19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4MART2001.SAYI780 arasına sıkışıp kalmış ufacık, daracik, ahşap iki katlı birbinaydi. Hadi içeri girelim, deyip yüriidük, Girdik. Üç polis memuru ile bir komiserkarşılıklı oturmaktaydılar. Kenditnizi tanıthk, çaylar söylendi. Ben mevzuata meraklıyım ya, ondan bana Kanun Mustafa diyorlar, daha çaylann sonuna gelmeden sormadan yapamadım: Komiserim, mevzuat gayet açık açık oltnasına da, 100 metre içersine üç tane karakol niye yapılmış anlayamadık? Komiser genç yaşta birisiydi. Sonım karşısında mavi gözlerini kırpıştırarak güldü, az ilenmizdeki masada oturan daha yaşlı, hafıf eğik duruşlu, kalın kaşlı polis memuruna baktı. Anladıkki sorumun yanıtını bu kıdemli memurdan alacağız. Memur çayından bir yudum aldı, "onun" dedi "hikâyesinin aynntılantu ben biliyorum, ben anlatayım..." İki arkadaş; Küçükpazar Karakolu'nun öyküsünü anlatacak polis memuruna doğru döndük. "Bizim şu anda içinde bulunduğumuz bu Küçükpazar Karakolu'nun geçmişi 1950'li yıllara, bilebildiğim kadanyla 1954 veya 55'euzanıyor. Az ilenmizdeki Hal Karakoluozamanlarvarmış. Sizin burayagelmeden önce uğradığınız Unkapanı Karakolu da, Unkapanı Köprüsü yapıldıgında köprünün güvenliğini sağlamak için yapılmış. Hani sabotaj fîlan olursa diye... Bizim Küçükpazar' ın kuruluşu işte tam ikisinin arası birzamanarasthyor.l950'liyıllardaSirkeci Emniyet Amirliği 'nde görevli 3 polis memuru emekli olurlar. Emekli olurlar ya geçim kaygılan sürmektedir. Yaşlan dahenüz genç olduğundan kafa kafaya verirler; ne iş yapalım, şu işi yapalım, bu işi yapalım; şöyle yapalım, böyle yapalım derler ancak bir baltaya da sap olamazlar. Derken bir gün içlerinden biri bir düşünce atar ortaya. Der ki, "karakolkuralım!" ölçerler biçerlcr, şu içinde bulunduğumuz ahşap binayı kiralarlar. Daha önceden Sirkeci Emniyet Amirliği'nde görev yaptıklan için tanındıklanndan bu bölgeyi seçmişlerdir. Yakınlarda bir yerdeki tabelacıya giderler, Küçükpazar Karakolu diye de bir tabela yazdınp karakolun alnına asarlar. Üçkafadar emekli; masasıydı.iskemlesiydi, daktilosuydu, beyaz dosya kâğıdıydı, kopya kâğıdıydı, stampasıydı, mürekkebiydi ne gerekliyse onları da alıp kısa zamanda karakollannı döşer, hızmete açar, işbaşı yaparlar. Yapar yapmaz da kaldıklan yerden avantalan toplamaya devam ederler. O sırada da Sirkeci Emniyet Amiri değiştiğinden yeni gelen amir burada böyle bir karakol var mı, yok mu, doğal olarak bilmemektedir. Bu arada normal bir karakolun ne görevi varsa onlan da yerine getirir, vukuat işlemleri bile yaparlar. Uygun bir fırsatı kollayıp yeni gelen Sirkeci Emniyet Amiri 'ne, ellerinde çikolata paketiyle "hoşgeldin"e giderler. Amire, memur azhğından yakınırlar. Sirkeci Emniyet Amiri de, "Ben de memur çok, birkaçını sizde görevlendirelim" diyerek Küçükpazar Karakolu'nun emrine üç memurunu verir. Kısacası bir karakolun tüm düzcneği kurulmuş olur. Suçlularadliyeye götürülmekte, evraklar gelmekte, evraklar gitmekte, yazışmalar dosyalanmakta, suçüstüler yapılmaktadır. Normal bir karakolda ne yapılıyorsa Küçükpazar Karakolu'nda da o işlem yerine getirilmektedir. tşler o denli aksamasız ve mevzuata uygun yapılmaktadır ki,izinprogramlan bile oluşturulmakta ama karakolun kurucusu üç memurdan ikisi iznc aynlırsa biri işler kanşmasın diye kcsinlikle karakolda kalmaktadır. 2 memurunyineyıllık izinkullandık tstanbul'daki Küçükpazar Karakolu'nun kuruluş öyküsü bastan sona mlzah yüklü... 195011 yıllarda emekli oian üç polis yapacak baska bir İş bulamayınca bir ahsap binayı klralayıp kendllerlne karakol kurarlar. Işlor açıktır, vukuat okslk ofrnaz, ta kl Işgüzar Mr polis memuru Ikl ton kömürün poşlno düşene kadar. Kömür Istlhkakjnın neden yaptlmadığı anlaşılır, kayıtlarda böyle Mr karakol yoktur, ama... lanbirgünnöbetçikalanmbiryakını vefat edince, o da iki üç günlüğüne memleketine gitmek zorunda kalır. Aynı günler içersinde de Sirkeci Emniyet Amirliği' nden bir memur Küçükpazar Karakolu'na geçici görevle gönderilir. Bu memur daha önce tl Emniyet Müdürlüğü'nde karakollann kömür dağıtım ışlerini yaptığından hemen tüm karakollan ezbere bildiği için Küçükpazar Karakolu diye bir karakolla karşı karşıya kalınca şaşınr. Karakoldaki diğer memurlann da pek bir şey bildıkleri yoktur. Aynı dönem içerisinde kış yaklaştığından kömür dağıtım işinin de bittığinı bilmektedir. Oysa Küçükpazar Karakolu'na henüz kömür mömür de gelmemiştir. Bir gün kendine iş edinır, "herkesin karakoluna kömür geldi de bizimkine niye gelmiyor" diye meraklanıp, Emniyet müdürlüğü kömür dağıtım işlerinin yapıldığı bölüme, eski çalışma arkadaşlannın yanına gider. Yahu arkadaş, herkesin karakoluna kömür verdiniz de bizim karakola niye kömür vermiyorsunuz? Sizin karakol neresi? Küçükpazar Karakolu. Ne yandaki bu karakol? Unkapanı taraflannda. Cık, öyle bir karakol bilmiyoruz biz. Hemşerim nasıl olur, binası var, memurlan var, ben orada çalışıyorum... Listeler çıkartılır, ama arada bulasın, Küçükpazar Karakolu diye bir karakolun adı geçmemektedir. Kaydı maydı yoktur. Yine de kömür dağıtımından sorumlu memurlar eski arkadaşlannı eli boş göndermezler; 2 ton kadar bir kömür ayarlayıp arkasından ulaştınrlar. Kömürün geldiği gün karakolun kurucusu üç memur da ekmekkapılan Küçükpazar'adönmüşlerdir: Ne var ne yok arkadaşlar? Neyaptınız? Kömür aldık. Nekömürü? Üç kafadar elektrik, su parasını kendileri ödediklennden kömürü de kendi paralanyla aldıklan için kafalannda bir şimşek çakar. Üçü de şaşkın, sararmış bir yüzle, konuşmayı bir süre bilemeden birbirlerine bakakalırlar. Ama bir şey diyecekleri bir durum da yoktur. Kömürü geri göndermesini debilemezler. Olanı biteni gözlemleyen kömür dağıtıcısı memur, ertesi gün yanına kafa dengi bir arkadaşını alıp Sirkeci Emniyet Amirliği 'nin yolunun tutar. Olayı amire anlatırlar. Doğal ki oradaki resmi evraklarda da Küçükpazar Karakolu'nun adı geçmemektedir. Sirkeci Emniyet Amiri, memuru yanına alır, doğruca lstanbul Emniyet Müdürü'nün yanına yollanırlar. Her şeyi müdürc anlatırlar. Zamanın Emniyet Müdürü gün görmüş, uyanık bir adamdır. Su bastı, sel oldu gibisinden bir yazı yazdınp Ankara'dan, Emniyet Genel Müdürlüğü'nden Küçükpazar Karakolu'nun dökümünü ister.Kısa bir süre sonra genel müdürlükten, "böyle bir karakol yoktur" diye yanıt gelir. Emniyet müdürü, ildeki şube müdürlerinin tümünü çağırtır, olayı özetler ve birlikte Küçükpazar' a doğru yola çıkılır. Karakoldaki tüm memurlar da haberli kılınmışlardır. Müdür, karakoldaki memurlan şube müdürlerinin önünde sorguya çeker: Sen kaç yıldır bu karakoldasın? Sen kaç yıldır görev yapıyorsun? Sen ne zaman geldin? Aynlaaynla 3 eski memuru alıkoyar. Siz geldiğinizde bu karakol var mıydı? Birikiufakkemküm... Derken 3 memurun üçü de konuşmaya başlar. Böyle böyle sayın müdürüm. Emekli olduktan sonra iş bulamadık, iş de kuramadık... Tamam, deröyküyübirinci ağızlardan dinledikten sonra müdür, "bu olayı hiçbir yerde, hiçbir zaman anlatmayacaksınız. Hemen tstanbul'u terk edip bilinmez bir yerlere, çoluğunuz çocuğunuzla göçeceksiniz." Şube müdürlerine de dönerek talimatını verir: Bu karakol bugünden itibaren yasal hale gelecek. Ankara'ya bir yazı yazın; subaskını, sel filan diye gerekçeleri sıralayın... "İşte Küçükpazar Karakolu'nun kuruluş öyküsü böyle arkadaşlar". Mavi gözlü komiser, bilinmez kaç kez dinlediği Karakolun kuruluş öyküsünü, bizim gibi bir kez daha gülerek dinledikten sonra, "hadi" dedi, "hikâyeyi öğrendiniz. Şimdi birer çay daha içelim." Yolunuz düşerse, o iki katlı ahşap, hâlâ bakımsız, ama artık kömür dağıtımından payını alan Küçükpazar Karakolu'ndabircr çay da siz için... ^ DERGIDEN Merhaba, Bayram boyunca eşinize dostunuza anlattp kahkahalarla güleceğiniz gerçek bir öykümüz var bu hafta. Hikâye tzmir den Lütfu Dağtaş 'tan geldi. Bir vakitler Haldun Taner yanşmalanndan birine yollanmış amajürinin dışında kimseye ulaşmamış bir öykü... Arkadaşımız Semih Poroy 'a Dağtaş 'ın öyküsünü resimler misin deyinte, hemen tarifedilen yere gidip bir karakol teftişiyaptı. Sayfalanmızda gördüğünüz Tahtakale 'deki sokağı sizin için resmetti. Semih, iki katlı ahşap karakolu yerinde bulamadı ama onun yerine yapılmış iki katlı beton karakolu buldu. öykümüz 1950'li yıllarda geçtiği için Semih, sokağı yine eski haliyle çizdi. Aramızdan ayrılan iki mizah ustası, Aziz Nesin ile Kemal Sunal bu karakol hikâyesinden nefllmler ne tiyatrolar yaratırdı diye düşünmekten kendimizi alamadık. Bu haftaki dergimizde iki ilginç söyleşi bulacaksınız. Biri, Filistin Kurtuluş örgütü nün ilk savaşçılarından Leyla Halid ile yapılmış; biri depiyanist Hande Dalhlıç ile... Türkiye için "Kara Çarşamba " tanımı çokyerleşti. Gazeteciler için de "Kara Kış "yaşanıyor. Günde ortalama lOOgazeteci işinden atılıyor. Çoğu tazminatım bile alamıyor. Neredeyse bütün gazetelerin günlük ekleri kapandı. Bu duruma isyan eden Gazeteciler Meclisi Girişimi, geçen hafta Ankara'daydı. Her zaman başkasının hakkını arayan gazeteciler, belki de ilk kez kendi haklarımn peşindeydi. GMG 'nin Ankara eylemini saat saat aktardık. Kapak konumuz en iyi kadın Oscarı 'na aday dört Amerikalı karşısındaki tek Fransız, yanipek sevdiğimiz Juliette Binoche... Sizi Binoche 'un sinema büyüsüyle baş başa bırakırken bütün okurlarımıza güzel bir bayram ve neşeli bir tatil diliyoruz. CUMHURİYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ: YEDİ MAYIS HABER AJANSIBASIN VEYAYINCILIKAŞ ADINA BERİN NADİ • SORUMLU MÜDÜR: FİKRETİLKİZ • GÖRSEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: ÇAĞDAŞ MATBAACILIK LTD. ŞTt. • İDARE MERKEZİ: TÜRKOCAĞICAD. NO: 3941CAĞALOĞLU, 34334 İSTANBUL TEL: (0212)5120505 HREKLAM: MEDYA C lyi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle