Katalog

O R A L Ç A L I Ş L A R Renkli kum tablo BatuhanBozkurt Muğla 'da hiç boya kullanmadan taştan ve kumdan resimler yapıyor. Sanatçının tek dileği bayrakkırmızısı taşı birgün bulabilmek... uğla Müzesi'nin doğa tarihi bölümüne adımınızı attığınızda karşınızda duvar boyu bir tablo sizi karşılıyor. Muğla Müze Müdürü Atıf Kara, keyifle tablonun öyküsünü anlatıyor: "Bu tabloda hiç boya kullanılmadı. 4 arkadaş 45 giinde tamamladık. Resimdeki hayvanlar da hayvanların o günkü hallni gösteriyor. Tablodaki zürafa, güniimüz zürafasından çok daha kısa boylu.. Çakal da, arslan da farklıymış. Bu resimler, hayvanların günümüzden 95 milyon yıl kadar önceki durumlarını yansıtıyor." Duvardaİci tablo ilginçti. Boya kullanılmadan yapılmıştı. Tablo tamamen renkli taşların kınlmış ve kum haline getirilmiş parçalarından oluşuyordu. Bu özgün sanat eserinin ardındaki isim Muğla Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürü Batuhan Bozkurt'tu. Batuhan Bozkurt, on yıllarını bu türden tabloları yaratmaya harcamıştı. Batuhan Bozkurt'un mozaik tekniğini kullanarak yarattığı tablolar arasında Levni'nin, bir çok Hint klasiğinin ve klasik tabloların yeniden taş üzerine dökülmüş hali yeralıyor. M Kumdan tablonun r t ı u m ı Bodrum Dovlot Ouzol kanatlar Oalarlsl Müdürü Batuhan Bozkurt çalısma arkadaslarıyla (soldan Oçuncu). tım.. Bu para ile babamın mezar taşını yaptırdım. Taştan ilk kazandığımı böylece taşa yatırmış oldum." Batuhan Bozkurt daha sonra çalışmalannı yurtdışında sürdürür. Renkli kum taneciklerinden yaptığı tablolarla Paris'te, Cenevre'de, Heidelberg ve Karlsruhe'de sergiler açar. Daha sonra Türkiye'ye döner ve devlet konservatuannı bitirir. Doğa tarihi, etnografık malzeme yönünden zengin bir yöre olan Muğla'ya yerleşmeye karar verir. Bu bölgenin mineral zenginliklerini de kullanarak rengarenk taşlar toplamaya girişir. Meksika'dan getirtiyorum. Bayrak kırmızısı rengini hiçbir resmimde kullanmak nasipolmadı." Batuhan, taşla resim yapma ustalığına yeni boyutlar katmış. Yörede hurdacılardan, köylerden, evlerden tek tek topladığı etnografık malzemeyle yeni tablolar yaratmaya girişmiş. Etnografik resim tekniği adını verdiği bu çalışmasında yok olmaya yüz tutmuş dirhem, okka, eski terazi, heybe, pala, kılıç, testi, hamur teknesi, çan, çank, çizme, boynuz, saph bıçaklar, orijinal efe giysileri, hallaç ve tokmağı, kirman, çıknk, nalın, kilim ve daha yüzlerce malzemeyi toplayıp resimlerinde ana malzeme olarak kullanıyor. örneğin okka ve dirhemleri taş tekniğiyle birleştirerek yaptığı tabloya "Okkanın altına girmek" adını vermiş. Bozkurt, bu tablosunun amacını da şöyle anlatıyor: "Okka ve dirhemi tanımayanlar, ağırlık ölçüsü olarak eskiden bunlar mı kulanılıyormuş diyerek hayerete düştüler. Günümüz gramlannın da bulunduğu bu yapıtım, elektronik tartı aletlerine tamamen geçildiğinde gelecek nesil için etnografık bir anlam kazanacak." Bozkurt , bir köy gezisi sırasında eski bir av çantası bulur. Çantanın dip kısmı fare tarafından delinmiştir. Bu deliği nasıl kapatacağım diye düşünürken aklına , o deliği keklik kafasıyla kapatmak gelir. Kurutulmuş keklik kafası ile ayağını delile yerleştirir, bunu taş tekniğiyle bireştire Hurdacılardevrede Turkuazıbulmak "önceleri çakıl taşı, dere ve deniz kenarlarından topladığım taşlardı resimlerdeki ana malzemem. Bunların yetmediğini biliyordum. Dağ bayır dolaşmaya, maden mühendisleriyle tanışmaya başladım. Mineral cevher hazırlama sempozyumlarına katılıyor, taş bilgi ufkumu geliştirmeye çalışıyordum. Jesper, lapiks, prit, hematit, lamatit, feldspat, krizoplatz, barit, rodanit, kolemanit, diyatomit, sülfür, nabit, stibnit, florit, obsidyen, kemeretit, sölestin, boraks, serpantin, azurit, sinober, granit, oker, ametist, mağnezyum, kuartz öğrendiğim ve kullandığım bazı taş çeşitleri. Bunların hepsini köy köy, ocak ocak dolaşarak veya mermer atölyelerinden buluyorum. Tek dileğim bayrak kırmızısı taşı ve gök mavisi firuzeyi (turkuaz) bulabilmek. Bunları bulabildiğim an kendimi çok mutlu hissedeceğim. Çünkü fıruzeyi Cezvedetaşerltip... Bozkurt, taşla yarattığı tabloların öyküsünü şöyle anlatıyor. "1968'de yaşım 18 iken taşlara merakla bakardım. Gözüm kaldırımlarda, yollarda dağlarda gördüğüm taşlardaydı. Mersin llköğretmen Okulu'nda okurken tesviye atölyesinde deniz kenarından topladığım taşlan cezvede eritip bezir yağı ile kanştınp boya yapmaya kalkmıştım. Resim hocam Liston, beni uyararak bunun imkansız olduğunu anlattı. Hocamın balyoz ve örsünü alarak taşlan kırmaya karar verdim ve bu kırdığım taşlann tozunu eleyerek ilk tablomu yap rek "Çantada Keklik" yapıtını ortaya çıkarır. Bu yapıtının karşısında duran Bozkurt duygularını şöyle dile getirir: "Niçin çantada ördek, kara tavuk değil de keklik. Eti çok lezzetli, bu güzel hayvanın avcılar tarafından nesli tüketilmek üzere. Giderek kekliği çantada göremediğimiz gibi, bu gidişle kafeste bile göremeyeceğiz. Taş tekniğiyle birleştirdiğim bu yapıtta , donuk gözlerle bakan keklik kafası tüm masumluğuyla bize insanlığımızı ve doğayı yok eden vahşiliğimizi hatırlatıyor." Bozkurt, bu çalışmalannı bir ekiple yürütebilmek ve yaygınlaştırabilmek amacıyla bir atölye kurmuş. Müze Müdürü sanat tarihçisi Atıf Kara, resim öğretmeni Türkan Hasbay, Tülay Kıntak bu atölyenin diğer çalışanları. Geleneksel bir Muğla evinde kurulan atölyenin, iç düzenini de yerel motiflerle süslemişler. Bu atölyede değişik konu ve boyutlarda modern mozaik tekniğiyle çalışmalannı sürdüreceklerini belirtiyorlar. Bu atölyenin hedeflerinden birisi de duvar resmi sanatını yaygınlaştırmak. Bozkurt bu hedeflerini şöyle gerekçelendiriyor: "Uygurlar döneminde Türkler papirüs rulolarına büyük boyutlarda duvar resmi yapar asarlarmış. Biz niçin yapmayalım. Renklerin cıvıl cıvıl oynaştığı duvarlarımız olsa fena mı? " Muğla ilimiz, turistik öneminin yanı sıra doğa tarihi müzesi, yeni etnografık kazılar ve özgün mozaik tablo çalışması yapan sanatçılanyla zenginleşiyor. ^ DERGİ 3 N İ S A N 1 9 9 4 S A Y I 419 C U M H U R İ Y E T