Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
M EKTUPLARDAN Osman Senemoğlu Naci Sadullah'tan Semih Lütfi'ye ^ 7 Eylül 1945 Merzifon(i) Merhaba Semih Lütfi, (2) Mektubuna çok geç cevap veriyorum. Fakat bu gecikme, ihmalimden değil, sana bir sürprız yapmak isteyişimden doğdu. (3) Sana geçen mektubunıu yazdığım zaman "La Garçonne"u hazırlamış bulunuyordum. Şayet hepsini tanıam istediğini yazmamış bulunsaydın, mektubunu alır almaz onu sana gönderecektim. Fakat iki kilap birden beklediğini okuyunca, çalışma kudretimin bütün hızıyla "iş"e sarıldım. Niyetim, bir ay içınde onu da tamamlayıp, sana mektubunun cevabıyla birlikte eserlerin tamamını da sunmak ve bu suretle, çok dostane alâkana, hoşuna gideceğini umduğum bir sürprizle karşıhk vermekti. Itiraf edeyim ki sana, böyle bir sürpriz yapmaya, manen olduğu kadar maddeten de ihtiyacım vardı. Zira kafamın gayretini maddeten istismar etmeye bugünlerde olduğu derecede hiçbir zaman muhtaç, mecbur kalmamıştım (...) Bir aydan fazla zamandır çalışmamaâdeta boğuşmamarağmen, maalesef ikinci kilabı hâlâ deviremedim. Zira eserin nakline kendi beynelmilel ve edebi şöhret ve haysiyetinin çapıyla mutenasip bir dikkat harcaraak mecburiyeti, işin yürüyüşüne, içimdeki hız arzusuna hiç uymayan bir ağııiık verdi. (...) Ne yapayım? Çok zararını çektiğim halde, bizim profesyonel meslektaşlara has olan baştan savmacılık derbederliğine kendimi bir türlü alıştıramadım. Bana öyle geliyor ki Babı âli Caddesi'nde kırk yıl daha sürünsem, yazıcılık karakterimin bu tarafı daima amator kalacak. Altına inı/amı değil, müstear adımı bile atmadığım yazılan dahi bayram balonu gibi şişiremiyorum. Bu yiuden de kesem yşcceğine kafam şişiyor. (...) Şaka bir tarafa, karımla hakkımdâki samimi temennilerine bütün gönlümüzle teşekkür ederiz. (...) Şuphesiz çekilen srkıntılar az değildi (...) Biz umduğumuz, beklediğimiz sıkıntıları çektik. Böyle olduğu ivuı, o sıkıntıları, onları çekmeğe hazırlanmış bir gönül ve kafa metanetiyle karşıladık. Bence bugünün dıınyasında asıl acınacak mevkide olanlar, bizler gibi umdukları, bekledikleri değil, bilakis hiç ummadıkları, hiç beklemedikleri felaketlere uğrayanlardır. (...) Şu Hitler'i, şu Mussolini'yi, şu Giap'ı (4), :>u Göring'i, şu Petain'i (5), şu Laval'ı (6), şu Mikadoyu (7) ve bunların dışarıdaki, içerideki yüzlerce benzerlerini düşün. Hele şu Mikado'nun sarayı önünde harakiri yapan sersemleri düşün. Onlar hançerlerini midelerine saplayacaklarına kafalarına saplasalar yaşarken gösteremedikleri bir izanı hiç dtğilse ölürken gostermiş olmazlar mıydı? Hem kabahat onlann midelerinde değil ki intikamı midelerinden alıyorlar? (...) I^te sana dereden tepeden, havadan sudan, fakat hepsi de hesapsız kitapsız ve hepsi de candan yürekten ölçüsüz, plansız bir sürü söz: seni bilmem, fakat ben şu anda,' kendisini bir dosta bol bol dinletmiş olmanın âdeta sam rehavetini andıran tatlı hafifliği içindeyim. (...) Bana mektup yazmaya üşenme. Zira buradaki muvakkat ömrümüzün yegâne arzusu dost scileridir. Bir aralık maalesef muhtelif sebeblerle çok azalmış, çok yıkılmış, çok kırılmış bulunan dost seslcri, ki seninkinde ve sana benzeyenlerininkinde daima şifa bir vefa sıcaklığıyle dolu kaldı. Merhaba Semih Lütfi. Naci Sadullah A Naci Sadullah Daniş Izmir'de 1910 yılında doğan Naci Sadullah, yazın ve basın dünyamıztn.özellikle 19401950 yılları arasındaki dönemine damgasını vuran ünlü adlardan biridir. Galatasaray Lisesi'nde başlayan öğrenimini Hahcıoğlu Askerı Lisesi'nde sürdürdü. Ancak sağlık nedenlehyle askerlikten çıkartldı. Fransa'ya giderek Grenoble'da eczacılık fakültesini bitirdi. Ne var ki, 1928 'de başladığı yazarhk, gazetecilik ve çevirmenlik, yaşammı kazandtran temel uğruşları oldu. Bir yandan yazarlarla, ozantarla yaptığı söyleşileri yayımlayarak Ttirk yazın tarihine önemli belgeler btraktı, öte yandan da , özellikle tzmir gazetelehnde, Kurtuluş savaşındaki direniş hareketlerini anlatan romanlar yazarak tefrika ettirdi. 1952 yılında, Turk Ceza Kanunu'nun 141. maddesince suçlu bulundu, altı ay tutuklandı ancak sonra aklandı.Nazım Hikmet.Kemal Tahir gibi yazarlarınttzla kurduğu yakın dostluklar da Naci Sadullah adının yazın tarihlerine geçmesini sağladı.1975 yılında lstanbul'da öldü. Semih Lütfi Erciyes Semih Lütfi, ölünceye dek, yayıncılıkla uğraştı. 1906'da kurduğu Suhulet Kitabevi'ne 1926 yılında Semih Lütfi adını verdi ve yayıncılıkla etkinliklerini yaygınlaştırdt. Genç yazar ve ozanların yapıtlarım basmakta hiç duraksamayan Semih Lütfi, Nazım Hikmet, Necip Fazıl, gibi yazarlanmızın ilk kitaplarını basmtştır. Gerek yerli, gerekse yabancı yazarlardan iki yüzü aşktn kitap yayımlayan Semih Lütfi Kitabevi, yayıncının eşi Aznif Erciyes'in ölümünden iki yıl sonra, 1982'de kapandı. (1) Naci Sadullah'ın kendı elyazısıyla attığı tarıh (?) ' mektup, sahalaraştırmacı Saml ÖNAL'ın özel arşıvınden alınmıştır Meklubun aslı. tanh dışında. Arap abecesıyle (eski ya.*,yladır) yazılmıştır llk kez yayımlanan bu belgeyı Samı ÖNAL Lalın abecesıne aklarmışlır (3) La Oarçonna, Vıctor Margueritte'ın (18661942) romanı (yayım tarıhı 1922) (4) Vo Nguyen GİAP Dıen Bıen Phu'da Fransızları yenen general. 1946'da Kuzey Vıetnam savunma bakanıydı ('• ı i'hıhppe PETAİN, 1040 yılında ulkesını ışgal eden Almanlarla ateşkes ımzalayıp devlet başkanı oldu Hukumetı Vıchy kentıne taşıdı. 1941 yılında Fransa bağımsızhğına kavuşunca ölııme mahkum edıldı, ancak cezası muebbel hapse çevnldı 1951'de 95 yaşında öldü (6) Pıorre LAVAL (18831945), ışgalcı Almanlarla ışbirlığı yapmayı kabul edıp Vıchy hukumetımn başbakanı oldu Savaşın bıtımınde, ö/gur Fransa hükümetmce kurşuna dızıldı. (7) Japon Imparatoru. 11