22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Khimaira'yı da doğurdu Ekhidna, söndürülmez atesj üfleyen Khimaira'yı, korkunç ve büyük, hı/.lı vc güçlü, bir ycrinc iiç kafalı Khimaira'yı: Biri a/gın bakışlı aslan kafası, öteki, keçi, öteki yılan, ejderha kafası. Pegasos hakkından geldi bu Khimaira'nın, koca yiğit Bellerophontes'le birlikte. (Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, 1984) Çıralı'nın batısına doğru, tepesinden ateşler fışkıran Yanartaş da Khimaira'nın adını almıştır. Tannlann huzurunda, yüzyıllardır yorulmak bilmeden yanar durur kutsal ateşler. Bir mucizenin coşkulu alevleri gibi. Sanki tannlar Akdeniz sıcağını yetcrli bulmamışlardır da, cehennemin ateşini yeryüzüne çıkarıp kullanna bir gözdağı vermek istemişlerdir. Yağmur düşer ateşlerin üstüne, bir an kaybolurlar. Ama gizemli bir güç yağmur azalır azalmaz ateşi yeniden alevlendirir ve Çıralı, adına uygun bir biçimde, tannlann ateşini yeniden harlandınr. Nasıl olur, bilinmez. Kim yakar o sönmüş ateşleri? Neden yakar bunca yüzyıldır? Yanıtı yoktur. Çırah'nın tatil günlcri konuklan üçe aynlır. llkleri, sıcağın mayıs ayı başından itibaren buram buram yalamağa başladığı Çıralı'dan kalkıp Yanartaş'a tirmanmak cüretini gösteren ayaklannda tank gibi pabuçlarla trekking meraklılun istediklerinden fazlasinı bulurlar o tepedc. Bir Grek tapınağı kalıntılan, bir manastır ve bir kilise yıkılalıberi hiçbir arkeoloğun eli değmemiş halde bekleşirler. Duvarlanndan birinde eski bir güneş saatinin i/leri hala belli olan kilisenin kalıntılan arasında oturup geceyi beklemcye kararlı olanlar sabırlannın mükafatını görürler. Güneş kaybolup, mehtap öte yandan çıkarken, Olimpos'un ateşleri daha kızarmış, daha parlaklaşmıştır. Olimpos, gece başlarken parlar ama gecenin içindekiler, eğer Yanartaş'a çıkma cesaretini bulamamış iseler, bu parlaklığı farkedemezler. Çünkü Tannlar insancıklara küçük bir oyun oynamışlardır. Yanartaş'ın alevleri karada kalmakta direnenler tarafından görülmez, tepeye çıkmadıkça... Ancak Akdeniz'in dalgalanndan kaçıp koya sığınmak isteyenler, o da karadan epeyce açıktayken görürler alevleri. Kara iyice yakınlaştığında da gözden kaybedebilirler. Çırah'nın ikinci tip konuklan Olimpos antik kentine gidebilmek için ya paçalan sıvarlar, ya da arabalannı Çıralı deresine gömerler. Çünkü Çıralı köyünden Olimpos kentine geçebilmek o güzelim kapıyı, duvarlan, bitkilerle içiçe eski kenti görebilmek için ya Çıralı deresini yayan veya arabayla aşacaksın, ya da asfalta çıkıp başka bir yoldan arabayı kilometrelerce tıngırmıngır süreceksin. ÇıraJı deresı yaz başında kuduruk Bayram tatlllnd* yurdun dl$*r yarlarlnl k*şf* çtkanlar Çıralı'yı görmcdlğl İçin şanaatzdı. tur da, sonralan hafıfler. O yüzden Olympos Lodge'nun kıyısından, Ziya Bey'in albino tavus kuşlannın kedi taklidi çığlıklan eşliğinde paçalan sıvayıp dereyi geçmek, Olimpos'u gezmek daha akıllıcadır. Arada bir bu ağaçlıklı, taşlik.li yerlerde gezinmek yerine dünyayı, tarihi ve her şeyi kuşbakışı görmeyi tercih eden helikopterli turistlerin gürültüleri olmasa, Olimpos antik kenti pek hoştur. Bayramseyran oldu mu, doğayı iri bir yemek masası olarak gören yerli turistlerimiz buraya piknik çıkınlan, karpuzlan, gaz tüpleri ile yerleşip tarihi bir çırpıda yakıvermek için her türlü çareyi denerler ama, tannlar uludur! Yangına da alışıktır tannlar. Yüzyıllardır o ateş orada hiçbir yeri yakmadan yanmaktadır ve o ateşe rağtnen bizler Olimpos'u yakmayı bunca bayram tatili boyunca becerememişizdir. Demek ki Olimpos antik kenti iyiden iyiye ölümsüzdü?! Bayramın ve büyük tatiilerin ikinci tip Çıralı konuklan, paçalan sıvayıp arabalannı suya gömüp dereyi geçerler ve Olimpos antik kentini haşlanmış yumurtalar, sigara börekleri, yaprak sarmalar eşliğinde keyifle dolaşırlar. Aralannda birkaç tane tarih ve arkeoloji meraklısı da bulunabilir. Ama neyse ki onlara fazla önem veren bulunmaz da şenlik keyfi bozulmaz. Bu arada Çıralı köyünün sakin, mütevekkil insanlan, toplasanız 20'yi bulmayan haneli memleketlerinde bir sağa bir sola bir sola bakınarak havanın gidişatını kollamaktadırlar. Musa Dağı'nın tepesi "sınar"lıysa eğer, güneyden yağışlı hava gelebilir. Baten Tahtalı Dağ'ın yalçın tepelerinden iner, kuzeyden yayılır köyün üstüne. Hangi dilden geldiğini kestiremediğim "sınar" sözcüğü, sıkıntılı, nemli bulutlan anlatır. Portakal, limon, panderoza, greyfurt ağaçlan henüz çiçeklenmişse, azgın Akdeniz yağmuru iyi gelmez. Hem çiçekleri döker, hem anlar birinden ötekine giderek ağaçlan dölleyemezler. Üstelik insanlara da bir keyifsizlik çökertir "sınar". "Sütlcğen yemiş kefal balığına dönerler..." Bu lafı ilk duyduğumda ben de, henüz tanışmadığım o kefal balığının bakışlanyla Şaban'a bakıp. " O da ne demek oluyor?^ dedim. Anlattı. Sütleğen, adı üstünde, sütlü bir yaban bitkiymiş. Her ne hikmet gizliyse o sütte, Çıralılar sütleğeni köylerindcki iki dcreden birinin denize yakın kısmında keser keser, sütünü sulara akıtırlarmış. Bir yandan da derenin denize kavuştuğu yerlerde kefal balığının yolunu keserlcrmiş. Kefal, sütleğen sütü içince bir hoş olur, bir sağ bir sol yaparak başlarmış yalpalamaya. Denize çıkarsa açılırmış ama, yolu kesik olunca kalakalırmış. "Ondan sonra uzat elini, topla kefalleri" diyor Şaban. Çırah'nın üçüncü tip konuklan çevredeki tarih cümbüşüyle pek fazla ilgilenmezler. Deniz pek pınldır, kumsal da bomboştur. Çakıllann üstünde haşırhuşur sesler çıkararak kırkelli mctre yürümek, sonra havluyu ya da hasırı daha ince çakıllara serip ozon deliğinden fışkıran azgın güneş ışınlarının altına scrilmek varken, kim dolaşır dağtcpe, taşlann, alevlerin arasında? Bakarsın yılançiyan, akrepbücck çıkar! Tatile gelmişsin suraya birkaç günlüğüne, işin yoksa o tozlu yoldan tırmanıp doktor, eczane filan ara... tyisi nıi, sabah makul bir saatte kalkarsın, portakal reçelli, bahçc tavuğu yumurtalı bir kahvaltı edcrsin, güneş birkaç mızrak boyu yüksclirken, ağır aksak yollanırsın kumsala. tyice kızışınca kendini bir suya atar yüzersin. Sonra yine mi kızıştın? İki adırn ötede "Star", "Show" gibi, köyün bütün televizyon kanallarını almayışını affettircn çardakaltı lokantaları var. Koyarsın buzlu biranı önünc, ohhh! Püfür püfür, scrinlersin. Varsa balık yersin, yoksa sigara böregi de pek hoştur. akşama doğru güzel bir uyku çektin mi, degme keyfine. tşte bu bir tatildir. Hoş yer, sakin, sessiz, tenüz. Diskotek aramıyorsaıı, çekilir. Sıkılırsan, Kemer şuracıkta. Git eğlen, geri dön. Herkes hakhdır, çünkü herkes memnundur. Meselcnin bundan sonrası size kalmış. Hikâyenin başından yorulduysanız, tozlu yola hiç dalmayın, hemen çıkın asfalta, başka asfaltlardan kıyılara ulaşın. Aşağı kadar indiyseniz hangi tip konuk olacağınıza tannlar karar verir. Ama ne olur, azgın Khimaira'nın bile bozamadığı o güzelliğe bi bakın, bi daha bakın. Sakın özlemeyin pek fazla Muygarlığı", "Uy!"u bol ama, gayrısı, Çıralılar'ın diliyle "sınar" bastırabilir insana. Haziran 1993, Çıralı 4 Çvak Kttyti'nUn gtriflna dUübnlş 'Tarihl v* Turiatlk' Ub>l»l«r. C U M H U R l Y E T D E H a l 27 H A Z İ R A N 1 9 B 3 S A Y I 179 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle