Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PAZARIN PENCERESİNDEN Seni seviyorum demenin yolları ir erkck bir kadına, onu sevdiğini nasıl söyler? Bir kadın bir erkcğc aynı şeyi nasıl der? Romanlar, öyküler gerçek hayatı yansıtırlar, öyleyse bunlara bakalım: Lance, New York'la 64. sokakla Birinci cadde arasındaki Maxwcll Plum lokantasında kansının bir arkadaşı ile buluşmuştur. (Ah şu kadınlar. Dan Geenburg (,'ev. F. Dilbcr. Altın Kitaplar 1990). "Geciktiğim içiıı ö/ür dileriın, Laııce Ncdcnini söyleyeccğim ama önce..." "Evet?" "Hcr şeyden öncc bcni neden görmek istediğini öğrenmek istiyorum." "Seni nedcn nıi görmek istedim?" "Evet!" "Şey... Seni görmek islemenıin nedeni... Seninle konuşmak isliyorum." "Ne hakkıııda?" "Ne hakkında mı? Aslında birçok şey. ller şeyden önce u/ıın bir /amandan heri akiınıı kurcalayan bir şeyi sana açıklanıak isliyorum. Neredeysc seki/ yıldan hcri birbirimi/i tanıyoruz, ama başbaşa oturup konıi!}tuğumu/u anımsamıyorum. Gerçek ten konuşmak deınck istiyorum. Keşke bir araya gelip de şunlardan söz etsek diycrek düşütıdüg'üıııü/ zamanlar nuıtlaka olmuştur. Bunlardan konuşmak dcmck istemiştim, anlıyor nuısun ıleğil mi?" Ter ıçinde kalmıştı. Margaret yü/.ünde bcllı belirsi/ gülümsemeyle ona daha yakından bakmaya haşladı. "Lance, benimle yatmak mı istiyorsun?" "Şey, evet!" dcdi, "Doğrusunu istcrsen seni lıer /anıan çckici vc solıık kesici bir kadın olarak nitelcrim. Aslında bu tür duygııları aklımdan bilc geçirmenin uygun olnıayacağını biliyordum; sözcüklere sığııımayi ise inan aklımın köşesinden bile gcçirmiyordum. Yemin ederim böyle bir anıacım yoktu, ama bize her gclişinde seni her gördüğümde kollarımın arasına almak ıçin çılgın bir güç harcıyorum!" Cierçekten kadının açık sö/lülüğü "ıI lanı aşk" eden adamın ağ/ından baklayı daha kolay doğurtabilır. Tabii hayalta vc Mıırathan Mungan'm "Kırk Oda"sında olduğu gibi edebiyatta da bunuıı tersi görülebilir: "Köşc başında Ikarşıma 1718 yaşlarında bir delikanlı Içıkıyor Tam yanmdan geçip gidiyorldunı ki, baııa seslcndi: sesleniyor: "Bir Idakika bakar mısını/?" Tam bir dakika lbakıyorum... "si/ Veronica Voss'sunu/ |değıl mi?" Benı tanıyor! "livet delikanlı!" diyorum... "Si/e eşlik edebilir nıiyim?" "Niçin istiyorsunuz bunu?" B "Bcıı Fassbindfr'e bayılırım da" diyor. "Sizinle onun ü/erine konuşmak isterdim, Fassbinder ü/.erine. Düsünün bcn Ankara Sanayii sitesinde çalışan bir çırağım..." Birlıkte yürümeyc başlıyoruz. Ona âşık olduğumu anlamasını istemiyorum... Aşktan kaçıyorum... Kuğulu Park'ta bir kanepcye oturuyoru/. Gö/ gö/.eyi/. F.l cle, di/ dizc de olabiliriz ama ucuz şarkılara benzemesin diye öyle hangi soruna yol açıyor? Tam bir sayfa sonra kaportacı sadedc geliyor: " ve seni eok istiyorum Veronica, sen ki istediğin tenin, tulkunun ne olduğunu çok iyi bilirsin. Bunun için varsın, belki yalnızca bunun için..." Demek ki bu yol da geçerli olabiliyor.... Bu konuda herkes aynı düşünceyi payla^mayabilir! Ancak, "Kİ cle, diz di/c dc olabiliriz, ama ucuz şarkılara İHiı/eınesin diye öyle yapmıvorıız" ipucu ö S«nl ••vlyorum damanln yollorından blrl ö» bakif lar.. yapmıyoru/. "Bu gcce sizinle birlikte olabilir nıiyim?" diyor. Ses çıkarmıyorum... Sessı/.liğimi nasıl yorumluvor bilmiyorum. Bir sürc dudaklarını keıniriyor, parmaklannı çıtırdatıyor... Şu anda ona karşı tapınmaya ben/.er bir duygu var içimde ve bunu ondan saklanıaya çalışıyorum. Olabildiğince bu/ul davranarak gizlemeye, örtmeye, saklanıaya çalışıyorum. Ona hiç yardım etmiyorum. Kendime hiç yardım etmiyorum. (,'ünkü aşk hiçbiı /aman yardım etmemcktir..." Bu konuda katkıda bulunmamak 3 4 4 ncmli! Aşk ilanının öylesinden beylik, alışagelnıiş olmaması daha iyi olıır Dylan Ihomas'ın "l)eri licareti Scrüvenleri"nde (çev. Ülkcr Ince. Telos yayını) banyodadırlar. "Sen kaç yaşındasın?" "Yirmi." "Hayır değilsin." "Yani hemeıı heıııcn...." Sonra sustular, küvetin üzerinde oturuyorlardı. Samuel'in eli kı/ın kucağındaydı. Kı/ solgun elini suyun içinde sürüdii... "Severinı solgun elleri" dedi Sa muel "Shalinıann yanı sıra... Öyle mi Sam? Bllerimi seviyor musun? Böyle bir şey söylemek komik... Burası gcve gibi" "Sanki kırtla bir akşam. Öten kuşlar, su. Biz de şinıdi bu ırmağın kıyısında oturuyoruz..." "ve piknik yapıyoru/." "Sonra üzerimizdekileri çıkarıp yü/eceğiz. Uuuv, üşiiyeceğiz. Çevremde yü/en balıkları duyumsayabileceksin. Olmayacak bir ortamda bu kadar sıradışı bir yaklaşım da "mutlu sona" erdiriyor. "Gerçek yaşamda da böyle mi olur? Esasen bunları bilc aşabilir gerçek yaşamda söyleneııler: 63 yaşındakı Picasso 17 yaşındakı (icnevie l.apone'c nasıl söylemiş bunu? "Ona Pablito Derdiın" kitabından okuy.ılım: "Parıstc bir gc/intiden sonra GrandsAugustins'c dönüyoru7. Salona girer girmc/ yarama/ca gö/ kırpıyor. "Duı!" diyor. Bu, onun ha/inelerinin saklı durduğu mağaralaru mişc başlandığının işaretidir! O güne kadar buralara ulaşamamışlım, ne ben ne de ben varken bir başkası... Ne çıkacağinı sabırsızlıkla bekliyorıım. Geri geliyor; elinde gravürler var. "Bak" masaya seriyor gravürleri ve tcpkimi saplamak istiyor. Bırlakım açık saçık Japon estampları... Ne diyebilirim ki? Azıcık sırıtır gibi yapıyor ve sessiz kalıyorum. Bir kağıt alıyor bir dc fırça... Hızla kalın büyük hatlı bir şeyler çiziyor. "Bak" diyor, "Bu Çince seni scviyorum denıektir." Ciülüyorum. Mııtlııluk akıyor yü/ündcn. Bu kağıdı Çince okuyan yazan hiçbir insana göstcnnedim. Benim içın nc olursa olsun bu Picasso Çincesıylc ya/ılmış bir aşk ilanıdır. Ben bunu hildikten sonra çevirmenlerin de canlan cchenneme. Rollo May "Yaratma C'esarcti"nde (çeviıcn. Alpcr Oysal. Mctis Yayını) sanat ürününüıı oluşmasını kadınerkek birleşmesinc tien/ctir. Nasıl şair dille evlenir ve bu evlilikten şiir doğarsa cinsel birleşmede iki vi'rlığın iç içeliğinin olaııaklı en dolıı vc /engin karşılaşma içindeki son noktasıdır ve yeni bir varlığın üretimi ile son bulur! Birleşmc yaratıcılığa kuşkusu/ bir adımdır. Ama aşkın açığa vuruluşunda zamaııa, zeıninc, kişiye göre sıradışı sözler söylemek dc birleşmeye yol açan bir yaratıcılıktır... Bunun gerçek yaşamda da geçcrlı olduğunu aniıyoru/: Altmışüç yaşında Picasso gibi yaratıcı vc sıradışı birinin bu konuda söyledikleri ise görüyorsunuz 17 yaşında bir geııç kı/ı bilc baştan çıkarabilir! M İ C U M H U R İ Y E T D E R O İ 2 5 EKIM 1 9 9 2 S A Y I 17