Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Y B A S E A M V R E N U R Ç A K Istanbullu otomobilin gereksinim duyduğu koşulları yaratacağına, kendi koşullanna otomobili uydurdu. OTOMOBILINISTANBUL SERUVENI tsız araba", "zatü'lhareke" ya da "şcytan arabası" yakıştırmalanyle tanımlanmaya çalışılan otomobilin Türk toplum yaşamına girmcsi geçcn yü/yılm sonunda oldu. O güne dek "talika"lan, "faytoıTları, "paraşol"larl;ı "landon"lan tanıyan bir toplumun; öncc önünde Arnavut vardacının olanca gücüyle koşup boru öttürcrek ardından sürüklcdiği atlı tramvaylarla haşırncşir olması, hemen ardıriaan da Abdülhamit'in tüm direnmelerine. karşın, Galata bankerlerinin diretmcsiyle elcktriklisine kavuşması ycniliklerin en görkcmlısi ve aynı zamanda da en inanılma/ı ıle karşılaşma anlamına geliyordu. Gerçekten dc böylesine taşıtlarla karşılaşmak inamlacak gibi değildi. Günboyu yorgun ve bıtkin bir atın yoldan çok hendeklcrc ben/eyen engebelerde sürüklediği arabanın içinde yürümekten daha beter olan paşalar ile beyzadeler, toplu taşımacılığın ilk ürünleri tramvaylara binmcyi kendilerine ycdirememişlerdi ama, otomobilin cazibesinc kapılmaktan da kcndilerini alamanıışlardı. Böylcce ilk atsız araba otomobile talip çıkanlar da bunlar oldu. Öte yandan bırakın caddeyi bir yana, doğru dürüst bir yola sahip olmayan Istanbul'un bu na/ik araçların ömrüne ilişkin durumıı da bir hayli düşündürücüydü. Ama.o İstabul ki bırbirinin içinc ginniş girift ahşap yapıları ve dü/ensi/ sokak karışımı yollarıyla bir metal parçası görünümündeki tramvayları bilc kucaklayıp içine sindirdikten sonra böylesine nazik araçlarla da uyum sağlayama/ mıydı? Çok gcçmcden bu uyumu da gerçekleştirdı. Otomobilin geıvksınim duyduğu koşulları yaratacağına, kcndı koşullanna otomobilı uydurarak trafik lıteratürünc dolmuş aclıyla geçen bir olayın yeryü/.ündcki ilk ve tek uygulayıcısı oldu. Faytonlar I9\ Yü/yıl'ın Istanbulu'nda âdela birer slatü scmbolü olarak görcv yapıyordu. Bu araca daha çok /enginler, dcvlctin üst kademesindc bulunan nüfuzlu kişiler sahipti ve çoğunlukla da sahip olduklan faytonlann nitelikleriylc tanınıyordu. Alt tabaka insanın kullanımına açılan tramvaylarla, faytonların sembolik güçlcri biraz azahr gibi olmuijtu, ama yine de kişisel taşıma aracı olmasıyla toplu taşımacılığın öncüsü tramvaylara gösteriş ve nüfuz açısından oldukça üstünlük sağhyordu. Otomobiller bu dengeyi önceleri nüfuzlu kişiler sonraları da alt tabaka lehine bozdu. İlk ithal edilen bu araçlara yine varlıklı ve nüfuzlu kişiler talip oldu. Faytonlan bir kenara atarak otomobillere binme alışkanlığını elde ettiler. Ama toplu taşımacılığa yönelik mini otobüslerin ortaya çıkmasıyla halk da bu yeni taşıma araçlarından yararlanma olasılığıtıı eldc etti. Derken otomotiv sanayiinin birbirinden ilginç marka ve modellcri otomobilleri dc 19. Yüzyıl'ın faytonlan gibi birer statü sembolü halinc dönüştürmekte gecikmedi. Otomobilin ülkemize ilk olarak ne zaman, kimin tarafından getirildiği bi linmiyor. Rcsmı tarihın dışında kalan her bir geçmiş gibi yine varsayımlardan hareket ederek bilinmeyenin kapılannı aralamak gerekiyor. 1895 tarihinde lstanbul gümrüğüne gelen ilk otomobil âdeta bir olay yarattı. Gümrük tarifelerinde henüz adı bilinmeyen bu atsız arabaya kendiliğinden hareket eden "zatü'l hareke" denildi. Daha sonralan bu aracın ithali zaptiye nezaretine bağlandı. Nedeni ise gayet basitti: Olurolmaz kişilerin bu aracı yurda sokmalafını engellemek "erbaı fcsad"ın gizli bir maksatla kullanmasına vc vehimler içinde bocalayan Abdülhamit IFye suikastta bulunmasını cngellcmekti. Ama ne gariptir ki bu araca ilk sahip çıkanlar da devlet erkânından kişiler oldu. İttihat ve Terakki döneminin sadrazamlanndan Mısırlı Prens Said Halim Paşa, Basra Mebusu /.ahir/.adc Ahmct l'aşa, Yıldız Sarayı'nın operetçibaşı Mı/ıkaı Humayunlu Kaymakam Stravola İstanbul'da ilk otomobile binme ces.aretini gösterdi. Çünkü o dönemler bu araca sahip olmanın da ötesinde binme vc sokaklarda dolaşma bir cesarcl ışı ıdı. Hele Zahirzade Ahmet Paşa'nın iki zevcesiyle Kalamış'ta bu araçla piyasaya çıkması dillerc destan oldu. Halk böylesine garip aracın içinde gördüğü kadınlara "çifte kumrular" adını takarak âdcta alay konusu yaptı. lstanbul'daki ilk otomobiller siyah renkte Fransız yapımı eski sultan efendilerin seyir vc seyrana gidcrken kunılduklan has ahır landolanna benziyordu. Landolardan en belirgin farkı isc atsız, hızlı olması ve çok gürültü çıkarmasıydı. Bu otomobillerin seyran ettiği cadde ve sokaklarda âdeta her bir canlı kaçacak ycr anyor, canını kurtaran şanslı sayılıyordu. öylesine gürültü çıkarıyordu ki canını kurtarmak için kaçan herkcsin ağzından ister Ktemc/ "Şu nctameli müsibet başımıza bela kcsildi. Hangi kcferc icat cttivso tez günde tez saatc künfcyckün olsun sürüm sürüm sürünsün inşallah" cinsindcn yakınmalar duyuluyordu. tstanbul'un dillere destan bir diğer otomobilinc ise Harbiyc Nazırı Mahmut Şevket Paşa sahipti. D E H G İ 2 8Ş U B A T 1 9 9 3 S A Y I 3 6 2 C U M H U R İ Y E T