Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ğinde "şarkı" haline getiriyor; radyo ve televizyonlarda her gün onu dinliyorsunuz (bu arada kaseti de yüzbinlerce satıyor). Demek ki nitelikliyi değil, düz ve sığ olanı tercih eden bir toplumuz. Bu yalnızca müzikte değil, kültür parantezindeki tüm etkinliklerdc karşıtnıza çıkan bir tercih sistemi. Kamuoyu yoklama kuruluşlannın televizyon kanallarıyla ilgili yaptığı periyodik araştırmalara göz atıyor musunuz? En çok izlenen programlar listesinde üst sıralar, her zaman şarkılı türkülü arabesk filmler tarafından paylaşılıyor. özel kanallardaki yapımcılar, (çoğu TRT'den transferdir) alaturka gazino protitipi üzerine kurulu eğlence programları üretmeye devam ediyorlar, çünkü izleyici büyük bir çoğunlukla bunu istiyor. Radyo istasyonlan için yapılmış bir araştırma henüz yok ama, eğer günlük yaşamımız içinde taksilere sık sık biniyorsanız, en çok dinlenenlerin hangileri olduğunu ve bunlarda ne tür şcylerin çalındığını anlamışsınızdır. Eh, bu işler önünde sonunda ticarete dayanıyor. özel televizyonlar olsun, radyolar olsun, gazete ve dergiler olsun, kaset yapımcıları olsun, daha çok kazanma güdüsüyle yürütüyorlar işlerini; "sanat" olsun diye değil. Bu durumda üretim ve hizmetlerini ezici çoğunluğun tercihleri doğrultusunda gerçekleştirmeleri son derece doğal. (Ha, "O tcrcihler nasıl oluşuyor peki? Saydığınız insanların hiç sorumluluğu yok mu bu iştc?" diyc sorarsanız, o bir başka yazının konusu!) Televizyoncunun para kazanması gerek; radyocunım para kazanması gerek; kasetçinin para kazanması gerek; prodüktörlerin para kazanması gerek de, sanatçf ne yapacak peki? Havayla beslenmediğinc görc, onun da yaptığı için karşılığmı alması la/ım. Hele bir de, karşısında "kaliteli iş yapıp parasız kalmak ve "düzeysiz iş yapıp köşeyt dönmek" gibi son derece net bir ikilemdurıırkcn (Köşe köşe dönmece... 1MFÖ bu işi niçin yaptı si/.cc?). Bu durumda ekonominin en temel kurallarından birine uyarak ar/ı talebe göre belirlemekten başka çare kalmıyor karşınızda. Tabii cğer "rantiye yaşamak" gibi hoş bir avantajınız yoksa. öyle toplumun nabzını tutmak talan gıbı şeylerle uğraşnlanıza da gerek yok. Prodüktörler, aranjörler ve medya.p nabzı sizin yerinize ölçmekle kalmıyor, büyük ve küçük tansiyonlan da elden geyiriyor. Eğer sizde işlerine yarayafcak bir polansiyel görürlerse de, sonucu açıklıyorlar: "Valla kardcşim scnin getirdigin bu mal satmaz. Satntak istiyorsao, müziği şöyle şövle yapacaksın, sözleri de böyle boyle." Fşle yetmişlerde altın donenı yaşayan Türk popunun bugün "tckcrlcmeli poparabcsk" haline gelmesinin fornıülü de burada yatıyor. Her ne kadar kımıleri "Türk popu zirvede" ve "Arabesk öldü" gibi kolaycı yorumlar yapıyorlarsa da siz fazla ciddiye nik" kökenli bir protesto konuyordu ortaya. (Ama bu şarkılan söyleyen insanların günlük yaşamdaki konuşmaları son derece normaldi, o da başka). Bu müzik tarzının cn tipik ö/clliği olan "protest" niteliğine gelince, işin o kısmı da çok net degildi. Evet, sol tandanslı (daha doğrusu altmışlı yıllann kırsal solculuğuna yakın) bir tavır seziliyordu ama, ideolojik bazda hiçbir netlik taşınııyordu bu. Hele hele son dönemde popülist ve tabii arabesk unsurlar daha da ağır bastı. "Tuvaletc her nedcnse tabancasıyla girip onu orada unutan ve bu arada başı belaya gircn " adamın türküsünde nasıl bir "devrimcilik" olduğu sorusuna ideolojik anlamda verilecek bir yanıt da yok zaten.) özgiln müzlğln plrl Ahmat Kaya davrlmcl maaajlarla uzun stir* mllyonluk ka«*tl«r« Imz •ttı (yanda). OzflUn mUzlkçllar ZUMU Llvaırall'yl taklit «darak başladılar lş« (Uatte). almayın. Üç yıldır ısrarla yinelediğimiz gibi "gözde" ve "zirvede" olan Türk popu değil, yukarıda belirttiğimiz "tekerİemeli poparabesk"tir Türkiye'de. Arabcskin öldüğü falan da yok; yalnızca, bugüne dek barındığı Türk Sanat Müziği'nden uzaklaşıp, onu şefkatle bağnna basan yeni sığınağı pop ile kucaklaştı, o kadar. Şimdi gelelim yeniden "özgün" müziğe. Arabeskin sığındığı tek mekan pop olmadı son be$ yılda. Başta sözünü ettığimiz, Zülfü Civaneli ve Rahmi Saltuk gibi müzisyenlerin yetmişli yıllardaki çizgilerini taklit ederek yola çıkan yeni bir "ekol"ün temsilcileri, yalnızca sol tandanslı izleyiciyi yakalamakla yetinmeyip, bir başka kaynaktan daha yararlanmaya başladılar seksenlerin ortalannda: Arabesk. Karamsarhk, ezilmiş lik, tevekkül, başkaldın (ama kime ve neye olduğu çok açık değil), kara sevda, delikanlılık gibi unsurlar, yepyeni bir kabuğa bürünüp "baskılar, işkencelcr, darağaçları, mücadelelerv gibi "devrimci" temalarla içiçe çıktı karşımıza. Müzikal altyapı, tanımlanamayacak denli garip bir kültürel "miks" halindeydi. Ses ve yorum olarak LivaneliSaltuk tarzı örnek alınıyordu ama bir farkla: TelaiTuz ve diksiyon bozukluğu neredeyse ön koşuldu. Sözgelimi "Bcla" derken ikinci, "fahişc'' derken de ilk heceyi kısa söylemek gerekiyordu sanki. K harflerini kimi zaman genizder., kimi zaman da G harfıne yaklaştırarak telaffuz etmek alışılmış şeylerdendi. Reggae şarkıcılannın tngilizceyi kasıtlı olarak bozmalan gibi, burada da bu bozuk diksiyon ve telafluzla belki biraz da "et Tıpkı arabesk gibi "özgün" müzikte de kentle kır arasına sıkışmanın; metropol yaşantısında köyü bir biçimiyle anmanın ve sonuçta kentliye adı konmaınış bir öfkenin izlcri var. Kimi örnekler gerçekten sol tandanslı: Bu türün "piri" Ahmet Kaya ya da beş yıl önce kasetlerinin satışı milyonu geçen Haluk özkan gibi. Selda, bir zamanlar "devrimci" yelpazedcki "özgün"lerdendi; şimdi "çıkı çıkı" yapıyor. Fatih Kısaparmak yalnızca sound olarak bu ekole benziyor; yoksa politik bir tavn falan yok. (Zaten olsa TRT ekranına bu denli çok çıkanrlar mıydı?) Ferhat Tunç, sol tandanslı özgüncüler içinde Ahmet Kaya'nın en büyük rakibi. Liste yeni yeni isimlerle böyle uzayıp gidiyor. Kente tepki kıra özlem gelenekçilik zincirindeki "özgün"cülerin "devrimci"liği de, eski bir anckdottaki "Gerçi Allah'ın gücüne gidecck ama bcn matcryalistim arkadaşw diyen "devrimci"yi çağrıştırıyor. ^ Dlnd* sazı, aftır har*k*tl«ri v« aounduyla özgüncülar* b m u y m FaUh Kısaparmak'ın polltlk tavrı fllan yok. Fotoğrat. MUHARREM AYDIN C U M H U R İ Y E T DEROİ 28 Ş U B A T 1 9 9 3 S A Y I 3 6 2