05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ÜNLÜK Salâh Birsel İncelik ve temizlik bahçeleri Franklin'in özyaşamöyküsünü birinci iklimde tuttuğunu fıştıklamıştım. Bu sabah havadar mizaç düşüncelerle günün ilk yalımını parlatırken birden kendime soru eyledim: Ey belleğimin kökü, bu kitap sende yok mu? Neden olmastn, var elbet. Azbiraz sonra yatak odasına giden koridorun sol duvarını kaplayan kitaphkta, yaşamöyküleriyle anı kitaplarını barındıran raflarda Hilmi Kitabevi'nin 1944'te yayımladığı Benjamin Franklin'in Otobiyografi adlı kitabını buluyordum. Arka kapak sözü iyi söylemeye, okurlara da yahşi anlatmaya çabalıyor: Amerikalı Unlü bilgin, fen adamı, yazar, diplomat ve devrimci Franklin'in kendi elceğiziyle yazılmış yaşamöykUsUdür. Bu büyük adamın yaşamı, savaşımları, ilkeleri ve erdemlcri içtenlikle ve çok doğru olarak yazılmıştır. lngilizceden Türkçeye çeviren: lrfan Konur. Fiyatı: 175 kuruş. Nedir, ben onu yıllarca sonra ederinin üstU çizilip yerine 20 TUrk Lirası kondurulduğunda almışım Sahaflar'dan. Yayıncı tbrahim Hilmi Çığıraçan her defasında yaptığı gibi bu kez de kitabın başına bir önsöz (6 sayfa) oturtmuş. tşin güzelliği önsözde, Franklin'in yanı sıra Çığıraçan'ın kendi ilginç yaşamöyküsü de yer almış. Hazret, delikanlılık çağının ilk gUnlerinde Galata'da Voyvoda Caddesi'nin yan sokaklarından birinde, bir evin Ust katında, Rusyalı bir Musevi ailenin yanında terzilik yapıyormuş. öğle dinlencesinde kimi gün dışarı çıkıyor, çevredeki Ebüzziya Basımevi'ne uğruyor, baskı makinelerinin fıkırdamasını seyrediyor, kitapları gözlem altında tutuyor ve de bozuk formaları alıyordur. Her gece de iki üç saat onları okumadan tumba etmiyormuş. EbUzziya Tevfik onun bu kitap merakını görünce, başdizgicisinin aracılığıyla ona bir yığın kitap ve dergi gönderir. Bunlar arasında "Kütüphanei Ebüzziya" yayınlanndan seçilmiş 25 yapıt da vardır. Bizimkinin ilgisini en çok çeken de Benjamin Franklin'in özyaşamöyküsü olur. Daha küçük yaşta, Münif Paşa'nın Mecmualfnnun'unda Edison'un yaşamöyküsünü de okuduğu için bu iki bilgin sonradan Çığıraçan'ın yayın yaşamına atılmasında büyük rol oynayacaktır. Ama ilkin terziliği bırakıp dizgiciliğe başlama kararı alır. Ardından da kimi dergi ve gazetelere takma adla yazılar yazmaya koyulur. Artık mürekkep ve kâğıt kokusu sinmiş yerlere girip çıkıyordur. 1896 ocağında, boğaz cengi vererek biriktirdiği paralarla ve de bir dostunun el vermesiyle ilk Türk kitaphğını açar: Kiitiiphanei lslam. Bu kitaplık, daha sonr, OsmanlıYunan Savaşı günlerinde Kütüphanei lslam ve Askeri adına dönuşecektir. ÇünkU hazret, ara Geçen fizikçi ve devlet adamı Tolstoy'un gUn yazdığım denemede lngiliz Benjamin 25 Mart 1990 lıkta en uyamk kişilerin subaylar ve doktorlar arasında bulunduğunu sezmiştir. Yani askcri yayınlara yönelir. İlk, Osman Senai, Cemal ve Ali Fuad ve Süreyya beylerin ya da paşaların askeri vazılarını basar. Bunlardan önce de Kont Leon Tblstoy'un ve Macar Doğubilimcisi Arminos Vambery'nin yaşamöykülerini, resimli olarak verir. Tek dUşüncesi ulusunun zihnini açmak, onu uygarlık yolunda koşturmaktır. Yayıncılığının 12. yılına geldiği vakit Franklin gibi kimi toplumsal işlere kanşmayı da düşUnür. Bir de günlük gazete çıkarmaya başlar. Sonraları o günleri şöyle anlatacaktır: Çevreyi özgür düşüncelerime hiç uygun bulmadım. O zaman anladım ki tam özgürlüğün uygulanamadığı bir yerde güven ve adalete bel bağlayarak, erdemli olarak iş görmek çok zordur. ÇünkU böyle bir çevrede kişisel tutkular ve çıkarlar genel çıkarlardan çok üstün tutulur. Çığıraçan'ın iç dökmesi beni çok duygulandırdı. Söz konusu edilen II. Meşrutiyet'ten (1908 ve sonrası) 80 yıl sonra bile demek politika yaşamımız gözü bağlı şehbazlıktan ve dili kırık yiğitlikten kurtulamamış ! Çığıraçan, Franklin'in adını hep saygıyla anıyor. Körpe yaşında onu kendisine tanıtmakla onda, memlekete hizmet duygusunu uyandıran Ebüzziya'nın adını da yükseklerde dalgalandırıyor. önsözünde: "Biz çok karanlık günler gördük, korkunç yıllar geçirdik. Dış baskılar, savaşlar, iç karışıkhklar pek çoğumuzu bezdirmiş ve yıldırmıştı" dedikten sonra da Atatürk ve arkadaşlarının başardığı büyük işler yüzü suyuna TUrk umutlarının yeniden canlandığına değiniyor. Sonunda da sözlerini şöyle bağlıyor: Bizler artık geçmişe karışmış insanlanz. Umarız ki gençlerimiz arasında sözü özüne uygun, öğrenimi ve eğitimi yüksek, ahlak ve erdemi tam insanlar çokça yetişir ve usları ve istemleriyle geleceğe egemen olurlar. Benjamin Franklin'in özyaşamöyküsünü yayımlamaktan amaç da budur. 28 Mart 1990 İki gündür Hüseyin Rahmi Gürpınar'm çabasını güdüyorum. Tüm kitaplarını çıkarıp masaya, içerdeki odada, kilim Ustüne yaydım. Geçen gün buraya Hilmi Kitabevi'nin sahibi Çığıraçan için döktürdüklerimden sonra akıl tasıma Gürpınar takıldı ve kaldı. Çünkü Hüseyin Rahmi onun gözünde Cihan Pehlivanı Kara Yusurtur. Hemen hemen bütün yayınlarına önsöz çitelemiş, Hüseyin Rahmininkilere dokunmamıştır. Hoş, Gürpınar da o işi hep kendi yapmıştır. Kuynıkluyıldız Alünda Bir lzdivaç 1910'da (H. 1326) Sabah gazetesinde yayımlanmış, iki yıl sonra da kitap halinde çıkmıştır. Yayıncısı yine Ibrahim Hilmi'dir. Ama adının yanına bir de "Tüccarzade" eklemiştir. öte yandan Kütüphanei lslam ve Asker adı kırpılmış, ortaya Kütüphanei Askeri çıkarılmıştır. Adres için de Mihran Basımevi'nin yeri (Babıâli Caddesi numara 7) verilmiştir. Hüseyin Rahmi'nin önsözlerinde insanın damarlarını ve içlerini genişleten bir tat vardır. Kuyrukluyıldız, Halley'in 4 Mayıs 1910'da dünyamıza çarpacagı, onu iki seksen yere sereceği çığhkları üzerine kaleme alınmıştır. Gürpınar, roman ve gazetede boy gösterdiği vakit yazdığı önsözde, gerçekçi bir yazar olduğunu, bilginlerin kardeşlerini korkutmaktan kendilerini alamayışlanna kitabında yer vermek zorunda bulunduğunu açıklar. Sonra da bir romancı niteliğiyle, çeşitli kesimden insanlar gibi sözün doğruya ve yalana dayanan yanlarına da el atacağını ilan eder. Ama kendi piyasasını saray tatlısı eylemek için lafı yüksekten almayı da unutmaz: Bu da benim sanatımın hakkıdır. Hilesini önceden meydana koyan bir hokkabaz gibi size gerçeği böyle açıkça söyledikten sonra yine korkarsanız artık kabahat benim değildir. Yazarımızın 1919'da yayımlanan Havattan Sayfalar'ı ise Kütüphanei Hilmi adına şan verir. O da gelir Babıali Caddesi'nde 46 numaraya kurulur Tuccarzade'lik ise yine gündemdedir. 1924'te gün ışığına çıkanlan Meyhanede Kadınlar"da (Hüseyin Rahmi) ise kitabevinin caddede 81 numaraya taşındığı haber verilir. Bu kez Tüccarzade lbrahim Hilmi'den uzak tutulmuştur. Mürebbiye'nin 1927'deki ikinci baskısında da aynı düzen sUrdürUlür. Hüseyin Rahmi de önsözünde okurlarını yine öldürüp öldürüp diriltir: Bir incelik ve temizlik bahçesinde bir baldıranın yetişmesi havayı bozamayacağı gi 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle