Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1|rm TF CUMHURİYET DERG 17 Ağustos'ta Değirmendere'de yltirmiştik arkadaşımız Nesrin Arman'ı... Çoğu kez olduğu gibi bu P kez de hayat tarafından yanlış anlaşıldın. Şimdi o çok sevdiğin "Kaybolan Kasaba"da... sen ve ailen, öteki insanlarla bir acı rastlantının "yazgısını" P A ım paylaştınız. Bencil ve aptal bir düzenin katliamına yenik düştünüz. Bu topraklann doğası buysa, yaşamı da ona uygun olması gerekmez miydi? \ Sen de tutunamayanlardandın YASEMtN YAZICI Böyle.. .apansız.. .nasıl gittin? Gülümsüyorsun. Dudağında solgun yüzünürenklendiren, neşelendiren koyu kırmızımsı rujun.. .arahksız içtiğin mentollü sigaralann, taşımaktan asla vazgeçmediğin, kitapdefter dolu sırt çantan... hep o içindeki sıkıntıyı bastırmaya çabalayan gülümseyişinle; gülümsüyorsun. Oysa ne denli ürkektin. Böyle biryazgıyı filmde görsen, dayanamazdın. Kalbin hep örtük bir kaygıyla çarpardı. Hep içten içe güvensizlikduyardınyaşama ilişkin; korkulannın üstüne gitmekten korkardın. Onlan bastırmayı yeğlerdin çoğu zaman. Gülümserdin. Gülümseyerek kendi uzaklıklanna kaçıp giderdin sanki. Ne zaman yolculuğa çıksam; hem sevinirhem tedirginleşir; sonra vedalaşır ve dönüşümde benden gittiğim yerleri anlatmamı beklerdkı. Bense gezerken, bir yandan aklımda not tutar gibi, içimden geçirirdim. "Nesrin, burayı ne kadar sever..." Nedense hep bir gün oralan birlikte yeniden gezecekmişiz gibi gelirdi. O gecede binlerce insanın ayaklannın altından kaymıştı dünya. Uzaktaydım. Yabancı bir dille, yabancılargibi izliyordum televizyon haberlerini. Yıkılmış hayatlann, Türkçe yakarışlan...kat kat moloz altından yükselenacı...yabancılannüstüsteyığılmışbu"yuvalanmayı"inanılmazdiycvurgulayışları...dışandakalmışbiryurttaş olarak, acı ve utanç doluyduk. Senin evinde olduğunu, ne denli korktuğunu düşünüyordum. O çok sevdiğin kuzenin yakınındaydı. Mutlaka onunla birlikteydin. Aklıma ilkgelenbunlardı. Biliyorum, Dcğirmendere'nin senin için özel bir yeri vardı.. .tıpkı Cunda Adası.. .tıpkı Karşıyaka gibi.. .Çocukluğunun ilk günlerini orada geçirmiştin, kimi yaz tatillerini.. .sana ilk Ingilizce sözcükleri öğreten o Amerikalı komşunuz...Değirmenderc Belediye Başkanı çocukluk arkadaşındı. Bu küçük sahil kasabası kendini koruyup, kültürünü yitirmemcye çabalıyordu. Çıkan haberleri okuyup, nasıl da heyecanlarurdın. Bu yüzden daha çok seviyordun orayı. Hattabazen bir coşkuyakapılıp, oraya yerleşmekistiyordun.tstanbul 'un yıkılan hayatından her kaçmak isteğinde, oraya sığınmak ister gibiy din ashnda. Değirmendere'de büyükbabanın adını taşıyan bir sokak vardı; sessizce kıvanç duyardın bununla. Orası çok sevdiğin %iryerdi..hep yeniden gitmek istiyordun...birtürlüfirsatolmuyordu nedense. Ve gitmişsin. Gitmek için o günü seçmişsiniz; sen, babaannen ve ikiz halalann. ..hepiniz eski günlerin düşüyle yola çıkıp, gitmişsiniz. Biliyorum, sen yalnızca çocukluk anılannıtazelemekistiyordun.Çocukluğunaöyle bağlıydın ki, büyümeyi hiç sevmemiştin zaten. Şile plajında kendi çocukluğunabenzerkız görmüştün; açıkkumral, kıvırcık saçlı bir kızçocuğu...kendi çocukluğunuseyreder gibi; nasıl da dahp gitmiştin ona. Sana Füruzan'ın "Sevda Dolu Bir Yaz" kitabını bırakmıştım giderayak "îkinci öyküyü çok seveceksin çocukluğunun sesi var içinde..." diye eklemiştimardından. Füruzan'ıneçokseverdin. Birsoluktaokumuş olmalısın. Kimi zaman aklıma düşüyor, oraya doğru yola çıkmak için..., bu öykü mü kışkırttı seni... bilmiyorum ama, bir avuç çocukluk anısı için gittiğin doğrudur. Ve çoğu zaman olduğu gibi, bu kez de hayat tarafından "yanlış" anlaşıldın. Yazmakistiyordun,fotoğrafçekmekistiyordun içinde kalan, en çok da bir müzikal oyuncusu olmaktı. Bu yüzden, fazlakilolannainat, sabahjimnastiklerinde hâlâ dans ediyordun. Hayatın başında isteklerin ve enerjin vardı.. .zaman enerj ini alınca, geriye yalnızca isteklerin kalmıştı. Sen de tutunamayanlardandın. Oysa yeni günler, bencil lik, kabalık ve arsızlık istiyordu. Sen dekimileri gibi, düş lanklığını artık görünmez sevinç lerle onanyordun... Çok duraklı bir gezideydim. Birçok esk küçük kentlerden, kasabalardan geçip, mavınin her tonunda gözbebeği gibi korunmuş Akdeniz kıyılan gördüm. He yurttaşın içinden geçenlerbenim de içimden geçiyordu. "Bi; bu yaşamı neden beceremiyoruz?" Yeniden buluşabilseydik yine bunlardan yakınıp, sıkılıp yeniden mutlulukmutsuzlul anlarmı sayıklayıp günlerimizi dolduracaktık. Artık birbiri mizi kıramayacak denli sevgi doluyduk. Yaşlandıkça, insanın kalbi de, tıpkı bedeni gibi kınklann kolay iyileştiremiyor. Bu yüzden daha anlayışlı ve özenli ol muştuk. Eski dostluklar hayatla sınanınca ya anlamını kaza nıyor...yadayitiriyor. Biz eski dostolmuştuk... bir evipaylaşmış, yolculuklaraçıkmış, birbirimize küsmüş, banşmış anu arkadaşlığımızı incitmemiştik. Gezi boyunca, içimde bir fısıltı vardı yalnızca. "Nesrin dc Değirmendere'ye gitmek istiyordu..." Uzaktan bir sezgi.. .biı varsayımınfısıltısı... şimdi içimdebufısıltılarçığhkçığlığî ... Sevgil i arkadaşım, Nesrinciğim... Seninle görüşmek üzereaynldık,gülümsedik birbirimize, sanldık...Seniöylebırakmıştım geride. Sen bir köpeğin bile yanından geçemezdin, sen örümceklerden çığlık çığlığa kaçardın...denizin üzerinden geçmcmek için, çok uzun zaman vapurabile binemedin... Kayboluşunu "geç" öğrendim. Ve bunu, senin bana verdiğin bir "son armağan" gibi hissediyorum. Şimdi o çok sevdiğin "Kaybolan Kasaba" da...sen ve ailen, öteki insanlarla bir acı rastlantının "yazgısını" paylaştınız. Bencil ve aptal bir düzenin katliamına yenik düştünüz. Bu topraklann doğası buysa, yaşamı da ona uygun olması gerekmez miydi? Büyük bir acının bir parçası oldunuz. lnsan bir yakınım biı felakette yitirdi mi, nedense tekil bir acıylakıvramp, çoğu\ biracıda teselli anyor. Bense seninle ilkkezgerçekbirarkadaş acısı yaşıyorum. Ve böyle bir yazıyı yazdıktan sonra ne diyebilirim, geride kalan arkadaşlıklar sağ olsun.^ Ekim'99 Not: Nesrin Arman'ın babası Ihsan Arman da annesinin, kız kardeşlerinin ve kızının ölümünden 8 ay sonra geçirdiği bir kalp krizi sonunda aramızdan aynldı.