Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 NİSAN 1999. SAY1 681 15 PAZARIN PENCERESINDEN Japonya'nın harcanabilir gelir dü/cyi cn yüksek olan kesimini oluşturııyor. Durunı böyle olunca, ülkedekı lıcrpa/arlamamüdürü tükctim toplumunun kaynağı sayılan bu kcsımı hedef alıyor. Hükümetınülkedetüketimi arttırmaya can attığı şu günlerdc bu kesimin harcama gücü her zamankindençokönemtaşiyor. Bu genç kadınlarda olup bitenlerı çok iyi biliyor ve "Kendinı için değil, ülkem için harcıyorum"diyorlar. Gclgelelim kadınlardaki bu değişiklikyalnızcaparasalyöndedeğil,tavırlarıylada kendini belli ediyor. Tokyo'nun cn seçkin bölgelerinden biri olan Shibuya'da kimonolu, "zori" papuçluyadayiizleribeyazpudralı tek bir kadına rastlamak olanaksız; burada saçlan sarıya boyanmış, beyaz rujlu, gözlcri mavi mercckli, ellcrinde süslii cep telefonları olan kadınlarkol gcziyor. Shibuya artık göze batan davranışları ve taşkın cinsellikleriy lc ülkede rezalct yaratan 1 iseli gcnç kızların kalesi Ahtapotlann marifetleri SELÇUK EREZ i ski gezi kitaplarında gemilere saldıran dev ahtapot öyküleri vardı. Kalyon boyunda ahtapotlara karşı savaşan gernıcı resımlerı seyredenlerin önce ödlerinı patlatır sonra da rüyalarına girerdi: Jules Verne'nın "Denız Altında 20000 Fersah" romanında bir mil uzunluğunda bir ahtapot görmuş olan bir kaptandan söz edilir: Gordüğü, yaratıktan çok bir adaya benzermış Aynı romanda anlatılır: Nidros adasının başpapazı, denız ortasındaki bir kayanın ustunde kuçuk bir tapınak yaptırmaya yeltendiğınde bu kayanın kalkıp gittığini görünce, bunun aslında böyle bir dev ahtapot olduğunu anlamışmış. Jules Verne'nin bu romanındaki Nautılus denizaltısı da Martlnik ve Guadalup'a yakın bir yerde böyle dev bir ahtapotun saldırısına uğrar: Gemıyi denizin yüzüne çıkartıp, yaratığın sekiz kolundan yedisini baltalarla keserek güç bela kurtulabilirter; canavar, mürekkep fışkırtarak ve bir gemiciyi de kaparak kaçar gider. Bu öyküler eski kitaplarda kaldı; bugünkü ahtapotlar o kadar büyük değil.. En irileri, ABD sahıllerınde dolaşan Octopus dofleini: Çoğu 15 kılo ağırhğında. Arada 270 kiloluk ve 10 metre uzunlukta olanları görülürmüş.. Eskinın dev ahtapotları ne oldu? Dinozorlar gıbı yok mu oldular? Denizlerın artan trafigınden rahatsız olup Iskoç göllerinin canavarları gibı suyun derinliklerinde mi saklanmaya başladılar? Yoksa kutup buzlarının altında mı pusular kuruyorlar artık? llık suları sevdiklerine göre bu olasılık uzak! Ahtapotlar bugün korku masallarının değil, ünlü restoran mönülerının ve görkemli yemek kıtaplarının kahramanlarıdırlar! Mıslı Albrecht, Londra'da basılmış "Turkish Cyprıot and Medıteranean Cookery" (Havellıa Publıshing. 1994) kitabında guzel bir ahtapot salatası tarif eder "Bir tavaya su doldur; içıne az tuz at ve bunu yuksek ateşte kaynat Şimdi içine genış parçalara bölünmüş ahtapot dilimlerini at.50 dakika kadar bekleyen ahtapot yumuşar. O zaman suyunu akıtıp etini bir salata tabağına aktar ve dilimlenmiş domates, soğan, maydanoz ve yeşil zeytin katıp iyice kanştır ve bunun üzerine zeytinyağı, limon suyu, tuz ve biberden oluşan bir sos döküp afiyetle ye ." Suda pıştikden sonra "zeytinyağı ve sirke karışımındatabii içine sarmısak katıp dört gün beklettikten sonra ye!" diyenler de var.. Ahtapotun nasıl avlandığını Gökçeadalı Bayan Ketı Arkondoni'den dinlemiştim. Aslında bu konunun ınceliklerıni iyi bilen eşi Bay Nıko Arkondoni'nin nasıl ahtapot avladığını anlatmıştı: Uzunca bir sopa alır, ucuna bayrağa benzer beyaz bir bez tutturur. Bu ucu bezli sopayı sığlıkta, denizin dizine ulaştığı yerlerde taşların arasında usul usul gezdirir. Bu sırada denize azıcık zeytinyağı serper. Ahtapotlar buna bayılır, taşların arasından dışarı çıkıverır. O zaman hayvana çiçeklere su sıkmak ıçın kullanılan sprey şişesine doldurulmuş çamaşır suyundan sıkar; anıden gözlerı göremez olur; rahat yakalanır. Hemen kafasına bastırıp ıçini dışına çevıremezsen koluna yapışır. gagasıyla fena ısırır Ege sahıllerınde gezmışleriniz ahtapotu yakalayan balıkçıların bunu pışirmeden önce nasıl yerden yere vurup etını önce köpürtüp sonra yumuşattıklarını ızlemışdır. Bir suredır ahtapotlar "canavarlıkları ve lezzetlerı" dışındakı nedenlerle gündemdedirler Gözlerinın memelılerınkını andıran karmaşık anatomik yapıları ve beyinlerinin gelişmişliği ile dikkatleri çekmeye başlamışlardır.. 1922'de Italya'da, Napoli'de Grazıano Fiorito ve Pietro Scotto adlı iki bilım adamı, saydam su tankında kırmızı toplara dokunan ahtapotları ödüllendirerek, beyaz toplara dokunana da cereyan verip cezalandırarak bu yumuşakçalarda algılama yeteneğini değerlendirmeye çalışırken, başka bir kapta yüzen ahtapotlann da bu tankta olup bitenleri izleyerek kırmızının "seçilmesi gereken" olduğunu kavradıklarını saptamışlar. Bu gözlemlerı eleştiren dığer ahtapot araştırıcıları, bu yaratıkların zeki olduklarını başka yollardan saptamışlar: Ahtapotlann konut edindikleri kovuklardan, ya da terkedilmiş deniz kabuklarından bazen de denizin dibındekı konserve kutularındanayrılıp uzaklarda uzun süre avlandıktan sonra evlerıne geri döndüklerini görmüşler. Vardıkları sonuç, bu hayvanların da birçok memelı ve kuş gibi uzaysal belleğe sahlp olduğudur: Demek ki bu yaratıklar da evlerinden ayrılıp gezip dolaştıkları bölgelerde birçok engebeyi kerteriz alarak, ya da koklayıp belleyip aklında tutuyor ki dönüp dolaşıp evini bulabiliyor. Dahası da var: Ahtapotlar alet kullanıyor1 Alet kullanmanın tanımlanması şöyle: Bir hayvanın, bedenınin dışında olan bir nesneyi ortamı ışıne yarayacak bir şekilde değıştırmek için değiştırmesi, taşıması ya da bir şekilde kullanması.. Ancak beyinleri gelişmiş yaratıklar alet kullanabiliyorlar. Bu tanımlamaya göre kalın kabuklu hayvanları yemek için yüksekton atıp kırmayı akıl eden kuşlar, ağzına aldığı suyu dallardakı Boşanmalar artıyor... Araştırmalara görc, bu kadınların sayılan giderek artan bir böliimü, orta yaşlı mcmurlarla "iieret karşılığı çikarak" para kazandıklarını göstcriyor. Ancak gcnç kızlar, "H ıç de öy le değil. Yaşlı erkeklerden bu türönc Yeniyasu kadmlurı daha çok doğurmaya teşvik ediyor. riler alıyoruz, ama onlara çekip gitmelerini söylüyoruz. Kafamızdakileri diYeniyasanıntemelinipara,davranışlarve legctirdiğimiziçinbizdenkorkuyorlar"disiyasal hedefleroluşturuyor. Yctkilıler doyorlar. ğum oranı vc işgücündeki düşüşün hükümeti kadınları çalışmaya ve çocuk doğurmaya Kırsal kesimde de gcleneksel eş ve annc teşvik etmek zorunda bıraktığını belirtiyorrolünü üstlenmek istemeyen kadınlann sayılar. sıartıyor. Dahakısabirsüreöncc "Noel Pastası" (25'inden sonra ıstenmeyenkadın)olBu arada imparatorluk sarayında da zorlu maktan ödleri kopan kadınlann giderek yük günleryaşanıyor. selen evlenme yaşıy la birlikte boşanmalar da Şu anda yürürlükte olan ataerkil sisteme çoğalıyor. Mesleklcrini sürdürebilmek yada göre bir kadının Krizantem Taht'a çıkması yurtdışına çıkabilmck amacıyla hemen çoolanaksız. Son 30 y ıldır erkek çocuk dünyacuk sahibiolmak istemeyen kadınlarınsayıyagetirmeyen imparatorluk ailesindekibusı arttı. Bu nedenle de ülkede doğum oranı nal ım, tahta geçeceklerle i Igi 1 yasalann de1 1,39'adüştü. Bu oranın dünyanın cn düşük ğiştirilmesi yönünde kimi önerileri gündedoğum oranı olduğubclırtıliyor. Işçcvrelen me getirdi. Böylesi bir değişimin gerçekleşbunun ekonomiyi yerle bir edeceği korkumesi durumunda tüm dünya, Japon kadınısuyla hop oturup hop kalkıyorlar; hükümet nın artık birkelebek değil imparatoriçeolduise eşlerini bebek doğurmaya teşvik etmek ğu görüşünc kendisini alıştırmak zorunda üzere kocaların çocuk bakımında daha etkin kalacak.^ birroloynamasınaçalışıyor. Merro istasyonThe Guardian 'dan lan vcotobüsduraklarındaÜ7crlerinde"Japon crkekleri çocuklarına günde yalnızca yedi dakikaayırabiliyor. Çocuklarına vakit ayırmayanerkekgerçekanlarndababasayılabilirmi?"gibi yazılar olan posterler göze çarpıyor. Hu arada Japonya'nın siyasalaçıdan nabzının attığı Nagatacho'da ise kadınlarvarlıklarını giderek daha güçlü bir bicimde belli ediyorlar. Bukadınlarıniçindeenatcşlisiise, şuandayönctimdcki partinın iiyesi olan ve kadınerkck çoğu Japon vatandaşının başbakanolarakgörmekistediği MakikoTanaka. Eski başbakan olan babasi Kakuci 'nin hüküınctc çcki düzcn vermek için clindcn gcleni yapmasınakarşın,Tanakayaşlılarıntutucu yönetıminc savaş, açarak adını duyurdıı " Benı aşırı uçta biri olarak görüyorlar. Ama buülkenindahaçokencrjiye, birpatlamayıı gercksinimi var. Onların tck yaptıkları i.sc söylcv vcrmck", diyen Tanaka bu savaş. ı mında tck başına değil. Parlamcntoda kadınlarşuandayiizdeonunaltındabirkesitioluşturmalarınakarşın,sayıları vesiyasaletkilcri giderek artıyor. sıneklere fışkırtarak onları suya düşürüp yutan balıklar da alet kullanıyorlar. Ahtapotlann konut olarak seçtikleri kovuğun ağzı ufaksa, bu gırışı, taşları kırıp yosunları yolarak genişlettiklerı, fazla genişse buraya taş taşıyıp daralttıkları görülmüş. Ahtapotlann,gereğinde aniden sıkıştırıp boşaltılarak bir |et hızıyla hareket etmelerini sağlayan su kesecıklerı vardır. Bu püskürteçten, oturdukları odayı süpürmek, yedikleri yengecin kabuğunu, odalarından dışa yönettmek için iticı olarak yararlandıkları da anlaşılmış. Seartle Akvaryumunda, bazı ahtapotlann bulundukları havuza bırakılmış olan ağzı kapalı küçük şışelerine, su püskürterek tur attırdıkları ve dönüp gelen şışelerle oynamaktan hoşlandıkları gözlemlenmış. Bugün için vardığımız yerden bakınca once canavar saydığımız, sonra da sıradan birer "kafadanbacaklı yumuşakça" sayıp küçümsediğimiz, arada içkimize, çorbamıza kattığımız bu deniz hayvanlarının artık öyle hor görülecek yaratıklar olmadıklarını, ucu insana varan omurgalı hayvan beynıno ozgu sandığımız zeki davranışların, evrımın başka dalında, başka şekilde de belirebilecoğinı anlamaktayız. Bu yüzyıllardır sürmüş olan "yanlış anlama" sadece iki karış ötemizde yüzeduran yaratıklar için mı geçerlıdir'? Insanoğlu, ahtapotun zeki olduğuna şaşacagına, yüzyıllardır yeryüzünde bir arada yaşadığı dıli, dini, rengi değışik insanların kendınden farklı, kötü ve aşağılanacak aptal yaratıklar olmadıklarını hâlâ gereğince kavramamış olmasına şaşmalıdır! ^ Gey$a artık turistik bir anlama büründü.