Katalog

PAZARIN PENCERESİNDEN iş tabibi Şekip Rıfat'ın muayenehanesi, Bcyoğlunda O'Lion Mağazası ile Tünel arasında yer alan Mimo/a Apartmanı'ndaydı. Dr. Şckip Rıfat a/ ötede, aynı sırada bulunan Dr. Grünberg kadar olmasa bile oldukça iyi bir şöhrete sahipti. Muayenchancsinde her gün en az on kişinin dişini, dişetini tedavi cder, bu ara civardan gelen fakirlcre de bedava bakardı. Muayenehanesi, 19 yy. sonlarında yapılmış çeşitli mimari stillerin karışımı bir yapı olan Mimo/a Apartmanı'nın ikinci kalındaydı. Aparlmanın zemin katında yer alan Bulgar nıuhallebici, hastalara muayenehaneyi tarif ederken işe yarardı. Her gelcn hastanın önce muhallebiciye dalıp "Şekip Rıfat hangi kattadır?" ya da "Dişçi bu apartmandarır?" diye sonnalan ise mııhallcbiciyi en çok kızdıran şeydi. Hasan Tahsin Rey u/.un zanıandan berı dişlerinden şikayetçiydi. Henı alt henı de iist çenesindc üçer dişin eksik olması dışında henı alt hem de üst çcncsinde bulunan birkaç tane çürüğc rağmen çok korktuğundan yıllardır herhangi bir dişçiye gidemiyordu! Nihayct geçenlcrde Abdullah Efendi Lokantasuıda aşure yerken bir dişinin kovuğuna kaçan nohut parçasını çıkartmak için oraya soktuğu kürdan kırılıp orada kalınca mccburen dişçi aramaya başlanıış vc araştırma onu Şekip Rıfat beyin muayenehanesine ulaştırmışti. Dr. Şekip Rıfat bey Hasan Tahsin'in ağ/.ına bir bakmış sonra suratını ekşiterck; "Burası yangın ycrine ben/.iyor!" demişti. Şckip Rıfat Bey, Hasan Bey'in dişlerine ucu aynalı çubuğu ilc vura vura muayencsini tamamladı; "Şu iki azı ve ötede kalan üç diş dışında işe yarayanı yok! Hepsini çekip yenisini takacağız!" 20 Discinin hünerini tebessümler gösterir! D 3 9 kalmamıştı; Hasan Tahsin Bey öneriyi kabul ctti. Hasan Tahsin Bey o günü izleyen bir ay boyunca Dr. Şekip Rıfat'ın muayenesinc gitti geldi. Doktor muaycnesine gitmek için aldığı her randevunun ardından korkudan iştahı kesiliyor, gccc uykuları kaçıyordu. Tek tesellisi ömrünün cn büyük sıkıntılarından birini oluşturan bu bir ayın ardından ağzında artık çürüyüp kınlacak dişin pek kalmayacağıydı... Geri kalan beş dişine bundan böylc gözü gibi bakmaya bunları sabah öğle akşam ikindi imsak misfakla ovup hep pırıl pınl tutmaya karar vermişti. Hasan Talısm BtVm ı<~vma ı.ıKıl.m yeni dişlere alışması iki ay sürdü. Dr. Rıfat Bey'in verdiği Nevrol Ccmal onun sinirini yatıştırmasına anlamlı katkıda bulunmuştu. Doktora gitmeden prospektüsündc "F.msalsiz sinir ilacıdır. Senelerden beri yürek varpıntısı çekenlerc, teessürlc birdenbire bayılanlara, güneş çarpmalarına, deni/. lııtınasına yirnıi damlası kafidir." yazan bu ilaçtan kırk damla içip korkusunu bir nebze bastırmaya çalışıyordu. Tedavi bittikten üç ay sonra, terzisi Andon Efendi, ona "Bcyim sizdc bir tuhaflık var!" dedi, bir süre sonra ticarethancsinin bulunduğu yerdeki kahvecinin yüzüne acayip acayip baktığına şahiı oklıı Vn nihayet kansı dayanamayıp "Hasan sakın gülme! (iülünce çok konıik oluyorsun...." deyiverdi. Bu olaydan bir hafta sonra Ada vapurunda lanıdığı başka bir dişçiye rastladı: Dr. Zamgoçyan, adada ona yakın bir yerde oturuyordu. öylc aşırı bir samimiyetleri yoktu, sadece selamlaşırlardı. Buna rağmen dayanamadı, "Sizc müsaadcni/.le bir şey sormak istiyorum!" deyip, ağzını açtı yeni dişlerini gösterdi: "Yemek yerken hiçbir şikayctim yok, anıa gülcrken çok çirkin oluyorum!" dedi. Zamgoçyan FJendi, "(, irkin olmanı/ çok tabiidir. Zira dişleriniz kısa takılmıştır!" deyiverdi. Hasan Bey bayılır gibi oldu: Yeni baştan dişçiye taşınmak ve o bir ay sürmüş kabusu bir daha yaşamak bahis konusuydu! (Jstelik boşu boşuna bir hayli para da ödemişti. Gidecck, Dr. Şekip Rıfat Bey'den hesap soracaktı!.. * » * 12 Temmuz 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde şu haber yer aldı: "Diş tabibi Şekip Rıfat Bey'lc Dr. Haçik Zamgoçyan Efendi arasında çıkan ihtilaf Ktibba Odası Haysiyet Divanı'nın dünkü içtimaında halledildi." Haber şöyle devam etmektcydi: "Ada Vapurunda rastladığı Zamgoçyan Efendiden kendisine takılmış olan dişlerin kısa olduğunu duyan Hasan Tahsin Bey Tabibi olan Şekip Rıfat Beyin muayenehanesine giderek doktoru ile kavga etmiş ortalığı birbirine katmıştır. Bunuh üzerine Şekip Rıfat Bey, Haçik Zamgoçyan efendinin muayenehanesine giderek kendisinin tedavi edip diş taktığı bir müşterisinin dişlerine nc hakla ve ne sebeple müdahale etmiş olduğunu sormuştur. tki diş tabibi arasında bu yüzden bir münakaşa çıkmış, iki diş tabibi birbirlerine kıymeti ilmiyelerinin olmadığını söylemişlerdir. Bu münakaşadan sonra Şekip Rıfat Bey, Etibba Odası Haysiyet Divanına Haçik Zamgoçyan Efendi aleyhine başvurmuştur. Bu başvuru üzerine, Etibba Odası Haysiyet Divanı toplanmış her iki diş tabibini de dinlemiş ve iki celse sonunda kararına varmıştır. Bu karar doktor ve diş tabiblerinin mesleki haysiyetlerini reneide edccck sürette ifşaat ve harekette bulunmamaları mahiyetindedir". Şekip Rıfat Bey'le aralannda bulunan çatışmanın bu şekildc "sayı hesabı ile" mağlubiyelle sonuçlandığını görcn Dr. Haçik Zamgoçyan Efendi pes etmedi; Kamuoyunda kazanacağı başarının bu tür mağlubiyetleri silip götüreeeğini iyi bilenlerdendi. Oturdu, Babıalideki bütün gazetelerin en güzide muhabirlerini Mimoza Apartmanrnın zemin katındaki Bulgarın muhallcbici dükkanında yaptığı basın toplantısına davet etti. Hepsine birer tavukgöğsü ısmarladı; muhabirler üzerine gülsuyu serpilmiş tavukgöğüslerini yerken cebinden çıkardığı kağıda bakarak önccden hazırladığı savunmasını okudu: "Dişçilik terzilik ve heykeltraşlık gibi bir el sanatıdır. Bunun için. mektebc bile lüz.um yoktur. Bir terzinin yaptığı elbise ne ise bir dişçinin taktığı dişte odur! Fena terzi elinden çıkan elbise sırta giyildiğinde nasıl pot yapar, biçimsiz durursa acemi dişçi elinden çıkarak ağıza takılan dişte böyle çirkin durur, ama şimdiki genç diplomalılar zcnaatın böyle ince taraflannı bilmczler! Bunları bilmek için mektebe gitmckten ziyade otuz sene tecrübe geçirmek lazımdır. Diş takmak heykeltraşlıktır, sanayii nefise işidir! Discinin hiincrini tebessümler gösterir!"^ DEROİ 2 0 EYLUL 1 9 9 2 SAYI 3 3 9 Yapacak İŞ diyecek şey Dlş takmak haykaltraslıktır, sanayll naftaa Işldlr! C U M H U R İ Y E T