Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T A R İ T Ü M E R var Nemean aslanını öldürmektedir ve Herkül, onu boğarak, bu işi başarmıştır. insanlar onun gücünden, kendilcrini, binalarını, kentlerini korumak için yararlanmayı düşünmüşlerdir. Örneğin, Hitit'lerin, başkent Hattuşaş'ın kapılanna aslan kabartmalan koymaları bundandır. Sonra, Ankara'da, Anıtkabir'deki aslanlı yolun aslan heykelleri de, bu geleneğin, 20. yüzyıldaki bir devamı sayılamaz mı? Aslanı uysalla^tırmayı beccrenler, onu, kedi besler, köpek besler gibi besleyenler, dün de vardı, bugün de vardır. Ve bu, yalnızca Sardes'te ya da sirklerde görülen bir şey değildir. örneğin, Ermeni tarihçi Eremya Çelebi'den, Osmanlı İmparatorluğu zamanında, İstanbul'da, Bizans'tan kalma lncilci toannis Kilisesi'nin ve patriklere ait bir sarayın içinde, daha başka vahşi hayvanların yanı sıra, aslanların da beslendiğini, bu nedenle, bu binalara, "aslanhane" denildiğini öğreniyoruz. Bizans'ta da böyle bir uygulama var mıydı bilmiyoru? ama, elKâtibi, "Bağdat Tarihrnde, 917 yılında, Bizans elçilerinin Abbasiler'in başkentinc ziyaretlcrini anlatırken, bunların, Abbasi sarayının içinde, altm ve gümüş koşumlu atların, tavuskuşu ipeğinden örtüleri bulunan fillerin yanı sıra, ellisi sağda, ellisi de solda, tam yüz aslanın beklediğini gördüklerini, bu hayvanların boyunlannda bulunan demir zincirleri, bakıcılannın ellerinde tutmalanna karşın, elçilerin çok korktuklannı yazmıştır. G O R H A N Aslandan anlar mısınız? Veteriner ya da zoologsanız ya da aslan meraklısıysanız söyleyeceğiniz çok şey olabilir... slandan anlar mısınız? Şöyle de sorabilirim: Aslanı iyi bilir misiniz? Aslan hakkında neler bilirsiniz? Veteriner ya da zoologsanız, hayvan doktoru ya da hayvanbilimciyseniz yani; ya da hobinizse aslanlar, özel bir aslan meraklısıysanız, söyleyeceğiniz çok şey olabilir. Böyle olmayanlar için ise, zor, çok zor sorulardır bunlar. Başka yerlerde, örneğin vahşi ormanlarda yaşayanlar için durum farklıdır belki, mutlaİca farklıdır ama, bizim buralarda, aslan hakkında çok şey bilenlerin, yani aslandan anlayanlann sayılannın çok fazla ohnaması, elbette ki çok doğaldır. Hele bir de, düşsel, söylencesel, ilginç yönleri söz konusuysa bu hayvanın. örneğin şu tür şeyler: Bir Afrika efsanesine göre, aslan bir zamanlar, tıpkı maymun gjbi, ağaçlarda dolaşırmış. Yere inmesinin nedeni, "Heitsi Elbib" adlı doğaüstü bir varlığın, onu lanetlemesiymiş. Demek ki, insanın cennetten kovulması gibi bir bakıma. Ormanlar Kralı uysallasablllyop A Bir Afrika «fsancslna gor», aslan bir zamanlar tıpkı maymun glbl ağaçlarda dolaşırmış. Horozdankorkan aslan Bilindiği gibı, Afrika insanlan, biz gelişmiş insanlar tarafından, "ilkel" olarak nitelenir. öyleyse, onlann böyle tuhaf şeyler söylemeleri olağan karşılanabilir. Peki ama, Avrupa'da karanlık Ortaçağ'ı sona erdiren akılcı Rönesans'ın büyük dehası Leonardo da Vinci'nin defterlerindeki aslanlann tuhaflıklanna ne demeli? Evet, bu çok yetcnekli, çok akıllı adam, o kağıtlara, aslanın, yavrulan alınıp, yanına ayna konulunca yanılabilecek kadar aptal; horozdan korkacak kadar da korkak olduğunu yazmıştır. İ.S. 15. yüzyılda doğmuş olan Leonardo böyle derse, İ.Ö. 5. yüzyılda yaşamış olan Herodot'un, ünlü tarih kitabının üçüncü bölümü Thalia'da, aslan yavrusunun, doğarken, anasının döl yatağını sivri tırnaklanyla parçaladığını, onun için de, bu hayvanın, yaşamı boyunca, yalnızca bir kez ve yalnızca bir tek yavru doğurabildiğini söylemesi hiç de şaşırtıcı değildir. Demek ki bu olayda erkek aslan, Tevrat'ta ve Kuran'da anlatıldığı üzere, çamurdan yarattığı insana, yaşam nefesini üfleyerek can veren Tann'ya benzemektedir. Adnan Adıvar ise, "llim ve Din" adlı yapıtında, bununla, İsa'nın dirilmesi inancı arasında bir benzerlik bulur. Adıvar'ın ileri sürdüğü bu savın gerçekleşmesi, Isa Peygamber'in, kimileri tarafından, "Yahuda diyarının aslanı" olarak adlandınlmasıdır. Aslan, eninde sonunda, tıpkı eşek gibi bir hayvandır ama, kendisine "eşek" denilince herkes kızar da, "aslan" denilince hoş karşılar, dahası. mutlu olur. Hz. tsa'nın yanı sıra, hem tngiliz Kralı, hem Normandiya Dükii, hem de Anjou Kontu olan, III. Haçlı Seferi'nin kahramanı olan Aslan Yürekli Richard, bu tür "aslanlann", hiç kuşkusuz ki en ünlüsüdür ama, bu lâkabın, Etiyopya, yani Habeş tmparatoru Hailc Selâsiye'ye, Hz. Ali'ye de verildiğini biliyoruz. şunlan ekler: "Bu terslik, başına adından ötürü gelmiş olamaz mı?" Bizde, kimisi bizim gibi "aslan" der, kimisi de "arslan". Topu topu iki sözcük yani. Oysa, Evliya Çelebi, bu hayvanı anlatmak için, Arapça'da üçyüzden fazla sözcük bulunduğunu söyler, ki eğer abartma, palavra değilse, Araplann, asla Vahşi aslan öykulerl Yficebir hayvan Bu, besbelli ki, insanın aslana çok olumlu bakmasından, deyim yerindeyse, onu yüce bir hayvan saymasından kaynaklanmaktadır. Yalnız, şunu da belirteyim: "Aslan olmak" genellikle iyidir ama, Herodots, Praxinos komutasındaki Troizen gemisini tutsak eden barbarlann, teknedeki en güzel askcri kurban ettiklerini, bu askerin adının "Leon" yani "Aslan" olduğunu anlattıktan sonra, lçlerindeki "aslanlık" belki yine "bâkidir" ama, bunlar besbelli ki eğitilmiş aslanlardır. ElKâtibi, bu aslanların, bakıcılan, eğiticileri hakkında ne gibi duygular besledikleri konusunda bilgi vermemektedir. Oysa, ünlü şehirci Levvis Mumford, "Tarih Boyunca Kent" adlı kitabında, bir gösteri sırasında, daha önce eğitmiş olduğu bir aslanın, kendisine saldırmayı reddetmcsi üzerine, halkın, gladyatör Androcles'in yaşamının bağışlanmasını istediğini bildirmiştir. Ve bir sürü vahşi aslan öyküsü yanında, işte bir tane daha, uysal aslan öyküsü: Derler ki, Mısırlı Insanı «n çok onor* «d«n söz aslana bonzatllnrasldlr... Zün'nün'un öğrencisi olan Sehl ibn i Abdullah utna, bizim verdiğimizden daha fazla ö^ Tüsteri, ormandan kestiği odunları, bir nem verdiklerini ileri sürebiliriz. eşek gibi kullandığı bir aslana taşıtırrnış. Evet, aslan çok güçlü bir hayvandır. Bunu nasıl başardığinı soranlara ise, öyle ki, onunla ancak, Gılgamış Desta çok dırdırcı bir karısı olduğunu, onun nı'nın yanhayvan kahramanı Enkidu dırdırına sabırla katlandığı için, Tann güreşebilir, onu ancak Herkül yenebilir. tarafından ermişler katına yükseldiğini Gerçekten de, adı dillere destan bu kahve vahşi hayvanlara bu nedenle hükmeramanın dokuz ünlü işinden biri, canadebildiğini söylermiş. < CUMHURİYET DEROİ 23O C A K 1994 SAYI 419 24