01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

v İDEO SETİ İsmet Berkan Bir klasik ON EMİR (The Ten Commandments) Yönetmen: Cecll DeMllle. Oynayanlar: Chartton Heston, Yul Brynner, Anne Baxter, Edward G. Robinson, Yvonne DeCarlo, John Demk, Vlncent Prlnce. ClCözen Film, Video. Cecil DeMille'in 1956 yapımı bu dev prodüksiyonu, gerçek bir sinema klasiği. Musa Peygamber'in hayatını konu alan, Mısır ve Sina çöllerinde çekilen film daha önce TV'de de gösterilmişti. Meraklılarına ilginç gelebilir. D Mertliğin bittiği yerde ne başlar? Mucizelermiş gelen GİZLİ GÜÇLER (Fate) Yönetmen: Stuart Paul. Oynayanlar: Stuart Paul, Cheryl Lynn, Kaye Ballard, Yuka Bakam. AVT. Doğum günü armağanı olarak birtakım gizli güçler alırsanız ne yaparsmız? Bu gizli güçler sizin ve ailenizin zaten yeterince şenlikli olan hayatını daha da bir şenlikli hale getirirse ne yaparsınız peki? Sosisli sandviç satıcısı babanız, zampara amcanız bu işe ne der? Boşverin bu soruların cevabını düşünmeyi de biraz eğlenmek için Gizli Güçler'i seyredin. D "Paranın Rengi"ni yöneten Martin Scorsese başrollerdeki Mary Elizabeth Mastrantonio ve Tom Cruise ile. Paranın Rengi sinemalardan unce videoda gösterime girdi. PARANIN RENGİ (The Color of Money) Yönetmen: Martin Scorcese Oynayanlar: Paul Newman, Tom Cruise AVTAudio Visual Turkey. "The Hit" bir zamanlar korsan olarak Türki ye'ye giren video filmlerden biriydi. Terence Stamp, "itirafçı" olmayı kabul ettiği için yeni bir kimlik ve sıkı bir korumayla lspanyada yaşamakta olan bir mafya eskisini, John Hurt ise mafyanın haini öldürmek için yolladığı katili oynuyordu. BUtUn film, kurban ile cellatının bir araya gelmesi değil de gansterlik raconu üstüne kuruluydu. Terence Stamp, imbikten süzülmüş CİNEMA PARADİSO Oscar'ı boşuna vermiyorlar! c i n e m a üstüne sinema filmleri, birçoklan ta/örafından sinemanın artık miyadını doldurduğu şeklinde yorumlandı. Hele hele bu filmler çoğunlukla, bir sinema nostaljısinden bahsettiği, • fılmlerın eskı büyüsunün kalmamasını anlattığı, boşalan, yıkılan salonları görüntülediğı için bu yargı lyice pekiştı. Bazıları İse sinema üstüne sinema filmlerine bir moda gözüyle baktı. Bu bir modaydı, dolayısıyla gelıp geçecekti. Tıpkı bir süre önce Türkıye'de yönetmenlerın yönetmenlik sorunu üstüne film çekmelerı gıbi. Sinema üstune sinema filmlerine, bir moda ya da bir çökuşün habercisi diye bakınca, insan filmden de zevk alamıyor. Bu tür filmleri hep zaman zaman sıkılarak, zaman zaman kızarak izledlm. Ta ki E. Scola'nın "Spl«ndor"una ve Giusseppe Tomatore'nin "Cinema Paradl8o"suna kadar. Scola'nın filmi tümüyle ayrı bir olaydı. "Cinema Paradiso" ise hıçbır iddıası olmayan, son derece sıradan bir film gıbl duruyordu, ama derinden derine, ince ince örülmüş yapısı sayesinde izleyeni koltuğuna çakıverıyordu. Hem de öyle bir çakılmak kı, film bittiği halde yerinizden kalkamıyordunuz. 'Salvatore' ya da 'Toto'. Bu sizsinlz. benim ya da Slcllya'da herhangi bir çocuk. Öyle bir Allahın belası yerde yaşıyorsunuz kl, dünyayla yegâne bağlantınız, sinema. Umutlarınız, tasarılarınız var, ama bunları gerçekleştirecek gücDnüz yok. Çünkü taşradasınız. Köyüne, toprağına ya da küçük kasabanın küçük dertlerine takılıp kalmış ınsanlardan farklı olduğunuzu, onlarla aynı kaderı paylaşmak istemedığınizı düşünüyorsunuz. Ama elınızden bir şey gelmiyor. Çünkü çemberi yırtmak cesaret ıster. Hangimlzde bu cesaret Var ki? Cinema Paradiso'da 'Alfredo'nun, o dunyanın en iyi oyuncularından birı olan Phllippe NoIfet'nin oynadığı Alfredo'nun gençlığinden, çocukluğundan hiç söz edilmez, ama herhalde onun çocukluğu da aynı Toto'nunki gibıydi. Çemberi kırmaya cesaret edemediği için küçük kasabada kalmıştı ve bir çeşit sihirbazlık yapıyordu: Sinemanın makinlstiydi. Alfredo, kendı yapamadığını, kendi cesaret edemedığini Toto'ya yaptırttı. Onu zorla büyük kente, okumaya, mühim'adam olmaya yolladı. "Sakın buraya geri dönme" dedi Toto giderken, "Sakın buraya özlem dıryma. Sakın özlemln tuzağına düşme." Toto gittı, hayatın kendıslne sunduğu olanaklardan yararlandı. Zengin olmayabılirdi, ama oldu. Yıllar sonra, Alfredo'nun cenazesi ıçın gerı döndüğünde, hayata kendisiyle eşit şartlarda başlayan insanlann hallni gördü. Onlar, çemberi kırmaya cesaret edemeyenlerdı. Cinema Paradlso'yu görün. Hele orta yaş ve üstündekıler, mutlaka gidip görün. Belkl lilmin sonunda gözleriniz dolacak, belki aglayacaksınız. Ama gidin ve görün. • bir gangster tipinin belki de son temsilcilerinden biriydi. John Hurt de aşağı yukarı aynı nesli temsil ediyordu ya, Hurt'ün genç yardımcısı hiç de öyle değildi. Genç yardımcı izini her yerde bıraktı, binlerce hata yaptı, gereksiz çıkışlarıyla sinir bozdu. ötekiler de onu önce eğitmeye çahştılar, baktılar olmuyor öldürüverdiler. "The Color of Money" aşağı yukan aynı sorunun üstünde duruyor: Paul Newman gerçek bir sahtekâr. Ama işini belli bir estetikle yapıyor. Tom Cruise ise Allah vergisi bir bilardo yeteneğiyle ana karnından çıkmış bir genç. Nevvman'ın felsefesi çok basit: "Kaz gelecek yerden tavuk esirgeme!" Yani, daha fazla para kazanabileceğin bir adam orada duruyorsa fakirleri yenerek onu korkutrna, arada bir ona yenil, ama parasını al. Yenilirken profesyonelce yenil, yenerken karşındakini ezme. Tom Cruise onu dinlemedi. Sırf egosunu tatmin için bütün kazları kaçırdı, tavuklarla yetindi. Newman, eğitimin yararsız olduğunu gördü ve onu bıraktı. Paul Newman hep mertçe davrandı. Gerçek neyse onu söyledi, bu ortaklığın en iyi sonucu verebilmesi için elinden geleni yaptı. Ama ortaklık bozulunca... Eski ustanın yeniden bilardo masalarına dönmesi, aylarca küçük salonlarda olmadık insanlarla kapışması, kendini büyük şampiyonaya ha/Jriaması ve sonunda büyük şampiyona... Yarı finalde kader Newman ile Cruise'u karşı karşıya getirdi. Newman, sadece bu karşılaşma için onca zahmete katlanmıştı. Amacı intikam almak, onun en büyük olmadığını kanıtlamaktı ve onu yendi. Ama acaba yen. di mi yoksa Cruise mu yenildi? Mertliğin bittiği noktada ne başlar? Raconu dinlemeyenleri ne yapmalı? "Paranın Rengi", derin bir film. Hayat ve ahlak hakkında önemli sorular soruyor. D Yeni Bond! ÖLDÜRME YETKİSİ (Ucence to Kill) Yönetmen: John Glan. Oynayanlar: Timothy Dalton, Carey Lowell, Robert Davl, Talisa Soto. Warner Bros. Eskiden 007, sadece ve sadece dünyayı ele geçirmek isteyen Ruslara karşı dövüşür, briç oynar, kızlarla sevişirdi. Bu perestroyka ve glasnost onun da işlerini bozdu. Artık kokain krallarına karşı dövüşüyor, Amerikalı dostlarına yardım ediyor. Allah sonunu hayırlı etsin.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle