24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

lunan karbondioksit nedeniyle, yakın bir gelecckte, oluşturduğu sera ctkisi ilc insanoğlunun başına çorap örmeye ha/ırlanırken, dünya ikliminin korummasında va/geçilmez önemi olan sulak alanlar da, Dcvlet Su Işleri'nin a/imli çabalarıyla birbiri ardısıra kurutuluyor. Köylülere toprak yaratma adına, atmosferik koşullann en önenıli unsurlarından birini kcndi clleriyle yok eden dcvlet, öbür yanda 1. sınıf tanm arazilcrini. sanayi ya da turi/.m merkezi olarak ilan edercİc yapılaşmaya açıyor. "Hava Kalitesini Koruma ve Kontrol Yönctmcliği" ni ilgili kurum ve kuruluslann nasıl ııyguladıklarını görmek için Istanbul, Eskişehir, Bursa ve Erzurunı gibi illerde kış aylannda sokağa çıkmayı dcneyin. "Gürültü Kontrol Yönctmeliği"nin uygulanıp uygulanmadığını bilmek için, sürckli gürültü yaparak çevreyi rahatsı/ eden bir işyerinı şjkâyct etınek istediğini/de, bir yılan lıikâyesinin "csas adamı" olmanız işten bile dcğil. Çevreyi kirleten fabrikalar, üç gün mühürlü kalıyor ve dördiincü gün yine ctrafına pislik saçarak ürctimini sürdürüyorsa, ülkede bir Çevre Bakanlığı ya da çevre yasalan, yönetmelikleri olmuş. ne fark eder? Türkiye'de geçen yıl doğada en az 4(X) yıl bo/ulmayan PF.T PVC ve metal ambalaj kapîann geri kazamlmasım Yönetmelik var ama... ve çöplüklerin düzenlenmesini öngören "Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği" yürürlüğe girdiğinde, çevreciler çok sevinmişti. Ancak bu sevinç kısa sürdü. Yönetmeliğe göre, bu ambalaj kaplannın içine su, meşrubat ya da sirkc doldurduğunuzda, çevreye zararlı oluyor ve geri tuplanması gerekiyor. Ama aynı kapların içine yoğurt veya çerkez tavuğu koymayı deneğinizde bu kaplar nedense yönetmeliğe göre zararsız kabul edildiği için geri toplanması gerekmiyor. Olur mu diyeceksiniz, Türkiye'de oldu. Tünı itirazlara karşın, bu yönetmelik aynen yürürlüğe girdı. Üstelik, sorumlu fırmalara, bu yıldan itibaren giderck azalan bir biçimde atıklarının bir kısmını "geri toplamama" serbestisi getirerek. Çevreciler, "buna da şükür" diyerek, yönetmeliğin uygulanmaya başjayacağı I Şubat 1992 tarihini beklcmeye başladılar. Ancak o tarihe bir haf'ta kala Çevre Bakanlığı, yönetmeliğe uymakla yükümlü firmalara tam olarak ulaşamadtğını belirtirken, sorumlu firma sayısını da önce "600" ile sonra da "150 kadar" ile açıkladı. Bugün, yönetmeliğin uygulanma tarihi üzerinden 4 ay geçmiş durumda. Bir vakıf çatısı altında toplanan bu yönetmeliği uygulamakla yükümlü firmalar, bugünlerde kendi belirledikleri iki pilot bölgede boş kaplannı topla' 7 maya başlayacaklannı açıkladılar. Bu iş için dc çevrecilerin ve belediyelcrin kendilerine yardımcı olmalannı istediler. Yönetmelik, kendilerine öz kaynaklan ile bir geri toplama ağı oluşturmalan ve belediyelere ait çöplükleri kullanmamalan yükümlülüğü getirmesine rağmen. Pek çok şeyde olduğu gibi Batı'dan ithal edilerek, devlet katında kurumlaştırılmaya ve benimsenmeye çalışılan çevre, Avrupa'daki "yeşil hareketin" ctkisiyle 80'li yıllarda Türkiye'de de taban buldu. 1978 yılında Çevre müsteşarlığı ile dcvlet katında resmileşen ve 1983 yılında "Çevre Yasasfyla yürürlüğe giren çevre, gidcrek artan biçimde Türkiye'nin gündeminde yerini almaya başladı. 1989 yılında genel müdürlük düzeyine indirilen bu müsteşarlık, geçen yıl kurulan Çevre Bakanlığı ile bütünleşerek, bugünlerde tüm ülke genelinde örgütlenmek üzere, Teşkilat Yasası'nın Meclis'ten onay almasını bekliyor. Mazlsl var Ancak, Türkiye'de yeni bir olgu olarak göriilse de çevre, uzak olduğumuz bir konu değil. 1926 yılında yürürlüğe giren Medeni Yasa'nın 661. maddesi aynen şöyle : "Bir kimse, mülkünü kullanırkcn, hele sınai işler yaparken, komşusuna zarar verecek her türlü taşkmlıklardan çekinmeyc mecburdur. Hususiyle mazarrat veren gayrımenkulün mevki ve mahiyetine ve mahalli örfe göre komşu arasında hoşgörülebilecek dereceyi geçen gürültüler ve sarsıntılar yapma ve duman çıkarmak kurum ve rahatsızlıklar veren sair toz, buğu, koku çıkarmak mcmnudur." Bundan başka, 1930'da yürürlüğe giden Umumi Hıfzısısıhha Kanunu, yiyecek ve içecek maddelerinin sağlık koşullarına uygun olmasını, 1937'de yürürlüğe giren "Kara Avcılığı Kanunu", canlı türlerinin nesillerinin yok olmamasını, "1950'de kabul edilen "Bataklıkların Korunması ve Bundan F.lde Edilecek Topraklar Hakkında Yasa", sulak alanların "kısmen" de olsa kontrolünü amaçlıyordu. Bu arada, 1956'da yürürlüğe giren "Orman hakkındaki Yasa", ormanların, 1967 tarihli "Yeraltı Suları Yasası" içme suyu kaynaklannın, 1971'de yürürlüğe giren "Su Ürünleri Yasası" isc bu ortamlarda yaşayan canlıların kontrollü biçimde avlanmasını "güvcnce altına almayı" hedefliyor. Ancak, sözkonusu yasalann bugüne kadar güvcnce altına almaya çalıştığı alanlarda sürüp giden talan ve başıbozukluğun karşısında çaresiz kalışını, başta yasa uygulayıcılarda olmak üzerc, toplumun tüm kesimlerindc hüküm süren bilinçsizlik ve aymazlıkta aramak gerekmiyor mu biraz da. M R İ 0 ' D 0 G RU 3 haziranda Rio'da bir araya gelecek olan ülkeler çevre konusunda bağlayıcı kararlar alıp, bir tür çevre anayasası hazırlayacaklar. Bu Dünya Zirvesi'nden uygulamaya yönelik yaptırımlar çıkabılmesi amacıyla bir dizı ön hazırlık toplantıları yapıldı Gelişmiş ülkelerle, azgelışmiş ulkeler arasmda bir tur düelloya benzeyen bu toplantılar da elde edilen sonuçların bir anlamda değerlenırmesi niteliğindeki bu tablo Times Dergisi'nde yayınlandı. Bu değerlendırmenın önemi Rio'da yapılabilecekler ve yapılamayacaklar konusunda ipucu vermesi. Neler yapıldı? • llke olarak "kirleten öder" yaklaşımı onaylandı, yoksulluğun yeryüzünden kaldırılması, aile planlaması türünden nüfusu dengeleyici politikaların desteklenmesı gibi ilke kararları alındı • Çevrenın kirletilmesinde daha çok scrumluluğu olan gelişmiş ulkelerin, çevrenin temizlenmesi konusunda sorumluluk almaları gerektiği kabul edildi. • Azgelışmiş ulkelerin gereksinımlerinin karşılanması konusunda özel bir öncelik almaları gerektiği konusunda anlaşmaya varıldı. Ancak bu önceliklerin neler olduğu belirtilmedi • 600 milyar dolar bedelı olan yaklaşık 600 maddelık bir ajanda hazırlandı ancak paranın nasıl toplanacağı konusunda bir fikır birliğıne varılmadı • Bu yuzyılın sonuna kadar karbondioksit ve diğer sera etkisi yapan gazların emisyonunun azaltılması ve en azından 1990 sınırlarında tutulması gerektiğine karar verildi. • • Azgelişmiş ülkelereglobal ısınma ile mücadelelerinde yardımcı olmak üzere ABD'den 75 mılyon dolar kopartıldı. Hâlâ neler yapılabilir? • Azgelişmiş ulkelerin toplam 1.2 trilyon dolarlık borçlarının, ekolojik açıdan kritik bölgeleriniyağmur ormanları gibi koruma altına almaları karşılığında, affedilmesi. • Azgelişmiş ülkelere, çevreye zarar vermeyen teknolo|ilerin transferi konusunda yardımcı olunması • Hazırlanan çevre ajandası için. gelişmiş ülkelerden toplanacak parayla bir fon oluşturulması. Ne yapmaları gereklyordu ve yapmadılar? • Biyolojik çeşitlilik bolgelerindekı canlı türlerine, somut bir değer biçilerek, bunların genetık materyallerinin kullanımı karşılığı birbedelödenmesi. • 2 050 yılına kadar iki katına çıkması beklenen dünya nüfusunun artış hızına fren yaptıracak bir yöntemin bulunması • Karbondioksit ve diğer sera etkisi yapan gazların emisyonunu vergilendirmek. • Dünyanıngerı kalan bakir ormanlarından kereste ticaretine kesin sınırlar getirmek. • Dünyadaki tüm büyük kentlere bir geri kazanım merkezi kurulmasını sağlamak. • Gezegenimizde bir çevre polisi kurulması için Birleşmiş Milletler'e genişletilmiş yetkiler vermek. CUMHURİYET DEROİ 31 MAYIS 1992 SAYI 324
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle