Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
K İ P E K nımı bu programların tutulmasının başl ıca nedeni. Futbol maçında hakeme, Almanya'da Türkler'e gösterilen tutuma, "Hep kötü, ben iyiyim" gözüyle bakan toplumumuz "dedikodu"ya olan düşkünlüğünü de bu programlarla gideriyor. "Bunlar" diyor Prof. Dinçmen, "Güvenilmesi gereken müessselere olan saygınlığı da zedeleyecek şeyler." A D I IM Ç A L I Ş L A R özdeşleşmenin dayamimaz haflfllği Kayıp ya da katıl arayan programlar Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim iiyesi Doç.Dr. Kerem Doksat'a Brezilyadizilerini anımsatıyor. Brezilya dizilerinde acı çekenlerde, ihanete uğrayan ya da terkedilenlerde kendılerini görenler bu programlarda da aynı şeyi buluyorlar. "Snob tabaka değil ama" diyor Doç. Doksat, "Kapıcı Mehmet Efendi'nin yaşadığı sorun bu. Ona yabancı değil." Film seyrederken neden zevk aldığımızı sorarken de aynı sonucu vurguluyor: " Kendimizi filmin içine katmak, yani özdeşleşmek." Kendisinin yanı sıra bir komşusunun, 7 Kahlra •okaklannda örtOIO kadınlar prtırak glbl çoftalıyor. BugOiM kadar lylm«*rilftlnl hap koruduftunu ««ylayan Saadavl artık kStüm*«r. Pollsln yarlnl kamara mı alacakT akrabasının, emmioğlunun sorununun ekrana yansımasından çok, çözüm bulunması hoşuna gidiyor seyredenlerin. Doç. Doksat'a göre bu, daha kestirme yoldan adalet arayanlann "ümitlerinin gıdıklanması". Ama bir de sakıncası var, o da halkın bu tür eğilimlerinin istismara açık olması ve program hazırlanırken insanlann mahremiyetine fazla girilmesi. "Halkın kandırılarak bu programlara çıkarıldığını düşünüyorum" diyor ve Doç. Doksat ve ekliyor: "Bir teşhircilik var ve bu hoş değil." Prof. Dinçmen'in tersine, bu tür programların sorumlu kurumlann saygınlığına zarar vermeyeceğini, aksine yararlı olacağını düşünüyor Doç. Doksat. Konuya komşuya hatta yakın akrabalara bile anlatılamayanlar artık televizyonlannızın ekranlarında. Beğenmezseniz değiştirme şansınız var ama Türkiye'de nelerin, nasıl değiştiğini ve yaşandığını anlamak için seyretmekte yarar var. Medyaya ve adalete güveni sınamak için de... "Şeytan masumdur" Köktendincilerin tehditleri sonunda ülkesiMısır'ı terk etmekzorunda kalan yazar Naval El Saadavi son kitabı için şöyle diyor: Şeytanın yazdığı küçük bir kitap! Saadavi, ülkesindeki koşullar düzeldiği gün geri dönmeyiplanlıyor. slında şeytan masumdur" diyor Mısırlı kadın yazar Naval el Saadavi. Aldığı ölüm tehditlerinin ardından ülkesini terk etmek zorunda kalan Naval El Saadavi'nin "Şeytanın Masumiyeti" (The Innocence of the Devil) adını taşıyan yeni kitabı Amerika'da yayımlandı.The Guardian Gazetesi muhabirlerindcn Monique ElFaizy (adından Arap kökenli olduğu anlaşılıyor) Saadavi ile son kitabı üzerine bir görüşme yapmış. El Faizy şöyle tanımlıyor Saadavi'yi: "Hapishane, san "A sür ve ölüme göğüs geren bu kadının kara gözleri, küçük bir çocuğunki gibi ışıldıyor. Yürekten kahkahası biitün bedenini sarıyor. Arap dünyasında kadın hakları savunucularının en önde gelen kadınlarından biri olan Naval el Saadavi'de sanki bir sihir var." Ksdn tsnrıçalavn gücu 61 yaşındaki Naval el Saadavi, eski Mısırtannçası Isis'ten kaynaklanan güçlerin mirasçısı olduğunu söylüyor ve şöyle devam ediyor: "Bizler Mısır'da, kadın tan rıçaların verdiği gücü kuşaktan kuşağa taşırız. Ben kendi açımdan, onlann rüyasını, hayallerini içimde hep taşımışımdır." Saadavi'nin "Şeytan'ın Masumiyeti" adlı kitabı, akıl hastanesindeki üç kadının hikayesini aktarıyor: Ganat, Nergiz ve Nefisa. Bu üç kadının babaerkil düzen altında ezilişleri, mistik ve sembolik bir yapı içinde anlatıhyor. Yazar, kadınlardan söz ederken üçüncü tekil şahıs kullanmaya özen gösteriyor. Böylece üç kadının öyküsünü okurun gözünde teke indiren bir üslup deniyor. Bu kadınların yanıD E H G İ 3 N İ S A N 1 9 9 4 S A Y I 4 1 9 14 C U M H U R İ Y E T