Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
sıra romanda bir de beyaz türbanh esmcr bir adam var. Sık sık hastane bahçesindeki ağaçların arkasına saklanan bu adam, kah tannyı kah şeytanı temsil ediyor. "Sorun kim iyi kim kötü olmaktan çok ötedir. Güç kimin elindedir onu irdelemek gerekir. Kitapları yazanlar, gficü elinde tutanlar kimlerdir? Bu anlamda diyorum ki, şeytan masumdur. Hepimiz biliriz. Şeytan asla kitap yazmamıştır. Ama şeytanı üç biiyük tektanrılı din, Islam, Yahudilik ve Hristiyanlık mahkum etmiştir. Şeytan üç kutsal kitap tarafından mahkum edilmiştir, ama kendisi hiç yazmamıştır. öyleyse, bu da şeytanın yazdığı öylesine bir kitaptır, diyorum". Naval El Saadavi, tanrının hayatında hep önemli bir rol oynadığını söylüyor. "Tanrının hep bilincinde oldum. Çünkii yaşantımın her aşamasında onu fark edcbildim. Çocukluğumda, bir şey yapmak isteyip de 'hayır' dendiğinde, 'Allah böyle istiyor' yanıtını da birlikte alırdım. Rüyalarım, özgürliiğiim sınırlanırken hep tanrıdan söz edilirdi. Bunun üzerine hep okuyup araştırdım. Tanrıyı ve tarihi öğrenmek için çaba gösterdim. Bu arada tanrıçaları keşfettim. Mısır tarihinde kadın tanrıçalar vardı.Öyleyse onlara ne olmuştu? Neden tarih salınesindcn? İşte bu soru beynimi hiç terk etmedi. Ataerkil düzenin m.ıf*ı k^im .mr gelışmesıydibu." Saadavi, kadınların ezilmesine karşı mücadele eden bir doktor ve yazar. Kadınla erkeğin eşit olmadığını çok küçükken farkediyor. "Havva'nın Örtülü Yüzü" adlı kitabındabirkızçocukolarak kadının ikincil konumunu nasıl kavradığını aktanyor: "Okula gitmeye başladığımda, öğretmenlerimn defterime her seferinde annemin değil de babamın ismini yazdıklarını fark ettim. Anneme nedenini sorduğumda, her zamanki yanıtını verdi: Öyle işte! (...) Arap toplumunda kız çocuğun gördüğü egitim, zararlı, yasak, utanç verici ya da haram olduğu öne sürülen pck çok şey hakkında bitmek tükenmek bilmez bir uyarılar dizisidir. Bu nedenle çocuk kendi arzularını bastırmayı, kendi bedenine bağlı otantik, özgün istek ve dileklerini boşlamayı ve oluşan boşluğu başkalarının istekleriyle doldurmayı öğrenir. Bu nedenle kız çocuğuneğitimitedricibiryokolma,kiC U M H U R İ Y E T DEROİ 3 N İ S A N Şeytana iiç kitaptan mahkumlyet şiliğini ve zihnini boğma, dış kabuğunu, bedenini kurulmuş kauçuk bir bebek gibi cansız bir adale, kemikle kan yıgını haline getirme sürecine dönüşür." (AnahtarYayınlan) Naval El Saadavi okumuş bir aileden geldiği halde kauçuk bebeğe dönüşme sürecini yaşayan, buna rağmen Mısır'da öne çıkmayı başaran sayılı kadınlardan bıri. Çocukluğunda merak edip sorduğu büiün sorularonunyaşamını şekillendirmiş. Kocasının izni olmadan pasaport alamayacağını da genç yaşında fark etmiş. Bunun ardından, asla yalnızca bir anne ve bir eş olamayacağını kavramış. Annesi ve anneannesinin konumunu paylaşmamaya karar vermiş. Saadavi'yi Türkiye'de "Sıfır Noktasındaki Kadın" (Metis) ve "Havva'nın örtülü Yüzü" (Anahtar Kitaplar) adlı kitaplarıyla tanıyoruz. Mısırlı yazann hem araştırmaya dayalı kitapları hem de romanları kadının ezilmişliğı üzerinde yoğunlaşıyor. Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat zamanında Sağlık Bakanlığı'nda önemli bir görevde iken düşünceleri nedeniyle istenmeyen kadın ilan ediliyor ve Sağlık Eğitımi Başkanlıgf ndanatılıyor. Kendini feminist olarak tanımlayan ve kadın sorunlarına cesurca el atan Saadavi Enver Sedat'ı öylesine kızdınyor ki kara listeye alınıp hapse atılıyor. Saadavi, hapishane döneminden söz ederken çok rahat: nokt.,ınd.... "Size de hapishaneye girmeyi öneriririm, hiç olmazsa bir siire için. Gözünüz açılıyor. Sistemi tam olarak görebiliyorsunuz. Bir toplumu anlamak için en aşağılara inmek lazım. Ben hapisteyken fevkalade iyimserdim. Halbukj çevrem kötümser kadınlarla çevriliydi. Tek bir hücrede 12 kadın kalıyorduk. Tamamen kapalı köktendinci kadınlar vardı. Bir de Marksistler. Onlar da örtülüydü, fanatik ve aşırı tiplerdi. Ben iki taraf arasında kalan bağımsız bir kadın yazar konumundaydım." "Sıfır Noktasındaki Kadın"ı da işte bu hapishanede yazıyor Saadavi. Kanatır Cezaevi'nden çıkışını anlatırken şöyle tanımlıyor kendısini: "Daha olgun, daha aydın ve daha iyimserdim. Oteki kadınlar, 'Sedat bizi öldürecek' diyorlardı. Ben ise bu söyledikJerine gülüyordunı. Formda kalabilmek için her gün dans ediyordum. Jimnastik yapıp şarkı söylüyordum. 'Hadi, üzülmeyin, o biz Enver Sedat'ı kadımyor Naval I I taadavl Knv«r Sadat'ı kızdınnca bir aOra hapa*dlldl. Sonra Amarika'ya yartaf tl. den önce ölecek' diyordum." Hapistençdayop Gerçekten de Enver Sedat bir suikast sonucu öldürüldü ve Saadavi 'nin öngöriileri haklı çıktı. Onu da serbest bıraktılar. Mübarek hükümeti Sedat dönemine kıyasla biraz daha hoşgörülü bir politika izlemcye başladı. Bunun sonucunda Saadavi kara listeden "gri listeye" terfi etme şansına kavuştu. Ancak, her şey öyle ıyimserlığe kapı açacak bir hat izlemedi. Devlet ve din işlerinin birbirinden aynlmasını yani laik bir düzenin savunuculuğunu yapan yazar Farag Fouda bir suikasta kurban gidince Saadavi'nin gn günleri sona erdi. Artık evi göz hapsindeydi. Her gittiği yere peşinden gelen ıki muhafızla yaşamak zorundaydı. Hem suikast tehdidi hem de devlet koruması altında yaşamak Naval El Saadavı'nin iyimserliğıne gölge düşürdü. Öğretim üyesı olarak Amerıka'ya gitmeye karar verdi. "Burada geçiciyim," dıyor. Saadavi. "Tamamen geçici.Durum düzelsin, hemen yarın geri dönerim." Mısır şeriat kurallan ile yönetilen bir ülke değil. Ancak yasalann pek çoğunun tek kaynağı şeriat. örneğin bir erkeğin dört kadın alma hakkı hala geçerliliğini koruyor. Bu alanda yapılan refonm kadının öteki kadınlarla aynı çatı altında yaşamayı reddetme hakkından öte gitmiyor. Ayrıca "iki kadının tanıklığı bir erkeğe denktir" kuralı hala geçeriı olduğu için kadınlar yargıç olamıyorlar. Çalışma yaşamında cinsiyet ayrımcılığı sürüyor. Kahire sokaklannda ve işyerlerinde başı örtülü kadınların sayısı hızla çoğalıyor. Mısır'ın çeşitli kent ve kasabalarında kendilerini 'emir' ilan etmiş kışiler önderliğindeki dernekler pıtırak gıbi çoğalıyor. Mısır'da şu anda köktendinci akımlar çok güçlü. Sürekli çatışmalar oluyor, aydınlar öldürülüyor. Tunstleri hedef alan silahlı saldınlar her hafta yıneleniyor. Naval el Saadavi ülkesindeki durumu yorumlarken şöyle diyor: "Ben karakter olarak iyimser bir insanım. Ama siyasal haritaya bakınca tam bir karamsar oluyorum. Mısır'da, Cezayir'de ve bütün Arap dünyasında bizleri karanlık yıllar bekliyor." ^ 1 9 9 4SAYI 4 1 * 15