01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 ÖYKÜ CUMHURİYETDERGİ Son bir kişi FERİDKÇİÇEKOĞLU apura gelmcdiniz. Kimbilirkimdıniz! Vapur düclük çalarkcn koşarak jeton kulübelerini katedecck, tek cğlenccsi telaşlı yolculara takılmaktan ibaret turnikeyi ancak ikincı hamlcde geçebilecek, ama iskclc kapısını kapatmak için o son birkişiyi hepbekleycn Dcnizcilik Işletmeleri memuruna belli belirsiz sclamınızı yine dc csirgcmeycccktiniz. Eldivenlerini çoktan takmış çımacılar, gözlcri sizdc halatları çözerken, yetişmiş olmanın kcyfıyle bir an soluklanacak ve demir tekerleklerinin sesi kulaklarımıza annclcrimizin ninnileri kadar aşina tahta iskeleler betona çekilirken, alt güverte demirlcrine ayaklannı dayamış yolculardan sevincinize katılan kim var diye gözleycccktiniz. V Işte ben oracıktaydım. Sizdcn önceki son yolcuydum ve o sabahki altıncı sigaramı yeni yakmıstım. Beşinciyle altıncı arasındakı yolculuğumu anlatmak için sizi bekliyordum. Yoksa ilk dördünden mi başlamalıyım? llki evde, kahvcyle birlikte, sonraki ikisi Belvü Durağı'nın az ilerisindcki o kahvede, dördüncüsü eve dönerken, çay parasının iistünü peşimden koşup yetiştiren çocuğun gülüşüne sevini verince. Fenerbahçe'yi bilir misiniz, yalnız şimdikini değil ama, eskilerini de? Benim hayalmeyal hatırlayabildiklerim ancak ellili yılların ikinci yarısına kadar uzanabiliyor. Ondan önccsini en çok, "Otuzlann Kadım"ndan öğrcndim, Tomris Uyar'ın güzel dilinden. Bir de Miifît Ekdal'ın "Bir Fenerbahçe Vardı" kitabından. Gökçeadada'ki o yaşlı Rum garsonu da unutmamalıyım; hani şu otuz yıldır Istanbul'a gclmcyen, Fenerbahçe'yi sormayan, yine de annemin Belvü Durağı'nda oturduğunu duyunca kızıma çay tabağı içinde lokum getiren. Benim çocuklukanılanmda Fenerbahçe. babamın Kalamış'taki dayısı Rasım Us'lara yapılan mutad yıllık ziyaretin ardından açık tramvayla çıkılan bir cfkâr dağıtma gczintisidır. Babamın Hakkı Tank, Asım vc Rasım Bcy'lcre ve onlann Vakil gazetesine dair bitmeyen anılanna karışan dondurma beklentisidir. Evdcn uçtuğum yıl tcscllı olsun diye edinilen ve önce "annemlcr"ın şimdi yalnızca annemin oturduğu dairc, Teodoridis'in bahçcsinin çevresine dizılen, yine de ortada koca bir park artmasını cngcllcyemcyen sayısız apartmanlardan bınnın ikinci katıdır. Annemde yatıya kalmışsak, sabah ne yapar eder kızım uyanmadan kıyıya giderim. Saray terzisi Botter'in dört kızma yaptırdığı dört yazliktan"VıllaMon Plaisir"in dört mcvsimi rcsmeden renkli seramik tablolarıyla selamlaşır, sonra ikinci köşkün yerine kurulan iki apartmana ve et lokantasına dönüşmüş üçüncü köşke bakmadan karşıya gcçerim. Sahilden yatlimanını vc çirkin yeşıl demırleri silip kendıme çay söylcrim. Sabah çayını Fenerbahçe'de içmiş ısem, günboyu çocukluğumu yambaşımda hıssede nm. O sabah da eve dönüp önceki ve sonraki ncslımlc vedalaşarak yalnızca çocukluğumu yanıma almış ve ycnidcn kıyının yolunu tutmuştum. Fenerbahçe burnuna ayrılan kavşaktakı durakta otobüs beklcmeye hazırlanıyordum. Dcrkcn yanıba^ımda bir dolmuş belirdı. Sarı rengı ığreti duran, yaşlı ve onurlu, boş bir dolmuş. Şofbrü, "Gıdiyor mu?" ya da "Nereye?" anlamındakıanlamsızc! ışarctimi görmczdcn gelıp benim kahveye yöncldı vc kcndınc bir çay söylcdi. Gözünü, Belvü'niin ahşap günlerinı gölgelemıi}, yol ortasındaki görkemli sakız ağacına daldırıp bir sigarayaktı. Ben şımdi dikilmış ona bakıyorum. dolmus fılan umurumda değil; çoğu kez karda yağmurda tck başına oturduğum kahvenin tıryakisi olduğu bir bakışta sezilen şoförle bir sohbet kapısı anyorum. Çay söylesem olmaz... Onunki önce bitip de gidıvcrırsc otobüse kalınm. Hayli tercddüttcn sonra kaldmmın kenanndakı taşa çöküp sabahın beşincı sigarasını çıkarıyorum. O çay parasını ödcrkcn, sıgarayı aceleyle söndürmeye yelteniyo"lç, iç", diyor bana, "acelcn yoksa bitir!" O dircksiyona, ben ön koltuğa yerlc!>ıyoruz. "Sabahtan beri bu benim üçüncü..." "Benim beşinci..."diyorum, övünülccck şeymış gibi. Orduevi Durağf ndabekleşenortayaşlannı gcnlerde bırakmış yolculara hiç aldırmadan geçıyor. Ona yöncltmcmeyc özcn göstcrdığim soru dola bakışlanmı yine de yakalıyor. "Bunların hepsi emekli... Emeklının kalantoru taksiye biner; kalanı inatedcr, otobüs bekler... Bak inanmıyorsan..." Durup gcri vitese takmaya üşenmıyor; durağa doğru sesleniyor: "Kadıköy, Kadıköy... On bir bınlıra!" Emeklilersabit bakışlannı ,rrdolmuştan kopanp otobüs beklenen yöne çeviriyorlar. Kahkahamı duyuyorum. Az sonra üç er üzenne bahsc tutuşuyoruz. "Binmezler," diyorum ben. "Binerlcr de biner liralarını vcrmezler", dıyor o. Erler bınip arka koltuğa yerleşiyorlar. Daha Yelken Pastanesi'ne varmadan orta koltuğa vc bcnım yanıma da bırıleri binıyor. "Gördün ya doldu", diyor. Ayanoğlu Caddesı'nı üçüncü vitestc tamamlarken. Bağdat Caddesi'nedönüştcki ışığı kaçırmamak için gaza basıyor ve sesinden şikâyet yüksclcn arabasını rahatlatmak için açıklamadabulunuyor: "Aman ycşil yanıyor... Topuklayalımbiraz!" Kızıltoprak'taki trafık sıkışıklığında, bu acclenin daha çok müşteri taşıma kaygısından değil, her tur arası Fcncrbahçc'de içilen çaysigara sevdasından kaynaklandığını öğreneceğim. "Doğdugu ycr içınden çıkmıyor insanın. Her şeyden kurtuldum; şu Fenerbahçe'den kurtulamadım", diyccck bana. "Içimde kaldı; çocukluğumda taşınmısız, belki ondan..." Şimdilerde Maltepe'nin ötclcrinde bir yerlerde oturduğunu, annesiyle babasının Yakacık'tagömülüolduğunu, onlan bırakmamak için değil ama ımkânsızlıktan Fenerbahçc'yc taşınamadığını anlatacak. Köprü boşalana kadar KadıköyFencrbahçc yaptığını, sonra karşıya çalıştığını ama bunalınca yine dc Fenerbahçe'yekaçtığını... Söğütlüçeşmecivannda ben felsefı yorumlar getirmeye kalkacağım: "Insan sürekli içinde yaşadığı şeyleri kanıksıyor. Özlediklerimiz daha uzun ömürlü oluyor. Kimbilir, belki Fenerbahçe'de otursak, kıyıda çay ıçmenin tadı kalmayıverirdi... Belki böylesi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle