Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
R A S G E LE R A I F E R T E Şiriboırida kebap bir saray şöleni Kebap, FenerOalatasaray rekabetini gerfde bırakan bir çekişme konusudur...Bu rekabetin sahaya indiği mekânlardan biri de Caddebostan' daki Şiribom... K ebabın, ince damak zevkine geldiği, baharatı ve acısıyla tat duygusunun inceliğini zedelediği doğrudur. Osmanlı mutfağını, Fransız mutfağını sevenlerin de, kebabı bu nedenle eleştirmeleri pek haksız sayılmaz. Son zamanlarda kebap ile lahmacunun bir alt kültürün simgeleri haline geldiği de gerçektir. Istanbul'un geri gelmesi olanaksız eski günlerini özleyenlerin kebap ile lahmacuna simgesi olduğu alt kültür doiayısıyla burun kıvırıp, küçümseyerek bakmalarına da kızmamalıyız. Çünkü onlar da, burun kıvırdıkları kebabın ve küçümsedikleri lahmacunun iyisini buldular mı, büyük bir iştahla yemektedirler; eleştiriler ise daha çok teorik düzeyde kalmaktadır. Kaldı ki kebabın kaynak kentlerinin çoğu, çok eski uygarlık ve kültürlerin de odaklarıdırlar (Gaziantep, Mardin, Urfa). Kebabın, onu iştahla yiyen karşıtlarını bir yana bırakırsak, yandaşları arasında, Fenerbahçe Galatasaray rekabetini gölgede bırakan, bir çekişme konusu olduğunu da belirtmek gerek. Adanalı kendi biçemini, öbürlerine nasıl yeğlerse, Urfalı ile Gaziantepli de, en iyi kebabın kendi kenti ve yöresinde yapıldığını ileri sürer. Bu arada yansız bir gözlemci niteliğini korumaya çalışarak, bendeniz tatlılarıyla olduğu kadar, bir türlü çoğunluğunu tadamadığım tencere yemekleriyle de seçkin bir yeri olan Gaziantep'in kebaplarına birinci sırayı verdiğimi Adanalı ve Urfalılardan özür dileyerek belirteyim. Eğer bu konuda beni taan eyleyecek dostlar olursa onlara da, çiğ köfteye tutkusu mani ölçüsüne vermış olan Bekir Yıldız ile birlikte, Aksaray Urfa Çarşısı'nda 'mallan' beğenmeyip, eve bile haber vermeden, salt çiğ köfte malzemesi almak için Doğu Ekspresi'ne ataldığı gibi taa Urfa'ya giden Adanalı Ali özgentürk'ün bile Şiribomda yediğimiz Antep usulü çiğ köfte (eti da ha fazla) için "Bu bizimkilerden daha iyi" dediğini belirtmeliyim. Kısacası, kebabı olduğu kadar, özellikle Anteplilerde çok gelişmiş olan kebap şovenizmini de seviyorum. Antepli kebapçıların şovenizmi, insanları kebap karşısında Antepliler, yani kebaptan anlayanlar ile Antepli olmayanlar, yani kebaptan anlamayanlar diye ikiye ayırmalarında odaklanıyor. Bu yüzdendir ki, ne zaman Gaziantepli bir kebapçıya gitsem yanıma ya bir Antepli alıyorum ya da yine onlardan birinin selamını götürüyorum. Bu kez de öyle oldu. Hep birlikte kebapçıya giderken, yanımıza, Adanalı özgentürkler'in bir zamanlar futboldaki us pılan yerde, tüm önlemlere karşın düş kırıklığına uğrayacağımı sanmıştım. Yanılmışım. Yanılgım, çok güzel olan "Humus"a patlıcana vesair mezelere saldırırken de sürüyormuş. Hepsi de güzel olmalarına karşın, onları pas geçip, küçücük, gevrek temiz malzemeli mis gibi lahmacunlara geçmeden önce tattığımız çok güzel çiğ köftelerle başlamahymışız yemeğe. Dazlak olanlar hafif acılı çiğ köfteyi yediklerinde parlak kafalarında ter tanecikleri belireceğini bilip ona göre davranmalılar. Çiğ köfte ile lahmacundan sonra gelen çöp şiş ve acılı kuşbaşı da enfesti. Birden gerçek şölenin ortasında ölçüyü kaçırıverdik ve birbirinden güzel kebaplar art arda masaya gelmeye başladı. önce kıymayla değil, kavurmayla yapılmış "Ali Nazik", ardından ince açık ekmeğe sarılmış sebzeli dürüm kebap, ardından da masadakilerin yarısının artık pes ettiği sırada gelen ünlü "Beyti"yi yedik. Kebapların tadı, midemizin çapını aşıyor, ama biz direniyorduk. Ünlü patlıcanlı kebabı da istedik. Adet Uzere masa üstünde, pide altında bir süre terlemeye bıraktıktan sonra onu da yedik. Tabii bunların yanında hepimiz rakı içtik. Bu arada Ali özgentürk, yakında Istan Eli tufeklM v mevsimi kapandı. Domuz, kurt, çakal, karga, saksağan gibi muzır kabul edilen hayvanlar dışında avlanmak yasak. özellikle domuzun muzır kabul edilmesini aklım almıyor. Yasadan doğduğu için degiştirilemiyor. Gelen yasa tasansı da eskisinden daha geri. Zararlı hükünıler taşıdığı için geçmedi. tyi ki geçmedi. önü alınmaz olaylar doğuracaktı. Başka bir yazıda değineceğim. Mevsim kapalı. Döniiş ördeği başladı. Alaylar karıştı. Dişierkek, birlikte geziyorlar. Hatta çift gezmeye bile başladılar. Özellikle yeşiller, tekirler. Havalar sıcak gitti. Erken eş tuttular. Şimdi tam korunacaklan zaman. Eş tutan hayvancıklar kıyılara sokulurlar. Saz içlerinde, çipildin sularda. Doyunurlar, oynaşırlar. Eli tüfekliler. Bugünleri beklerler. Pusarlar saz kıyılanna. MUhreleri çakarlar. Eş tutanlar, eş tutmak isteyenler. Kanarlar çağrıya. Birer ikişer dökülürler. Deliklı demir gümler! Oynaşlarına son verir... Avcılar değil bunlar! Eli tüfekliler! Esas avcılar; şimdi iş sizlere düşüyor. Zamanında tüfekle gezdiğimiz o su kıyılarına, şimdi tüfeksiz gideceğiz. Eli tüfeklilere aman vermeyeceğiz. Yararlanmak, korumakla mümkün. Şimdi koruma görevini yapamazsak, yarın yararlanamayız... larım, sanayi atıklan! Yerli hayvanlarımızı bitirdi. Göç hayvanları da azaldı. Şimdi tam ürcme zamanı. Çiftler beş olacak, on olacak. Ne olursunuz! Çaba gösterelim. Yasalar gereği koruma görevi verilenler: Kişilerin mallarını nasıl koruyorsak, kamu mallarını da öyle koruyalım. Aynı ilgiyi gösterelim. Doğa birikimleri, kamu mallan! Yaşam kaynağımız. Dünya onları n Ustunde duruyor... GUneş onların üstünde doğuyor! Nerde bir tüfek sesi duyarsanız. Su kıyılarında, tarla içlerinde. Bilin ki orada kırım var. Gece dolaşan bir ışık görürseniz! Sularda, ovalarda, ormanlarda. Arkasından tüfek scsleri gelecektir. Işığı görmemek, sesleri duymamak olanaksız. Ancak görmemezlikten, duymamazlıktan gelinir... Anhyorsunuz ya! Karayı kapadık. Denize döneceğiz. Göllerin altına bakacağız. Baharla birlikalık..." deseler de inanmayın. Tutkular ticaret değil. Belki bir kaçış... Biraz sevgi, biraz coşku! Yaşamın bir parçası. Yeşil ormanlar, mavi deniz. Sessiz, ıssız! Bırakın kendinizi! Korkmayın! Eşkiyalar kentlere indi. Huzur dağlarda, sularda kaldı. Ayın doğuşunu, güneşin batışını görürsün. Milim milim... Kentlerde öyle mi? Çatılardan fırlar, duvarlarda kaybolur. Yeşillikler mavilikler bizim. Gri bloklar, süslü evler sizin. GönlünUze göre! Rasgele... 4 te. Serin sularda. "Ipin bir ucunda ara sıra bir bıılık! Diger ucunda sürekli bir A Oazlantap usulü kabaplarıyla tanınan Şlrlbom' un iki katlı koskocaman bir salonu var.. talığı ve yakışıkhğıyla maruf Gaziantepli zı, öykücü senaryo yazarı (şimdilerde kendi filmini de yapıyor) ve gazeteci Işıl özgentürk'ü de taktık. Onunla da yetinmeyip, taam Ustadı Hiiseyin Baş'ın kebapları beğenmemesi halinde neler söyleyeceğini anımsatıp, hafif yollu şantajla Caddebostan'daki Şiribom'un sahibi ve yöneticisi Akif Bey'in önceden telefonla haberdar edilmesini de sağladık. Şiribom'un iki katlı koskoca salonuna girdiğim zaman, bunca insana servis ya"Maarif Mıidür Muavini Rahrrd Bey"in kı bul'a gelecek olan Unlü Fin rejisör arkadaşını anımsayıp "Mika Kaurussmaki'yi de buraya getireyim" diyordu. Yemeğin sonunda gelen enfes, tatlılardan yalnızca künefeden biraz tadabildim. Hesap geldiğinde, ödemek üzere cüzdanına davranan Hüseyin Baş şöyle bir baktı ve "Doğrusu lezzete göre fiyat ucuz, verdiğimiz paraya degdi" dedi. Başka yoruma gerek var mı? 4 Şiribom, Caddebostan Tel: 350 43 67 CUMHURİYETDERBİ24MART1991SAYI263 II