Katalog

CJ \ Cumhuriyet Y, • UVADAKİŞEYTHN Milena en az Kafka kadar varoluşçuydu, gazeteciydi. Biryazısında şöyle diyordu: "Evliliğin bir anlamı olması için mutluluk beklentisinden çok daha geniş, gerçek bir temel üzerine oturması gerek." Dr. Kriton Dinçmen Türkçeleştirdi. 8. SAYFADA JVORUMA PUM OUMAYAN KfflT "îstanbul'da dokusal düzeyde korunacak hiçbirşey kalmamıştır," diyor mimar, şehirci ve tarihçi Stefanos Yerasimos. Tarih Vakfı 'nın yayımladığı son kitabı üzerine Yerasimos 'la söyleştik. • 12. IAYFADA X I O O P HACIBHMİL tnsanlar birbirine nasıl hitap eder. Dünyanın dört biryanını gezenlerden Nadir Paksoy oturup bir çetele çıkarmış. Hitapları da gruplara ayırmış. "Hey Men "den Beyamca 'ya, Koçum dan Gülüm 'e... Neler yok neler... • 17. SAYFADA SİNEMANIN KIYISINDAKİ KADIN Uzun süredir yeni bir fîlmde rol almayan Hale Soygazi şöyle diyor: "Sürekli ortada gözükmenin bana kazandıracağı bir şey yok ki." Yıllar geçse de içine sinen bir proje olmadıkça sinemanın kıyısında kalmayı seçiyor... BENGİ HEVAL ÖZ H ale Soygazi yıllann sinema sanatçısı. Kara Murat'la başladığı sinema yaşantısında birçok iyi yö netmenin çektiği, akıllarda kalan rollerde oyna gelen bir 12 Eylül filmi oldu, Bekle Dedim Gölgeye, 68 kuşağından bir grup insanın psikolojisini yansıtıyordu (1990). '90'lara gelindiğinde Banş Pirhasan'ın ses getiren iki fîlminde de Hale Soygazi'nin rol aldığını görüyoruz; Küçük Balıklar Üzerine Bir Masal, Usta Beni öldürsene... dı. Bir siyasal film örneği olan Maden (Yavuz özkan 1978) sanatçıya Antalya'da En lyı Kadın Oyuncu ödülünü kazandırmıştı. Femınist sinema örneği, Banş Pirhasan'ın Duygu Asena'nın romanından senaryolaştırdığı Kadının Adı Yok, içındeki çıplak sahnelerden ötürü büyük sansasyonlara neden olmuştu (Atıf Yılmaz 1987). Ardından Kara Murat'ta ata binmeyi öğrendiği günlerden sonra çok sular aktı önünden. Bugüne kadar hep sinema yaptı. Oysaki lisede tiyatro ile başlamıştı oyunculuk sevdası. Beyazperdedcn izlemeye alışkın olduğumuz sanatçı önce uzun süre ortalarda görünmedi. Sonra da bir tiyatro oyunuyla çıktı karşımıza. Kemal Kocatürk'ün Devamı 89. sayfada