Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYKTDERG ÇUNKU SİZ EKRANIDELDINIZ... Kabare bir Batı eğlencesi. Bir seyirlik. Avrupa ülkelerinin herbirinin kendi özgün damgalarını vurdukları bir sahne sanatı. Geleneklı. Erbabı, örneğin, Fransız kabaresi ile Alman kabaresi arasındaki farkı hemencecik anlar. Daracık bir sahnede, ısterseniz bir yükseltide de diyebilirsiniz, az sayıda, hatta bazen tek bir oyuncu şarkılarla, dansla, şakalarla, taklitlerle bezenmiş bir gösteri sunar. Bir kafe ya da bar düzeninde yerleşmiş seyirciler bir yandan içkilerini yudumlarlar, gereğinde sahnedeki kabaretistle karşıhklı atışmaya girişirler, oyuncuyla seyirci arasındaki çizginin sık sık belirsizleştiği alabildığine keyifli ve alabildiğine zorlu bir seyir sanatıdır kabare. Türk seyirlik geleneğinde kabare yok. Haldun Taner, yanına Zeki Alasya, Metin Akpınar ve Ahmet Gülhan'ı alarak bir denemeyaptı. 1960'ların ikinci yansında Devekuşu Kabare Tiyatrosu açıldı. Taksim Sıraselviler'de bir cafebar'da. Haldun Taner'ın yazdığı skeçler ve şarkılar Zeki Alasya Metin AkpınarAhmet Gülhan üçlüsünün hünerli oyunculuğuyla birleşti ve gerçekten Batı kabarelerini kıskandıracak bir seyirlik çıktı ortaya. Ama ömrü uzun olmadı. Seyircinin gösterdiği ilgı olumsuz sonuç verdi. Salona yerleştirilen küçük masalar ve çevresindeki iskemleler kaldırıldı ve tiyatro salonlarına benzer sıra sıra koltuklar yerleştirildi. Artık sahnede gene seyirciyi kırıp geçiren skeçler sunuluyor, şarkı ve dans eşliğinde renkli bir eğlence sergileniyordu ama bir kabare değildi artık. Nitekim Taner kısa süre sonra ekıpten koptu. Kabare'nin bir Batı tiyatrosu dalı olduğu, Türkiye'ye uymayacağı yönündekı eleştirilere Haldun Taner, o çelebi gülümsemesi ıle yanıt vermişti: " Kabare yerine ortaoyunu ya da meddah dersek sorun çözülür mü? Çünkü aralarında hiç fark yok..." Anlayan anlamıştı. Aynı soruyu Leyla Tekül da yanıtladı: Siz kabare yapıyorsunuz. Kabare geleneksel Türk eğlence türü değil. Ne dersiniz? TEKÜL "Ben öyle düşünmüyorum. Ortaoyunu, meddah bizim geleneksel tiyatromuzdur. Benim yaptığım... Bilmiyorum adı ne ? Ama bence seyirciye hiç de yabancı değil. örneğin Ecevit beni Yüksek ökçeler'de izlemiş. Sonra bir TV programıma eşiyle birlikte katıldı. Orada bana "Çağdaş ozansınız siz" dedi. Eskiden olsaydı, ne bileyim, Muammer Karaca filan olurdum herhalde. Biliyor musunuz, bütün metinlerimi ben yazıyorum, şarkı sözlerini filan da. Sonra şarkılarımı da ben besteliyorum." Tekül'ün iki buçuk saatlik şovu bir şarkıyla başlıyor. Dört kişilik her birinin on parmağında on marifet bir orkestranın eşliğinde söylediği şarkı Tekül'ün TV kanallanna kırgınhğını da ima ediyor: Leyla der ki yürekten / Geceme hoşgeldiniz / Aramızda ekran yok / Çünkü onu deldiniz / Öyle şeyler vardır ki / Ekranda diyemezsin / Tam dilinin ucunda / Ama söyleyemezsin... Ardından tadı ve ritmi gitgide yükselen bir kabare gösterisi başlıyor. Seyirlik sanatlar içinde belki de en renklisi olan kabareyı anlatmak hem olanaksız, hem gereksiz. Ama Tekül Shovv'da görmeyenler için altını çizmek istediğimiz bir bölüm var. Birincisi Tekül'ün Çiller tiplemesi. Salt diyalog gücüne dayanmayan, Tansu Çiller'in yüzüne yerleştirdiği yapay gülücükten başlayıp, ilkokul müsameresine çıkıp manzume okuyan küçük kız çocuğu kalitesindeki konuşma üslubuna kadar hemen her ayrıntı hünerle sahneye geliyor. Üstelik iddialı bir anonsla: Başbakan birazdan karşınızda olacak. Ona her kstediğinizi sorabllirslnlz !.. ÇillerTekül sahnedeki küçük bir kürsünün önüne geliyor, eşarbını handiyse törensel bir edayla boynuna doluyor ve seyirciden soru yağmuru başlıyor. Ardarda, akla gelecek hertürlü soru yöneltiliyor. Ne kadar hazırlıklı olursanız olun, ne kadar hazırcevap olursanız olun, gırilen riskı azaltmak mümkün değil. Bizim izlediğimiz gece yöneltilen 30 dolayında sorudan sadece bir kaçı sıradan yanıtlaria geçiştirildi. Geri kalanlarına ise Çiller gibi düşünebilen, davranabilen bir usta kabare oyuncusunun iğneleyici ironisi, ısırgan mizahı eşliğinde yanıtlar verildi ve her yanıttan sonra salon bir kahkaha salvosu ile doldu. Ama gösteride aktarmaya değer bulduğumuz bu bölümünün asıl önemi Tekül'ün yanıtlanndan çok seyircinin katılımında. Başlangıçta ürkek sorular geldi. Ama bir süre sonra seyirci karşısında sahiden Tansu Çiller var sanmaya başladı. Sorular da bir başbakana sorulur gibi formüle edilmeye başladı: "Sayın Çiller, sayın Yılmaz'la Anayolu kurmanızda sizin başbakanlık tutkunuz engel. Bu konuda ne düşünüyorsunuz ?.. Sayın Çiller, üç anahtar vadetmiştiniz. N'oldu bizim anahtarlara ?.. Sayın Başbakan 0» ebeliklcri izlemiyormuyuz? Tck özellikleri handiyse uzun ve düzgüı bacaklan, si likonlu göğüsleri ve bir manken likyadagüzellikyarış.masıfinalistliğindeı ibaret olan gencecik kadınlara haber spikerı program sunucusu gibi, altında ezildikleı görevlerdağıtılmıyormu? Türkçenin lezze tinin ekranlardan odalara taşması gerekir ken, ürküntü verici birdil kargaşası (karma şası değil kargaşası) oturma odalarımızd yankılanırolmadımı? Leyla Tekül olgusu işte bu yüzden görse medyanın değer ölçülerinin yansıdığı bir ay na. Sade suya tirit eğlence programları ycri ne, kendi bestelcdiği kabare şarkılarını, hü nerle çaldığı piyanosu eşliğinde hünerle söy leyen, ardından Batı'nın anlı şanlı pek çol kabare oyuncusunu kıskandıracak bir per formânsla kendi ürettiği şakaları, esprileri çok yetkin bir oyunculuk disiplini içinde ek rana (ya da sahneye) taşıyan Leyla Tekül eğerbugün TV kanallarının paylaşamadığ bir show starı değilse, ortada ciddi birkalit sorunuvardemcktir. Böylebirtabloyuorta ya çıkaran T V kanallannda Dünya'da oluj bitenlerbirkaçsaniyelik(dakikalıkdeği saniyelik) görüntülerle seyirciye aktan lıyorsa(yaniaktanlmıyorsa)bunaşaş mamak gerek. Güneydoğu sorunu gi bi, Gümrük Birliği gibi ülkenin ya şamsal sorunlan ekranlann ana İco nuklan değilse; "Cennet vatanı mız" edebiyatı aralıksız yapılırkeı bu cenneti tarihiyle, coğrafyasıyla insanıyla sergileyen belgesellen rastlanmıyorsa bunu doğa karşılamak gerek,^ enflasyonu düşürme iddianız devam ediyor mu, ediyorsa nasıl düşüreceksiniz?.." Seyircinin kendini iyice kaptırdığı ve Leyla Tekül'le değil, Tansu Çiller'le hesaplaşmaya başladığında, "Işte, diyorsunuz. Işte kabare bu. Kim seyirci, kim oyuncu belli değil artık. Koca bir salon birlikte oynuyor ve birlikte eğleniyor..." Bu yazı yayımlandığında büyük olasılıkla Leyla Tekül Show bitmiş olacak. Ama bir gün bir yerlerde karşınıza çıkarsa sakın kaçırmayın. En azından Batı tiyatro geleneğinin köşe taşlarından kabarenın ne olduğunu ve Türk seyirlik tiyatrosu ile nasıl örtüşebildiğini görmüş olursunuz. Bu arada Çiller'e sormak istediğinız soru varsa onu da aradan çıkarırsınız. Bizden söylemesi... 4| Bütün metinleri kendisi yazıyor. Şarkı sözlerini de. Sonra bu şarkıları besteliyor. Üstteki tipleme "Politikacı," ortadaki "Falcı Rasputina", sağdaki ise "Zapping Zehra"...