Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
bi, onun varüğından da namuslu kişilere ve saygıdeğer bayan öğretmenlere bir leke düşmez sanırım. Ibrahim Hilmi, Çığıraçan adını anlaşılan soyadı yasasından sonra almıştır. Kitabevi adının ne zaman Hilmi Kitabevi'ne çengel attığını da bendeki kıtaplardan çıkaramadım. Yalnız 1944'te Gürpınar anısına iki kitap yayımlanmış ki onlarda Hilmi Kitabevi okunabiliyor. Adres de caddede 62 numaradır. Kitaptan biri Mustafa Nihat özön'Un. Hilseyln Rahmi'den Seçümiş Parçalar (1945). Yani bir derleme. lkinci kitap ise Refik Ahmet Sevengil'in: Hiiseyin Rahmi Gürpınar / Hayatı, Halıralan (1944). Gürpınar'ın son yılları hep Heybeli'de geçmiştır. lstanbul'a pek az iner. Refik Ahmet, onun son 25 yılda geceleri sokağa çıkmadığını da yazar. Yalnız bir kez, Kadın Erkekleşince adlı oyunu Jstanbul Şehir Tiyatrosu'nda oynanırken ilk gece için Istanbul'da kalıp tiyatroda görünmüştür. Sonra da Beşiktaş'ta eski aile dostu yaşlı bir bayana konuk olmuştur. Nejat GUlen'in Heybeliada adlı kitabında yazdığına göre yazarımızın Heybeli'deki ilk evi Bahriye Hamamı Sokağı'nda, telefon santralı karşısındadır. GürUltUden çok rahatsız olurmuş. Yazı yazarken tam bir sessizlik istermiş. O nedenle Çiçeklidağ Sokağı'nın üstünde, çamlar içinde, Hiiseyin Rahmi Müzesi diye bilinen (şimdilerde de biliniyor mu bilmiyorum) evi yaptırmış. Sevengil de onun, Heybeli'nin Burgaz'a bakan tepesine ve dünyanın en güzel yerine kondurulduğunu yazar. Yerini kendi seçmiştir. Parası yazılarından gelmiştir. Çepeçevre balkonlarla kuşatılmıştır. Refik Ahmet, güzel bir bahçesi olduğunu da söyler. Yazarımız orda toprak ve çiçekle uğraşırmış. Evin içine de diyecek yokmuş. Salon Avrupavari ve kibar yüzlü eşyalarla kaplıymış. Ust kattaki büyük çalışma odasının bir koşesinde yazı ınasası yine Avrupa işiöbür koşesinde kitap dolapları Iengerendazmış. Nejat Gülen'in annesi bir gün yolunu bulup da odaya gizlice girdiğinde yazı masasının üstünde, çerçeve içinde Emile Zola'nın bir fotografisini görmüş. Nedir, konuklar Hüseyin Rahmi'ye haber vermeden geldiklerinde eve giremezlermiş. Çünkü seslerini içerdekilere duyuramazlarmış. Ama kılçık atıp kündeyi oturtmanın da yolu yordamı varmış. Bu da Hüseyin Rahmi'nin kendisinden ahnırmış: Evin gerçek kapısı batı yakasındadır. Ne ki keçilerin bile zor çıkacağı sarp bir yerde olduğu için burası bir zincirle, hep kilitli durur. Doğu yakasında bir kümes kapısı açtık. Ordan girip çıkıyoruz. Onun üstündeyse ne halka var, ne tokmak. Ne çan, ne çıngırak. Yerden iri bir taş almalı, kefareti budur diye aşındırıncaya değin tak tak, çok güçlü vurmalı. Çünkü içeride ilk gUmgümlere koşacak kulağı delik insan yoktur. Kimi konuklar, duyuramadan dönüyorlar. Insanlardan kaçan huyumdan ötürü bu ilkel sağır kapının çok yaranını görüyorum. Hüseyin Rahmi'nin merdümgiriz, insanlardan kaçan biri olduğuna ben de tanıklık edebilirim. 1941 miydi, 42 mi? lyi anımsamıyorum. Ona bir kez Heybeli'de, iskeleden evine çıkan yolda rastlamıştım. Arkadaşlarla tepelerden geliyorduk. Bize bir bakış bile fırlatmadan, bir an soluğunu keserek ve de damarlarındaki kanın dolaşımını durdurarak yanımızdan sessiz, sedasız geçip gitti. Ben de biz de kendisine ne gibi bir saygıda bulunacağımızı kestiremeden süzülüp gitmesine seyirci kalmıştım. Ama ben de o zamanlar, belki şimdi de koyu bir merdümgirizdim. A LBÜMLERDEN Elİf Erİm dostları. Yıl 1979, Haftada bir gün yinelenen bu toplantıların birinde şair Nhami (solda), Kadıköy meyhanelerinden birinde edebiyattahta oymaBekir TezOcak ayı.yazar Behzat Ay, (yanda) avukat ismet Kemal Karadayı, ustası Atrf özbilen (sağda) görülüyor. llhami Bekir Tez, o sıralar "SEK" diye de anılan, "Sanat El Kıtapları" adı altında, bir dizi kitapçık çıkarmakta. Fakat bir süre sonra "SEK" kapanacak, beş yıl sonra da ilhami Bekir Tez aralannda hiç olmayacaktı. İSMET KEMAL KARADAYI'NIN ALBÛMÜNDEN TURHAN GÜRKAN'IN ALBUMUNDEN yeteneklerınden dolayı tıyatroda özel bir yer kazanmış bayan sanatçılarımızdan Eliza Binemeciyan'ın bir pozu. Küçük yaşında hem oğlan, hem kız rollerine çıkan Eliza Hanım, 1920 yılının ortalarında Avrupa'ya gitmiş, 1981 yılında yaşama veda etmişti. irminci başlarında Ytiyatrocuyüzyılaıledenoyuncuhem bir gelmesinden, hem de sahıp olduğu ZAHİR GÜVEMLİ'NİN ALBUMUNDEN ıl 1964. Amerikalı yönetmen Jules Dassln (solda) "Topkapı" filmınin çekimlerini bulunduğu Türkiye'de, oyuncular Ustlnov ile bir dinlenme Maximilian Schell, Melina Mercouri, AkımTamiYdan Petersanatçılar (ortada)almışlardı. Ustınovanında. Filmde Ustinov'unbiryanı sıra yapmak üzere Dassın Ustinov çifti çekimlerde roff gibi ünlü da rol ayrıca buradaki rolüyle de "Oscar" kazandı. de bu kadar uyumlu muydular acaba? 25