24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PAZARIN PENCERESINDEN Neden yazıyorlar? Bir Haldun Taner öykü Yarışması daha sonuçlandı... Bu tür blr yarışmaya kimler katılıyor? Niçin yazıyorlar, niçin katılıyorlar? öykülerle gönderilon çeşitli uzunluktaki özgeçmişlerinde nelere yer veriyorlar?.. ir Haldun Taner öykü Yanşması daha sonuçlandı. Projektörler, kazananlara yönelecek, onlarla söyleşiler yapılacak, birçok haberin, yazının konusunu oluşturacaklar... Kazanamayanlar? Bence onlar da önemli. Bu yargım yüzünden Haldun Taner öykü Yarışması'nın ilk düzenlendiği tarihten bu yana gönderilmiş olan bütün öyküleri ciltlettim, sakladım: Bu öykülerin Türk halkını tanıma, öykü geleneğini, kültürünü kavrama için gerekli ipuçlarını, verileri içerdiklerine inanıyorum. Yarışmaya katılanların öyküleri nasıl sınıflandırılabilirdi? Olcay Önertoy, "Cumhuriyet Dönemi Türk Romanı ve Öyküsti"nde 1970 sonrasını şöyle anlatır: "Kentlerde yaşayan ve geçim sıkıntısı çeken dargelirlilerle aydınların, gecekondularda ve kenar mahallelerde yaşayan insanların yaşayışları ve sorunlarının yapıtlarda ağırlık taşıdığı görülür. Köy konularının ise 1970'li yılların ortalarına değin azalarak da olsa sürdürüldüğünü belirtmek gerekir... Almanyaya işçi göçü roman ve öyküler için yeni bir konu olur... Aynı yıllarda insan psikolojisine önem verilmeye başlandığı görülür.. Daha çok bireyin çevresiyle ve toplumla olan uyuşmazlığı, bunun nedenleri, bu uyuşmazlık sonucu ortaya çıkan yalnızlık duygusu üzerinde durmaya başlarlar" (Iş Bank. Yayını 1984, Ankara) Bu öyküleri, romanları okuyan ya da bu öyküleri ve romanları okuyanların kaleme aldıkları tiyatro, sinema, televizyon oyunu senaryolarıyla besjenen amatörlerin yazdıkları da bu sınıflamanın pek dışına düşmezdi herhalde. Orhan Dunı, 1987'de yarışmaya katılanların hemen hemen bu tasnife sığdıklarıru saptamıştı. , (Öykiiye Dönüş, Milliyet Sanat, 165. sayı Kimler katılıyor? Orhan Duru, "Yazarlar arasında şoförlerden ev hanımlarına, mühendislerden profesörlere kadar çeşitli katmanlardan, mesleklerden insanların bulunduğunu" da belirtmişti. Duru'nun belirlemeleri bu yıl için de geçerli. Niçin yazıyorlar, niçin katılıyorlar? öykülerle gönderilen çeşitli uzunluktaki özgeçmişlerinde nelere yer veriyorlar? "Nişanlıyım. En büyük mutluluğum, B onun beni bir öykücü olarak görmesidir:' "Kedi tutkunuyum, evimde çok sayıda kedi besliyor ve onları yazıyorum. Bütün hayvanları ve doğanın sakıncasız üyelerini seviyorum. Insanı bu kategoriye sokmakta kimi kez güçlük çekiyorum. Zira bana göre hiçbir canlı yaşadığı ortama insan denli saygısız değil!' "Babam, Mısır esaretinden sonra Kurtuluş Savaşı'nda yedek subay olarak görev yapmıştır!' "Öğrenciyken ders kitaplarının dışında öykü, roman okumaya 12 yaşımda başladım. 15 yaşımda Victor Hugo'nun Sefiller'ini okuduğumda çok etkilendim ve fakir kalmamak için çok çalışmam gerektiğini anladım, okumaya devam ederken yazmayı da deniyorum!' "Parka Atatürk Anıtı diktirmeyi amaçlayan derneğin başkanıyım!' "Tek düze bir duzenin çarkında dönmekteyim.! Kendinden üçüncü tekil şahıs olarak bahseden bir aday: "1962'dedoğdu. 1 nisan akşamı. Şaka yapmıştı ailesine. İstenmeyen bir çocuktu ne de olsa..!' "Yirmi beş yıldır hep yazarım; yazılarımın çoğu kayıp, bazıları bavullarda. Yazarlık benim için karanlık, nasıl gidildiğini bilemediğim bir yol. Bu yolda bekliyorum!' Güzellik kraliçesi müsabakasına katılmış kızlar gibi "Çevremin büyük ısrarı ile kendimi denemeye karar verdim" diyen de var. "Düzyazı okumayı severim. Zamanım genellikle kısıtlı olduğu için okuyacağım eserleri dikkatle seçerim. Şiirden hiç anlamam. Yıllardır kalem tutmamıştım. Bir yarışmaya katılmak için bile olsa bir şeyler yazmak hoş bir deneyimdi!' Bizden kısa özgeçmiş istendiğinde ne yazacağımızı pek bilemiyoruz: Haldun Taner hikâye ve hikâyecilikten bahsederken "Her kelimenizde hesaplı olmak zorundasınız. Daha ilk cümlenizden ekonomik olmak zorundasınız. Lüzumsuz hiçbir şey kullanmamak zorundasınız" demişti 1986 martında Resim Heykel Nfüzesi'ndeki konuşmasında. öykü yazacaksak konuşurken de özgeçmiş yazarken de 'Her kelimemizde hesaplı olmayı öğrenmemiz gerekir!' Böyle bir yanşmada jüri üyesi olmanın en keyifli yönü, birçok yarışmacı arasından en güzelini, en iyisini seçmeye çalışmak değil, bence kazananların dışında kalan adayların bazı öykülerinde var olan "pınltıları", "güzellikleri" de yakalayabilmektir: "Birbirimize takılarak tabelalardaki sokak adlarından hoşnut, peşimizde bir alay irili ufaklı kedi, Kış Bahçesi sokağından sahile, Gezinti caddesine çıktık!' "Uzaktan tepenin ardından sonuna yaklaşmakta olan bir savaşı haber veren silah şakırtıları, insan çığlıkları, inlemeler, kısa soluk soluğa kişneme sesleri geliyor. Gittikçe seyrekleşen aralıklarla yinelenen seslerin ters yönünde gölün öte yakasındaki ormana kadar uzanan dar toprak patika boyunca etrafımı dikkatle dinleyerek ilerliyorum. Ardımda bıraktığım nal izlerinden izimi sürmeleri olasılığı hep aklımın bir köşesinde." Bir heykel böyle anlatılmış.. Güzel köy gözlemleri var: "Neşeleri kalmamıştı. Tütün demetlerini neredeyse olduğu gibi iğneye geçiriyorlardı. Damarlar Hikâyenin sınırlarını zorlayanlar da vardı: "Sözcükler ilk kez ilkokul üçte birer cisim olarak göründüler bana. ilkin belli belirsizken git gide belirginleşen, sayıları gittikçe artan, çoğalan cisimlerdi bunlar. Çok değişik biçimlerde, boyutlarda olmalarına karşın, yuvarlak küresel olanları yadsınmaz bir çoğunluk oluşturuyor ötekilere oranla. Çoğala çoğala onlarca, yüzlerce sayılara ulaşan bu küresel biçimlerin, irili ufaklı baloncukların kendi aralarında kurdukları ilişkiler, bağlantılar karşılıklı etkileşimleri, bUyüleyici, baş döndürücü birer görüntü oldu benim içinî' Ben sadece Türk öykücülüğüne bu boyutta katkıda bulunmuş, Türk kültürünü bu oranda zenginleştirmiş olan Haldun Taner'i sevgiyle, saygıyla anmanın en güzel yolu olan bu yarışmayı düzenleyenleri, bu yarışmayı kazananları değil, yarışmaya katılan, İcazanamayan, ancak öykülerinde bu güzel pınltıları taşıyanları da kutlamak isterdim. Bu kimseleri öykü yazmaya devam etme konusunda, yarışmaya katılma konusunda yüreklendirmek yarınki başarılı 4,, Haldun Taner ö y k ü Yanf ması' nı gaçrnı yıl kazanan Marlo L«vl ve bu yıl ödUIU Adnan özyalçınar' I * paylaşan Nurtan Ay. Arka planda !••, ödül |Urlal Uyalerlndan S«lçuk Erez. boşta kalıyor, iğneden sıyrıhrken pat pat düşüyordu çoğu. Çabuk çabuk bitirdiler, evlerine dağıldılar. Hepsi heyecan içindeydi. Tfelevizyondaki haberleri tam dinlemediklerini bazı olayları tam kavrayamadıklarını düşünüyorlardı..:' Almanya'daki fabrikaları başarıyla anlatanlar var: "Otomobillerin karoseri yapım bölümlerine yaklaştıkça ayaklarımızın altındaki beton derin derin inlemeğe başlamıştı. Birkaç yüz kilodan elli tona kadar havalı presler alttaki kalıplara indikçe meydana gelen bu sarsıntıya gürültüye insanların ve binanın nasıl dayandığına yıllardır şaşakalırım." Türk öykücülerinin aralarından çıkacağına inandığımı da söylemek isterdim. Bir aday şöyle demiş özgeçmişini anlatırken: "Şimdiye kadar hiçbir yerde yazım yayımlanrnadı. Yalnızca Kırmızıfare çocuk dergisinin öykü yarışmasında on kişilik başan listesine girdim." Uemek ki yanşmalar önemli, demek ki küçücük yanşmalarda alınacak ufacık ödüller bile özgeçmişimizde önemli bir yer tutabiliyor, bize güç veren dürtüleri oluşturabiliyor. Öyle ise Türk öykücülüğüne yeni adlar da kazandıran, öykücülüğü yeniden giindeme getiren düzenleyicilere bir kere daha teşekkür ederiz. 4 C U M H U R İ Y E T D E R B İ 2 4 M A R T 1 9 9 1 S A Y I 2 6 3 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle