Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
M EKTUPLARDAN Osman Senemoğlu Stendhal'den Metilde Dembowski'ye Stendhal (Henri Beyle) Henri Beyle olarak başlayıp Stendhal olarak ölümsüzleşen bir yaşam kahramanı bu mektubun yazarı. 17831842 yılları arasında yaşayan ve ölümünden sonra Fransız romanınm Balzac'la eşdeğerli ustalarmdan biri sayılan bu büyük yazarın yaşamındaki bellibaşlı olaylar şöyle sıralanabilir: Gençlik yıllarında, büyükbabasınm etkisiyle XVIII. yy. felsefesine ilgi duyar; bu nedenle dinsel konulardan uzaklaşır ve krallığa karşı çıkar. Hareketli bir yaşam sürme isteğiyle orduya yazılır ve ttalya seferine katılır (1800); Italya, genç Henri'yi büyüler. Artık ordudaki yaşamdan sıkıldığı için 1802'de askerlikten ayrılır. Güldürü yazarı olmak en büyük düşüdür bu dönemlerde, ama ilk denemelerinde hiç de başarılı olamaz. 1806'da yeniden orduya katılır ve nisan 1814'te "Napolyon'la birlikte" askerliği "bırakmak" zorunda kalır. Henri Beyle, Napolyon 'un düşmesiyle işini yitirir, ama özgürlüğünü kazanır. Gençliğinde görüp çok sevdiği Milano 'ya yerleşir. Büyük bir tutkuyla bağlandığı Me'tilde Dembowski'yle burada tanışır. Roma, Napoli ve Floransa izlenimlerini yazdığı kitapta ilk kez Stendhal adını kullanır (1817). Gıderek roman türüne ağırlık veren Stendhal 1830'da yayımladığı Kırmızı ve Siyah 'la ilk başyapıtını verir. Aynı yıl Triesti'ye konsolos olarak atanması, parasal güçlüklerini bir ulçüde azalttr. Karmaşık bir kişiliğı vardır Stendhal'in: Her an parlamaya hazır bir coşku içindedir. Aşk ve başarı en buyük tutkularındandır. Ona göre yaşam "Bir mutluluk avıdır". Bireyciliği en aşırı boyutlara vardırması da bu avda bir şeyler yakalamak isteğinden kaynakianır. Aşk üstüne yaptığı bir inceleme, neredeyse bilimsel bir araştırma özelliği taşır. Içten tutkuların insanları varsıllaştırdtğına ve onlara eşsiz duygular yaşattığına inanan yazar Kırmızı ve Siyah, Parma Manastırı gibi romanlarmda gerçek olaylardan esinlenir. Sınırsız coşkusunu, yapıtlarındaki nesnel anlatımıyla dengelemeye çalışır. Ancak gerek romanlarındaki kahramanlarla olan benzerliği gerekse onları yargılaması, onlarla alay etmesi nedeniyle yapıtlarmda sürekli biçimde varlığını duyurur. Balzac dışında çağdaşlarınm pek ilgisini çekmeyen yazarın romanlarmı, kendi deyişıyle "To the happy few"e yani onların tadma varabilecek stnırlı sayıdaki seçkinlere adamast da kuşkusuz bu ilgisizlik yüzundendi. Ancak Stendhal, büyük sanatçılara özgü bir önseziyle, "1880'den önce anlaşılamayacağını" söylemiş ve bu gözlemi de gerçekten 1880 yılında, Paul Bourget'nin çabalarıyla herkes tarafından tanınıp sevilmesiyle doğrulanmıştır. Varese, 9 Haziran 1819 Madam, Beni umutsuzluğa düşürüyorsunuz. Sanki sizin ağzınızda bu suçlamanın hiç önemi yokmuş gibi birçok kez, beni nazik davranmamakla suçluyorsunuz. Milano'da sizden ayrılırken kim derdi ki sizden alacağım ilk mektup Mösyö diye başlayacak ve beni nazik davranmamakla suçlayacaksınız? Ah, madam! Tutkusu olmayan bir insan için her zaman ölçülü ve temkinli davranmak ne kolaydır. Ben de kendimi dinleyebildiğim zamanlar, kibarlığı elden bırakmadığımı sanıyorum. Ama davranışlartmı denetleme olanağı vermeyen uğursuz bir tutkunun etkisindeyim. Başımı alıp gitmeye ya da hiç değilse sizi görmemeye ve dönüşünüze dek size yazmamaya yemin etmiştim. Tüm kararlarımdan daha etkili bir güç beni sizin bulunduğunuz yere sürükledi. Çok iyi biliyorum, bu tutku artık yaşamımın en büyük sorunu oldu. Tütn çıkarlar, tüm saygınlıklar bu tutku karşısında soldular. Sizi görmeye olan şu uğursuz gereksinimim beni sürüklüyor, kendimden geçiriyor, bana egemen oluyor. Yalnız geçirdiğim uzun gecelerde öyle anlar var ki sizi görmek için adam öldürmek gerekse katil olurdum. (...) Beş yıldır Milano'dayım. Yaşamımın önceki evreleri için söylenenleri gerçek saymayahm. Otuz bir yaşından otuz altıya beş yıl, bir insanın yaşamında, hele bu beş yılda güç koşulların sınavından geçmişse, çok önemlidir. Benim ne kişilikte biri olduğumu düşünme lütfunda bulunursanız, lütfedin de yaşamımın bu beş yılını, herhangi bir adamın yaşamından alınan beş yılla karşılaştırın. Yetenek açısından çok daha parlak, çok daha mutlu yaşamlar bulacaksınız; ama benimkinden daha onurlu ve sebatlı bir yaşam olacağına inanmıyorum. (...) Isterseniz beni sevin kutsal Metilde ama Tanrı adına, beni hor görmeyin. Bu acı benim gücümü aşar. Çok doğru olan sizin düşünce biçiminize göre hor görülmek sevilmemi engeller. Henri Beyle (*) Polonyalı general Jan Dembowskı'nin karısı Mötılde Viscontini, ünlü yazarın en büyük aşklarından biriydi. 22