27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

11ŞUBAT2001.SAYI777 yeceğini ve suyunu sağlamak zorundaydı. Pek ağır olan bu koşullara karşın yolculuklar yıne de sürüyordu; kimi zaman yüzlcrce kişi bu yük gemileriyle yolculuk ediyordu; Tarsuslu gezginimiz bindiği bir gemide 276 yolcunun bulunduğundan söz eder. Yolculuk yapma nedenlerine gelincc: Sağlık sorunu, günümüzdeki gibi, yolculuğa ncden olabilirdi; örneğın Pergamon'daki (Bergama) Asklepios adına yapılan tapınağı ziyaretin amacı çoğunlukla buydu. Dinsel nedenlerle yapılan yolculuklar kutsal yerlere gitmek içindi; bunlar bir bakıma antikçağın "hac" yolculuklarıydı. Ephesos'taki (Efes) Artemis Tapınağı bu amaçla en çok ziyaret edilcn kutsal yerlerden biriydi. Ekin (kültür) yönündcn ad yapmış kentlcri ziyaret cdip bir süre buralarda kalarak o ortamın havasını solumak için de yolculuk yapılırdı. Bu bakımdan Atina en önde gelen siteydi. Tiyatro oyuncularının, atletlerin kentten kcnte yolculuklan da ekinsel geziler olarak sayılabilır. Oldukça kalabalık topluluklar halinde bir kentin festivalindenötekinegeçmek için uzun yolculuklar yaparlardı. Yolcusayısınınen çok olduğu yolculuklar ise gezmek görmek yani "keyif" için, mcrak gidermek için yapılanlardı. Nereleri gczilirdi? Bu yazıya kaynaklık eden "Tarsuslu Paulus' un Üç Dünyası" (*) adlı yapıtta bu soru şöyleyanıtlaruyor: "Tapınaklarmitolojiden, tarihten bilinen yerler, sanat yapıtlan, doğal güzellikleri ilgi çeken yerler..." "Türizm" kavramını anımsatan bu yanıt, gerçek bir turizm olgusunun varlığına da işaret ediyor. Bu gezilerde bir rehberin, rehber görevi gören turistik kitaplann varlığından dasözedilir. Bu yolculuklarda "dil sorunu" yaşarup yaşanmadığına gelince: Roma'dan Kudüs'e dek uzanan topraklarda konuşulan ortak dil " Yunanca", böyle bir sorunu çözümlüyordu. Aynca tüm bu topraklar Roma Imparatorluğu'nun egemenliği ve "Pax Romana"nın (Roma Banşı) esintisi altında bulunuyordu. Yalnız Kudüs'te, yeni ortaya çıkan bir din ile ilgili kimi olaylar can sıkıyorsa da, önderinin öldürülmcsiyle orada da bir durgunluk yaşanmaktaydı. Işte bu ortamda Tarsuslu çadırcı ustası Saul, büyük bir bölümü Anadolu'da geçen ve Roma'da noktalanan bir yolculuk serüveni yaşayacaktır. Onun doğduğu kent olan Tarsus, artık bir Yunan sitesi olmaktan çıkmış, Roma'ya bağlanmıştı. Bu bakımdan Saul'un Latinceye aktanlan adı Paulus olmuştu. Her ne kadar Yunancada Saulos diye yazılsa da, o Romalı bir yurttaştı. Bunu da 500 drahmiye satın alarak sağlamamış, yasal hak olarak kazanmıştı;çünküobirTarsusluydu.GerçıMakedonyalı lskender' in kentin içinden geçen Tarsus ırmağında yıkanarak hastalanması üzerinden yüzyıllar geçmiş, güzelliği dillere destan Mısır Kraliçesi Kleopatra'nm o görkemli saltanat kayığı ile ırmağı geçip kentte Marcus Antonius ile tarihi buluşması da oldukça gerilerde kalmıştı, ama Tarsus yine de adını duyuruyor, bir kültür sitesi olma özelliğini koruyordu.. öte yanda bir Musevi olan Paulus, otuz yaşlarına gelince dininingerekleriniyerinc getirmek için sık sık Kudüs'e gider; bu yolculuklannınbirinde,yenidoğandineyönelir ve kısa bir süre sonra da bu dinin inançlı bir üyesi olur. lşte Anadolu ve çevresinde yapacağı gezi bundan sonra başlar ve y ıllar boyu sürecek bu uzun gezinin amacı artık yeni dini yaymaktır. Kendisinden sonra da bu amaçla yollara düşenler olacak, böylece antikçağın gezi nedenleri arasına biri daha cklenecektir. Paulus' un bütün gezisi hemen hemen günü gününc bir kutsal kitapta, Ahdi Cedit'te yeralır; dolayısıylabu yolculuğu şimdi oradan izleyelim. Tarsuslu olan Paulus, bu şehirdc uzun süre kalamaz, Antiokheia'ya (Antakya) gitmelidir; öyle yapar. Bu yolculuğu karadan mı, denizden mi gerçekleştirdiğini belirtmez. Ama genelde denizden yolculuk edecekse "yelken açtık" diye belirtir. Antakya, bu gezi süresince en çok kalacağı, dolaşıp dolaşıp geleceği, dönemin ve yörenin en büyük sitelcrindcndir. Orontes (Asi) Irmağı'nın kı vnlıp dağlardan uzaklaşmaya başladığı noktada kurulan kent, yanıbaşındaki Silpion (Habib Nacar) Dağı'nın görüş alanı içinde olması yüzünden pek kolay savunulamıyordu. Ama şimdı Pax Romana'nın sağladığı banş ortamından Antakya da yararlanıyordu. Ne ki kentin içinde bir huzursuzluk yaşanıyordu; gerçekte bu durum yıllardır sürüyordu. Sorun kentin kuruldugu yıllarda Musevi toplumuna tanınan birayrıcalıktan kaynaklanıyordu. Bir yasa ile yoksul Musevilere dinsel törenlerı için yağ alma ücreti ödenmesi ya da gimnazyumun gençler için aynlan zcytinyağından birmiktar verilmesi kabul edilmişti. Sıte halkı buna şiddetle karşı çıkıyor ve böylece bitmcyen bir sürtüşme Antakyalılan tedirgin ediyordu. BiraraClaudius'un imparatorolmasıyla umutlanır gibi olmuşlardı, çünkü Claudius, Roma vatandaşı olmayan Musevileri Roma'ya sokma karan almıştı; imparatorun bu tutumundan kuvvet alarak bu ayrıcalığın önüne gcçmeyi denediler ama olmadı; yasa yasaydı, uygulanacaktı... Biryıl Antakya'dakalan Paulus'u sonundadostlanylabirliktePerge'de(Antalya'nın kuzeyi) görürüz; buradan da "Via Sebaste" üzerinden, Anadolu'nun içlerine doğru uzanan bu yoldan, rahatça Pidisia Antakyası'na (Yal vaç) ulaşırlar. Ne var ki burada hoş karşılanmazlar, özellikle kadınlar şiddetle karşı çıkarlar ve kcnttcn sınırdışı edilirler. Yolculuk güncye inerek sürdürülür, sıkı biryürüyüşten sonra ikonionya'ya(Konya) vanrlar. Çok eski bir kent olan Konya da ötekilergibi Romaegemenliğindeydi; her Roma sitesindc görülen tiyatro, amfıteatr, görkemli kamu binalan ve birçok halk hamamı 15 Antikçağda yolculuk çok zordu. Kara yolculuğu atla ya da tahtırevanla yapılabilirse de bu olanak varsıllara özgüydü. Deniz yolculuğu yapmak isteyenler bir yük gemisine binmek zorundaydılar. Bu gemilerde yolculara özgü bir yer yoktu, onlara güvertede bir yer gösterilirdi... •;>:, na Konya da sahipti. Bu bakımlı kentte fazla kalamazlar, Konyalılar onlan taşlamaya kalkışınca canlarını zor kurtarırlar ve Sebaste Caddesi'nden ya da yolundan herhalde koşar ayak Konya'nın güneyindeki küçük Lystra kentine kaçarlar. Ne var ki, Konyalılar baskın çıkarlar, onların ardından Lystra'ya gelip burada da onlan taşlayarak kentten dışarı atarlar; topluluk soluğu daha güneydc, Toros eteklerinde kfmselerin pek bilmediği Derbe 'de (Karaman yakınında) alır. Derbe'den Antalya'ya geçen Paulus ve beraberindekiler, buradan yelken açıp Antakya ' ya doğru yola koyularak o doyum olmaz yolculuğu yaparlar. Bir süre sonra da Anadolu'dan Ege'nin karşı kıyılannagecme düşleri kurmaya başlarlar. Bunu gerçekleştirmek için, çok zahmetli bir yürüyüş sonunda Çanakkale yanmadasındaki Aleksandr Troas'a vanrlar. Burası antikçağın Yunanistan'a dahadoğrusu Makedonya'ya yelken açılan önemli bir limanıdır. Ancak Homeros'un Truva'sı ile hiçbir bağlantısı yoktur. Kentin çok hoş bir sanı olan bir tapınağı vardır. Bu tapınak "Smintheus" sanıy la anılmaktadır. "Fare anlamındaki "Sminthos" sözcüğünden türeyen bu ad, kenti veba salgınından kurtaran Apollon için yapılan bu tapınağa verilmiş ve tapınağın içine Apollon' u bir fareyi ezerken gösteren bir de yontusu konulmuş. Kent halkı bununla da kalmayıp bastırdığı gümüş paralann bir yüzeyine, elinde fare tutan Apollon kabartması kazımıştır. Topluluk bu ilginç limandan yelken açıp karşı kıyıya geçer. Yunanıstan'da oldukça maceralı bir yolculuktan sonra yine Anadolu'ya, Efes'edönülür. Tanrıça Artemis için yapılan ünlü tapınağı ile gözde bir kent olan Efes'in bu kültü, 2000 yıl önce halka ckonomik yarar da sağlıyordu. Büyük bir toprak sahibi olmasının dışmda, tapınağın bir bankagibi çalışıpkredileraçtığı bildirilir. öte yanda kentin kuyumculan da ziyarctçilerc satılmak üzere Artemis yontulan yapıyor ve bundan iyi kazanç elde ediyorlardı. Oysa Paulus'un yeni din için topluluklara söylediklerinin içinde bu işlcri engelleycn bölümler vardı. Nitekim bunun ayırdına varan Efesli kuyumcu Dimitrios bu işten para kazananlan bir araya toplayıp: "Efendiler, bilirsiniz ki zenginliğimiz bu iştendir. Ve görüpişitiyoruzki,buPauluscllerleyapılanlar (yontular) ilah değildir diyerek pek çok halkı kandırıyor; bu sadece bizim sanatımızın elden düşmesi değildir, tannçanuzın azametinden indirilmesidir." (Işler 19/24) diyerek onlarla birlikte halkı da harekctc geçirir. Efes ayağa kalkar, onlan yakalayıp linç etmek isterler; kentin bir yöneticisi duruma el atar, halka bu işin mahkeme yoluy la çözümleneceğini bildirerek onlan kurtanr. Tarsuslu çadırcı ustası Paulus bundan sonra yine bir tur yolculuğu yapar ve sonunda Kudüs'te yakalanır; yargılanmak için Roma'ya götürülmesini ister, işte bu onun son yolculuğu olur. Kutsal kitaplarda her üçünde de yeralan bugibi anlatılar, öyküler kutsal kitaplann en sıcak ve insana cn yakın yanlannı oluşturur kanısındayız.^ (*) R. Wallas ve W. VVilliams, Tarsuslu Paulus'un Üç Dünyası, Homer Kitabevi, 1999, Ist. Tarsuslu St Paulus 'un adıyla anılan kuyu, Hıristiyan turistlerin büyük ilgi merkezL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle