29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

13K.ASIM1994.SAYI451 PORTRE 3 Aydın Gün, Cemal ReşitRey'le objekıife böylepoz verdiğin de, yıllar sonra Cemal Reşit Rey adını taşıyan konser salonunun genelsanat yönetmenliğinl yapacağtndan hebersizdi. Kader, Rey 'in ölümünden yıllar sonra onları yentden birleştirdi (en solda). Sanat çahşmalarına Ilk başladığı A dana Halkevi'nde arkadaflarıyla beraber (sol üst; altsıra, soldan üçüncü). Aydın Gün "Satılmış Nişanlı" operasında Ayhan Aydan ve asistanlığını yaptığı ünlü opera yönetmeni Carl Ebert'le birlikte. Yıl 1945... Hitler in hı$mından kaçıp Türkiye 'ye yerlesen Carl Ebert, Ankara Devlet Operası 'nı kurdu. Aydın Gün, önce öğrencisi olduğu Carl Ebert'in asistanı oldu (sol alt). tulcrı aynı ışlevlerıyle korunabılscydı bugurı kentleşme, daha doğrusu kentlileşme sorununun boyutları dcğişecekti. Ben Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde de bir süre çalıştım. Bi/.im bir müzik öğrelmenimiz vardı, yanlış anımsamıyorsam adı Sefa Bey'di Ankara'da Devlct Konservatuvan'nın açılacağını duymuş, bcnim gidip kay dolmamı istedi. Ve Ruhi Su Bir başka hocam da konservatuvarda benim gibi yeni öğrenci olan Ruhi Su'yu tanıyormuş Beni ona gönderdi. Ruhi Su, muallim mektebinden gelmişti konservatuvara. Ilk defa orda tanıştık Ruhi Su'yla. İkimiz de konservatuvarınilk öğrencileriyiz. Yıl 1937, Atatürk sağ daha. Bizim nesil çok şanslıydı. Zira Hitler yüzünden çok önemli hocalar, Almanya'yı terk edip Türkiye'ye gelmişti. Genç Türkiye Cumhuriyeti de bu hocalardan yararlanmasını bildi doğrusu. Ilk opera denemeleri o tarihtc başladı. Biz o yıllarda ıçinde yaşadığımız gerçeklere dayanarak kendimize yeni idealler yaratmıştık. Yani gerçeklerden idealler değil, ideallerden gerçeği oluşturduk. Belki ütopyaydı ama biz bu ütopyayı gerçeğe dönüştürmek için coşlcuyla çalışıyorduk. Sanki biz muvaffak o lamazsak I urkiyeCumhuriyetibatacakmı^gıbi bir heyecanımız vardı. Sanki yeni bir Türkıyc yaratacakmışız gıbi bir hıs içindeydık. Buyük zorluklara karşın operalar salmeye koyduk. Bugün yürcğim burkularak anımsarım, oyunda ayakkabımın altı deliktı, kıtabımın kabuklannı koymuştum altına." Carl Ebert tarafından Ankara Devlet Operası kuruldu ve ilk olarak Madame Butterfly'ı sahneye kondu. Aydın Günbu oyunda Pinkertonrolünü üstlendi. Başrolü Mesude Çağlayan ile birlikte paylaştı. Çağlayan da Aydın Gün gibi Ebert'in rahlei tedrisinden geçmişti. Sadece onlar mı? Belkıs Aran, Şahap Akalın, Cuneyt Gökçer, Mahir Canova, Muazzez Kurdoğlu ve Necdet Biber de bu nimetten yararlandı. () dönemin ünlü opera sanatçıları arasında Ayhan Aydan ile Orhan Gülek vardı. Ayhan Aydan, Başvekil Adnan Menderes ile olan gönül bağı nedeniyle kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim. Ayhan Aydan, Aydın Gün'le birlikte "Satılmış Nişanlı" operasında başrol oynadı. UzunyıllarTürkiye'de ve yurtdışında önemli operaların baş tenorluğunu üstlenen Aydın Gün'ün unutulmayacak oyunlarından başlıcalan Carmen, Cavalleria Rusticana, Maskeli Balo, Manon "Masseened", La Bo lıcm, 1 ıeflarıd, Kerem ile Aslı ve hem sahneye koyup hem de eşi Azra Gün 'le başrolünü oynadığı VanGoghoperası Van Gogh, Gün'ün sahneye koyduğu ilk eserdeğil kuşkusuz. Rejisörlükkariyerinc ilk olarak 1951 yılında "Rigoletto"yu sahneye koyarak başladı. Kazandığı başan, ona devlet bursuyla Viyana kapılannı ardına kadar açtı. Rcjisörlüğe ve oyunculuğa Avrupa'da da dcvam etti. Avusturya'da Klagenfurt Opcrası'nda Turandot ve Rigoletto operalannı sahneyekoydu.Almanya'daUlmCİperası'nda ünlü Carmen oyununda Don Jose rolünü birçok kez oynadı. Yurda dönüşünde Aydın Gün'ü bckleyen makam Ankara Devlet ()perası baş rejisörlüğüdür. Tabii rejisörolunca oyunculuğa veda etmedı. Altı yıl sürdürdüğü bu görev sırasında yine sahnedeydi. Baş tenor olarak sahneye çıkmayı sürdürdü. Artık Türkiye sınırlan Aydın CJün'e dar geliyordu. ltalya ve Avusturya'ya giderek tenor ve rejisör olarak sanat yaşamını sürdürdü. Van Gogh operasının ilk kıvılcımı alevlendirdiği Azra Gün ile ikinci evliliğini yapan sanatçı, 1959 yılında İstanbul'a geldi ve lstanbul Operası'nı kurdu. Aydın Gün, Azra Gün ile evliliğine ilışkın şunları söylüyor: "Azra, ben operayabaşladıktan sonra operayaüıtisapetti. Ilk kez. onunja VanGogh'da oynadık. Bu oyunda aramı/da bir sıcaklık başladı Busıcaklıkevlilıklenoktalandı. Iişimleaynı meslekten olmamızın çok büyuk yararı vardı. Birbirimizi çok lyi anladık ve birbirimızc tahammül edebilmeyi öğrcndik. Azra bana her zaman çok büyük destek oldu." 1965 yılında tekrar Ankara Operası 'na Genel Müdür olarak atanan Gün, Atatürk KültürMerkezi'nınaçılışına kadar bu gorcvde kaldı Kültür Mcrkezi'nin açılışında Verdi'nin Aida Operası'nı sahneleyen Aydın Gün, tstanbul Opera Müdürlüğü ve başrejisörlüğüne getirildrr Bu tarihten sonra Aydın Gün için Avrupa'da sanat yaşamında parlak günler başlıyor. 1966 yılında Paris'te Giacomo Puccini'nin ünlü eseri "Altın Batı'nın Kızı" operası'nı sahneledi ve eleştirmenlerden büyük övgüler aldı. Puccini'nin bu eserinin Paris'te ilk kez, hem de bir Türk tarafından sahneye konması ltalya hükümetince takdirle karşılandı. ltalyan hükümeti bu hizmetinden dolayı Gün'e "Commmendattorc Nişanı"nıverdi. 1975 yılında ise Çekoslavakya hükümctinden Smentanaödülünüaldı. Aydın Gün, 1974 yılında Nejat Eczacıbaşı'nın öncülüğünde hazırlanan tstanbul F i
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle