Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Fotoğrallar; M. KBMAL ARTALAN lendirildiği bir ahlak anlayışında bu yağmacılann başında da krallar, soylular, askerler ve din adamları gelmektedir. Yağma edilen mallar önce bu üst düzey soylular arasında pay edilmekte daha sonra da krallar saraylannı, din adamlan tapınaklannı, soylular da evlerini bir mii/e haline getirmektedir. MÖ 12. yy. ile 612 arasında hiiküm süren Asur Devleti'nin başta krallan olmak üzere din adamlarıyla soylulan da koleksiyonculuğun (ve tabii yağmacılığın) tarihte ilk öncüleri olmuşlardır. Ama bu kişiler siyasal güçlerini ve başarılarını kamtlamak için yağnıaladıkları tüm yapıtları halka sergilemekten de geri kalmayarak bilimsel ve çağdaş koleksiyonculuğun da ilk örneklerini vermişlerdir. örneğin Asurbanipal, Mısır'dan yağmaladığı otuz iki heykel ile iki dikilitaşı tapınak vc sarayda sergilcyerek bir yandan gücünü, öbür yandan da paha biçilmeyccek yapıtlan halkın beğenisine sunmuştur. Tarihte bilincn ilk yasaların babası Babil Kralı Hammurabi de Mari Kralı Zimrilim'den yağmaladıklarıyla sarayında ilginç bir koleksiyon oluşturmaktan geri kalmamıştır. Yunan ve Roma uygarlıklannda ise koleksiyonculuğun öncülüğünü din adamları yapmıştır. Tapınaklara bağışlanan kıymetli eserleri bir yandan bu yapılar içinde sergilerken, öbür yandan da kendi geçimlerini sağlamışlardır. Bunun için din adamlannın savaştan yana olmalan ve kazanılan her zaferin krallara saygınlık ve zenginlik getireceği fetvasını vermeleri, biraz kendi güvencelerinden, biraz da karşı konulmaz değerli nesnelerc olan tutkunluklanndan kaynaklanmıştır. Tarihte nasıl ki ilk koleksiyoncular krallar vc din adamları olmuşsa, ilk müzeler de saraylar, daha sonra ise dinsel yapılar yani tapınaklar olmuştur. Müze sözcüğünün anlamı da tapınağa verilen bir adadan yanlışlıkla türemiştir. Müze sözcüğünün kökeni Grckçe'de "Musa'lann yeri" anlamına gclen "Mouseion"dan gelmektedir. Bu ad Atina'da Helikon tepesinde Musalara adanmış bir tapınağa verilmiştir. Bu tapınağın işbilir yağmacı ruhuna sahip rahipleri de tapınaklannda tannlardan çok yağmacı eserlere yer vermelerinden dolayı, bir anlam kayması olmuş ve Museion bir tapınak adı iken, müze oluvermiştir. Grek Medeniyeti'nin kötü ve beceriksiz bir takipçisi, hayranı olan Ronıalılar da koleksiyon yapma gereksinımlennı Greklerden devralarak sürdürmüşler ve yağmaladıklan her bir ülkenin yapıtlannı kendi ülkelcrine getirerek sergilemişlerdir. Ama Romalılar bu değerli yapıtlan din adamlanna kaptırmamak kuşkusundan olacak, eserlerin sergilenme mekanında ufak bir değişiklik yapaDEROİ 2 0E Y L Ü L 1992 SAYI 311 İlk kolekslyoncular Lazımlıktan tabloya, tramvay jetonundan eski tapulara Prehistorik insanın çakıltaşları toplayarak başlattığı koleksiyonculuk, bugün her türden nesnenin toplanması ile sürüyor. Üstelik tüm hızıyla... e Nouvel Obscrvatcur'un "koleksiyomania" adı altında yayımlandığı aynntılı bir araştırmada, Fransa'da her on kişiden birinin bir şeylcr topladığı ve ölümsü/.lük peşinde koşmayı yeğlediği saptanmıştır. Amcrikalı sanat eleştirmeni John Canaday ise "koleksiyoncuların sayılarına ilişkin Lstatistiklcr yoksa da Manhattan telcfon rehberinin sarı sayfalarında dörtyüzü aşkın sanat galerisi ve tacirleri on sütunluk yer tutmaktadır. Fırınların da hcmcn hemen aynı büyüklükte yer kapladığından gcçniişin ve sanatın eekişmeli bir yarısnıa içinc girdiği ve insanın yalnız ekmcklc yaşamadığr savını ileri sürmekledir. Fransa ve Amerika'da birbi KOLEKSİYONMANİA rınden değişik zaınanlarda vc habersiz yapılan bu iki araştırma saptamada da koleksiyonculuğun günümüzdc vardığı nokta nitelik ve nicelik açısından ortayu konmaktadır. Latince "bir araya toplamak" anlamına gelen "Colligcre" eyleminden türetilmiş "collectio"nun karşılığı olan koleksiyonculuğun ne zaman nerede, kimler tarafından başlatıldığı bilinmemektedir. Ama yazılı tarih Mısır, Girit, Çin, Sümer vc bu medeniyetlerin çağdaşlan döneminde koleksiyonculuğun var olduğunu, birçok sanat yapıtının sistemli bir şekilde toplandığjnı yazmaktadır. lnsanoğlunun toplama içgüdüsünü düşsel bir öyküyle dile getiren John Ca L naday ıse "İnsan varolduğu günden beri toplamaktadır" diycrek ilk ke/ prehistorik adamın bu işe çakıl taşlan ile başladığını yazmaktadır. "Tarih boyunca koleksiyonculuk" üzerine aynntılı bir araştırma yapan Nur Nirven ise "koleksiyonculuk her şeyden önce bir kültür birikimi, beğeni ve bilinçli bir yatınm işidir" diyerek onun çeşitli kaynaklardan derlenmiş beş ayn tanımını yapıyor. Bu tanımlardan biri de "öğrenme, zevk vcya yarar amacıyla bir araya gctirilmiş sınıflandırılmış nesnelerMdir. Tarihin ilk koleksiyonculan ne yazık ki yağmacılar olmuştur. Zaferin yağma edilen malın kıymetiyle ölçülüp değer 6 CUMHURİYET