölündü ve her ikı yarısı da alabildiğine değişti; sadece fizikçe değil yönetim felsefeleriyle, yasalarıyla, insanlarıyla değişti. Birinin hocalarının çoğu, diğerininkileri tanımıyor.. Değişen sadece okullarım mı? Kentin ana caddeleri yerinde ama bu caddeler boyunca dizili binalarının çoğu yok oldu; yerlerinde şımdi pek azı eskisinden güzel, çoğu eskileriyle yarışamaz yapılar yer alıyor: Insanın kimliğinı tanımlayan bu fizik yapının bu çapta değışimi sarsıcıdır ama bu değişimin olumlu yönde değil de yoz olanın, zevksizın ve çüruğünün arttığını düşundurecek şekilde değişmesi, çaresiz hastalıklar kadar kötudur. Insanın içinde sittin senedır yaşadığı şehir, bu kadarcık bır zaman ıçınde onu sanki bambaşka bır ulkenın bilmediği, tanımadığı bir kentınde bulunuyormuşçasına ruhen cascavlak bırakacak kadar değışir mi ? Okula gıderken kaldırımlarında yürüdüğüm, once adları, sonra kendilerı değişen yollar, yok olan caddeler, semtler.. ve bu semtlerden geride kalmış yol parçacıkları... Hangı nükleer harbin artıklarısınız? Değişen, bozulan sadece doğup büyüduğum şehirlerin fiziği mi? llkokula başlamadan babamdan anamdan, sonra da öğretmenlerimden dinleyıp övündüğüm, bana yaşama ve güzel şeyler yapmam ıçin güç veren, şevk veren, yıkılmış bır Imparatorluğun küllerınden doğmuş o Cumhuriyet nerede? O Cumhuriyetın aziz kurucularını pek sıradan şeyler yapmış gibi yansıtan, onları, Kubılay gibi, Uğur Mumcu gibi, Bahriye Uçok, Muammer Aksoy gibi, Hablemitoğlu gibi ardıçlarını yok ede ede kimliğimizin unsurları arasından silip atmaya yeltenenler bunların yerine neleri koymak ıstıyorlar? Bugünlerde Japon yazarı Kobo Abe'nin "Ark Sakuro" adlı romanını okuyorum. Romanı beğendığımden Abe hakkında yazılanları da okuyorum. Eleştırmenlerinden bazıları, Abe'nin ağır basan niteliklerinden bırının "kokyo"suzluk olduğunu söyluyorlar. Her Japon'un bir "kokyo"su , yani "geldiği yer" varmış. Insanın doğduğu yerın tam karşılığı değil bu; daha çok bizdekı "Mersin'de doğmuşum ama aslen Sıvaslıyım!" diyenin "aslen" kaynağı olan yerin burada Sıvas'ınkarşılığıdır bu "kokyo" dedikleri Abe şöyle dıyor: "Tokyo'da doğdum ve Mançurya'da büyüdüm. Ailem, Hokkaido'dan gelır; ben de bir süre orada bulundum. Ancak, doğduğum ve ailemın geldiği yer, nufus kütüğümün bulunduğu yer hep apayrı yerlerdir. Biyografimi yazmak bu nedenle bana güç gelir. Aslında "kokyo"suzun biri olduğuma inanıyorum. Belki de bende bu Edebiyat hayata dair pek çok soru sormayacak ve durmadan yanıt aramayacaksa hiçbir şey değildir. YAPI R R E D İ YAYiNLARi'nın ı o yıldan bu yana yayımladığı KÎTAPLIK^ edebiyat dergisi en ustasından en gencine j a Türk edebiyatı'ndan yeni ürünlerle, "Çin'den Peru'ya dünya edebiyatından ilk kez Türkçeye aktarılan Dusyn Edebiyat ve Otomobil Sait Faik'ın hıç gorulmemıj fotoğrafları, yayımlanmamış jıirlerı ve hayatı hakkındaki tanıklıklar ilk kez Gun lyğı'na çıkıyor Profil. Rus sımgecılerden şaır, romancı, ge/gın Andre Belıy Turkçede ılk kez Yahya Kemal'ın ılk kez yayımlanan yn ve çevırı temrınleri Füruzan'ın yenı oyküsü Ibrahim Yıldırım'la söyleşı Selçuk Altun'dan 2002'nın en lyı kıtapları Manganollı'nın "100 Temel Eser" listesı 64 sayfalık ek. A'dan Z'ye Cemal Süreya örneklerle, ünlü yazarlanmızdan güıı ışığına çıkmanıış metinlerle^ yazının renkli dünyasını açığa çıkaran dosyalarla Edebiyatla Hayat arasındaki bağlantıları., üstelik Artık Her Ay; kuruyor Her sayısında özel bir ek ya da küçük bir ansiklopedi ile... YIKIY 2 . 5 0 0 . 0 0 0 TL