Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
H AFTANIN KONUĞU Osman Şengezer ile hoşsohbet bir tezgâhbaşı rotasında 'Seyirci değil, yaşayan birileri varsa "Bir barda seyirci değil, yaşayan birileri varsa, işte yalnızca o bar 'entel baf değildir" diyen Osman Şengezer, 'entel bar' sözünü duydukça gerçekten sinirlendiğini, bu deyimi "sonradan bar görmelerin çıkardığını" yıllarca ne Kulis'te ne de Papirüs'te yaşarken bu deyimi duymadıklarını belirtiyor. Nurl Dlkeç ezgâhbaşı sohbetlerinin her zaman aranılan, attığı ve attırdığı kahkahalar ile çevresine keyıf aşılayan müdavimlerinden bıri Osman Şengezer. Hani tiyatro, opera, bale afişlerinin sıkça konuğu, "Dekorkostüm: Osman Şengezer"i... Çok tabii ki dekor koslüın. Son yıllarda yeni bir terim kullanılmaya başlandı. Ne demelc, çevre düzeni ve giysi?.. Yalnızca kelime olarak değil, tanımlama ve teknik olarak da katılmam nıümkün değil. Çevre düzeni, dekorun bir bölümü bclki; dekor ise başlı başına bir yaratım. Niye çevreyı düzenleyeyim ki? Ben dekor yaparak yeni bir dünya yaratıyorum sahnede!.. Otuz yıldır pek çok sanat yapıtına dekor kostüm diye imza atan Şenge/er'in bu konudaki savunusuna ve duyarlılığıtıa hak vermcmek elde değil. ceğin yerlerden çok, grupça eğlence Ankara'da daha yayjjındı. • Herhalde Osman Şengezer imzasının da tinlü ve aranılır olmnya başlaması bu yıllara rastlıyor. • Türk balesinin kurucusu Dame Ninette da Valois'nın teklifi Uzerine, 1967 yılında ilk bale dekorumu'yaptım. O günden başlayarak gerek Devlet Tiyatro Opera ve Balesi'nde gerekse Ankara Sanat Tiyatrosu'nda pek çok dekor ve kostüm benım tarafımdan hazırlanmaya ba^ladı. • Ya tstanbul?.. • Bu konuda tstanbul'da benden yararlanmak isteycn ilk kez Halduıı Dormen oldu. Ve 1968 yılında ilk dekorumu da onun tıyatrosunda gerçekleştirdim. Bu çalışma, benim uzun yıllar sürecek olan günlük AnkaraIstanbul seferlerimin dc başlangıcı oldu. Duşünebiliyor musun, gece otobüsle Istanbul'a geliyor, gündüz burada çalışıp aynı gece biraz da dinlenmek adına, kusetli trenle Ankara'ya dönüyordum. Bu göçerlik altı yedi yıl kadar sürdü vc 1975'te, tstanbul'a kesin dönüş yaptım. • Bu galiba, Osman Şengezer'in Istanbul'un akşam sohbetlerinde yerini almasının da başlangıcı oluyor... • Sen de biliyorsun, o yıllarda Dormen Tiyatrosu'nun üst katında eski "Papirüs" vardı. Yani ben tiyatroya giımekle aynı anda "Papirüs"e de girmiş oldum. Sanırım "Papirüs"e aksatmadan hâlâ gclenlerden bırıyım. Bence bir bar, belli bir karakterı taşımalı. Atmosferi önemlı, müzıginden ışığına, barmeninden taburesine ve orada buluşanlarıyla... Papirüs bunu hep yaşadı ve hâlâ yaşıyor. Kendi karakterı olan barlardan biri de "Çiçek Bar" oldu. Birlikte olabılme 'duygusudur bar alışkanlığı, gerilimleri attığımız, birbirimizden ve dünyadan haberleri aktarabildiğimiz, hatta yalnızlığımızı yaşayabildiğimiz yerlerdir buraları ya da öyle olmalı!.. T HMI • Osman Şengezer, istersen otuz yıl geriye gidelim. tlksahne kokusu?... • Önce şunu peşın peşin söyleyeyim. Ben alaylı dekoratörUm. Mutf'ağından yetiştinı bu işin. Sahneyle ilk kez 1958 yılında Ankara Deneme Sahncsi'nde tanıştım. (Hatta bana, o yılları göz önüne aiarak "Harika Çocuk" diyebilirsin!..) Üniversitede tiyatro kollarını kurup dekor ve kostüm çalışmalarımı sürdürdüm. Sahne gerisinde pek çok işi de yapıyordum. 1960 yılında Devlet Tiyatrosu Opera ve Balesi baş dekoratörü ve sanat yönetmeni Ulrich Damrav'ın yanına asıstan olarak girdim. Daha doğrubu bir çırak. Sekiz yıl boyunca marango/.luktan temliğe kadar henıen her işinde çalıştım Devlet Tiyatrolan'nın. Ama o arada, 1960 yılında Deneme Sahnesi'nde sergilenen "Albany Kontu" oyunu ile dekorkostüm imzamı atnııştım ben... • Galıba oldukça yoğun bir yaşam?.. Okul, Devlet Tiyatroları, bir diğer yandan özel tiyatro çalışmaları... • Bütün bu çalışma temposu içinde, yine de kendime ve dostlarırna zaman ayırabilirdinı. Bu galiba, tum sanatçılar ıçın geçerli. Günün yirmi dört saatını olabildiğince yaşamak.. Yalnız 60'lı yıllarda, Ankara'nın akşam yaşamı, lstanbul'la pek kıyaslanır gibi değildi. Daha çok arkadaş gruplan kendi aramızda eğlenmeyi yeğlerdik. Bir de grupça gıttığimız gece kulüpleri vardı. örneğın Yaşar Güvenir'in yeri vardı. Sonraları Alpay'ın açtığı lokal çok tutulınusiu. Orası daha sonra "Feymaıı Kulup" olarak günilmüze kadar geldi. Yani tek başına gidıp yalnızlığınla kalabile İstanbul'da doğan Osman Şengezer, llkokulu aynı kentte bltlrlp, Şlştl Terakkl'de başladığı ortaokulu Ankara Namık Kemal Ortaokulu'nda tamamladı. Ankara Atatürk Usesl'nl bltirdikten sonra Ikl yıl Ortadoğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesl'ne devam ettl, fakat ünlversite diplomasını aldığı yer, Ankara Üniversltesi Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi... İlk kez tiyatro sahnesiyle 1958 yılında Ankara Deneme Sahnesi'nde tanışan Osman Şengezer'In dekorkostüme İlk İmza attığı yer, aynı tiyatro ve yıl 1960... • Neden, diyorsun? ya da öyle olmalt..." • Hayır hiç sanmıyorum. Bu daha çok "moda" bir akım gibi. Hele tstanbul'da bir bar, bir de galeri, neredeyse bakkal dükkânlarıyla yarışacak kadar çok açılmaya başladılar. Yalnız bu barlar çoğaldıkça işin tadı biraz kaçtı galiba. Hatta son yıllarda birden bire ortaya çıkan "entel bar" deyimi de bu kötü çoğalmanın bir sonucu. Bir barda seyirci değil, yaşayan birileri varsa işte yalnız 8