Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 ŞUBAT 2001. SAYI 777 rüyordu. Sinema pek çok konusunu tarıhten almıştır. "Nisan Yüzbaşılan" (f ılmin orij inal adı) da öylesine uzunyıllar savaş ıçinde bulunmuşlardı ki, onların hikâyesinin bir savaş filmine bcnzemesi gerektiğini düşündüm.Ben Portekiz devrimini her zaman bir maccra fılmi olarak hayal etmiştim. Savaş sinemasında ve savaş cdcbiyatında aşırı tahripkârhk sonunda radıkal bir masumiyet ortaya çıkıyordu. Ben "Nisan Yüzbaşılannın" yaşadığı çelişkiyi gördüm. ölumün vahşeti onların yabancısı değildi. Soğukkanhlıkla yerine getirilen aptalca emirlcr de onların y abancısı değildi. Ama içlerinde müthiş bir çelişki yaşıyorlardı. Çünkü, kör itaatin ve yasaklanmış düşünccnin ters yüz edilmcsi yine bu yüzbaşılann büyük isteğiydı. Araştırmam sırasında, bu olağanüstu askeri darbenin ayrıntılanyla büyulendim. Arkaik sistemin üzerinde durduğu sütunlar sallanmıştı. Üstelik sallayan da yıllarca sansür altında acı çekmiş, baskı altında tutulmuş parlak entelektüeller değildi. llk kez düşünmeye başlamış bir grup savaşçının ateşli karşı duruşu her şeye hâkim olmuştu. Halkın kurtancılanna dönüşmüşlerdi. Kimi subaylar filmdeki Maia gibi politik yetcrsizliğini görmüş ve iktidann cazibesinden uzak durmayı başarmıştı. Silahlı çatışmalar ve iktidar hırsıyla kirlenmiş dünyamızda iktidan elde ettikleri an adalet, özgürlük ve demokrasiye âşık olan bu subayların öyküsü bizim sınırlanmızı aşıyordu. Çok evrensel bir konuydu." BAŞKENT GUNLERİ Yeşil bir selam... MÜŞERREF HEKİMOĞLU K Sonraneoldu? Filmin sonunda kime ne olduğu belirtiliyor... Portekiz'de neler olduğunu isc ansiklopediden aktaralım... 25 Nisan 1974'te Caetano bir hükümet darbesiyle devrildi. 15 Mayıs'tageneral Spinola Cumhurbaşkanhğı' na getirildi. 10 Eylül 'de sol partilerin etkisini sınırlamaya çalışan Spinola sessiz çoğunluğa bir çağnda bulundu. Aştn sağın yapmak istediği sokak gösterisi solcular tarafından bankatlarla en gellendi. Spinola istifa etmek zorunda kaldı. Yeni yönetim Silahlı Kuvvetler Hareketi yani Nisan Devrimi'ni gerçekleştirenler, Dcmokratik Halk Partısi, Sosyalistler ve komünistlcrden oluştu. Filmin diy aloglarıy la sağladığı ustunlük ciddi bir siyasi fılm ile karşı karşıya olduğumuzun göstergesi... Müziklerinin şahane olduğunu da söyleyelim. Türkiye 'de ve Fransa 'da aynı anda vizyona giren film Turk seyircisi tarafından hâlâ keşfedilmeyi bekli v* c MARIA DE MEDEIROS Nisan Devrimi, Henry ve June ile Ucuz Roman filmleriyle tanıdığımız Maria de Medeiros'un ilk yönetmenlik denemesi. Portekizli film yıldızı anne, babasına ve ülkesıne ait bu hikâyeyi beyazperdeye kendisi aktarmış. Uzun süre yönetmen Ouentin Tarantino ile birlikte yaşayan Portekizli aktrisin senaryonun altında da imzası var. ödülleri ise 1994 Venedik Film Festivali ve 1995 Portekiz Altın Küre... Fransız Ulusal Konservatuvarı drama bölümü mezunu olan Medeiros bundan önce üç kısa film çekmiş. llahi Komedya, Hava Yastığı, Tanrıdan Haberter, Hayatımın Erkeği başlıca filmlerı arasında. Portekiz, Ispanya, Fransa ve ABD'de 30'u aşkın fılmde oynadı. ^ onserler, oyunlar da var, sergiler, güzel filmler de, ama başkentin geriliminde rahat bir soluk nıtehğınde ancak. Sonra tansiyon yeniden yükseliyor. Prof. Fatma Başaran'ı soru yağmuruna tuttum geçen sabah, bir sosyolog olarak yaşadığımız olaylann yorumlannı yaptı bilimin ışığında. Uluslararası kuruluşlann yayımladığı raporlar da eşdüzeyde resimler çiziyor. Belli konularda, örneğin soygunda, yolsuzlukta önde geliyoruz, sağlıkta, egitimde, yerieşimde sonda. lyi beslenmiyoruz, iyi korunmuyor, temiz çevreden yoksun yaşıyoruz. Gelir dağılımında büyük uçurumlar var değişik kesimler arasında. Ruhsal bunalımlara neden oluyor bu uçurumlar. Sağlıksız bir toplum oluşuyor. Sağlık sorunlan da tırmanıyor giderek. örneğin veremle savaş da yeniden gündeme geliyor. Ama nasıl bir savaş? llaç fiyatlan tırmanıyor, hastaneler özelleşıyor, sağlıklı beslenmek hayal oluyor fakır sofralarda! Tevfik Sağlam Paşa'yı anımsıyorum. Veremle savaşın öncülerinden biri ülkemizde. Oeğerii bir doktor, bir bilim adamı, sosyal yardım derneklerini de o kurdu veremle savaşta. Beni de çağırdı, Suttanahmet kolunda çalışmamı istedi. Saygıyla katıldım çağnsına. Verilen görevı üstlendim, var gücümle çalıştım, veremle ilk kez yüz yüze geldim o çalışmalarla. Istanbul sosyetesinden kimi kadınlar da var Sultanahmet kolunda. Kısa sürede hayli yol aldık. Tevfik Sağlam Paşa gazetemıze giden yolda, Süreyya Paşa Apartmanı'nda oturuyor. Şimdi ışhanlan var yerinde. Tıp dalında başka bir doktor, Profesör Müfide Küley, dünyaca ünlü jeolog Prof. Hamit Nafiz Patnir de aynı apartmandalar. Pamiıier'le yakın dostluğum var. Kimi akşamlar, özellikle 67 Eylül olaylannın yaşandığı dönemde Göztepe'ye gitmiyor, Cağaloğlu'nda kalıyorum. Salondaki ampir koltukta yatıyor, yaşlı dostlanmla çok hoş vakit geçiriyorum. Nahne PamJr'le birlikte Sultanahmet kolundan rapor veriyoruz Paşa'ya. Sorulan, yanıtlanyla yeni ufuklar açıyor bana. örneğin yiyecek dağrtımında belli pürüzler var, paketler açılmadan satılıyor kimi zaman ya da ailenin sağlıklı üyeteri asalak durumuna düşüyor. Paşa ilgiyie dinliyor beni ve soruyor: Gözlem doğru, ama önerin de var mı? Var dıyorum, çocuklara bakılırsa analann çalışabıleceğıni söylüyorum. Kreş konusu geliyor gündeme. Derken başka bir olay. Derneğin yeni bir girişiminden söz ediyor Sağlam Paşa. Veremli çocuklar yaz tatilini Erenköy Sanatoryumu'nda geçirecek. Temiz hava, bol güneş, iyi beslenmeyle kısa sürede yüzleri renkleniyor, gözleri parlıyor, ama sonrası da var. Yeniden eski yaşama, havasız, güneşsiz evlere, fakir sofralara dönünce ne olacak? Yazarken Tophane'de Orduağası Çıkmazı'nda gördüklenmi anımsıyorum. Yedi aylıktan yetmiş yaşına kadar veremli aileler. Verem Savaş'ın sosyal asistanı Bn. Charperrtier güzel bir Fransız. Karanlıkta ışığı anyoruz birlikte. Veremle asıl savaş, çağdaş yaşamı oluştunmak çabası hiç kuşkusuz. Yoksa çağdışı resimler çizebiliriz ancak. Kimi dalda en önde, kimi dalda en gerilerde. Demek çalışmalan yeni ufuklar açtı düşüncemde. Istanbul'da Verem Savaş ve çocuk dostlan. Avukat Süreyya Ağaoğhı'nun çevresinde toplanan bir grupla gerçekleşen çabalar. Rahmetli Kemal Aygün'den dinlediğım miçalar. Bir de Devnm Ocaklan var. Nurettin Şazi Kösemihal ile birlikte çalışıyorum, ancak karşıdevrim ocaklannın dumanı da tütüyor artık! Ankara'ya gelince de sürdü dernek çalışmalan. Sakatlann Rehabilitasyonu Demeği'nde Prof. Dr. Ortopedist Rıdvan Ege ile birlikte çalıştım. Sakatlan yaşama döndürme yolunda bir adım, bir soluk ancak. Dernek çalışmalannı guzel biıiiktelik diye düşünüyorum ben, ortak duyariık, ortak çabayla oluşan güçbirliği diye. Elbet yeterlı değil, bir çağn, bir uyan, ama olumlu bir gelişme, her dalda umutlu girişimler var. Toplumdaki beklentilere yanıt veremeyen siyasal kuruluşlara karşın sivil toplum örgutleri kuruluyor her dalda. Büyük destek görüyor, sorunlan çözüm yolunda güzel örnekler veriyor. Diz ameliyatımı izleyen günlerde küçük bir orman oluştu evımde. Kimi dostlanm TEMA'nın fidanlanyla selamladı beni. Yeşil selam geleneğe dönüşüyor giderek. Tevfik Sağlam Paşa... Yanan, küllenen ormanlan yeniden yeşertiyor TEMA Vakfı. TC Iş Bankası da umutlann yeşermesini dileyerek destekliyor bu eylemi. Ben de yeşil bir selamla sona erdiriyorum yazımı. Yeşil Mutfak krtabının yazan Günseli Tamkoç'u selamlıyorum. Kürtür Bakanlığı Vegeteryan Türk Mutfağı adını daha uygun bulmuş, ama "Yeşil Murfak"ı daha çok yakıştınyorum ben. Prof. Nermin Abadan Unaf ın girişimiyle gerçekleşen bir kitap. 60 yıllık bir dostluğun son aşaması. Bu köşede ben de söz ettım birkaç kez. Artık dünyamızda değil. Bodrum'un Gökçebel Köyü'nde selvi ve zeytin ağaçlannın altında sonsuz uykusunda Günseli Tamkoç. Okurlanmız anımsar belki, uzun yıilar ders verdi ABD ünıversitelerinde, emekli olunca doğduğu topraklara döndü, Bodrum'a yerleşti, Çağdaş Yaşamı Deetekleme Derneği'nin ilk başkanı oldu, çevre sorunlanna daldı, derin ekolojiye. Bir süre sonra da kansere yenik düştü, ama yeşil bir kadın olarak yerieşti belleklere. Çevre bilincini dennleştıren, düşünce ve eylem yeşerten bir izlemı var. ' Yeşil bir selam...^