Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ Binlerce ölü veyaralı. 17 Ağustos'un görülen yüzü. Ama bir de kayıplar var ki, acıyı sürekli kılıyor. Kurulan demek, binlerce kayıptan sadece ikisine ulaşabildi. Aileler, kent kent yakınlannı anyor, her izin peşine düşüyor. Oralarda birileri var, ama FÜSUN AKAY Iskambil kâğıdından yapılmış kuleler gibi bir anda yıkılı veren yüzlerce ev, enkaz altında kalan onca can... tş makinelerinın sesine kanşan haykınşlar, feryatlar, çığlıklar... 17 Ağustos Marmara Depremi'nde, ardından yaşanan 12 Kasım BoluDüzce Depremi'nde, o kara iki günde, binlerce insan enkaz altında kalarak can verdi. Kimileri ise enkazdan sağ olarak çıkmayı başardı. Bu, bir ölüm kalım meselesiydi. Ama bu depremlerin bir başka yüzü, belki de üzerinde pek durulmayan, unutulan bir yüzü daha vardı. Kaybolanlar... Kimilerinin enkaz altından sağ olarak çıkarılarak çeşitli hastanelere sevk edildiği biliniyor, kimilerinin ihbarlar sonucu başka yerlerde görüldüğü ortaya çıktı, kimilerinin ise ne enkazda, ne denizde, ne de başka bir yerde hiçbir izine rastlanamadı. Depremzede kayıplann yakınlan, "öldüyse ölüsü, diriyse dirisi nerede?" diye belirsizlik içinde hep aynı soruyu soruyor, fakat maalesefbu iki yollu çıkmazda takılıp kalıyor, bir sonuca varamıyorlar. Pekiyi onlar şimdi nerede, ne yapıyorlar? Neden bulunamadılar? Tüm bu sorular, Türkiye'nin kanayan bir yarasını, kayıp olan yüzünü ortaya çıkanyor. Kayıp yakınlan, kayıplar konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlan, Türkiye'de bu konuda büyük bir sosyal boşluk olduğundan yakınıyorlar. Emniyet Teşkilatı'na bağlı olarak çalışan Kayıp Şahıslar Bürolarının kayıplan bulma konusunda çok yetersız olduğunu; konuyla ilgili sisteml', koordineli bir çalışmanın yürütülmediğini belirtiyorlar. Devlet nezdinde yaptıklan girişimlerin bir sonuca varmadığını gören kayıp yakınlan, son çare olarak, kayıplan bulmak amacıyla açılmış ilk dernek olan Yakınlannı Kaybetmiş Aileler Derneği'ne (YAKAD) ve 17 Ağustos depreminden sonra faaliyete geçmiş olan ve adı iki hafta önce Kayıp Sevgiler, Depremzede Çocuklan Derneği olarak değiştirilen Depremzede Çocuklara Yardım Derneği' ne başvuruyorlar. Aynı zamanda da kendı imkânlanylaaramaçalışmalannadevam ediyorlar. YAKAD'a bugüne kadar 15'e yakın kayıp yakını başvurmuş. Kayıp Sevgiler, Depremzede Çocuklar Derneği'ne yapılan başvuru sayısı ise 50'nin üzerinde. Kayıp Sevgiler, Depremzede Çocuklar Derneği, Kocaeli 'nde, depremde yakınlannı kaybetmiş kimsesiz çocuklara yardım amacıyla geçen mart ayında Depremzede Çocuklara Yardım Derneği adıyla kurulmuştu. Ancak dernek yetkilileri, yaptıklan araştırmalarla birçok kayıpla karşılaşınca, bundan 2 hafta önce düzenlenen bir kongreyle derneğin adını Kayıp Sevgiler, Depremzede Çocuklar olarak değiştirdiler. Dernek, kimsesiz depremzede çocuklara yardım elini uzatmanın yanı sıra, depremzede kayıplan bulmaya çahşacak. Dernek Başkanı Ali Kundakçı, devletin kayıp olarak açıkladığı "iki" sayısının çok gülünç birrakam olduğunu belirtiyor. Birkaç ay içinde kendilerine yapılan müracaatın 50'nin üzerinde olduğunu ve bu rakamın gün geçtikçe arttığını söylüyor. Bugüne kadar dernek tarafından üç kayıp kardeş bulunup ailesine teslim edilmiş. "Emniyet'e bağlı kayıp bürolan var, ama sadece masa ve sandalyeden ibaret. Bizım görevimiz kendimizi devletin yerine koymak değil. Devlete yardımcı olmak, insanlann yaralarını sarmak istiyoruz. Bunun için de desteğe ihtiyacınuz var" diyen Kundakçı, sadece Kocaeli' nde depremden dolayı 1800 kimsesiz çocuğun olduğunu belirtiyor. Gürkan nerede? "(...) Depremin olacağını önceden bilseydiler, Avezano ve Messina'nınevleri, sokaklan, meydanlan ay ışığında, belediye yöntemlerine göre dizilmiş olarak uslu uslu durabilirmiydiler? Yok efendim yok! Taş olduklan halde, taş anlıyor musunuz; depremi ve yanardağın lavlanm öyle rahatçabekleyemezlerdi. Kaçarlardı. Yanardağın kızgın lavlanm etrafa fışkırtacağmı, depremin evleri başlannayıkacağını bilseydiler Avezano ve Messina halkı, o gece hergeceki gibi, rahat rahat soyunup, giysilerini dürüp, ayakkabılannı yan yana kapının arkasına koyup yataklannagirebilirmiydiler? Birkaç saat sonra öleceklerini bilerek. Olur mu böyle şey..." Bucümleler, Luigi Pirandello'nun "Ağzı Çiçekli Adam" adlı oyunundan, beş aylık ömrükaldığını bilen, bir adamın ölüm korkusunu anlattığı replikler... Ali Poyrazoğlu tarafından dilimize çevrilen bu oyun, depremde kaybolan ve hâlâ bulunamayan tiyatrocu Gürkan Gür tarafından depremden önce defalarca sahnelenmişti. O da depremin olacağını önceden bilebilseydi... ŞehirTiyatrolan tarafından 199697 sezonunda sahnelenen Metro Canavan adl ı oyu Gürkan Gür ve nişanlısı Banu Bodur, henüz 17 Ağustos yaşanmamış...