25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Zorunlu mutsuzluk tartısılıyor 1994 "Uluslararası Aile Yıh". Türkiye'de "aile profili" oldukça karmaşık biryapıda. Kadına ve erkeğe dayatılan roller, her iki cins için de "dayatılan mutsuzluk " anlamına geliyor. irilen her yeni yıla bir ad takılıyor; "kadın yılı", "çocuk yılı" gibi... 1994 yılı da "uluslararası Ailc Yıh" ilan cdildi. Hatta bununla ilgili olarak TRT ile Başbakanlık Kadın ve Sosyal Hizmetler Müsteşarlığı arasında "1994 Uluslararası Aile Yılı" tanıtım elkinlikleri kapsamında, spot filmlcr, dramalar hazırlanması ve yayım sürmektc olan bazı programlarda bu faaliyetlere yer verilmcsi konusunda işbirliği protokolü bile imzalandı. Buna göre TRT, ailenin öneminin vurgulandığı yirmi adet spot fıim ve 26 adet yedişer dakikalık kısa "drama" türü yapım hazırlayacak. Doğrusu bu filmlcr şimdiden merak konusu... de risk altında olduğunu söylüyorlar. Erkeklcrı korkutan ve strese sokan şeyleri öğrenince insan, gerçekten toplumun erkeğe dayattığı rolleri bir ke? daha tartışmak gerektiğine inanıyor. Eisler ve Skidmoreun yaptığı araştırma sonuçlarına göre erkekler; başkaları tarafından kadınsı olarak görülmekten ya da eşcınsel sanılmaktan, bedenscl yetersizlikten, işsiz kalmaktan, yeterince para kazanamamaktan, sckste başarılı olamamaktan, kadınların emn altına girmekten, bir feministle konuşmaktan, duygulannı açığa vurmaktan ve evde hasta çocuğa bakmaktan korkuyorlar ve strese giriyorlar. Dahası, kadınlarla rekabet etmek ve başka erkeklerle karşılaştınlıp eksi puan alrnak, erkek lerin hiç hoşuna gitmeyen vc onları strese sokan dığer olgular olarak görülüyor. Erkeklerin kronikleşmiş korkuları arasında, ayıplanma korkusu da var. Söz gelişi ayıplanacaklan kaygısıyla, en doğal işlerini bile yapmaktan kaçınıyorlarmış. Bunlardan biri de; "çoraplannı yıkamakmış!?.." Doğrusunu ıstcrsenı/ bu ilginç araştırmalanyla Amcrikalı bilim adamlan sanki bizim toplumumu7un erkeğini anlatmış, hatta tanımlamış gibiler. Peki erkeğimiz kendisine dayatılmış roller yüzündcn bu durumda da, kadınlanmız daha mı farklı konumda? Tabii ki hayır, çünkü aile içinde kadına yüklenen sorumluluk çok ağır. Oysa ülke genelinde kadınlanmızın çoğu, bu sorumluluğu yüklenecek durumda değil. Bunu istatikscl veriler de doğruluyor. Türkiye'de rakamlarla kadın profıline bakacak olursak: kadın nüfusu yaklaşık 20 milyon. Bunun genel nüfusa oranı yüzde 52, okumayazma bilmeyenlerin oranı yüzde 27.17, kocasından dayak yiyen kadın sayısı 2 milyon. TV'de kadın programlannı izlemeyenlerin oranı yüzde 49. Kadınlann yüzde 66'sı son bir yılda yaşadığı kentin dışına, yüzde 98'i ise hiç yurtdışına çıkmamış. Nüfusun yüzde 61'i evli ve kadınlanmızın yüzde 24'ü 1519 yaş arasında evleniyor. Bu demektir ki kadınlanmız, eğitimlerini tamamlamadan, bir meslek sahibi olmadan evleniyorlar ve çocuk sahibi oluyorlar. Doğurganlık 1544 yaş arası, yaklaşık 30 yıl olarak kabul edilirse, kadınlanmız yaşamlannın en üretken olması gereken yansını, gebelik, lohusalık ve emziklilikle geçiriyorlar. Ailede sağlıklı nesiller yetiştirmesi beklenen kadının genel düzeyi bu ve ne yazık ki durumu düzeltecek hiçbir şey yapılmıyor. Kadının dayatılan rolü sorgulanıyor. Oysa dünyada çok hızlı bir değişim süreci yaşanıyor. Değişen ekonomik koşullann yarattığı yeni aile düzenleri oluşuyor. Aileyi oluşturan aklı başında kadın, erkek, bu değişime ayak uydurmak zorunda olduğunu biliyor. < EpkektePin korkuları G 2 milyon kadına dayak Nasılbiralle? (,'unku henüz toplum "Nasıl bir aile?" sorusuna verdiğimiz yanıtjarda hem fıkir değiliz. Aslında bu, çok şaşırtıcı ve çelişkili bir durum da değil günümüzde. Değişen ekonomik şartlar kadını çalışma hayatına itince, "erkek egemen toplumıTndaıı "kadın özgürlüğüne" giden zorlu yolun "ekonomik bağunsızlıktan" geçtiği keşfedilivermiş kadınlar tarai'ından. Tşte "ekonomik güvenceyi" evlilik anlaşmasının en önemli maddesi olmaktan çıkaran bu keşif, doğal olarak çocuk bakımını ve ev işlerini paylaşmayı ve aile içinde özellikle kadın dayatılan rollcri tartışmayı getirmiş beraberinde. Geç evlllik, erken boşannta Gerçekten dc gelişmiş ülkelerde aileyle ilgili değerlcr, son on yılda büyük değişime uğradı. Batılı kadın ile erkek, artıkgeç evleniyor ve erken boşanıyorlar. AT üyesi ülkelerde evlenme yaşı 25'in üzcrinde. Oysa 1970'li yılların sonunda bu sınır 23 olarak saptanmış. Batılı kadın artık evliliği ekonomik bir güvence olarak görmüyor, çünkü OECD üyesi ülkelerde, kadın nüfusun üçte ikisi çalışıyor. CUMHURİYET DEROİ 2 3O C A K Dtinya, y«ni all* dilzanlni tartışıyon ya TUrkly«T Türkiye'de "aile profîli" ise oldukça karmaşık bir yapıda. Kadına ve erkeğe dayatılan roller, her iki cins için de, "dayatılan mutsuziuk" anlamına geliyor. Ülkemizde pek geçerli olan "erkeklik i "Aileprofiirkanşık deolojisi", kadınlan mutsuz ettiği kadar crkeklcrc de laşıyamayacaklan ağır yükler getirmiş. Uzmanlar erkeklik ideoiojisinin esiri pek çok erkeğin, bu geleneksel ve klişeleşmiş rolün dışına çıkamadıklan için, sağlıklannın büyük ölçü 1994 SAYI 409 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle