Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•RAZARIN PENCERESİNDEN Selçuk Erez İIary Summer Boyd ve John Freely'nin ilk basımı 1972'de yapılmış ve sonra bol bol yenilenmiş bir eseri vardır: Strolling through Istanbul (Redhouse Yayınevi), tstanbul'u konu edinen en güzel rehber kitaplarından biridir. Kitabın "İçindekiler" bölümünde başka kentlerin rehberlerinde olduğu gibi yer alan "dini yapılar", "pazarlar", "hanlar", "kütüphaneler", "müzeler" vb. yanında "sarmçlar" da bulunur... Sarnıçlar, Istanbul konusunda yazılmış ve yazılacak rehber kitaplannı, diğer şehirlerin rehber kitaplarından ayıran özelliklerdir. SummerBoyd ile Freely'nin eserinde üçü açık (Aetios yani Vefa Stadı, Sultan Selim Camisi'ne yakın Aspar, Kocamustafapaşa yakınlarında bulunanMecius), altı da kapalı (Çarşamba Pazarı'na ve Daruşşafaka Lisesi'ne yakın Ali Naki Sokağı'ndaki, Binbirdirek, Cemal Nadir Sokağı'ndaki, İmrahor Camisi yakınındaki, Vefa Stadı'na yakın Odalar Camisi'ndeki ve Yerebatan Sarayı) sarnıç tanımlanır. 532 yılında.Nika Isyanından eonra Justlnianus tarafından eski Konstantin sarnıcı büyütülerek yaptırılan Yerebatan yani "Basilica" sarnıcı aslında o bölgede bulunan Bizans Sarayı'na su sağlardı. Bu sarnıcın, Istanbul'un fethinden sonra unutulduğu, ancak 1545 yılında bu kenti Bizans yapılannı belgelemek için gezmiş olan Petrus (îyllius tarafından yeniden keşfedildiğini öğreniyoruz: Istanbul konusunda en önemli rehber kitaplarından birini yazmış olan Petrus Gyllius, o civardaki evlerin zemin katlartndaki kuyulardan salınan kovalarla su çekildiğini, bazen buralarda balık tutulduğunu görmüş, bu evlerin mahzenlerinden birinde bulduğu bir merdivenden inerek büyük sarnıcı yeniden keşfetmiştir (The Antiquities of Constanlinople. P.Gylllus'tan çev. John Bull. Londra 1729). Bütün bunlar, Istanbul'un sakinlerinin sayısı bugünkünden daha azken bile zaman zaman su sıkıntısı çekildiğini ve çözUmler arasında "sarnıç"ın önemli bir yer tuttuğunu yansıtır. Son yıllarda İstanbul'da yoğun olarak hissedilen su azlığı kuşkusuz yerel bir olay değil; Balkanlar'da da Avrupa'nın diğer bölilmlerinde de su sıkıntısı çekilmektedir. Bu olay kimine göre atmosferde giderek artan karbondioksidin, güneşten gelip yeryüzünde ısıya dönüşen infrared ışınlarının geriye kaçmasını engellemesinden sera etkisi ve spreylerde, sanayide soğutucularda kullanılan bazı gazların stratosferdeki ozon tabakasının yer yer delinmesinden böylece bu deliklerden güneş ışınlarının yeryüzüne eskislnden fazla ulaşmasına yol açmasından kaynaklanmaktadır. Bu fazla ısınmanın, "ozon tabakası delinmesi " ve "sera etkisi"nden degjl yeryüzunün eskiden beri görülegelen periyodik hararetlenmelerinden biri olabileceğine inananlar da var: örneğin 10001300 yılları arasında yeryüzü yine böyle ısınmış; o çağda Ingilterc'de havalar UzUm yetiştirilebilmesine elverecek kadar sıcaklaşmış, Vikingler "Yeşil" olarak ad I H! Sarmçlar imdada yetişebilir mi? lanmıyor, birinin duvarı çatlamış, içine lağım suyu sızıyor. Halbuki onarsalar pekâlâ kullanılabilir!' Oarnıç çok yararlı çok değerli bir şeydir; kuyudan ucuza çıkar... Kuyu açtırdığında aşağı yukarı yirmi milyon lira para vereceksin... Su ya çıkar ya çıkmaz... Bugün çıkar, yann sular çekilince kurur, kalır. Sonra kuyuya lağım da sızabilir... Sarnıçta bu olmaz etrafı, içi sıvalıdır..!' Eskiden özellikle Marmara Denizi'ndeki suyu az olan adalarda hemen hemen her evde sarnıç vardı. Eski bir Büyükadalı dostuma sordum, anlattı: Ev yapıldığında mutlaka bir de sarnıç yaptırılırdı... Bu işte deney sahibi sarnıççı ustaIarı vardı. Samıçlarımızı üç yılda bir temizletirdik. önce hiç kullanılmamış sarnıç süpürgeleriyle temizletir, sonra sakız tozuyla ovdurturduk. Ardından içine güzel koksun diye kiIiselerde kullanılan "simiama" denen maddeden atar, su toplanmaya başlayınca da oluşabilecek böcekleri yemesi için yılan balığı koyardık." I ağmur yağdığında önce suları bir süre akıtıp.damın ve künklerin temizlenmesini sağlar, ardından geleni sarnıca verirdik. Bu su eskiden içilirdi. Sonra belediye su sağlamaya başladığında sarnıç suyu sadece çamaşır için kullanılmaya başlandı, ardından hepten unutuldu." Artık bunlar kullanılamaz mı?" yınıdi kullanılmağa kalkılsa martılar sorun olacak! Halen daınlarımızda eskiden görülmemiş sayılarda martı yaşıyor. Bunlar Sedef Adası'ndaydılar. Oraya insanlar gelince önce Büyükada'nın Büyük Tur'u boyunca yer alan tenha yerlere geldiler; oralaıda da yumurtlayacaklan ıssız yerler kalmayınca kalkıp damlarımıza yerleştiler... Artık bahçelerimizdc sık sık damdan düşmuş mariı yavruları görüyoruz; kimini kedi kapar, kimini biz çıkarıp dama koyuyoruz, bazısını da anası altına girip yuvasına götürüyor. Damlarımızın üstünü görme: silme martı pisliğiyle kaplı bunlar şimdi..." Bu damlardan su toplamak bir hayli güç olur... Çok kabataslak bir hesap yaptım: Istanbul'a düşen beş yıllık yağmur ortalaması 700 mm imiş.. 100 metrekarelik bir evin damtnın yUzölçümü 120 metre olsa, bu alana yılda 84 metreküp yağmur yağıyor demektir. Üç kişilik bir ailenin on günlük su ihtiyacı altı metreküp olduğuna göre bu miktar böyle bir ailenin 140 günlük su ihtiyacını karşılar... Yağmur azalmış olsa da ailenin sadece iki aylık ihtiyacı karşılansa bile bu önemli bir katkı olmaz mı? Şu halde eski sarnıçlar onarılmalı, yeni binaların da dam suları, uygun bir yere yerleştirilecek plastık depolara verilmeli. Yeraltı ve yerüstü sarnıçlanmız güncel su sıkıntımızla hafifletilmesinde kuşkusuz yararlı olacaklardır... D Istanbul'un 'kapalı' samıçlarından Yerebatan Sarayı: Bizans dönemınde, 532 yılında Justinianus tarafından yaptırılan Yerebatan yani "Basilica" sarnıcı, o bölgedekı Bızans sarayına su safllardı. Sarnıçlann önemı büyüktü landınlan Grönland'a gidip koloniler kurabilmişler. (O sıralarda Asya'da bulunan ecdadımızın da Anadolu'ya doğru yer değiştirmesinde bu ısınmanın neden olduğu, kurakIıkların rolünün bulunup bulunmadığı incelenmelidir.). Bu evrensel olay ister olağan isterse olagandışı olaylardan kaynaklansın, bulmak zorunda olduğumuz çareler arasında kuşkusuz babadan kalma, eski bazı önlemlcr de yer alacaktır. Sarnıç eski tstanbulluların susuzluğa karşı buldukları çarelerden biridir... Ege yöresinde çok görülen kubbeli sarnıçlara, susuz Ege adalarındaki sayısız sarnıca bakarak bu çözümün esin kaynağının eskj Yunanistan olduğu düşünülebilir. Daltalimam'ndaki mahallemizin eski muhtarı Bakkal Aleko Konstantinidis bana, "Bu yaz su kıtlıgı çekmedim!" dedi. Cvim yaklaşık yüzaltmış yıl önce inşa edilmiştir; mahalllenin en eski evlerindendir. Altında derin bir sarnıç vardır; içi Horasan sıva ile sıvanmıştır... Suyun bittiğini bilmem ben. Mesela son yağmUrlarda o kadar doldu ki taşmasın diye suyu bahçeye saldım.." Sarnıcı olan başka komşumuz var rrfı?" Var ama çoğu kullanılmıyor... Birinin sarnıcına fare düşmUş. Fare suyu içme, diye kul