29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

28 AÖUSTOS 1994. SAYI440 Daha nelerolur neler? Bütün bunlan "Yeşilçam'ın Marjinalleri ve Onjinalleri" adlı kitabında anlatacak Ozgüç. Bir de Cüncyt Arkın'la unutamadığı anısı var. Bir dönemın ele avuca sığmaz ismi Arkın'ın elindcn zor kurtuluyor: "Ctineyt ikinci cvliliğini Işıl'la yaptı. Evinde toplanmıştık. Geç saate doğru herkes gitti; bana 'Sen kal' dedi. Karısı yukarıda; biz aşağıda, dönemın moda içkısi cintonik içiyoruz. Birtürlü bırakmıyor bcni. Bana kızıyor, karate fılan yapıyor. Ben yanm porsıyon adamım; düşüyorum, kaldınyor, yıne karate yapıyor. Bir ara duvardan oku aldı, çok içkili Giyom Tell gibi başımın üzerinden ok attı. Ben de sarhoşum ama, ölüm korkusundan birden kendıme geldim. Kapılan kilitlcmiş. Karısı da zannediyor ki onu ben oyalıyorum. Tabanca çıkardı ortaya. Fırsatını bulup tabancayı kaptım ve dışan çıkmayı başardım. Arkamdan koşmaya çalıştı ama düştü. Olayı polise aksetlirecektim ama araya girdiler; kapandı'gitti. Cüneyt'in bana kızmasının nedeni başkaymış. Türkan Şoray'Ia ilgili bir kitap yazmıştım. Galiba Türkan ona aşıkmış; kitaba bunu yazmadım diye kızmış." YAŞAM 7 Agâh özgüç'ün Türk sincmasına iki yeni hizmeti daha var; birincisi, Makedonya'da bulunan 1911 yapımı Türk filmini ortaya çıkarması. Bununla birlikte ilk sinemacımız kabul edılen Fuat Uzkınay'ın konumu da tartışmaya açılmış oldu. Özgüç'ün ıkınci hizmeti ise 80. Yılında Türk Sineması adlı başvuru kitabını hazırlaması. Özgüç, Uzkınay'ın fılminin ortaya çıkarılışını şöyle anlatıyor: "Makedonya'daki fılmin varlığı 20 yıldır bilınıyordu, kitaplarda da yazılıydı. Ben belgelerı, fotoğrafları ortaya çıkardım. Fılmin 1990'daTürkiye'de Makedon fılmlcri haftasında gösterildiğini saptadım. Nijat Özön, fılmı Türk kabul etmiyor. Oysa Fuat Uzkınay'la Makedon yönctmen arasındaki fark bırinin Müslüman, dığcrinin Hıristıyan olması; ancak ikısi de Osmanlı Oysa Türk sinema tarihinde yer alan birçok gayrimüslim sanatçı var. ilk Türk fılmi sıralaması Cumhurıyet'le başlatılacaksa o zaman Atcşten Gömlek'ın ilk film olması gerekiyor. Ben Makedon filmiylc bu tartışmayı açmak ıstiyorum. Hazırladığım kitapda Fuat Uzkınay'ın filmini başlangıç alıyor; ismi de 80. Yılında Türk Sineması." Türkan ve Yılmaz... Türkan Şoray'ın özel bir yeri var özgüç'ün yaşamında. tlk tanıştıklan yıllarda, Yeşilçam'da Türkan Şoray'a aşık olmayan yok ama özgüç'ünkine olsa olsa "aşırı hayranlık" denilebilir. Bu etkilenmelerin altındayatanise Şoray'ın sıcaklığı. O dönemde Türkan Şoray kadar etkileyici bir isim daha var Türk sinemasında. O da Yılmaz Güney. "Yılmaz'ı oyuncu olarak ben; yönetmen olarak sincmatck keşfetti" diyor özgüç, "bunu abartmıyorum. Ben, Yılmaz kadar karizmatik bir insan tanımadım." Agâh özgüç'ün, Yılmaz Güney'le ilgili bırçokyazısı, bir dckitabı var. Ancak, 20 yıllık dostu Güney'intüm yaşamını altüst cden Yumurtalık cinayetiyle bağlantılı ipuçlarını bir araya getirememenin sıkıntısını yaşıyor. Olayın açıklığa kavuşması için tanıklann belleklerini tazelemesi gerektiğini vurguluyor. Özgüç'egörebuolayla ilgili hâlâ sorulması gereken sorular var: "Olayın tanıklan tabii ki Fatoş Güney, Ali özgenrürk ve Şerif Gören. Ben, 'Yılmaz mı vurdu', diye Ali özgentürk'e sordum. 'Bana sorma' dedi. Yılmaz Güney'in vurduğu mahkeme kararı; ancak o noktaya nasıl gelindiği belırsiz. Yılmaz'ı iyi tanıdiğım dönemlerde böyle bir hareket yapsaydı kesin inanırdım; ama Fatoş'la evlendikten sonra kendini düzene çekmişti; içki içmıyordu. Cinayette tahnk olduğu söylendi. Aynca ölen savcının eşi Yılmaz Güney'e hayranmış. Birtakım mektuplar çıktı ortaya. Karanlıknoktalarçokyani; araştırmak gerekiyor." Sinemayla ilgili magazin dediko 1/özgüç 'ün röportajlarmm mekanlan dafilm seti. 1962 yılında Falma Girîk 7 tartıyor. 2/Bir baska röportaj Muzaffer Tema 'yla. Bu da arşivlerde yerini alacak. 3/Gece hayatına harcadığl kazancınm yasını lutmuyor özgüç. Işini hiç aksatmamış ya. 4/Türkan Şoray'ın özel bir yeri var özgüç 'te. Bu aşk değil, olsa olsa birazfazla beğeni. du, ciddi araştırma dahi I her türlü yazıyı yazmakla görevli hissediyor kendini özgüç. Bütün araştırma kitaplarını yazarken ahkâm kcsmck istemiyor, hedefı sinema dışındaki okura da seslenmek. Herkes anlasın diye kuramsallıktan kaçıyor. Konuşmanın bu noktasında yine ilk yılları anımsıyor özgüç: "tşin köşe başlannı ise yasakçılartutuyordu. Gazeteciler, yönetmenler, yapımcılar üçlüsü hakimdi. Hatta o zamanın en parlak bir haftalık dergısinde genel yayın yönetmeniyle röportaj yapanlar arasında kapak ve arka kapak kızlarını paylaşma diye bir düzen vardı. Günlük gazetelerin ek vermesiyle ve özel TV'lerin kurulmasıyla düzen sinemadan buluntularayöneldi..." Yönetmenlerden Metin Erksan'ı, oyunculardan Yılmaz Güney'i, Füsun Demirel'i beğeniyor; güzel olmamasına karşın Müjde Ar'ın geldiği noktayı çok başanlı buluyor. çine katılan birtakım Türk tipleriyle ortaya çıkanlan filmler, halktan çok kopuk. Yönetmenler genelde cinselliği işliyorlar ama inandırıcı olamıyorlar. Bakıyorsun fılme bir sevişme sahnesi. Soruyorsun, Türk kadını böyle mi sevişir, Türk erkeği böyle mi sevişir? Ozgüç, Türk sinemasındaki en iyi fılmlerin 197080 arası dönemde çckildiğine, 198084 dönemindeki "kadın fılmleri"nin de Yeşilçam'a yeni hava getirdigine inanıyor. Sinemamızın sorunlannın büyük bölümünün plansızlıktan kaynaklandığını; Hollywood'la bir dercce başcdcbılmcnın iyi tanıtım ve iyi zamanlamayla gerçekleştirilecegini belirtiyor. Jüri üyesi Özgüç... Sayısız yarışmadajüri üyeliği yapan özgüç, kamuoyundaki jün üyelcrine yönclık "kayırma" suçlamalarını pck haksız bulmuyor. Çünkü birjüri üyesi kalkıpda hiç önemli olmayan bir fılmi öne çıkarabiliyor. Birbaşkası daha ilk günden diğerlerinıetkilemeyeçalışıyor. Sonuçtaonun dediği oluyor; 'çatlak ses' denen tipler bir köşcyc bırakılarak jüri ortak kararı çıkartılıyor. "Ben ne jürıler gördüm" diyor özgüç, "Ahalıden birini seçmişler örneğin. Adam kalkıp, 'Yılmaz Güney'le Fıkret Hakan'a ödül vermeyelim, bu adamlar serseri', diyebi lıyor." Özgüç'ün günü sabah TV'de göstenlenTürkfilmlerininjcncriklcrini kontrol etmekle başlıyor; eksıklerini saptıyor ve arşivine katıyor. 14.00'e kadar yazılarını hazırladıktan sonra pıyasayı yoklamak için Beyoğlu'na çıkıyor ve erkenden evine dönüyor. Gece yaşamından gelen bir insanın böy lcsine eve bağlanmasınınsımtamameneşi. İkinci cvliliğini üç yıl önce Meliha Hanım'la yapan özgüç'ün ilginç bir evlilik öyküsü var. tlk aşkı Meliha Hanım'la bağlantısı gençlik yıllarında kopuyor. lkisinin de başından birer evlilik geçiyor. Yıllar sonra bir dergide özgüç'ün imzasına rastlıyor Meliha Hanım ve bağlantı kuruyor; kısa süre sonra evlenmeye karar veriyorlar. Eşi, özgüç'le birlikte sinemayla da yaşamasının gerektiğini çok iyi kavramış. Olanaklı olduğunca özgüç'e yardım ediyor ve arşivine katkıdabulunuyor. ^ Bir günün öyküsü... Türk slnomasının yanlışı özgüç'egöre, işçilik,sanatveevrensellik önemli sinemada. Bu yüzden, Susuz Yaz, Zeki ökten'in Sürü'sü, Şerif Gören'in Yol'u çok önemli filmler. Bunların aşılması gerek ama yapılamıyor. Sinemamızın üretememesinin nedeni yanlış politikalar. 1960'larda çekilen filmlenn hepsinin ABD salon komedılcrinin kopyası olduğunu anımsatıyor özgüç. 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle