24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 MART 1996. SAY1 520 ırlardı. Sözgelimi, 'Ycl)\v Submarine'in bir sürü sşitlemesiyapıldı. JL Ben bundan hoşlanıorum. Maçlardaki kalabakların 'All Together Iow', söylemesinden de. latta Amerika'da 'Give Pece a Chance'in avaz avaz öylemesinden de hoşnut almıştım, çünkü bu şarkıı tam da bu amaçla yazııştım. Bu şarkının çağaşlaştınlmasıyla 1800'lein ünlü' We Shall Overcole'ın yerine geçeceğini mmuştum. RB Yalnızca birkaç devimci şarkımız var ve bunır da 19. yüzyılda beste;nmişler. Müzik geleneğilizdc devrimci şarkılarda ullanılabilecek motifler uluyormusunuz? JL Ben müziğe başladıımda, rock'n'roll'un bizat kendisi benim kuşağının ve konumumun devrimiydi. Baskılara e duyarsızlıklara y üksek sesle karşı çıkmaa ve bir şeyleri kırmaya gereksinmemiz ardı. Yoko Ono: Ben de müziğimle insanları askılardan korkmadan endilerini üretmeyeçağılyordum. RB Sanırım işçi sınıfıınkontrolü... JLOnlarda, sözgelimi 'ugoslavya'da bir şeyler ıaşarmaya çalışmadılar ıı? TA Ama üzerlerindeki lenetim kalkacağına pol i ık bürokrasi daha arttı. JL Gal iba tüm devrim:r kişi kültüyle sona erior. Çin'indebirbabafi;ürüne ihtiyacı var. Aynı eyin Küba'da da Che ve idel ile olmasını bekliyoum. YO tnsanlarkendileriıe güvenmek zorundalar. TA Canalıcı nokta bu. 5u, yalnızca propaganda legerçekleşemezişçisıııfıhareketegeçmeli,kendiüretiminesahip ıkmalı. JL Ama burada bir problem var. Tüm levrimler, Lenin olsun, Fidel olsun, Marx olun,entelektüellerinişçilereönayakolmalaıyla gerekleşti. Onlar da r apılanlarıanlamışgörünlüler. Hâlâgözleriaçılmalı, hâlâ yanttın kapitaliznin sunduğu lüks olduğuna nanıyorlar. RB Yani sen şimdi, buruvazinin akıntısının tersiıc kürek çekmeye çabalı'orsun, ki bu çok daha zor. JL Benim sorunum ger:eklerden uzaklaşmaya »aşlamak olmuştu. İşçi sıııfından uzaklaşıyorduk. iizim yapıtlarımızı satın ılanlar öğrencilerdi ve soun da buradaydı. Artık Betles dört ayrı kişi. Plak şiretimiz EMI, sevmediği çin albümümüz Two Vir;ins'i öldürdü. Sözlerine ansür koydular. Ne güiinç! Şarkı söylemenize zin veriyorlar, ama onu ıkumanıza vermiyorlar. RB Iletişim bir harckein bina edilmesinde yaamsaldır, ama popüler gü Kadınlann önemini asla unutmamamız gerekiyor. Onlan bağımsızlaştınp hareketin içine çekemezsek devrimi başaramayız. Bize öğretilen erkek egemen düzen son derece ince tuzaklarla dolu. Erkekliğimin bir ayncalık olmaktan çıktığını farketmem uzun zaman aldı. Ve bu Yoko sayesinde oldu. O bir kızıl liberaldi. Nerede yanlışlar yaptığımı göstermekten usanmadı. cü geliştirmediğiniz sürece sonaerer. TA Egemen sınıfların, gücü bir başka ele teslim ettiği tarih boyunca görülmemiştir. Bunun değişeceğini de sanmıyorum. YO Ama yeni müzik, bazı şeylerin yeni iletişim yollarıyla dönüşebileceğini gösterdi.. Asıl canalıcı olan, devrim olsa bile, bunun yeni sorunlar yaratıp yaratmayacağı... RB Tehlike, devrimden sonra yeni bir tutucu bürokrasinin onun etrafına çöreklenmesi... Kesin olan şey, çoğunluğun gücünü yeni devrimci devletin tam yüreğine oturtmak. JL Burada kadınların önemini asla unutmamamız gerekiyor. önlan bağımsızlaştınp hareketin içine çekemezsek devrimi başaramayız. Bize öğretilen erkek egemen düzen son derece ince tuzaklarla dolu. Erkekliğimin bir ayrıcalıkolmaktançıktığını farketmem uzun zaman aldı ve bu Yoko sayesinde oldu. O bir kızıl liberaldi ve nerede yanlışlar yaptığımı göstermekten usanmadı. YO Birisiyle eşit konumda olmadıkça onu sevemezsiniz. Bugün pek çok kadın bir güvence olarak erkeklerle birlikte oluyor, bu aşk değil. Kadınlar özgürleşmeye çalışırlarsa yalnız kalacaklannı düşünüyorlar, işte asıl sorun bu. Pek çok kadın köle olmayı amaçlıyor ve erkek de daima böylesini tercih ediyor. JL Ortak Pazar'a (şimdiki Avrupa Birliği) ne diyorsunuz? Morning Star buna karşı ama ben pek emindeğilim. lçimdeöyle bir his var ki, bu, kapitalist Avrupa'nın kenetlenmesi olacak, ama işçi hareketi de birleşecek ve kapitalizm gibi komünizm de pekişecek. Ben öyle düşünüyorum. TA Biz birleşik işçi Avrupası için çalışmalıyız, sosyalist bir Avrupa Birleşik Devletleri, Kızıl bir Avrupa... JL Italyan ve Alman işçilerinin güçlerini birarayagetirmeleriçokfantastikbirdüşünce. TA Buradaki kapitalist sistemi yok edebileceğimizi nasıl düşünebiliyorsun John? JL Yalnızca, işçilerin içindebulunduklankötüdurumu farketmelerini ve yalancı rüyalardan uyanmalarını sağlayarak bunun olabileceğini düşünüyorum. ünlarözgürcekonuşabildikleri, mal mülk edinebildikleri harikabirülkedeyaşadıklarını sanıyorlar. lşverenlerin onlan sömürmesinc, çocuklanna okullarda pislik gibi davranılmasınarazılar. Gördüklerirüyalarbilekcndilerinin değil. Siyahların ve Irlandalıların yaşadıkları zulmü ve sıranın bir gün kcndilerinc de geleceğini farketmeliler. Yakındabunuanlayacaklar ve biz de bir şeyler yapmalıyız.^ Çeviren: NESRtNARMAH BAŞKENTGUNLERİ Resimlerle, anılarla söyleşi MÜŞERREF HEKİMOĞLU B aşkent evlerinde renkli yolculuklar yapılır kimi zaman. Söyleşilerde ya da duvarlarda, resimlerle, anılarla, öykülerle. Örneğin Jale Eralp gelir Istanbul'dan. Vaktiyle başkentın en güzel kızlarından biri. Sonra Dışişlerınin en hoş sefiresi. Şımdi Bebek'te oturuyor ama kökü Ankara'da. Gelince bayram eder dostları. Kardeşi Lale Kura güzel bir çay sofrasında toplar sevdıklerını. Ağabey apartmanına tırmanırız bir akşam. Çay blter, içki başlar, güzel anılarla tokuşur kadehler, başkentın tarıhi canlanır söyleşilerde. 194O'lı yıllar, 1950'ler, 60'lar, 70'ler, dönüşümler, değişimler, Ankara Palas'lar, Süreyya'lar, ayrılıklar, kavuşmalar. danslar, şarkılar, hastalıklar, ölümler ama öldüler mi acaba? Yitik sevgililer de katılır söyleşılere. Ortıan Eralp gülümser birden. llhan Öztrak ya da Erdem Erner. Bir sözcük nice çağrışımlar yapar, sevdıklerimizin ölmezhğıni hissederiz derinden. Sevim Apaydın'ın sofrasında mantı bayramı kutlarız bir hafta sonu. Ülkü Vardar ile konuşurken Hasan Vardar da katılır bize. Gündüz Arda'yı anımsar, Adam Arda'nın bir an önce iyileşmesini dileriz. Ekrem Apaydın'ın kulaklarını çınlatırız. Dışışlerınden Daver Darende'nın evınde bir yemekte buluşanlar da duvardaki renk dünyasına daldı genç akşam. Kimbilir kaç tablo, kaç yılın ürünü bir arada. Varşova'da görevlı olduğu yılları ne güzel değerlendirmiş Darende çifti. Duvarda ne güzel Nejat Devrim'ler var. Dar olanaklar, büyük özverılerle oluşan bir toplama, seyre doyamıyor insan. Varşova'da başlayan, mektuplarla gelişen dostluğun öyküsü çok ilglnç. Daver Darende bir belgesel yazıyor şimdi, ne zaman basılır, yayımlanır bilmem ama sanat tarihimize güzel bir katkı bence. Bizi onurlandıran bir ressamımızı daha yakından tanır okuyanlar. Dışlşleri ölçüleriyle çok parlak merkezlerde bulunmuyor ama her gittiği yerde yaşama sevincini yeşerten bir kişi Daver Darende. örneğin Jakarta'da görevli ıken Bali'nin gizemini yaşıyor, adadaki sanat yaşamını inceliyor. Değişik iklimlerin, değişik kültürlerin blrikimiyle fırçası da renkleniyor giderek. Kimi saatler ne çabuk geçer değil mi? Konular değişir, yeni renkler, yeni yüzlerle küçük bir toplantı nasıl büyür, kimler gelir, kimler geçer! Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, eşi, Büyükelçi Reşat Arım, eşı Filiz Anm, değerli sanatçımız Suna Kan, Büyükelçi Oktay Aksoy, eşı Benkü Aksoy, Profesör Doktor Nihat Egemen ve eşı Ünsun Egemen ile küçük bir başkent mozayiği. Konular da mozayik türü, resimden söz ederken müzik bastırıyor, konserleri hiç kaçırmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı özden, Suna Kan'a ilginç bir yorum yapıyor. Darende çifti Varşova'daki konserde hissettiklerinı anlatıyor. Polonya başkentınden Ürdün başkentine Amman'a yöneliyoruz derken. Nejat Devrim'ın annesı Fahrülnisa Zeyd'in tablolarına, kocaman portrelerıne. Şermin Darende'yı tanısaydı onun da bir portresinı yapardı bence Üzgünüm benim portremi yaprnadı, konuşmaktan modelliğe vakit kalmadı ama Amman'da iki hafta boyunca yaptığımız sabah söyleşileriyle Fahrülnisa Zeyd'in kocaman bir portresi var belleğimde. Bir gün yazarım belki. Benkü ve Oktay Aksoy ile Filiz ve Reşat Arım da yazmalı bir gün. Ülkemizın büyükelçileri olarak Amman'da yakından tanıdılar ünlü sanatçımızı. Güzel bırlıktelığın ilginç anılan var. Şimdi iki büyükelçi de merkezde. Biri emeklilik öncesinde, öteki Protokol Genel Müdürü, ülkeler arasında yoğun trafiği var. Bir gün Başbakanla Roma'da, Cumhurbaşkanıyla Lizbon'da ve Tel Aviv'de sonra. Anayol'un oluşması Dışişlerı koridorlarını da hayli dalgalandırdı sanırım. Deniz Baykal'a verilen veda yemeği de ilginç yorumlara uğradı başkent çevrelerinde. Neden bu acele, diye soranlar var. Haksız değiller, tanışma yemeği ya da kokteyli verilmeden veda olur mu, diyorlar. Demek oluyor, daha neler olacak kimbilir! Devlet yönetimindeki dönüşümlü başbakanlara, dönüşümlü danışmanlıklar da gündeme gelir belki... CSO salonunda Cem Mansur'un yönettiği könseri ANAP Izmır Mılletvekılı Kaya Erdem ve eşi de izledi geçen hafta. Müzıkseverlerin ılgisi de genç kemancı kadar duygulandırdı Kaya Erdem'i. Mesut Yılmaz'ın çok yakını olmasına karşın AnaRefah koalisyonuna tepkisi ve direnişi nedeniyle teşekkür edenler var. Ünlü kemancı ve orkestra şefi Galati'nin oğlu Florin Galati yi ilk kez dinliyorum ben. Büyük coşku ve mutluluk verdi, güzel bir doruğa ulaştığımı hissettim ama şaşırdığımı da belırtmek zorundayım. Bu düzeyde bir sanatçıyı bir konçertoda dinlemek isterdim doğrusu. Keman edebiyatının çok renkli, çarpıcı yapıtları da olsa müzikseverlehn özlemini dindıren bir program değil bu. Yazar dostum Ahmet Say da konserdeydi o akşam, Fazıl Say'dan haberler verdi bana. 1996 yılında doksan altı konseri var genç piyanistin, ABD'ye yerleşmekten mutlu görünüyor, çok çalışıyor, çok üretiyor, baharda da Ankara Festıvali'ne geliyor, öz yapıtını çalacak. Müzik bahçemizin güzel çiçekleriyle selamlayacak başkentlileri. Vakit buidukça doldurduğu CD'lerle... Müzikten resime dönüyorum yine. Akpınar Galerisi'ne, Gsncay Kasapçı'nın ağaçlarına. Kimi duvağını yeni açmış gelinler gibi, çiçeğe durmuş, güneşe durmuş. Kimi ölü yapraklar şarkısını söyler gibi, ışığı solmuş, rengl solmuş. Kimi genç, kimi yaşlı, kimi geleceğe uzatmış dallarını, kimi geçmışınden güç alıyor, kökü aşağıda, başı yukarıda, dimdik duruyor, direnişi sürdürüyor, bu sergi bir Gencay ağacı belki de, bir sanatçının yaşamından kesitler var dallarında. Bir süredir ağaç resimleri çok etkiliyor beni. Orman yangınlarına, ağaç kıyımına bir tepki belki de, ya da toprağımızın gücüne inancımdan kaynaklanan bir umut ve özlem nedeniyle... Sevgi Galerisi'nde Lütfü Günay'ın ağaçlarını da Edremit Körfezi'nde dolaşarak seyrettim bir akşam. Çanakkale'ye, Gökçeada'ya uzandım dallarında, Ida'ya tırmandım. Kimi dallar mavi, Lütfü Günay fırçasını denize batırmış galiba. ^ Bir dost evinde dostçu söyleşiler. Soldan sağa Bn. Özden, Şermin Darende, Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör özden, Bn. Egemen, Daver Darende, Prof. Egemen, Büyükelçi Oktay Aksoy, Büyükelçi Resat Arım, Müserref Hekimoğlu ve Suna Kan.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle