Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
şıyor, bu ılaçlann da kırnuzısuıı seçiyor. Dedik ya, görülmek istiyor.. Ha bire şarkı söylüyor, mekân bulamayınca arkadaşlanyla birlikte belediye otobüsünü kullanıyor, durakta bekJeyenlerin, gelen amadurmayan otobüsü şikâyetleri üzerinc şoför işinden oluyor... Yirmi biryaşına kimseler inannııyor ama iki evliliği sığdırıyor. Daha on yedisinde, yüreği burkula burkula oturuyor nıkâh masasına, bütün yaşamına yayılan bir sızıyı saklıyor bu evlilik, bir utancı, bir suçluluk duygusunu. Kimse acısını görmek istemiyor, çünkü herkes dosta düşmana karşı durumu kurtarmanın peşinde... Bugün bile o giinlerin ağırlığı şarkı sözlehne, müziğe akıtılamıyor... Burası okul, pavyon değll... Boşanıp da üniversiteye gittiğınde Ziraat Fakültesı amfiler onun renklerini taşıyamay acak kadar karanlık, hergiin birkaç öğrenci öldürülüyor. Sezen, yüksek topuklanyla geçiyor umutlu ama ölüm karanlığındaki üniversite koridorlarından. Birgün yolu kesiliyor, genç bir adam, "Burası okul" diyor "pavyon değil". Bu asistan adam ikinci kocası oluyor. Sezen düz ayakkabılar giymeye başlıyor, kolunun altında yasaklı kitaplar taşıyor. Kocası doktora için Kanada'ya gidince o da şarkılarının peşinden koşuyor. Unkapanı'na geliyor ama kimse yüz vermiyor, ilk plağını işte o tarihlerde dolduruyor ve tutup Kanada'yakocasınınyanınagidiyor. Yapamıyorbaşkabirülkede. Sonralan "Kalbim Ege'de Kaldı" şarkısına konu olacak Marika'yla dost oluyor, ikisibaşbaşaTürkiye'yidüşley ip, Türkıye ıçın ağlıyor. Dönüşünde, havaalanında birileri soruyor, "Aaa, siz Sezen Aksu değil misiniz?" Gıyabında şöhret olduğunu anlıyor, artık görülüyor, alkışlanıyor... Onu ikinei albüm izl iyor, o artık "Kaybolan Yıllar"ınşarkıcısı... Oysa Türkiye'de siyasi şiddet daha datırmanıyor, o bunu şarkılarından uzak tutuyor. Aşkın gölgesine saklanıyor, "Ne kavga, ne ümitsizlik/ Ne ağlayan insancıklar/ ne de başka ısınılerinin ilk harflerinden çatılıdüşüncem var" diyor "Bir duygu yor: ŞAT. (îrup, Eurovision yarışkasırgası bu/sardı bütün benliğımi/ malanna katılıyor... Her şey Sezen karşı koymak neye yarar..." Aksu'nun lehine gibi görülüyor, Kocaman dudaklan, kepçe ku tahterevallide herkes Ajda'ya karşı laklan, çıtı pıtı bedeniyle inatlaşır Sezen'idesteklıyor. \ casına güçlü sesiylepop müziğiO aşklarına ağıtlar yakarken, nin kraliçesi oluveriyor. İlk long Türkıye'nın üzerinden 12 Eylül play'iniçıkanyor: Serçe. Kocası cuntası geçiyor; idamlar, işkenceKanada'ya çağınyor, gitmiyor. Ga ler, onlarca yı la yayılan nıahkumizinocularçağınyor,"olmaz"demi yetler. Aksu bir gün gazetede bir foyor Bebek'te.CaddebostanMak toğrafgöriiyor, çocukluğunun içinsim'de yüksekökçelı ayakkabılar, de, yani 17 yaşında idam edılen lirışlemeli elbiseler ve uzayan alkış dal liren'ın son bakışını yakalıyor. larlaçocukluğunundüşlerinıdoyu Aysel Gürel sözlerini yazıyor, Aksu nıyor. tlk filminde oynuyor, "Minik bestelıyor. Ortayabirağıtçıkıyor: Serçe". Kırklı yaşlanna kadar bu la"Bir söz bitışi gıbı/ son buldu sekap peşini bırakmıyor... vışmeler/ bir yaz güneşi gibi eritir Aksu, "Kaybolan Yıllar"dan bu terk edişler/ bır an dunışu gibi, başlayarak Şanar Yurdatapan ve ömriin bitişi gibi/veda ederken aşk Atilla Özdemiroğlu'nun ortak fir ateşi gibi söner iç çekışler/ aman maları "Hop"un desteğini alıyor. aman yandım amman/ acı yüzler, Gruba daha sonra Onno Tunç da ka kurşun gibi izler/ son bakıştaki o tılıyor, grubun ismi her birinin gözler kaldı aklımızda..." E n çok o dınleniyor, en çok o alkışlanıyor, en çok o eleştıriliyor, en çok o merak ediliyor, cn çok o kendinı saklıyor, siyaset konuşmadan en çok o siyaset yapıyor, en deli o sayıhyor, en güçlü o âşık oluyor, en çok o kazanıyor, en çok o yaratıyor, en çabuk o tüketiyor, en... en... en... Sezen Aksu dün de, bugün de "en"lerin kadını. Müzikte otuz yıl geride kalırken, hep zirvede olmayı popüler kültürün kurallarına uyarak sağladı. Kentli duygulan kullandı, kendi iç yolculuğunu Ege'nin öte yakasının müzıklerine akıttı. Aşk kadınlarındı ama o genç erkekleri de "git"li, "gitme"li şarkılanna alıştırdı. Aşklarına uluorta ağladı. Hembuyüzden.hemdemelodilerinin renginden arabesk olmaklasuçlandı. Neolursaolsun.o 1»ir Sezen Aksu'ydu. Su gibi akan yıllann ardından bu yıl çıkardığı "Şimdi Şarkı Söylemek Lazı m" albümüy le bu topraklarda konuşulan her dilde şarkı söylemenin zorunluluğuna işaret etti. Barış için bu şarttı, neşe ıçın de, yoksulluğun kabuğunu kirmak için de... Sezen Aksu 'lu otuz y ıla bakınak biraz daTürkıye'nın sıyası hantasınıyenidenokumakgibibirşey. Eli, darbelere, ahlaka, yoksulluğa, inançlara, sığınacakçatı aramalara dokundurmakgıbibırşey... lyı ama nereden başlanıah? Elbette ki tzmir'den... "Ne yaşam ne mutluluk/ ne eğlenee, ne de aşk/ ne ev ne bark ısterim/onunla olmayınca/ Rüy alanmı anarkengeçmişteki birgece..." Baknıayın sözlerin yaşlılığına, bu şarkıyı söyleyen kadın henüz yirmisinde ve ilk plağını çıkarmış olmanın keyfinı siiriiyor. Adı Fatnıa Sezen. Sarayköy'de doğmuş. Anne ve babası öğretmen. Izmir'de büyüyen, t'arklı bır çocuk, ne evde ne de okıılda insanların arasına karışıp gitmck, herhangi bınolmak istemiyor. Çok görülmenin, çok sevilmenin peşinde ama bu imkânsızı istemek gibi bir şey, çünküorta sınıf ahlakı, anneve babalara sevgiyi, ilgiy i göstermeyi yasakhyor. O da on üçünde bikınili fotoğrafçektiriyor, on dördünde saçını kırmızıya boyuyor, kırmızı yüksek topuklu ayakkabılar giyiyor, cebinde intiharhaplanyla dola