Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 HAZİRAN 1995. SAYI 481 13 PAZARIN PENCERESINDEN Tıp ve bilim ödülü için gerekçe SELÇUK EREZ "Sayın Bayım, Krali Tıp Enstitüsü adına sizi, 1995 Dünya Tıp ve Bilim Adamı ödülü'nü kazanmayı hak edecek adayın saptanması için davet etmek bana onur vermektedir. llkelerımiz uyannca, ödüle aday gösterilecek kimselerin buluşlarının son yıllara ait olması gerekmektedir. Oslo'da yapılacak jüri toplantısına katılmanızı ve adayınızı,.aday göstermenizin aynntılı gerekçelerini sunmanızi rica ederiz " E. Hsnunsfston ödül Komitesi Sekreteri Prof. Hadi Şengün, Oslo'daki toplantının ilk günü söz alanlar arasındaydı: Adayının, Dr. Vijay Kakkar olduğunu açıklayarak söze başladı: Çünkü kronik yorgunluk hastalığını tedavi etmeyı başarmıştır! Bugün sadece Avrupa'da yaklaşık on mılyon insanın, bu hastalığın pençesinde kıvrandığını biliyoruz... Belçikah bir jüri üyesi, "Bız ona, kronik yorgunluk bağışıklık disfonksiyonu adını veriyoruz!" diye ekledi. Birisi de Fransızlann, 'spazmofili' dediklerini tıatıriattı. Prof. Şengün devam etti: Evet, ister kronik yorgunluk deyin, isterseniz bu hastalığı Fransızlann, Tngilizlerin ya da başkalarının verdıklerı adlarla anın, bu hastalık artık Dünya Sağlık Örgütü'nce tanınmış, variığı kabul edıimiş bir hastalıktır. Çok sayıda ınsanı, yaşamından bezdırdığı halde, günümüze kadar üzerinde yeterince durulmamıştır. önce, bağışıklık sisteminın virüslerce bozulması, sonra, beyinde sitakinlerin salgılanmasındaki bir aksaklık, hastalığın nedeni olarak düşünülmüştür... Prof. Şengün, aday gösterdiğinin ödülü hak ettığıni savunurken ılerı sürdükleri gerekçelerin kaynaklarını da açıklamaktaydı: Gözlemler, bu hastalığın sadece bir virüs enfeksiyonundan sonra değil, aynı zamanda bazı kımyasal maddelerle, özellikle organofosfatlaria temas sonucu da beliriendiğıni yansıtmışlardır. Bıldiğiniz gibi, organofosfat ıçeren bocek ılaçlarının sebzelerde birikerek ınsanlara ulaştıklan, bunlarla beslenen erkeklerin sperm sayılarının azaldığı saptanmıştı. Körfez Savaşı'nda bu tür maddelerle temas edenlerde bu hastalığın görülmesi, oluşumunda çevresel faktötierin de rol oynayabileceğini düşündürmüştür. Bugüne kadar, aşırı yorgunluk, kas agrıları, anormal ölçülerde halsızlikle kendini gösteren bu hastalığın nedenleri, yeterince aydınlatılamamış olduğundan tedavisi ıçın önerilenler de sonuç verememiştir: Psikolojık metodlar, hastaları uyutarak dınlendirme, vıtaminlehn ve nihayet bağışıklık sislemini kamçılayıcı maddelerin kullanılması gibi yollar da denenmiştir. Sonuç: Hastalık durdurulamamıştır! Peki, Sayın Şengün, adayınızın uyguladığı tedavi nedir? Dr. Viyaj Kakkar, hastalann soğuk suda yıkanmalarının bu hastalığa birebir olduğunu ıspat etmiştir! Prof. Şengün'ün bu sözü jüri üyelerinden bir bölümünün kendilerini tutamayip kahkaha atmalarına yol açtı. Profesör, bu tepkiyi şöyle yanıtladı: lyıce belgelenmiş 259 hastanın soğuk suyla yıkanmasının sonuçları ışte bu yayında yer almaktadır. Elindeki bilimsel dergiden okuyarak devam etti: Hastalann 143'ü, ıki hafta ıçinde kendisini tek başına yıkayabilecek kadar güçlenmiş, bu sayı her hafta çoğalmış, iki buçuk ay içinde yüzde 94'ü yıkanırken artık yardım istememeye başlamışlardır. ıtalyalı jüri üyesi, geçen yıl bu ödülü kazanan kimseydi; itıraz etti: Bir kimseye, bir antibiyotik bulduğu için, bir ameliyat yöntemi geliştirdiği için böyle bir ödül verilir. Birine, hastaları soğuk suda yıkamayı akıl ettiği için böyle bir şey verirsek alay ediliriz! Ignaz Semmelweiss, 19. yy'ın İlk yarısında, lohusalık hummasını önlemenin yolunun doğumculann ellerini klorlu suyla yıkamak olduğunu önermışti. O zaman yaşasaydık ve biri de mılyonlarca kadını ölümden kurtaran bu buluşun çok basıt bir şey olduğunu ileri sürseydi hak mı verirdiniz? Semmelweiss'ın bulduğu hiç olmazsa içinde klor bulunan su, sizinkinın önerdiği ise salt, düpedüz soğuk sudan ibaret.. Ayılana gazozun, bayılana da îimonun iyi geldiğini bulana Nobel'i vermek gibi olur bu... Üyeler arasında bir Japon vardı; yaşı çok Hertemiş bir bılgeydi; söz aldı: Bizde bu hastalık, en çok ilkbaharda görüldüğünden Gogatsubyo yani mayıs hastalığı olarak anılır: öğrenciler, kışın çalıştıklan derslerden kurtulunca önce sevinirier, ama bir süre sonra kendilerini Henri Matisse'in de kendiniyazarak ifade etmek istediği zamanlar olmuştu. (Kendiportresi) leri de vardır. Bn. Rosenberg, "Bu bir sansür değildir; cümle bütünlüğü, mantıklı bir sıra izlemesi, sürekli birkonu ctrafında dönüp dolaşmaması açtsından onlara yol göstermektir."diyor. Kimileri sanatçıyı bu zahmetten kurtarmak için vidcoyu öneriyor. Bazı galcrilerbunu ya : pıyorda. Rcssam sehpasının başındadır; sanatı vekişiliği hakkındaki sorulan yanıtlar... lyi kullanıldığındaetkili birsistemdir. Bazılannın bildiri, broşür vb kalcme almasına gerek yotur zatcn. Ünlenmişlerdir. Birçok eleştirmen gönüllü olarak bunlar için yazacaktır. Resimden başka uğraşıya itibar etmeyen, bunu zaman kaybı sayan bazı ressamlar; başkalannın, özellikle eleştirmenlerin, kendisi için yazmalannı sağlar... Ayncabazı galeriler kendi görüşleri doğrultusunda olsun diye belirli kişilere yazdınr vc bunlan sanatçının resimleriylesüsleyipbirkataloghalindemedya başta çeşitli yerlerc dağıtır. Alıntılarını ve görüşlerini aktardığımız American Artist dergisi yazarı Daniel Grant yazısinı şöyle noktalıyor: "Sanat sadece ressamıngörüşlerinden ibaret değildir. Amabaşarılıçalış.malarınıdoğru, etkili yazarvesergilerse hem sanatı yaygınlaştırır, hem de sanatseverlerl e güze I bi r di y alog k urar." Yer azlığından olacak Bay D. Grant sadece bugünün ortamına değinmiş. Bunun bir de görkemli geçmişi var. Ressam yazmasaydı bir Van Gogh'u, bir Pissaro'yu, bir Cezanne'ı,birMatisse'i,birRobertHenri'yivbtanıyabilirmiydik? Resim sanatıbizebu kadar yakınolurmuydu? • Bazı eleştirmenler resmin 'Metin' (Text) olduğunu iddia ederler. Halkın daha iyi anlayabilmesi için deşifre edilmesinin şart olduğunu söylerler. BonjourCritique! (Bugörüş bir anlamda eleştirmenin geliri vc geleceğidir de.) Ama sanatın yazılması, hikâye edilmesi sadece kritiklere bırakılamaz. Eleştirmenlerin çoğu çağlar boyu, o günkü sanat akımlarının etkisiyle, yanılmışlardır. Zaman çokça ressamı haklı çıkarmıştır. Ressamın kendi özgcçmişini, sanat görüşünü.hattaöğütleriniyazmasıçokdeğerlidir, sanat dünyası için büyükbirkazanç olmuştur. Buna rağmen elinde fırça olmayan, sadece kalem tutan kimseleri dinlemekte büyük yarar var. Böy lece noksan parça tamamlanmış olur. Bu keyfiyet; görmesini bilen, düşünce ve duygulannı samimi olarak ifade eden eleştirmenlerle mümkündür. Bunlar sanat tarihinde onurlu yerlerini almışlardır. Ulusça okumayı sevmeyiz. Hcle yazıyla başımız hiç hoş değildir. Buna karşın güzcl, etkili yazan ressamlanmız olmuştur... Güzcl yazıp kötü resim yapanlanmız da olmuştur. Çoğumuz hiç yazmadık. Ama yazmamak, suskun kalmak; hem kötü yazıp, hem de kötü rcsim yapmaktan daha iyidir. En makbulü ise hem başarılı resim yapmak, hem de etkili yazmaktır.. ama sanat tarihimizden böyle kaç kişi gclip geçti ki !^ boşlukta hissedince bir bunalımın, uyuşukluğun içine düşerler... Soğuk suyun buna iyi geldiğini bize eski şairlerin kısacık satırlan da anlatır. Bunun yeni keşfedildiğinı söylemeyin bana! Jüri üyeleri arasında bir Japon daha vardı. O da söz aldı: Dediğiniz doğrudur ama ben mayıs hastalığına sıcak suyun da iyi geldiğini söyleyen bir 'haiku' biliyorum. Yeni bir şey bulunduğunda mutlaka birileri kalkar, bana, "Bunu zaten biliyorduk; yedi yüz yıl önce yazılmış falanca kitapta vardır bunlar!" derler. Onları, "o kitaplarda artık yanlış olduğunu anladığımız o kadar çok şey var ki bunlardan da bahsetsenize biraz!" diye uyarınm. Ancak binlerce yıldır söylenenlerı bu kadar basit olsa bile bilimsel yoldan gözden geçırmenın önemıni anlayanların yaşadıkları ülkelerin ilerleyeceğine, vatandaşlarını ferah yaşatacak düzeylere varacağına ınandığımdan ben oyumu Dr. Viyaj Kakkar a veriyorum! Gazetemız baskıya verilirken oy sayımı devam ediyor, bilim adamları uykulu gözlerle tasnıf heyetıni ızliyorlardı.^