02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 ŞUBAT 2001. SAYI 776 likle içscl ayna'ya karşı koruma'dan başka herhangi nihai ve kutsal bir amacı olabileceğini düşünebilir misiniz? Bir erkeğe bir kadırun ve de bir erkeğin bir kadına yapabileceği en büyük lütuf, çocuklara gülümseyerek söylenen bir cümleyi söylemektir: "Seni hiç terk etmeyeceğim!" Bu söz, "ölüme kadar seni seveceğim" veya "ebediyen sana sadık kalacağım"dan farklı değildir. Başkasına karşı namus, gerçeğe bağunlılık, ev, sadakat, karar, dostluk, aidiyet gibi kavramlann tümü bu ufak cümlenin içindedir. Şu zavallı mutluluğa karşı sürülen, yerine getirilmesi olanaksız vaatlerdir. Kısacası, kanımca, evliliklerimizin böylesine mutsuz olmalannın nedeni işin kolayına kaçmakta olmamızdır. Çünkü, tutulmayacağı bilinen ve tutulmayacağı için de bir yıl sonra valizlerin toplamasına neden olacak vaatleri kabul etmemizkolayımıza gelmektedir. Bunun yerine, tutulabilinecek ve dolayısıyla uzun süre tutulacak şeylerin vaadi hem daha kolay, hem de daha dürüst olur, diye düşünüyorum. Tümbuhayali derinlikler, ileride rastlanacak ve seviyeli bir davranışı gerektirecek ilk gerçek güçlük karşısında kınlıp bin parçaya ayrılacak iddialardır. Neden insanlar, hiçbir zaman bir portakal veya bir menekşe demetinı, yeni bir kalemi veya bir kese Izmir üzümünü getirip hediye etmeyecek kadar 'ilgisiz ve uzak' kalmayacaklan vaadinde bulunmazlar? Neden insanlar, evlenme gecesinin ertesinde ve ondan sonraki sabahlarda sabun ve su kokulan içinde ve doğrudürüst giyinmiş olarak kahvaltıya ineceklerine dair söz vermezler? Neden insanlar, kızgınlıklannı böylesine aşağıpisiğrenç davranışlarla göstereceklerine, kızgınlıklannı açık ve hatta darbelerle dahi olsa daha seviyeli bir şekilde göstereceklen vaadinde bulunmazlar? Neden insanlar, diğerine ve onun çıkarlanna kendilerinin sanat tarihi,fiıtbolveya kelebek avına verdiklerinden fazla önem verecekleri vaadinde bulunmazlar? Neden insanlar, karşılıklı olarak, birbirlerinin susma özgürlüğüne, yalnız kalma özgürlüğüne, herkesin kendine ait bir odası olma özgürlüğüne saygı gösterecekleri vaadinde bulunmazlar? Neden insanlar mutluluk gibi gerçekleşemeyecek laflar peşinde koşacaklanna, yukarıda sözünü ettiğim o hiçbir zaman yerine getirilmeyen, ancak çok önemli olup yerine getirilmesi mümkün olan "ufaktefek şeyler"in vaadinde bulunmazlar? E vliliğın bir anlamı olması için, mutluluk beklentisinden çok daha geniş ve gerçek bir temel üzerine oturtulması gerek. Oh, Tannm! Azıcık acı, azıcık ıstırap, azıcık mutsuzluktan neden böylesine korkuyoruz? Hiç olmazsa, bir kez, açık bir gecede yıldızlarla bezenmiş bir göğün karşısında, tam bir içtenlikle kendimizi tümüyle vererek beş dakika için oturmayı deneyiniz. Veya, vadi ve ovalan gökten bakarcasına seyredeceğiniz birkaç dağa tırmanm. Ve, o hallerde, anlayacaksınız ki, mutluluk serabı yerine yaşamın önemini kavrayabilmeniz için tek bir an dahi yeterli olacaktır. Mutluluk! Sanki, mutluluğu ve mutlu olmayı kendimizden, kendi içimizden başka herhangi bir yerde bulabilirmişiz gibi... Sanki, mutlu olma yeteneği yazı yazma, şarkı söyleme veya siyaset yapma yeteneği gibi gerçek bir yetenek değilmiş gibi! Bir kişiye arzulamakta olduğu her şey i veriniz... Kendisini aşkla, hediyelerle, ayncalıklarla... isteyebileceği kadarherşeyledoldurunuz... Vebunlararağmen, o gene mutlu olmayacaktır. Bir başkasını her tarafını kanatıncaya kadar dövünüz ...ve, belki de o kişi yolda taze, nemli, yeşil yapraklarla bezenmiş ve güzelim bir kırmızılıkla dolu bir havuç yığını görüp mutlu olacaktır. Iki yaşam şekli mevcuttur. Birisi, sana düşen payı, onu tanımadaki ve de kaybetmedeki imkânlarla imkânsızlıklan ve mutluluklarla mutsuzluklan ile dürüstçesine ve cesaretle, tüm cömertliği ve alçakgönüllülüğü ile kabul etmek ise de; diğeri, yazgısını aramak ve elde etmek üzere yola çıkmaktır. Ne var ki, bu ikincisinde insanlar sadece güçlerini, zamanlannı, hayal ve umutlannı, içgüdülerini kaybetmekle kalmayıp kendi öz değerlerini de kaybederler, fakirleşirler... Bunlann gelecekleri, daimadünlerindenkötü olacaktır. ^ BAŞKENT GUNLERI Tuşlar arasında... MÜŞERREF HEKİMOĞLU esim dalında ilginç olaylar V^* yaşanıyor, çarpıcı bir üretkenlik de •< ... denebilir. örneğin Fikret * • Mualla'nın yapıtlan. Çok başanlı kopyacıları var. lyi tanıyanlar da ayırdına varamıyor! Vaktiyle hayli ilginç öyküler dinledim Paris'te, Ankara'da. Fikret Mualla'dan bir tablo almak isteyen dostlarım aslı mı, kopyası mı diye kuşkuya düştü. Haksız değiller! Sayısal artış kuşku verecek boyutlarda. Mutluyum böyle bir kuşkum yok, duvanmda iki Fikret Mualla var ama satın almadım. Biri Hrfzı Topuz'dan, öteki Abidin Dino'dan armağan. Sevgili Dino Ankara'ya geldi, Çankaya Köşkü'nde düzenlenen resmi kabule katıldı yıllarca önce. Köşke birlikte Başucumdaki kitaplar tavana ulaşıyor son grttik. Geçende sayın Sezer ve eşinin günlerde. Sayfalannda güzel geziler düzenlediği resmi kabulden sonra yapıyorum. örneğin Gürol Sözen'in gündeme gelen konular, tartışmalar "Anadolu" adlı yapıtında yüzyıllar, binyıllar nedeniyle de anımsadım o akşamı. Sanat öncesine uzanan yolcukular yapıyorum. Iş ve kültür yaşamını pariatan, onurlandıran Bankası'nın küttür yayınlanndan bir kişilerle çok görkemli bir toplantıydı bu. armağan. Güzel bir rastlantı, Şevki Ne yönden baksan güzel bir protokol Vanlı'nın "Mimarlık Sevgilim" adlı kitabı uygulanıyor. Kimi kişiler Avrupa da duruyor Gürol Sözen'in Anadolu'su ülkelerinden, kimileri okyanusun yanında. Anılar, izlenimler, gözlemleıie bir ötesinden katılıyor Cumhurbaşkanı'nın çağnsına. Abidin Dino "Paris'ten elinizi öpmeye geldim" diye selamlıyor EmelKorutürk'ü.Oda zarif sözcüklerle teşekkür ediyor. Ertesi günü ögle yemeğinde buluştuk, başka dostlar da katıldı, pastırmalı kuru fasulye ve pilav yedik. Duvanmdaki resimleri uzun uzun inceledi Dino. En güzel Avni'ler sende, dedi gözleri paıiayarak. Sonra ekledi, Fikret Avni Arbaş ile yıllarca önce açtığı çini sergisinde... Mualla'yı da ben Vanlı belgeseli türü. Saygıyla okuyor, yollayacağım sana. Yeri boş kalmasın sevgilisini bulamayan mimarlan duvannda. düşünüyorum. Kimi var kimi yok, kiminin Birçok kitapta yer alan bu horoz böyle imzası var da çizgisi yok! Başucumda bir kondu duvara! Kopyası var mı acaba? krtap daha var. Müzikolog Fıliz Ali yazıyor. Belki de var. Resim dalında yapay bir "luslar Arasında". Tuş deyince üretkenlik yaşanıyor çünkü. Yalnız Fikret anımsanan ilk kişilerden biri, Ferhunde Mualla'yı degil, ünlü ressamlanmızın Erkin'in yasamöyküsü. Büyük emek ve yaprtlarını da birer ikişer çoğaltarak sevgiyle oluşan bir ürün. Birbirinden güzel pazariıyor usta kopyacılar, dahası galericiler. Avni Arbaş'ın, Orhan Peker'in fotograflar, belgeler, öykülerle müzik tarihimizden önemli bir kesit. kopyalanndan da söz ediliyor. Her dalda öğrencisinden bir saygı duruşu hocasına. yaşanan yozlaşma naylon imzalarla resim Kimi sayfalannda benim yazılanmdan dalına da yansımış bulunuyor. Yeni bir alıntılar da var. Atatürk'ün Müzik gelir yolu! Elbet bir de sanatseverlerin Devriminde Bir Öncü, başlığıyla bir dizim duyarlığı var. Dost fırçalan iyi tanıyor, yayımlandı Milliyet'te. Ferhunde Erkin ile yapaylığı iyi ayırt ediyor, uyandan geri uzun söyleşiler yaptım, yakından tanıdım, kalmıyorlar. Turan Erol da böyle bir güzel bir dostluk oluştu aramızda. Filiz Ali duyum aldı geçen gun. Fırçasını iyi de güzel belirtıyor, Ferhunde Erkin çok tanıyan bir resimsever kopyacılığı hemen degerli bir çalgıcı, müzik devriminde bir yakaladı, sanatçımızı bilgilendirdi. öncü, degerli bir öğretmen ama dahası Serüven türü bir olay, nasıl sona erecek, var. Görevini güzel taşıyor, evrensel müzik ne tür bir çözüme varacak diye soruyor sevgisini geliştirmek, bir yasam biçimine sanatseveıier. dönüştürmek yolunda güzel bir bayrak Biraz da müzikten söz edelim. Başta dalgalandınyor. Filiz Ali de bugünlere Gürer Aykal, müzik dalındaki dostlan uzanan bir dalga o dönemden. Tekseslilik "Devlet Ana" der Suna Kan'a. Görev ve eğilimlerinin tehlikeli boyutlara vardığı bir sorumluluk duygusu derin bir sanatçı. Ne dönemde çoksesliliğe selam veriyor olursa olsun çalmaktan geri kalmaz. tuşlar arasında. ^ Sahnede yerini boş bırakmaz. Yaşayarak tanığım bu özelliğine. Son örnek de Antalya konseri. Gürer Aykal'ın yöneteceği Antalya orkestrasıyla UM Cemal Erkin'in konçertosunu çalmaya hazırianıyor değerli kemancımız. Derken bir telefon. Eşi annesini yrtirmiş, Gürer Aykal Nevv Ybrk'a dönüyor. Cenazeye yetişemeyecek ama Benin Aykal'ın yanında olmak istiyor! Konseri Istanbul Orkestrası'ndan Kerimov yönetecek. Ancak Erkin'in konçertosunu kısa sürede hazırlaması kolay değil. Suna Kan'dan başka bir yapıt çalmasını istiyor. Suna Kan, "Hayır" demiyor, uçağa atlıyor, Antalya'ya gidiyor, güzel bir şölen yaşatıyor müzikseverlere. Ayrıca bir ders veriyor, devlet ana dersi. Milena 'mn yazısında değindiği kulaklar Kafka 'nın mıydı?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle