Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C'UMHURİYI.I DKRGİ Bravo erkekler... B 4 birkaç 'oy atma' gerekçesi var; birgenç kime oy attığı sorulduğunda şöyle diyordu; "Hani gözlüklü adaın var ya, neydi adı yahu, ona attım işte, hani arısı var" Bu genç oyunu verdiği parlinin genel başkanını da, partinin adını da bilmıyor." Peki ona neden oy verdin" sorusıınu da, "Ne biley im ben, yüzü güvenilir adamın" diyordu. Ak Parti'ye oyunu veren bir u yazıyı yazarken daha yeni yeni bel "Biz buna layık değiliz yazık". Oylan atan genç de, neden sorusuna, "Delikanlı adam, li oluyordu her şey... Ama sonu görü milletse, demek ki onlarbu sonuca layık. Oy kodu mu oturtur " yanıtını veriyordu... nüyordu. Hep böyle olur, ilk sandık lan atanın suçu ne? Onlary ıllarca çaresiz, caNeyse, milletimiz, aslında "eski"yielinin laraçıldığında oranlar neyse, finali de aynı hil, aç bırakılmış, neye inanıp, neye inanama tersiy le bir kenara itti ve denenmemişleri dedır. Hiç heyecanla, ekran başında uykusuz yacağını şaşırmış. Onların böyle olmasının nemeye karar verdi. O kadar da mantıksız dekalmaya gerek yoktur aslında. nedeni, onlar değil, o yüzden onlara kızmaya ğil aslında, pek fazla denenmemiş, genç, di1 ler seçimde çok sıradan sözler duyarız; hiçhakkımızyok. nanıik, inandırıcı konuşan insanlara oy ver"Her ülke layık olduğu şekilde yönetilir"... Oyumu attıktan hemen sonra duyduğum mek... O gece Show TV'de millervekillerinin adları sayılıyor. Hep erkek. Birkaç tane sevdiğim kadının adını duyuyorum CHP'den... I lepsi bu. Tüm Avrııpa ülkelerinde kadınlar yükselirken, çoğalırken, Türkiye en vahim noktaya geldi oturdu. Yunanistan'ınbaşkenti bilevalisiyle.belediyereisiylekadınlarateslimedilirken, Türkiye parlamentosu, kadını en az dönemini yaşayacak. Soldaki ve sağdaki iki partiden çıka çıka iki elin parmağı kadar kadın çıkabiliyor. Yine o bıy ıklı, çatık kaşlı, kavgacı erkekler meclisi dolduracak ve üç bcş tane kadın aralannda kadın gibi oturacak. Ama kadın gibi olmalannı eylcmegeçiremeyecek. Kadınsız, kapkara, gergin, kavgacı bir Meclis... Tamam sağcılar kadınlann evde oturmasını istiyorlar, "Kadının yeri evidir" diyorlar, peki kendilerine sosyal demokrat diyenlerde mi kadınlar evde otursun istiyorlar? Bunun yanıtı onlar için kesin bir 'hayır' ama görünen o değil işte. Kudınsız, kupharu, gergin ve kavgacı bir Meclis... Yazık, KADINI CAMDAN SARKITMIS B Park ve yol delisi bir başkan... Izmir'e gidip Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'nın yaptıklarını keyifle izledikten sonra, kendi kendime 'Neden kendi yaşadığım bölgede yapılanları bilmiyorum' diye düşündüm ve maçta karşılaştığım Beşiktaş Belediye Başkanı Yusuf Namoğlu ile Beşiktaş ilçesini gezmek üzere sözleştim. Ondan duyduğum ilk sevindirici haberise, Dereboyu ('addesi'ndeki, trafiği altüst eden pazarın kaldırılışı oldu. Işlek caddelere pazar kıırulup, bir kıtleyi memnun ederken, başka bir kitleye eziyet çektiren başka ülkeler de varmıdırbilemıyonım. Daha Beşiktaş gezinıiz başlarken gördüm ki, Namoğlu bir park ve yol delisi. Adam,parklan veyollarıkafayatakmış,ilçesine beninı de keyifle kullandığını ana yol, yan yol, bypas yol gibi yollaraçmış ve açıyor. Ve de belki de önünden farkında olmayarak geçtiğinız onlarca yeşi 1 alan y aratmış. Mesela Ulus Kültür Malıallesi'nde Aykut Barka Parkı açılmış ve çok ilginç olmuş, çünkü burası aslında bir deprem parkı. Parkın içinde 400 tonluk su deposu ve bir jeneratörbulunuyor. Tenis vebasketbol sahaları ise, 12 dakikada sahra hastanesine dönüşüyor. Varolanyeşılsahaiseçadıralanı olarak kullanılacak. Tenis kortıuıuıı altındaki depo, çadır ve malzemeyle doldurulmuş. I'ark içindeki kafe de amndaaşevine dönüştürülebiliyor. Fıskıyelerıseçadırlara su veren aletlere dönüşüyor. Bir başka park da' Sanatçılar Parkı', burası her türlü sanat olayının gerçekleşeceği kocaman bir alan, Akatlar'daki Kültür Merkezi ile birleştirilecek. Parkın parası ise lş Bankası'ndan çıkıyor. Yani sponsorkullanılıyor. Bir başka ilginç park ise, özürlüler için özel olarakhazırlananDilek Sabancı Parkı. Projesini engelli bir mimann yaptığı bu parka iki özel özürlü otobüsü ile ulaşılabiliyor. Bu parkta özel dizayn, kapağı açılınca tekerlekli sandalyeyi içine alan salıncak dahi yapılmış. Ziyarcte gelen Alman engelliler, bu salıncaklara binip, "hayatlarında ilk kez sal landıklannı" söylemişlcr. Bir de Dünya Banş Parkı var, 33 ülkenin bayraklan ve buradan gelen ağaçlann dikili olduğu kocaman bir yeşil alan. Maçka'yaçıkarken de Şairler Parkı var, bir de deprem eğitim parkı ve sporcular parkı... Diyorum ya, ayıp olmasa 'park manyağf diyeceğim ama delisi diyeyim bari... Diyorki, "Arazim yok, yoksa kafamda çok şey var". Mesela imkân bulsa, Kuruçeşme parkuıın altını da açıp'seavvorld'yapacak.Yollarveparklar kadar, otoparklara da önem vermiş Namoğlu. Üstü yeşil alan kalmış, altı oyulup otopark yapılmış Bütünbunlaradabeşkuruş harcamayıp, lş Bankası, Garanti Bankası, Tekfen, Akmerkez gibi büyük şirketlere yaptırtmayı başarnnş. Ihlamur'daki yeni evlendirnıe dairesinin altı da üç katlı otopark Namoğlu "Her söylediğimi yaptım, şimdi fazlalıkları yapıyorum" diyor. Beşiktaş'ın hermahallesindeküçüksevimli 'hizmetofisleri' yapılmış. Muhtarlıklardabu binaların içine alınmış, vergiler, sağlık, deprem gibi halkı ilgilendiren sorunlar için buofislerkullanılıyormuş. YusufNanıoğlu ile birlikte Beşiktaş ilçesini gezmemiz tam üç saat sürdü. Futbol sahalan, sinemalar, tiyatrolar, hayvan hastanelerini gezdik. llçedeki binalann tümüne u ülkenin bir kısım ama çok sayıdaki "sanatçf sı nasıl yaşıyor, nasıl düşunüyor ki, politikacısı kadınlara önem versin? Geçen hafta bir oyuncuyu ızledim televizyonda. Bir gün eve kocasından geç geldiği için, adı Serdar olan "sanatçı" eşini bacaklarından tutup camdan aşağı sarkıtmış. Hiç utanmadan ve hiç sıkılmadan, "Evet bunu yaptım, çünkü evli bir kadın eve kocasından sonra gelemez" diyordu, "Bir daha yapacak mısın" diye sormuş karısına, o da "Hayır yapmayacağım" deyince çekmiş içeri kadını. Bu vahşeti normal bir şeymiş gibi anlatıyordu. Mesela oy kullanan erkeklerin çoğuna bunu sorun, onlar da normal karşılayacaklardır. Sonra kadın sürekli dayak yediğini de anlatıyordu bu oyuncu erkekten. Hem dayak atmış, hem pencereden sarkıtmış, adam ise dayak attığını kabul etmiyor, vursa kadını öldürecegini anlatıyordu. Yani, "Ben öyle hafif vuracak adam mıyım" demek istiyordu. Işin en korkunç tarafı, kadının bu adamdan boşanmasının nedeni, ne pencereden sarkıtılmış olması ne de dayak yemesiydi. Bunları hafif tebessümle, utanma duymadan, çok rahat anlatıyordu. Yıllarca bütün bu olan bitene katlanmış, kabullenmişti. Bu kadının bu adamdan boşanmak istemesinin nedeni aldatılmaktı. Yani bu "yüce insan"ı bir başka kadınla paylaşmak ağırına gitmişti, yoksa ötekiler pek önemli değildi. Geçen hafta oy veren kadınların büyük bir bölümü de, yedikleri dayaklara rağmen kocalarıyla oturuyor, bunu çok normal bir olaymış gibi anlatabiliyorlar. Böyle bir ülke işte burası. Kim suçlu, kim değil... Tartışmak boşuna.^ yakınının boyandığını gördüK. Onunla gezerken aslında kendime şaşırıyor, benim kadar ilgili bir insan bile bunları bilmiyorsa, başkaları ne kadarbilirdiyordum. AcabaNamoğlu reklam yapmay ı sevmiyor mu diye düşünüyordum. Ancak sokakta karşılaştığımız herBeşiktaşlınınonusevgiyleselamladığını dagözledim. YusufNamoğlu'nunbitirmek istediği büyük projesı ise, Beşiktaş Meydanı'ndaki trafiği yer altına alıp orayı denizin kenarında, ta tepeye kadar kocaman bir meydanadönüştürmek. Herkese tavsiyem, bir gün, bir tıırist gibi yaşadıkları yeri gezsinler, çok hoş oluyor, çok güzel sürprizler çıkıyor insanınkarşısına.YusufNamoğlu olsun öteki Belediye Başkanlan olsun, onlardan da bir ricam var, lüti'en şu Dereboyu Caddesi veTaksim'deki gibi, açıkta satılan döncrci ve kokoreççilcri de içeriye alsınlar. Hem bu yemeklerin pıslenmesı önlensin, hem de o çirkın görüntüler vc kokular ortadan kalksın. Malum, Avrııpa Birlıği'ne gireceğizya... ^